Ana Sayfa / Yazarlar / Cami, Çocuk ve Biz

Cami, Çocuk ve Biz

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

Cami Çocuk ve Biz

Tarihi bir camideyiz.
Ezana epey bir zaman var ama erkenden gelip namaz kılan, Kur’an okuyan, tesbih çeken, tefekkür eden, dua eden değerli insanlar var..

Mekan tarihi olunca
değişik niyet maksatlarla girip çıkan yerli yabancı bir sürü insan var..
Kimi tarih ve medeniyet meraklısı, kimi sanat/mimari zevke sahip insanlar dikkatle süzüyor..
Kimi fotoğraf çekiyor, kimi uzaktaki dostlarıyla görüntülü sohbet edip camiyi gösteriyor..

Camileri özel çekimlerin sahnesi, stüdyosu haline getirmiş genç kızlar, erkekler..
Müslüman olmadığı için cenabet gezenler..
Saçı başı, vücudu açık kadınlar..
Camilerin Allah’a ibadet mekânları olduğunu umursamadan müze gezer gibi gezenler..
“Ne ararsan bulunur derde devadan gayrı..” diyen şaire rahmet okutacak cinsten herkes var, her şey var âdeta..

Üç yaşlarında ikiz kızlarıyla camiye giren bir kardeşimiz dikkatimi çekti..
Caminin ekosu çocukların hoşuna gitti ve avazları çıktığınca uzun süre bağırdılar..

Camide ibadet edenlerden ve ziyaret edenlerden hiç kimse çocuklara bir şey demediler sağ olsunlar..
“Camiye gelen çocuklara dokunmayın, azarlamayın” telkinleri işe yaramış..

Çocukların babasından çocuklarına sessiz olmalarını tembihlemesini bekledim..
-“Kızım burası cami.
Amcalar namaz kılıyor, dua ediyorlar.
Onları rahatsız etmeyelim, onları üzmeyelim..
Başkasını rahatsız etmek hoş bir şey değil..
Camiler Allah’ın evleridir..
Buralarda sessiz olmak gerekir.
Hadi oturalım, sessizce Allah’a dua edelim..
Allah’tan güzel şeyler isteyelim..
Bağırarak oynamak için ben sizi parka götüreceğim, orada istediğiniz gibi bağırır oynarsınız..” gibi bir şeyler demesini, küçücük bir ima ve işarette bulunmasını bekledim, ama yazık ki olmadı..

Çocuktur, elbette coşar, koşar, oynar.. hakkıdır..
Benim sitemim çocuğa değil; babaya..

Allah bize bu tertemiz çocukları edebin en güzeliyle edeplendirin, terbiyenin en güzeliyle terbiye edin, ahlâkın en güzeliyle ahlaklandırın diye emanet etmedi mi?

İyiyi kötüyü, doğruyu yanlışı, sınırları, ölçüleri hiç bir zaman, hiç bir yerde, hiç bir şekilde öğretmeyecek miyiz?

Camilerin, camide ibadet eden insanların saygı görme, değer verilme hakları, hukukları yok mu, olmamalı mı?
Çocuklara diledikleri gibi yaşama, dilediklerini diledikleri zamanda, diledikleri mekanda, diledikleri kadar yaşama hürriyetleri olmadığını kim, nasıl, nerede öğretecek?
Son derce önemli ve gerekli bu değerleri çocuklara kim, nerede ve nasıl öğretecekler?
Çocuklarımız bizim bu öz değerlerimizi nasıl, nerede ve kimlerden öğrenecekler?

Çocuk ve cami..
Oyun ve edep .
Kulluk, kutsal ve saygı..
Bunların orta yolunu bulabilmeli değil miyiz?

Orhan Salcı

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

‘Salâvatın Mânâsı Rahmettir!..’ 

‘SALAVÂTIN MA‘NÂSI RAHMETTİR!..’  “(Ey resûlüm!)  (biz) seni ancak âlemlere bir rahmet olarak gönderdik!..” (Enbiya,107) “İşte seni …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki yazıyı okuyun:
Risale-i Nurla Hemhâl Olmak 

Risale-i Nurla Hem Hal olmak Okumak fiili bir şeydir; fakat tüm şeyler bu fiilin yapılıp …

Kapat