Ana Sayfa / Yazarlar / “Bırak onu, zira hayâ imandandır.”

“Bırak onu, zira hayâ imandandır.”

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

Utangaç bir kızım, utangaç bir oğlum var ne yapmalıyım?

Çok az duyduğumuz bir söz olmakla birlikte toplum içinde çok hâyalı, çok utangaç, çok çekingen insanlar var.

Hayâ kelime olarak çekinmek, korunmak, sakınmak demektir. Yani hakkını istemekten dahi çekinen kişiye hâyalı denir.

Peygamber efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem bir adamın, kardeşine nasihat ettiğini gördü. Kardeşine: Çekingen olma! Bu sana zarar verir gibi sözler söylüyordu. Peygamber efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem ona: “Bırak onu. Zira hayâ imandandır.” buyurdu.

Buhari

Çocuklarımız çekingen mi? Utangaç mı? Dışarı çıkmaktan hoşlanmıyor mu? Resim karelerine girmek istemiyor mu? Kalabalık aile ortamlarına girmekten uzak mı duruyor? Birileri geldiğinde yanlarına girmek istemiyor mu? Kalabalık ortamlardan rahatsız mı oluyor?

Bu bir hastalık değildir. Utangaçlık hastalık değildir. Çekingenlik hastalık değildir. Belki hasta olan biziz. O kadar rahat ve vurdumduymaz olmuşuz ki, hâyalı birini görünce onu kınar olduk. Parasının üstünü istemeye çekinen birini görünce, pazarlık yapmaktan çekinen, borcunu istemekten kaçınan birini görünce onu kınar olduk.

Haya imandandır. Haya kimseye zarar vermez. Hele ki, dini konularda hâyalı olmak hiç de ayıplanacak bir şey değildir. Yüzünü açmaktan haya eden biri, dar kıyafet giymekten çekinen, albenili kıyafet giymekten çekinen, bacaklarını açmaktan kaçınan, erkeklerle konuşmaktan sakınan biri hayalıdır. Hayasını öldürmeyin ! Ona yanlış telkinler vermeyin.

Bırakın, varsın bir çocuğumuz çekingen olsun. Bırakın, bir kardeşimiz hâyalı olsun. Bırakın, bir arkadaşımız utangaç kalsın…

Haya imandandır…

Hayası elinden Tiktok ile alınan kızların, kadınların, çocukların, hatta yaşlıların durumu ortada. Daha dün tanımadığı kimsenin yüzüne bakmayan hâyalı kızlar, dansöz videoları çekerek fenomen olmaya çalışıyor. Daha düne kadar yaşının verdiği ağırlığı koruyan amcalar, teyzeler Tiktok videoları ile göbek atar oldu.

Haya, imandandır. Hayası alınmış biri imandan parça parça kayıplar verecektir.

***

Çocuklara din eğitimi verirken nelere dikkat etmeliyiz ve hatalarımız nelerdir?

Dini emirlere ve yasaklara muhatap olan kişiye mükellef denir. Bununla ilgili genel kanaat akıl ve baliğ olma yaşıdır. Ortalama 10-15 yaş aralığında bir kız veya erkek dinin emirlerini yerine getirir ve yasaklarından olabildiğince kaçınır.

Mükellefliğe alıştırma yaşı da vardır. Öncesinden çocuğa emir ve yasaklar hakkında ailede, camide, okulda vb yerlerde eğitim verilir. Namazın nasıl kılındığı, orucun nasıl tutulduğu, abdest ve gusül vb.

Kız çocukları için tesettüre alıştırma da bu yaşlarda yani mükellef öncesi yaşlarda öğretilir.

Namazda okunacak asgari düzeyde Kur’an ayetleri ve dualar da mükellef öncesi dönemde öğretilir.

Yani mükellef olmadan önce mükellef olmaya alıştırma yapılır.

Buraya kadar normal. Bu eğitim verilirken eğitimi alan kişinin çocuk olması çocuk eğitimini karşımıza çıkarmaktadır. Çocuk eğitimi nasıl olmalı ve nasıl olmamalıdır?

Çocuk eğitimi genelde gözlem üzerinedir. Bir yaşındaki çocuk anne babasını namaz kılarken gördüğünde onu taklit eder. Eğilir, kalkar, ellerini bağlar, uzanır, konuşur, uyur vb. Günlük davranışlar ile namazı içiçe koyar. Babasının ve annesinin kucağına oturur, sırtına çıkar, onlarla konuşur vb. Çocuk bir müddet sonra namazda konuşulmadığını anlar, namaz kılan birinin önünden geçilmediğini öğrenir ve namazın şeklini aşağı yukarı bir kaç yıl içinde tam öğrenir. Yani çocuk namaz eğitimini yaşayarak ve tecrübe ederek öğrenir.

Kur’an okumayı, duaları da bu şekilde öğrenir. Su içerken, yemek yerken Besmele çeken anne babasından Besmeleyi ve nerde kullanılacağını öğrenir. Abdest alan anne babasını gören çocuk, üstünü başını ıslatarak öğrenir. Nerelerin yıkanacağını görerek ve gözlemleyerek öğrenir. Abdesti bozan şeyleri de öğrenir. Tuvalete gitmekle, uyumakla, kan ile abdestin bozulduğunu yaşayarak öğrenir.

Oruç da bu şekildedir. İçkinin haram olduğunu da bu şekilde öğrenir.

Ahlaki konulara gelince o daha hassas bir konudur ki, çocuk, aile ahlakını alır. Annesinden bir ahlak, babasından bir ahlak, komşulardan bir ahlak, arkadaşlarından bir ahlak alır. Ahlakı bazen değişkenlik gösterse de taklit ettiği ve etkilendiği kişiler ile sürekli görüşmesi neticesinde ahlakı kalıcı hale gelir ve ondan ayrılamaz bir hale gelir.

Kapıyı açıp “annem evde değil” diye öğüt alan çocuk yalan söylemeyi annesinden öğrenmiş olur. “Öğretmene söyle dün hasta idim” diye yalan söylemesi tavsiye edilen çocuk, babasından yalanın kurtarıcı bir davranış olduğunu öğrenir. Çocuk “ben yapmadım, etmedim, kırmadım” derken aslında kendisini kurtarma derdindedir ve bunu anne babasından ya da yakın birinden öğrenmiştir.

Yalan, gıybet, haset, nefret, şiddet, korku, iftira gibi tüm davranışların öğrenildiği ilk yer; çocuğun aile ortamı ve ilk ortamıdır. Okul, sokak, komşu, akraba vb.

Çocuk eğitimini yetişkin gibi veren aileler var. Kur’an okumadığı halde Kur’an oku diye baskılanan çocuklar var. Namaz kılmadığı ya da düzenli kılmadığı halde çocuğuna zorla namaz kıldıran aileler var. Yalan söylediği halde çocuğunu yalan söylediği için döven aileler var. Kitap okumadığı halde çocuğuna kitap oku diye baskı yapan aileler var. Tüm bunlar çocuk eğitimi açısından yanlıştır ve çocuk mükellef çağına ulaştığı zaman kontrolden çıkar ve Kur’an okumaz, namaz kılmaz, eve gelmez, tesettüre girmez vb.

Bir de bazı aileler çocuklarına zorla din eğitimi verir. Dinin kendi içinde aşamaları vardır. Namazda yetecek kadar Kur’an öğrenmek yeterlidir. Ama Kur’anı baştan sona ezberleyen bir sürü kişi var. Belki bir zorunluluk değilse de kötü bir şey de değildir. Ancak çocuğu zorla hafız yapma, zorla gece namazına kaldırma, zorla oruç tutturma, zorla namaz kıldırma çocuğun ileriki hayatını olumsuz etkileyecektir. Bir mükelleften bile istenmeyen dini şeyleri çocuktan beklemek, hem de zorla ve baskıyla beklemek çocuğun geleceğini olumsuz yönde etkilemektedir. Herkesin gördüğü ve kabul ettiği bir durumdur bu. Çocuklar mükellef olunca, anne babasından da ayrılınca dini anlamda kişilik bozukluğu yaşayabilmektedir.

Özetle
1- Dinini yaşa, çocuğun da yaşar. (genel kural)
2- Yaşamadığın dini öğretirsin; ama uygulatamazsın.
3- Din eğitimi tecrübe ile öğrenilir.
4- Din yetişkinler için gelmiştir. Onlar uygularsa çocuğa aşılanması daha kolaydır.

***

Âlimlere saygı göstermek

Abdullah İbni Abbas, Zeyd bin Sabit’in atının üzengisini tutar ve şöyle derdi:

“Bize, alimlere karşı böyle davranmamız emredildi”

Alimin ayakkabısını düzeltmek, arabasının kapısını açmak, kapatmak, çantasını taşımak da bu kabildendir. Alimlere saygı göstermek şeytanı üzen bir davranıştır. İki ayaklı şeytanlar da buna üzülebilir. Alim, her türlü saygıyı hak eder.

Abdullah İbni Abbas, peygamber efendimizin amcasının oğludur. Yine de bir alim olarak gördüğü Zeyd bin Sabit’e gereken saygıyı göstermiştir. Nitekim Zeyd bin, sabit de bu şık hareketin altında kalmamış ve onun elini öpmüş: “Peygamber ailesine böyle davranmakla emrolunduk,” dedi.

الكتب » الرخصة في تقبيل اليد » بَابُ الرُّخْصَةِ فِي تَقْبِيلِ الْيَدِ

أَنَّ زَيْدَ بْنَ ثَابِتٍ رَكِبَ يَوْمًا ، فَأَخَذَ ابْنُ عَبَّاسٍ بِرِكَابِهِ ، فَقَالَ : تَنَحَّ يَا ابْنَ عَمّ رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ ، فَقَالَ : ” هَكَذَا أُمِرْنَا أَنْ نَفْعَلَ بِعُلَمَائِنَا وَكُبَرَائِنَا ” ، فَقَالَ زَيْدٌ : ” أَرِنِي يَدَكَ ” فَأَخْرَجَ يَدَهُ فَقَبَّلَهَا , فَقَالَ : ” هَكَذَا أُمِرْنَا أَنْ نَفْعَلَ بِأَهْلِ بَيْتِ نَبِيِّنَا صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ

***

Ölümü bile istismar ettik. Böyle ölüm olduktan sonra böyle bir hayat kaçınılmaz olur. Halbuki peygamber efendimiz borcunu ödemeden ölen adamın cenaze namazını bile kılmamıştı. Biz ise borcuyla, harcıyla, ibadetlerindeki kusurlarıyla, ahlaksızlığıyla ve hatta namussuzluğuyla ölen adama bile öyle bir cenaze merasimi yapıyoruz ki, diğer namussuzlar ölmek için can atıyor.

Parası olan namussuzun ölümü böyle olur.

Selası yanık yanık okunur.
Cenazesi en merkezi camide kılınır.
Herkes koro halinde hakkını helal ettiğini söyler.
Kabri en güzel yerde olacak.
Mezarlıkta sesi en hoş bazı sahtekar hocalar Yasinler, tebarekeler ve telkin okumak için yarışacak.
Taziye evinde baklava börek, fıstıklı çörek dağıtılacak.
Taziyesinde on dakikada bir aşrı şerifler okunacak.
Oruçsuz ve namazsız da olsa Iskatını yapacaklar. (İbadetlerini düşürecekler.)
Para az gitsin diye devir yapacaklar. (Az parayla çok borcu kapatacaklar)
Iskat ve Devir parasını da fakir fukara yerine işin başındaki sahtekar hocaya verecekler.
Ertesi gün, ölünün ardından kırk bin tevhid okunup ruhuna hediye edilecek.
Üç gün sonra mevlidi şerif okuyacaklar.
Yedi gün sonra bir daha, kırk gün sonra bir daha okuyacaklar.
Bir yıl sonra Yasin hatimleri yapıp ölünün ruhuna hediye edecekler.
Ölen kişi namussuz da olsa Rahmetli diyecekler.

Gariban öldüğünde ise selası hızlı, namazı hızlı, kabre taşınması hızlı, telkini hızlı, tedfini hızlı olacak…

***

Bu ayetler senden bahsetmiyor. Müsterih ol!

“Mümin kadınlara da söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar ve iffetlerini korusunlar. Açıkta kalanlardan başka süslerini göstermesinler. Başörtülerini yakalarının üzerinden bağlasınlar.”
Nur Sûresi 31

Bu ayet sana hitap etmiyor. Sen istediğin erkeğe selam verebilir, tokalaşabilir, sosyal medyada yazışabilir, hatta sarılabilirsin. Baş örtüsü takmasan da olur. Takıyorsan da keçi boynuzu, deve hörgücü yapabilir, başını örtüp bacağına sıkma tayt geçirebilir, başını örtüp boğazını açabilir, başını örtüp dar kıyafet giyebilirsin. Çünkü bu ayet, Hazreti Aişe’ye söylüyor. Hazreti Esma’ya söylüyor. Sen müsterih ol!

“Ey peygamber! Eşlerine, kızlarına ve müminlerin kadınlarına söyle, dış giysilerini üzerlerine bürünsünler. Bu, tanınıp rahatsız edilmemeleri için en uygun olanıdır.” Ahzab Sûresi 59

Bu ayet zaten peygamber eşlerine diyor. Sen dış giysi giymesen de olur. Hazreti Fatıma tanınmamalı; ama sen tanınsan da olur. Sosyal medya fenomeni olsan da olur. Sosyal medyada dar bluzlar, dar kıyafetler giysen de olur. Parfümleri üzerine boşaltarak gezsen de olur. Tanınmalısın. Tanınmaması gereken zaten peygamberin eşleridir. Sen şöhret ol, sıkıntı yapma!

“Mümin erkeklere söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar ve iffetlerini korusunlar. Bu onlar için daha arındırıcıdır.”

Nur Sûresi 30

Sen rahat ol, kardeşim. Sen kızlara bak. Senin kalbin temiz. Zaten bu ayet Hazreti Ömer için inmişti, zaten hazreti Ali için inmişti, zaten hazreti Osman için inmişti… Onlar kızlara bakmamalı, ama sen müsterih ol….

Buna faiz, buna anne babaya itaat, buna zekat, buna yardımlaşma, buna diğer tüm emir ve yasaklar da dahildir. Bu ayetler günümüzdeki bizlere değil, sahabelere inmişti. Sen müsterih ol…

 

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

‘Salâvatın Mânâsı Rahmettir!..’ 

‘SALAVÂTIN MA‘NÂSI RAHMETTİR!..’  “(Ey resûlüm!)  (biz) seni ancak âlemlere bir rahmet olarak gönderdik!..” (Enbiya,107) “İşte seni …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki yazıyı okuyun:
Küresel ve Sistematik Bir Proje: Eşcinsellik

BBC’de yayınlanan bir programda kadın elbisesi giydirilmiş, makyaj yapılıp kadın gibi dans ettirilen Down Sendromlu …

Kapat