Ana Sayfa / İLİM - KÜLTÜR – SANAT – FİKRİYAT / Seçme Yazılar / Bizi Muhitimizden Tanırlar ve Bilirler

Bizi Muhitimizden Tanırlar ve Bilirler

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

Birlikte yol aldığımız muhitler kişisel gelişim süreçlerinde üzerimize yapışan sicillerimizin okunup değerlendirilmesinde emsalsiz birer katkı mesabesinde bizi arkamızdan takip eder. Necdet Subaşı Dünyabizim için yazmış.

Bizi bir muhit çevreler. Muhit denilen şey kendisine dahil olanları ihata eden, onların belli başlı tercihlerinin şekillenmesinde, duyuş ve düşünüşlerinin bir kalıba dökülmesinde illaki belirleyici olan, üyelerinin hemen her birinde eşdeğer düzeyde pay edilmiş duygusal ortaklıklarla malul birörnek yapı olarak tanımlanabilir. Net bir şekilde tarif edilmesi ve işaretlenmesi güçtür; çünkü yer yer gevşektir, yer yer ağır maliyetler gerektiren birlikteliklere işaret eder. İncelikli, naif ve estetik temsillerinden söz edilebildiği gibi kaba, hantal ve çökertici örneklerinden de söz etmek pekâlâ mümkündür. Muhit var muhit var, bu sıklıkla doğrulanabilecek bir çeşitliliği ifade eder ve birbirine benzememek üzere çoğalmış örnekleri bize farklılıklarımızın değerini ve özgünlüğünü ima eder. Ne kadar zorlarsak zorlayalım, onları benzeştirmek nafiledir; özgündürler, yöneldikleri mecralar, arkalarında bıraktıkları izler kesinkes özeldir.

Yine de ne tür özellikleriyle hemhâl olursa olsun biz her şeye rağmen ancak ve ancak bir muhitin içinde kendimizi iyi ve rahat hissederiz. Onunla steril bir dünyada yaşadığımıza ikna oluruz; uygun ve elverişli bir mecrada yol aldığımızdan eminizdir, kazandırdığı asabiyeyle köklerimizi sabitleştirmiş ve sonuçta tatminkâr bir huzurun adresi olarak çoklukla korumaya azmettiğimiz bu sahayı kendi muhitimiz olarak ilan ederiz. Ondandır ki bir muhite mensup olmak, o yapının, o halkanın sahiplendiği değerlerle, yaşam tercihleriyle, alışkanlık ve sınırlarıyla aynı duygu derinliği zemininde bütünleşmeyi kastederiz.

Hayat birbirini takip eden, birbirini üreten etaplarıyla bizi her daim kendi içinde tutmayı önceleyen birtakım yapılardan oluşur. Evdi, aileydi, okuldu, coğrafyaydı, kendimizi içinde bulduğumuz her ortam hayatımızda giderek baskın bir güce dönüşen fiilî bir durum üretmeye fırsat verir. Böylece her birinde sıra dışı sayılabilecek bir sistematiğe, her birinde nüfuz edilmesi güç mahrem bir düzeneğe denk gelmek hiç de sürpriz sayılmaz.

Muhit tercihi iradeyle ortaya çıkar

Ondandır bizi muhitimizden tanırlar ve bilirler. Dahil olduğumuz muhitle özdeşleşmek kimliğimizin, kişiliğimizin billurlaşmasında en az ailemiz kadar, okul ve müfredat kadar etkili olur. Aslında bütün bunların hepsi “insan yetiştirme düzeni” diye tanımlanan bir tahayyülün esaslı birer parçasıdır ve etrafımızda varlık bulan sayısı belirsiz muhitlerin sonuçta aynı zihniyet yapısı içinde kalabilmeyi başaran değişik düşünce ve eylem adacıkları olarak neşv ü nema buldukları açıkça görülür. Bir muhite yakın durmak arayışlarımızı, bir muhitte yer almak kimliğimizi ve aidiyet dünyamızı açığa çıkarır. Muhit dendiğinde bizi en başta emsallerimizden, etrafımızdaki diğer insanlardan ayıran yeni bir düzlemden, ortam ve ruh hâlinden söz etmiş oluruz.

Bununla beraber görünürde kendiliğinden oluşuyormuş gibi düşünülse de sonuçta her muhit tercihi bir iradeyle harekete geçer. Bir muhite yakın durmak genel gidişattan duyulan huzursuzluğu, bir muhitle hemhâl olmak orada genel toplamın dışında kalma arzusunu ve bunun ete kemiğe bürünmüş vizyonunu ifade eder. Öte yandan muhit kurmak kolay değildir, zaman alır; bir muhite eklemlenmek hayatımızı kolaylaştırır ancak bunu gerçekleştirmek için de birilerinden ayrılmayı, olabilecekleri göze almayı ve bedel ödemeyi hesaplamayı gerektirir. İçinde gezinmekten hoşlandığımız bir muhitin varlığı her şeyden önce bizim o bağlamdaki başka diğer insanlarla birlikte aynı payda içinde değerlendirilmeyi hak ettiğimiz imasını taşır. Birbirine benzer insanların ortaklıkları hayata, evrene ve bizi karşılayan hayata karşı aynı ya da benzer ilgi ve tepkilerle kendimizi var ettiğimizi ifade eder.

Tarzımıza uygun bir muhit aramak…

Kendi muhitini bulamamışlık hâli hiç de çekilebilir ve tercih edilebilir bir durum değildir.  Muhitimiz etkisinin gücü ölçüsünde bizi alır ve kendi akışına ram eder. Şirret bir muhitte başımıza nelerin geleceğini kestirmek zor değildir, munis bir muhit ise mevcut insanlığımızdan yeni ve bambaşka insanlıklar çıkarmayı vesile edinir. Bundandır, içine dahil olduğumuz hayatta daha serüvenimizin ilk adımlarını atarken bile çoklukla ihtiyaç duyduğumuz şey, başkaları için bildik bir mecra olsa bile, bizi koruyup kollayacak ve bir o kadar da besleyip tahkim edecek olan bir dünyanın akşına teslim olduğumuzda bizi huzursuz eden kuşkuların ortadan kalkmasıdır. Bu muhitle nereye yol ya da bu muhitten ne buluyoruz?

Ömrümüz tarzımıza uygun muhit aramakla geçer; muhitler arasında dolaşmamız bize iyi gelecek şeyin peşinde olmamızdan kaynaklanır. Ne var ki aklımıza gelen herkes de iyi, doğru ya da güzelin peşinde olmayı bir fazilet olarak görmez. Onu bulmak kadar korumak da önemlidir. Etrafta herhangi bir muhite mensup olmayanlar kadar içinde yer aldığı muhitlerden tart edilmiş insanlar da vardır.

Yeni mecra arayışları

Muhit dediğimizde güçlü bir şekillendiriciden söz etmiş oluyoruz. İnsanı dahil olduğu andan itibaren daha geniş evrenlere taşıyan muhitler olduğu gibi onu kendi darlığıyla ilişkiye zorlayan muhitler de vardır. Dar bir muhitte yaşayanların hayat karşısındaki tedirginlikleri mütemadiyen yoğunlaşan bir marjinallikle eşzamanlı bir şekilde ilerler. Yine de bütün çeşitliliklerine rağmen muhitler, parçası olduğumuz ölçüde hayatımıza yön vermeyi ihmal etmez; bir muhitin genel havasını oluşturan üyeler sonuçta ona katılan herkesi de aynı havayı solumaya ikna eder. Başka da bir seçenek yok gibidir, birlikte olmak aynı yargılara, aynı reflekslere, aynı dil ve jargona teslim olmayı zorunlu kılar.

Bir muhitten çıkmayı ya da başka bir muhite geçmeyi hedeflemek tercihte bulunan biri için hayatı zehir edebilir. Muhit kendinden ayrılma talebini ifsad edici bozguncu bir girişim olarak kodlar ve yanı sıra muhitler arasında dolaşanların hiç de masum olmayacağına dair genel kabullerin tartışmasız kabul görmesini arzu eder.

Sağlam ve geliştirici bir muhitle temas hâlinde olmak bir nimet hatta bir şans olarak görülse yeridir. Yeni mecra arayışları, durduğu yerde tahammül sınırlarını zorlayanlar için özgün ve yeterlilik iddiası taşıyan saygın bir girişim olarak selamlanır. Birlikte yol aldığımız muhitler kişisel gelişim süreçlerinde üzerimize yapışan sicillerimizin okunup değerlendirilmesinde emsalsiz birer katkı mesabesinde bizi arkamızdan takip eder.

Bizi bir muhit karşılar, içine girmek de onu terk etmek de hayatımızı zenginleştirir.

***

dunyabizim.com 

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

Saatler ve Manzaralar / Yahya Kemal BEYATLI

SAATLER VE MANZARALAR Yahya Kemal BEYATLI   Sütunların Dibinde Duâ Edenler Ayasofya’da, ikindiden sonra, yerle …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki yazıyı okuyun:
Fıkıh – Hukuk Karşılaştırması

Yazar: Ebubekir SİFİL Varlığı ve hayatı müslümanca “algılama”nın zemini Akide ise, “yaşama”nın zemini de Fıkıh’tır. …

Kapat