Ana Sayfa / Yazarlar / Bir Yaşlının Mektubu

Bir Yaşlının Mektubu

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

Bir yaşlının mektubu

İnanıyorum ki, çöldeki köpeğe su veren kadını Cennet’ine koymak üzere yüce merhamet sahibi olan Allah, eşref-i mahlûkat olarak yarattığı bir insana iyi şeyler yapan birini de Cennet’iyle ödüllendirecektir.

SEVGİLİ Yakınım,

Her zamankinden farklı olarak, sana, seninle ve kendimle ilgili duygu ve düşüncelerimi çok kısa bir şekilde anlatmak istiyorum.

Öncelikle bir parçası olduğum kültür sebebiyle, ne kadar uğraştıysam da, sana karşı duygularımı açık seçik ve de güzel bir şekilde ifade edemedim.

Seni çok seviyorum. Senin için hayatım dâhil, her şeyimi vermek isterdim. Biliyor musun, insanlar bilinmeyen bir yere giderek veya bir şeyi deneyerek kendilerinden sonrakilere onlar hakkında bilgi ve fikir verirler. Kasıtlı olmasa da yaşlılığı ve yaşlanmayı senin için de denemiş ve yaşamış olmak isterim. Lütfen, benim yaşadıklarımı gözlemle, tecrübelerimi öğren ve gelecek yılların benimkinden katbekat daha güzel olsun!

Unutkanlığım hâd safhada. Alzaymır, Demans veya bunama dedikleri durumlar sebebiyle ne seni, ne de kendimi tanıyorum. Ya da nerede olduğumu yahut hangi yılda, hangi ayda veya hangi günde olduğumu bilmiyorum.

Çoğu zaman toplumsal ve kültürel kalıpların bile farkında olmadığımı görüyorsun. Biliyor musun, her şeyimi feda etmeye hazır olduğum sizleri, diğer yakınlarımı ve geçmişimi çabalamama rağmen hatırlayamayınca çok acı çekiyorum.

Beraber vakit geçirdiğimizde kolayca fark ettiğin üzere, cümlelerimin arasında ilgi ve ilişki olamadığı gibi tutarlılık da pek yok. Çoğu zaman gülünç ve acınacak durumlara düşüyorum. Emin ol ki, tüm bunları farkında olarak yapmıyorum. Belki farkında olmayabilirsiniz ama yine de söylemek isterim. Bilincim, iradem yerindeyken edindiğim davranışlar, alışkanlıklar ve ezberler bu hâldeyken tamamen kontrolsüz bir şekilde ortaya çıkıyor ve maalesef değiştirmek için çok geç oluyor. Bu nedenle diyorum ki, aklınız başınızdayken, iradeniz yerinde ve yaşınız müsaitken, ne olur güzel ve hoş davranışlarda bulunup güzel ve hoş alışkanlıklar edinmeye bakın!

Peki, ben niye böyleyim? Niçin size yük oluyorum? Niçin sizler benimle ilgili olarak sürekli böyle şeyler yaşıyorsunuz?

Tahminlerimi söylemek isterim.

Birincisi: Sizler beni gözlemleyip kendi hayatınıza çıkarım yapasınız diye bunları ben çekiyorum. Böyle olmasa bile, böyle bir çıkarım yapmanız benim için asla sorun değil. Hatta bu, sizin için çok iyi olur! Ne olur, bunu yapın ve ben bunları boşuna yaşamış olmayayım!

İkincisi: Benim durumum çeşitli araştırma ve geliştirme çalışmalarına konu olursa, insanlığın gelişmesi de mümkün olabilecektir diye düşünüyorum.

Ve üçüncüsü: Lütfen inanç empoze etmek istediğimi düşünmemenizi dileyerek, ayrıca şu inancımı da paylaşmak isterim ki, beni yaratan Allah ve bu hâlleri bana ve benim vesilemle de sana yaşatan da Allah. Allah, istese bu hâlleri yaşatmazdı. İnanıyorum ki, çöldeki köpeğe su veren kadını Cennet’ine koymak üzere yüce merhamet sahibi olan Allah, eşref-i mahlûkat olarak yarattığı bir insana iyi şeyler yapan birini de Cennet’iyle ödüllendirecektir. Şu anda bana uygun gördüğün değer veya değersizliği ben anlayacak durumda değilim. Dolayısıyla senin sonuç aşamasında elde edeceklerin için ben, adeta bir nesneyim. Diliyorum ki, sen benim yüzümden hiçbir zaman kötü sonla karşılaşma, hep iyi sonla karşılaş ve hep sonsuza dek güzellikleri yaşa!

A! Affedersin, yine çenem düştü. Lütfen affet!

Sevgili Yakınım,

Sana, sevdiklerinle beraber başı da, ortası da, sonu da harikulâde bir hayat diliyorum.

Seni çok seven, büyüğün…

Lokman AYVA

Yazar : Lokman AYVA

1 Haziran 1966 yılında Konya’da doğdu. İlkokulu Ilgın İnönü İlkokulu’nda okurken menenjitten görme kabiliyetini kaybetti. Körlüğün etkisiyle beş seneyi evde geçirdi. Eğitim hayatı, 1982 yılında başladığı Ankara Körler Ortaokulu ile kaldığı yerden devam etti. Lise eğitimine Konya Gazi Lisesi’nde başlayan Ayva, Ankara Bahçelievler Cumhuriyet Lisesi’ni 1988, Boğaziçi Üniversitesi İşletme Bölümü’nü 1993 yılında bitirdi. Aynı bölümde yüksek lisansı 1996’da tamamladı. Hâlen aynı üniversitenin Modern Türkiye Tarihi Atatürk Enstitüsü’nde doktorasını yapmaktadır. İşportacılıktan radyo programcılığına, bilgisayar öğretmenliğinden İngilizce öğretmenliğine, İBB Özürlüler Koordinasyon Merkezi Kurucu Başkanlığı’ndan Özürlüler Merkezi Yöneticiliği’ne kadar birçok işte çalıştı. Siyâsî hayatı, 1999 yılında Fazilet Partisi’nden İstanbul milletvekilliği adaylığıyla başlamış, 14 Ağustos 2001’de AK Parti Kurucular Kurulu Üyeliği, 13 yıl süren AK Parti MKYK Üyeliği, 22. ve 23. dönem olmak üzere toplam 9 sene İstanbul Milletvekilliği ve yaklaşık 4 senelik Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi Üyeliği ile devam etmiştir. Gönüllülük çalışmalarını özürlülerle ilgili Türkiye Beyazay Derneği, Fiziksel Engelliler Vakfı; uluslararası çalışmalarını ise Alman-Türk Evi Vakfı, Güney Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi çatısı altında icra etmiştir. Ayrıca, yurtiçinde ve yurtdışında konferanslar, seminerler vermekte, birçok sahada danışmanlıklar yapmaktadır. Hâlen Türkiye Beyazay Derneği’nin Genel Koordinasyon Kurulu Üyeliği, Fiziksel Engelliler Vakfı Genel Sekreterliği ve İstanbul Medipol Üniversitesi’nde öğretim görevlisi vazifelerini yerine getirmektedir. Evlidir ve Şems Tarık ile Lemi Can adında iki oğlu bulunmaktadır.

Tüm Yazıları Göster
Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

‘Salâvatın Mânâsı Rahmettir!..’ 

‘SALAVÂTIN MA‘NÂSI RAHMETTİR!..’  “(Ey resûlüm!)  (biz) seni ancak âlemlere bir rahmet olarak gönderdik!..” (Enbiya,107) “İşte seni …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki yazıyı okuyun:
Kurban Kurbiyettir…

KURBAN KURBİYETTİR… Ümmet Ülaması’nın dediği gibi; Kâmil bir müʼminin gönül hassâsiyeti :  “Güneşte gölge, soğukta …

Kapat