Bozkırın Çoban Çocukları

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

Yazan: Ömer DEMİR

Baba Zamanberk bozkırın çoban çocuklarını yolcu ettikten sonra evin avlusundaki hasta atı muayene ediyor. Babadan dededen öğrenilen usullerle yirmi dokuz atından biri olan hasta hayvanı tedavi ediyor. Üzerine örttüğü battaniyeyi kaldırıyor, önüne kepek un karışımı yem koyuyor. Battaniye örtmesini, sığınacak yer bulamayan hayvanın, üşüyüp hastalığının artabilecek olması ile açıklıyor. At, deve ve ineklerden oluşan büyükbaş hayvanlar şu an uçsuz bucaksız bozkırlarda, yemyeşil ovalarda yayılıp semiriyorlar. Hayvanlar ayaz görülen soğuk gecelerde, kendi kendilerine korunaklı yer bulup hep beraber hayatta kalmayı biliyorlar.

Küçük gruplar halinde otlanan atlarda sürüye sahip çıkan bir aygır bulunuyor. Bu aygır sürünün hangi istikamete gideceğine karar veriyor. Genelde kurtlar at sürülerine yaklaşmıyorlar ama şayet yaklaşacak olurlarsa karşılarında sürünün hakimi aygırı buluyorlar. Aygırlar gerekirse diğer aygırlarla da sürüleri için savaşabiliyorlar. Aygır savaşına denk gelenler, uzaktan taş atarak savaşı durdurup sürüleri ayırıyor ve onları başka istikametlere yönlendiriyorlar. Böyle yapılmaz ise çok kıymetli atlar birbirine zarar verebiliyor.

Hayvan satışları genelde sadece Moğolistan içine yapıldığı için satış rakamlar düşük. Tolbo, Kazakistan’a da yakın olduğu için bazen hayvanlar oraya da satılabiliyor. Bu yıl içinde iyi cins aygır bir buçuk milyon tugrik’e kadar alıcı bulabilmiş. Bu da beşyüz-altıyüz dolar’a denk geliyor. İnek ve yaklar (tibet sığırı) için bunun yarı fiyatına satılsa yeterlidir diyorlar. Develer ise bazen çok ucuza giderken, bazı dönemlerde ise çobanların bekledikleri paranın çok üzerine alıcı bulabiliyor.

Yeni doğan kuzuyu bir saat içinde getirmesi gerekiyor

Öğleye doğru Zamanbek, atının sırtına heybesini atıp yola çıkıyor. “Burada yaşamak, savaşmak ve mücadele ile eş anlamlı diyor.” Zamanbek’in böyle demesinin sebebi, bir hafta sonra yavrulaması gereken koyunlardan birinin erken doğum yapması. Oğlu cep telefonundan mesaj çekiyor ve yeni doğan kuzuyu hayli zaman taşıdığı için yorulduğunu söylüyor. Zamanbek’in bir saatlik yolu gidip yeni doğan kuzuyu heybeye atarak eve getirmesi gerekiyor.

Büyükbaş hayvanlar dağda doğum yaparsa ne olacak, sorusu aklımıza geliyor. Hemen anlatıyor, onların doğumları genelde Mart ayına denk getiriliyor ve doğum yapacakları ayda evde tutuluyor. Doğumdan sonra merasim yapılarak yemyeşil bozkıra gönderiliyor. Şayet böyle yapılmaz ise kurtlar ve kartallar yeni doğan yavruya zarar veriyor.

Bozkırın genç çobanlarının hayvanları otlattığı yere kadar sohbetimiz devam ediyor. Bu arada gezerek görmenin yeterli olmadığını anlıyoruz. İnsanların hayatlarına dokunabildiğinizde keşfiniz zenginleşiyor. Zamanbek şimdi de kurt ve kartaldan anlatmaya başlıyor.

Avcılar kurdun tuvaletini bulduklarında

Bahar aylarında hayvanlar bozkıra gönderilirken at yarışları ve kartal savaşları düzenleniyor. Moğolistan’ın en büyük yarışı başkent Ulanbatur’da yapılıyor ve dünyanın farklı yerinden insanlar her yıl izlemeye geliyorlar. Bayannur’daki yarışlar da hayli kalabalık geçiyormuş ve Zamanbek’in oğlu Meribek de aygırı ile buradaki yarışlara katılmış. Hatta iki yıl önce, daha on yaşında iken bu yarışta derece almış. On bin tugrik (yaklaşık 12 tl) hediye kazanmış.

Kartal savaşları düzenleyebilmek için ovanın tamamen boşaltılması gerekiyor. Boşaltılan ovaya bir taraftan kurt diğer taraftan da kartal bırakılıyor. İki hayvan da sahibi tarafından eğitilmiş oluyor. Kartal kurdu avlar ise o kazanıyor. Kurt dağa kaçabilirse ödülü kurdun sahibi alıyor. Geçen yıl Ulanbatur yakınlarında düzenlenen yarışmayı uluslararası bir tv kanalı canlı yayınlamış.

Zamanbek kurtların aslında çok asil hayvanlar olduğunu anlatıyor. Tuvaletlerini bile yaşadıkları dağın sadece belirledikleri bir kısmına yapıyorlar. Ancak onun bu alışkanlığı bazı zamanlarda canının yanmasına sebep oluyor. Şöyle ki, avcılar kurtların tuvaletlerini bulduklarında oraya pusu kurup bekliyorlar ve hepsini avlıyorlar.
Çobanlar kurt avlamayı hiç sevmiyor. Çünkü avladıklarında sürülerine muhakkak başka bir kurt dadanıyor ve çok zarar veriyor. Zarar veren kurt çoğunlukla öldürülen kurdun eşi oluyor. Çünkü bozkırda kurtlar eşleri ile dolaşıyorlar.

Bu şekilde konuşurken 10-12 yaşlarındaki genç çobanlarla buluşuyoruz. Bayanölgi yolu üzerinde, yemyeşil ovaya yayılmış, otlayan sürülerin arkasında iki atlı uzaktan yaklaşıyor. Oğul Meribek ve arkadaşı Niyaz yavaş adımlarla gelirken, Meribek’in heybesindeki kuzunun yeni kuruduğu anlaşılan başı görünüyor. Arkalarından onları yeni anne koyun takip ediyor.

Yolu dahi olmayan bozkırın bu yerinde, 12 yaşında çoban, yeni doğan yavru ve can havli ile onu takip eden annesi, tabiat içinde yaşanan müthiş hayat mücadelesini özetliyor.
Çocukların çobanlık eğitimi devam ediyor

Deneyimli çoban oğlundan yavruyu alıp kucağında ilk muayenesini yapıyor. Bu yılki 23. kuzu ve yavru gayet sağlıklı. Orta Asya’nın geri kalan yerlerinde olduğu gibi Moğolistan’da da hayvanlar sütü için değil eti için besleniyor. O yüzden kuzular bol bol anne sütü ile beslenip kış gelmeden eksi 20-30 derece soğuk günleri çıkarabilecek büyüklüğe ulaşması gerekiyor.

Burada çobanın bakımlı sürüsüyle münasebeti tamamıyla fayda ve mantık prensipleri ile tayin ediliyor. Kuzuların, koyunların ve diğer hayvanların otlayacakları yerin tayini beden işinden çok basireti icap eden bir iş gibi görünüyor. Bütün azameti ile gök kubbenin altında ve uçsuz bucaksız ovada yapılan çobanlık, insanın nazarını kâinatın hakiki yaratıcı ile münasebetine çeviriyor. Çobanın ruh alemini, basiretini ve iradesini oluşturan bozkır atmosferi, çoban çocukları bağrında yavaş yavaş yetiştiriyor.

Zamanbek, kuzuyu heybesine koyup geri dönüş yolunu tutuyor. Anne koyunun arkadan melemesi yeşil vadi içinde kayboluyor. Dönüş yolunda şunu anlatıyor; şayet bu dönüş avdan olsa idi evin hanımı dürbünle takip ederdi. Elimiz dolu geliyorsak sağa sola hediyeler verirdi. Şimdi hediye ile dönen biziz, çünkü kucağımızda kuzu ile eve dönüyoruz.

Genç çobanlar yemyeşil otlaklara hakiki müttefikleri atlarıyla sürülerini dolaştırmaya devam edecekler. Yine kısa boylu zarif atlarının üzerinde süratle hareket edip yarı vahşi hayvanlardan kurtulacaklar. Ve dünyanın bu yerindeki göçebeler; emniyetli, akıl dolu hayatlarına devam ediyorlar.

İnsan ve Hayat Dergisi

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

Saatler ve Manzaralar / Yahya Kemal BEYATLI

SAATLER VE MANZARALAR Yahya Kemal BEYATLI   Sütunların Dibinde Duâ Edenler Ayasofya’da, ikindiden sonra, yerle …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki yazıyı okuyun:
Uzaklaştırma Kararında Doğru Bilenen Yanlışlar

Son dönemde öldürülen kadınların çoğunluğu eşleri ya da eski eşleri hakkında uzaklaştırma kararı aldırdıktan sonra …

Kapat