Ana Sayfa / Yazarlar / Çanakkale’de 19 Mayıs 1915 Faciası ve M. Kamal / Vehbi KARA

Çanakkale’de 19 Mayıs 1915 Faciası ve M. Kamal / Vehbi KARA

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

Genel bir kaidedir galibiyetler orduya ve millete verilir mağlubiyetler ise tedbirsizliği nedeniyle komutana ve yöneticiye fatura edilir. Çünkü başarıyı ne kadar çok kişi ile paylaşırsan küçülmez aksine büyür. Keza mağlubiyeti de bir şahsa yüklersen küçülür ve moral bozucu etkisi en aza iner.

Alman milleti savaşlardaki başarısızlıklarını Hitler’e fatura etmiştir, keza İtalyanlar Mussolini ’ye. Buna karşın Amerikalılar, İngiliz ve Fransızlar asla galibiyet şerefini Müttefik Ordular Komutanı olan General Eisenhower’a yani komutana vermez. Zaferi küçültmezler. “Bu şeref bütün müttefik halklarının ve askerlerinindir” diyerek başarılarını daha da pekiştirip büyütürler.

Gelin görün ki bizde bu durum tam tersine işler. Galibiyet ve başarı M. Kamal’a mağlubiyet ve başarısızlık ise orduya verilir. İşin daha fenası savaşların gerçek yüzü çarpıtılarak olduğundan çok farklı bir biçimde resmi tarih kitaplarına geçirilmiştir.

Resmi tarih kitaplarında kahramanlığı ebedileştirilmek istenen M. Kemal’e başarısızlık yakıştırılmaz. Böylece Çanakkale’de meydana gelen büyük savaşın düğümleri çözülemiyor. Açamıyorsan örteceksin” kuralına göre yalan ve düzmece bir tarih ile karşı karşıya kalıyoruz.

Avusturyalı tarihçi Robin Prior, “Bütün Çanakkale savaşında Türklerin yaşadığı en büyük felaket oldu 19 Mayıs Taarruzu. 30 veya 42 bin Türk askerinden 10 bini kaybedilmişti” demektedir. Peki, bu 19 Mayıs Taarruzunun komutanı kimdi acaba?

İşte tarihin bir huyu vardır ki gerçekler bir gün mutlaka ortaya çıkar. Genelkurmay’ın Çanakkale Tarihi (Cilt V, 3. Kitap) ve diğer kitaplarda olduğu üzere Yarbay M. Kemal’in başında bulunduğu 19. Tümen Arıburnu cephesinde taarruza geçmiştir. General Celil Erikan “Komutan Atatürk” isimli kitabında M. Kemal’in komutanı olduğu 19. Tümen’de 89 subay ve 10877 er bulunduğunu 27. Ve 64. Alaylarında emrine verildiğini ifade eder.

Bu hatalı taarruz için resmi tarihçiler 1181 askerimizin şehit olduğu ifade etse de gerçek maalesef böyle değildir. Nigel Blundel isimli bir yazarın “Tarih Boyunca Dünyayı Sarsan Yanlışlar- Milliyet Yayınları) isimli kitabında şöyle demektedir: “Çanakkale’nin en kanlı savaşı 18 Mayıs’ta Anzak Koyunda oldu. (Taarruzdan önce top atışı 18 Mayıs’ta başlamış taarruz ise 19 Mayıs’ta gerçekleşmişti) Yeni yeni birlikler getiren Türkler, şimdi ayakta duran 12000 Avusturyalı ve Yeni Zelandalının üç katı güce sahiptiler. Saat 1700’da o güne kadar görülen en büyük baraj atışı başladı. Askerler siperlere ve boy çukurlarına büzülmüş beklerken topçu ateşi gecenin geç saatlerine kadar sürdü. Sabah saat 3’te birliklerin saldırıya hazır olmaları emredildi… Ardından Türkler siperlerinden çıkıp Anzakların üzerlerine yürüdüler… Türk komutanları saldırıya son verdiklerinde çoğunluğu Anzak siperlerine birkaç adım kala yaşamını yitirmiş 10 bin kayıp vermiş bulunuyorlardı.”

Şimdi Çanakkale’de vermiş olduğumuz 250 bin şehit ve yaralının sebebini daha iyi anlayabiliriz. Maalesef Çanakkale’de bazı komutanlarımız çok başarısız ve tedbirsiz idiler.

M. Kamal’ın savaş tarihindeki rolü elbette bu savaşla bitmiyor. Trablusgarp’ta İtalyanlara karşı mağlubiyet, Balkan savaşında Bulgarlara karşı Tekirdağ Çıkarması ve hezimeti, Çanakkale’de 57. Alay’ın tamamen şehit olması ve sadece M. Kamal’in sağ olarak kurtulması, Filistin’de El-Megiddo Savaşında (Armagedon Savaşı diye de bilinir) General Allenby’ye karşı Türk tarihinin en büyük bozgunu (bu savaştan sonra Mondros Ateşkes Anlaşması imzalanmış, 450 bin asker ve 1 milyon km kareden fazla toprak kaybedilmişti), İstiklal savaşında Çerkes Ethem’e arkadan saldırarak Yunanlıların Kütahya ve Eskişehir savaşlarını kazanarak cephede üstünlük kazanmaları yine M. Kamal’in komutanlığı esnasında olmuştu.

Bakalım resmi tarih daha ne kadar gerçekleri örtmeye çalışacak. Kahramanların hain ilan edildiği ve kurnazların uyanıklık edip üste çıkmalarına daha ne kadar seyirci kalacağız. Bilimin namusunu kurtarmak bu kadar zor mudur? Merakla gerçekleri korkusuzca haykıran tarihçileri bekliyorum. İnşallah ölmeden görebilirim. Yoksa gözüm açık kalmış olacak, vesselam…

Yazar : Vehbi KARA

Dr. Vehbi KARA, 1965 Yılında İstanbul’da doğdu. İlk ve orta eğitimini yine İstanbul’da tamamladıktan sonra 1982 yılında Deniz Harp Okuluna girerek askeri öğrenci olarak eğitimine devam etti. 1986 Yılında Kontrol Sistemleri bölümünden Elektrik-Elektronik Mühendisi olarak mezun olduktan sonra Teğmen rütbesi ile Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’na bağlı savaş gemilerinde ve karargâh birimlerinde deniz subayı olarak görev yaptı. Savaş gemilerinde güdümlü mermi ve top atışlarında birincilik kazanmıştır. 1997’de Yüzbaşı rütbesinde iken askerlik mesleğinden ayrıldı ve ticaret gemilerinde çalışmaya başladı. Gemi Kaptanı olarak çeşitli ülkelere ait 30’dan fazla ticari gemide görev yapmış çalıştığı firmalardan ödüller almıştır. 2011 Yılında Araştırmacı kadrosu ile İstanbul Üniversitesinde göreve başladı ve halen de bu üniversitenin Su Ürünleri Fakültesinde ve Mühendislik Fakültesinde denizcilikle ilgili meslek dersleri öğretmenliği görevini yürütmektedir. 1997 Yılında İstanbul Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Uluslararası İlişkiler Bölümünde “Petrole Dayalı Stratejiler ve Uluslararası İlişkilerde Petrolün Rolü” isimli çalışması ile yüksek lisans eğitimini tamamlamıştır. 2015 Yılında İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Çalışma Ekonomisi ve Endüstri ilişkileri Bölümünde “Çalışma İlişkileri Açısından Kapitalizm Sonrası Dönem: Malikiyet ve Serbestiyet Devri” başlıklı çalışması ile doktora eğitimini tamamlamıştır. Uzakyol Kaptanı yeterliliğinde gemi kaptanlığı, Denizci Eğitimci Belgesi ve Elektrik-Elektronik Mühendisliği sertifikaları mevcuttur. Denizcilik, askerlik, tarih ve iktisat konularında çeşitli dergi, gazete ve internet sitelerinde makaleler yazan Vehbi KARA’nın “Bahriyede 15 Yıl” ve “Altı Ayda Altı Kıta” isimli iki kitabı bulunmaktadır. Evli ve iki çocuk babasıdır.

Tüm Yazıları Göster
Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

Manevi Buhranlar ve İman Hakikatleri

Manevi Buhranlar ve İman Hakikatleri Günümüzün hayat hızı ve anlayış tarzının getirdiği şeyler İslam’ın evrensel …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki yazıyı okuyun:
Sincar operasyonu ve Türkiye’nin terörle mücadele stratejisi / Doç.Dr. Serhat ERKMEN

Türkiye’nin sınır ötesi operasyonu, sadece askeri gereklilikler değil güvenliğin farklı boyutlarıyla değerlendirildiği bir bağlamda düşünüldüğünde …

Kapat