Ana Sayfa / Yazarlar / Bir yoruma cevap / Prof. Dr. Himmet UÇ

Bir yoruma cevap / Prof. Dr. Himmet UÇ

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

Shakespeare ilgili yazdığım yazıda yazımı eleştiren bir arkadaşa cevap.

Seni anlıyorum ama senin beni anlaman imkansız. Necip Fazıl, ”beni kimseler anlamaz zaten sen öp seccadem” Anlaşılamamak noksanlık gibi görünürse de insanı gayrete getiren ve mücadele azmini itekleyen bir tutumdur. Ben hàşâ büyük olduğumu iddia etmiyorum, ama otuz beş kitap yazmışım, birçoğunu kendim cebimden para ile bastırdım. Bediüzzaman’ın Fikir ve Sanat Dünyası kitabımı Nesil, Zafer hâhişle basmak istediler, sevindim, ama son anda bir kıskanç ve herşeyi biz üretiriz, diyen mantıksızlık onların basımını son anda engelledi. İstanbul’da ehli hak ve hakikat bir zengin bana “bu kitabı yazanı kimse çekemez” dedi. Hakikat buydu, Orhan Bey “bu kitabı ancak sen yazabilirsin, kimsenin yazma ihtimali yok” Bu kitapla ilgili yapılan munsif eleştirileri anlatmak uzun olur, İstanbul’da bir kitap fuarında bir sosyolog bayan baktı baktı “böyle bir kitabı yazdığınız için memnun oldum” dedi. Ömrümü pervane gibi etraflarında geçirdiğim insanlar kitapla ilgili bir laf etmediler, hatta gönderdiğim halde, bir şey konuşmadılar. Bugün o kitabım hâlâ Bediüzzaman’ı tanıtmada büyük bir kitaptır. Efraflı bir kitaptır. Erzurum’da doktora yaptım, ama asistan sınavını kazandığım halde elime bir kâğıt tutuşturdu beni göreve başlatmadılar, o anda yanımda Kemalpaşa belediye başkanı vardı, duyduğum ezikliği anlatamam, sonra davanın devleri seni ortada bırakmış,

Necip Fazıl’ın;

Sokaktayım kimsesiz bir sokak ortasında

Yürüyorum arkama bakmadan yürüyorum

Ben bir çorba içemeyecek kadar parasızdım, Kemalpaşa Belediye başkanı; bu kitabı ancak sen yazabilirdin çünkü o eline tutuşturulan kağıdı gördüğümdeki psikolojinde yıkım tavrı içler acısı idi. Zulüm dehaların ekmeğidir, demiş Napolyon. Ben cidden çok zulüm gördüm, anlayışsızlığın zulmünü.o kitabımda çok yönlü bir Bediüzzaman anlattım. Mesela Bediüzzaman ve Matematik ve Bediüzzaman ve Estetik vs.

Sonra Nesil aldı basımı üzerine, Bahadıroğlu; “böyle bir bir kitabı yazanı elli yıl bekledik” dedi, ben de kitabın basımını bekledim, nerde… Eğer o kitabım kendi bir iki yayınevimizde dünyaya açılsaydı, O daha iyi tanınırdı, Bediüzzaman anlatılmadı, falan filan laflar, eline kalem alamayan iktidarsız sadece büyük boş laf üreten adamlar. O kitabım yayılsaydı ben daha nice kitaplar yazabilirdim.

Düşündüğüm şeylerden biri bir biyografi. Dünyanın büyük biyografileri var. Ömer Özcan’ın kitapları, Şahiner’in kitapları orada burada hatıralar, bunlardan periyodik bir hatıra ve belge karışımı birkaç cilt kronolojik olarak çıkar, ama yıldım, kitabı kendi paramla bastırdım, birçok insana kendi paramla gönderdim. Bunun dışında edebiyat alanında benzeri olmayan araştırmalar yazdım, bunları benim arkadaşlarım bilmezler, beni tanıdıklarını iddia edemezler. Kültür Bakanı olsam altında kalmam, nesiller elimizden çıktı. Sadece ekonomi ile nereye gidilir, bugün ateizm ve deizm tartışılıyor, deizm bizim anlayacağımız bir kelime değil, bunun adı Tanrıyı bildiği halde tanrı tanımaz olmak, ibadet zaten yok. O zaman bu ülkede milyonlarca deist var, yeni terminolojiye gerek yok. Üniversite gençliğinin dini yok, üniversiteler 28 Şubatcıların eline geçti, dindarlar hırpalanıyor, bunlardan biri ben; otuz yıldır görmediğimi Isparta bana beş yılda yüz defa yaşattı. Akademik gelenek yok, insaf yok, din yok, denetim yapan bir tanrıları yok adamların, yalan okyanus gibi. Rektörler koltuğa yapışmış her türlü zulüm yine zulüm olan bir maskara hukuka kurban. Sınıfta Bediüzzaman’ın adı geçmese de kafa karanlık, öyle görmek istiyor ve ekmeğinle oynayacağını söylüyor Yök, Erzurum’da 364 gün kaldım yazı görmedim, diyen Evliya Çelebi gibi, yok. Onurlu ilim adamı, entelektüel bu okullardan barınamaz. On sayfa ders notu, sonra başarı.. İlkokul bile çok buralara.

Otuz kitap on değişik alanda, yazdığım yazılar on değişik alanda. Halk edebiyatında, Klasik edebiyatta şiir ve roman yorumunda benim üstümde bir adamı yok ülkenin, ama üç beş kendini bilmez hoca ve aptal öğrencinin ideolojik kıskacında ya öl ya katil ol ya intihar et. Bunlar şaka değil, devleti yönetenlerin sesi kurumlarının duvarlarında ses buluyor. Bir zaman Pkk işgal etti kurumları, daha sonra Fetö şimdi başka bir heto var, bakalım ne olacak. Bediüzzaman siyasi iktidarın mukavimi ama sadece siyaset zamanları anılan bir kurtarma balonu. Heyhat, ama Bediüzzaman dalgaya dümene gelmez, onu aldatan kendini aldatır. Bir gün bakkala gider, aldığı meyvelere zehir zerkedilmiştir, zehirlenir ve uzun süre kendine gelemez. Bir köpeğe bile yapılmayan yapılmış bu büyük insana 30 kere. Hâlâ suçlu gibi…

Yıllardır batı edebiyatı okutuyorum, büyük batılı yazarların eserleri ile çocukları yüz yüze getiriyorum. Çünkü iyi bir edebiyatçı batıyı iyi bilmeli buna İngiliz, Alman, Rus, İspanyol, Amerikan, İtalyan edebiyatları dahil. Bunlardan okuttuğum adamlar büyük adamlar. Bediüzzaman’ın anlattıklarını başka bir kıvamda onlar da yer yer anlatıyor, bir insan batıyı bilse daha etkin olur. Keşke birkaç yabancı dil bilseydim, Bediüzzaman ile dünya edebiyatı devlerini büyük salonlarda dünyaya anlatsaydım. Bediüzzaman’ın büyük büyük çok büyük yazar ve dramaturglara yorumcalara ihtiyacı var.

Shakespeare büyük bir yazar; fikirleri bütün dünyayı etkiliyor, altı yüz yıl geçmesine rağmen.. Bu tesir zorla olmaz. Diyor ki, çocukluğunun neşesini gençliğin zevkini yaşayan ihtiyarlığın ızdırabına katlanmalı. Sonra yiğit bir gün ölür, korkak her gün olür. Sahnede kafatasını eline alan anlatıcı; yüzünü nasıl boyarsan boya ama son alacağın hâl budur, diyor.

Biraz konuştuk, selamlar.

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

‘Salâvatın Mânâsı Rahmettir!..’ 

‘SALAVÂTIN MA‘NÂSI RAHMETTİR!..’  “(Ey resûlüm!)  (biz) seni ancak âlemlere bir rahmet olarak gönderdik!..” (Enbiya,107) “İşte seni …

Yorumlar

  1. avatar
    Mustafa Çıkrık

    Risale-i Nur’da müstesna bir edebiyat ve belâgat ve îcaz; nazirsiz, cazib ve orijinal bir üslûb vardır.
    Evet, Bedîüzzaman zâtına mahsus bir üslûba mâliktir.
    Onun üslûbu, başka üslûblarla muvazene ve mukayese edilemez.
    Eserlerin bazı yerlerinde, edebiyat kaidesine veya başka üslûblara nazaran pek münasib düşmemiş gibi zannedilen bir noktaya rastlanırsa, orada gayet ince bir nükte, bir îma veya ince bir mana veya hikmet vardır.
    Ve o beyan tarzı, oraya tam muvafıktır.
    Fakat o ince inceliği, âlimler de birden pek anlamadıklarını itiraf etmişlerdir.
    Bunun için, Bedîüzzaman’ın eserlerindeki hususiyet ve incelikleri, Risale-i Nur’la fazla iştigal etmemiş olanlar, birden intikal edemezler.
    Büyük şâirimiz, edebiyatımızın medar-ı iftiharı merhum Mehmed Âkif, bir üdebâ meclisinde, “Viktor Hügo’lar, Şekspirler, Dekartlar; edebiyatta ve felsefede, Bedîüzzaman’ın bir talebesi olabilirler.” demiştir.
    Sözler – 764

    Victor Hügolar, Şekspirler zaten bu millete senelerdir anlatılıyor ve hak etmedikleri oranlarda büyütülüyorlar. Kur’an ve iman hakikatleri noktasında beş para etmeyecek insanlar ehl-i dünya tarafından bu kadar büyütülürken sizin gibi Risaleleri ve Bediüzzaman’ı bilen ve tanıyan edebiyatçılarımızın ve profesörlerimizin sürekli ve devamlı Üstadımızı ve eserlerini milletimize tanıtmalarını isteriz hocam. Zaten diğerlerini yeteri kadar tanıtanlar var.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki yazıyı okuyun:
Yok Olup Gitmek mi Cehennem mi? (R. Nur’dan Derleme)

Adem (Hiçlik)’in Cehennem’den Eşeddiyeti "...Çünki bir daha dönmemek üzere zeval ise; şefkati musibete, muhabbeti hırkate …

Kapat