Ana Sayfa / Yazarlar / Candaroğlu İsmail Bey’den Barzani’ye.. Fıtrat, Fetret, Fazilet, İhanet / Oğuz CANDARLI

Candaroğlu İsmail Bey’den Barzani’ye.. Fıtrat, Fetret, Fazilet, İhanet / Oğuz CANDARLI

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

 

Tarih, dönüm noktası olaylar ve kilometre taşı insanlar üzerinden yazılır, okunur ve algılanır.

Arada pekçok önemli insan, olay kaynayıp gider, gidiyor yazık ki.

Altı yüz yıllık Osmanlı tarihinde, üç-beş sultan, üç beş savaş, üç beş alim, sanatkar, üç beş hain vb üzerinden bakar, onlar üzerinden değerlendiririz koskoca, altı yüz senelik bir devleti, medeniyeti.. 

Mimar denince Sinan, alim denince Ebus-Suud Efendi, evliya denince Akşemseddin,  bestekar denince Itrî, Hacı Arif Bey, yiğit deyince Ulubatlı Hasan, hain denince Kabakçı Mustafa, taht kavgası denince Cem Sultan, Fetret Devri…,

Konya denince Mevlânâ, İstanbul denince Eyüp Sultan, Aziz Mahmud Hüdâyi, Ankara denince Hacı Bayram, Kastamonu denince Şeyh Şabanı Velî gelir akla çogunlukla.

Oysa emsalleri o kadar çoktur ki, çogunu isin ehli, konunun uzmanı bile bilmez, anmaz.

Tarihte her devlette olduğu gibi

Osmanlı Devleti’nde de taht kavgaları yaşandı, bu gün de yaşanıyor, yarın da yaşanacak.

Neden?

İnsan fıtratındaki “ben”, benlik, bencillik yüzünden..

Bu duygu yüzünden insanlık tarihinde kaç savaş yaşandı, kaç kardeş birbirine düşman oldu, nice canlar heba oldu, nice yurtlar-yuvalar talan oldu kim bilir..

Bu bencillik, ben merkezcilik, hırs yüzünden insanlık tarihi, medeniyet tarihi, İslam tarihi, Osmanlı tarihi fetret dönemlerine mahkum oldu kaç defa..

Bunun aksine, devlet, millet, ümmet birliği icin kendi isteği ile sahip olduğu makamı, mevkiyi, koltuğu kardeşine, ehil olan başka birine bırakabilen kaç şehzade, kaç asilzade, kaç devlet adamı sayabilirsiniz?

Türk tarihinde Bilge Kağan ve Kültigin’den başka isim hatırlayanımız var mıdır, birlik ve dirlik icin kavgasız, gürültüsüz omuz omuza hizmet için yarışan kardeşler?

Bir de, Cezayir Devletini idare etmekteyken kendi rızasıyla Osmanlı emrine giren, Osmanlı’nın ve İslamın üç kıtaya hükmetmesini, Akdeniz’in “Türk Gölü” haline gelmesini sağlayan Barbaros Hayreddin Paşa’yı  hayırla, gıptayla, duayla anarız..

Zira bu hareket, muazzam bir fazilet, hamiyet timsalidir, ve emsalsiz bir İslam ahlakıdır.

Bu açıdan, çok az bilinip anılmasına rağmen Anadolu Türk İslam tarihi ve Osmanlı tarihinin en ibretlik, iftihar vesilesi, fazilet abidesi şahsiyeti; Candaroğulları Devleti’nin son sultanı Kemaleddin İsmail Bey’dir.

Devletini, döneminin en mamur, en müreffeh devletlerinden biri haline, ilim, irfan, ticaret, sanat, bolluk, bereket merkezi haline getiren ve kendisi de bir alim olan, “Hulviyyât” isimli bir ilmihal kitabı da bulunan İsmail Bey, savaşsız, kansız, gürültüsüz, patırtısız tahtını, saltanatını, devletini, ikbal ve istikbalini Osmanlı Devleti’ne adeta hediye etmiştir, hem de Barbaros Hayreddin Paşa’dan yaklaşık seksen sene önce..

Bilindiği gibi Fatih Sultan Mehmed Han’ın annesi Candaroğulları sarayı kızıdır.

Belki bu akrabalık yüzünden İstanbul’u fethe giden Osmanlı İslam Ordusuna Kastamonu’dan 20 bin asker gönderir İsmail Bey.

Şahi toplarının imal edildigi bakırlar, gemilerin çekildigi halatlar, yine gemilerin ve kızakların yapıldığı ağaçlar Candaroğulları topraklarından gider.

İstanbul’un fethinden sonra Fatih, Trabzon Rum İmparatorlugu üzerine yürür.

Giderken yine Kastamonu’dan, Candarogulları Devleti’nden asker alır.

Trabzon’un fethinden dönüşte Fatih, Anadolu’da Türk-İslam birliğini sağlamak adına Candaroğulları Devletini de Osmanlı topraklarına katmak istemektedir.

İsmail Bey’ de bunu bilmektedir elbette.

İsmail Bey ve Candaroğulları devlet adamları toplanır, şöyle düşündüler; 

“1. Bu Mehmet, bizim de evladımız, kardeşimizdir.

2. İstanbul’u fethederek Peygamber Efendimiz’in övgüsüne de mazhar olmuştur.

3. Savaşsak, her iki taraf ta Oğuzdur, Türktür, Müslümandır, kardeştir.

Kardeşi kardeşe kırdırmayalım, kılıç çekmeyelim” derler ve şehri, devleti, Fatih Sultan Mehmed Han’a teslim ederler.

Fatih’in emriyle şehrinden alınıp, bu gün Bulgaristan sınırları icersinde bulunan  Felibe’ye yerleştirilir İsmail Bey.

Ve ömrünün geri kalan kısmını orada yaşar, orada vefat eder,  oraya defnedilir.

Kastamonu İsmail Bey Külliyesi’ nde kendisi için yaptırdığı türbeye yatamaz.

İsmail Bey bu asil tavrı sergilediğinde, Fatih’in Dedeleri, amcaları yıllar süren taht kavgalarına giriştikleri için Osmanlı neredeyse tarih sahnesinden silinme tehlikesi yaşayalı henüz elli yıl bile geçmemişti.

Pekçok kahraman bu fitne ateşinde kavrulup gitmiş, Osmanlı şehzadeleri, devleti ve İslam yurdu Haçlıların, Sırp, Hırvat ve Macarlar’ın oyuncağı olmuştu.

Cem Sultan’ın taht kavgasına girişmesi ise, İsmail Bey’in tahtını, devletini, memleketini Osmanlıya savaşsız teslim edeli ise tam yirmi yıl sonra başlamıstı.

Eski çağlarda şehzadeler, prensler, asiller yani sahıslar üzerinden dönen taht ve iktidar kavgaları, son yüz-yüzelli yıldır milletler, kavimler, ideolojiler üzerinden yürütülür oldu.

Son yüzyılda başgösteren milliyetçilik illeti yüzünden değisik vesile ve bahanelerle Osmanlı’ya karşı taht kavgalarına giren  milletler, kavimler  yazık ki Haçlıların oyuncağı olmakla kalmadılar, o bünyenin birer azası oldular. Buna Arap devletleri de dahil..

Bu gün Kuzey Irak’ta referandum yapılacak.

Barzani ve O’nun yönetip yönlendirdiği Kürtler bağımsızlığı oylayacak.

Ne için, kimin için?

Yaralı; toprağı, izzeti, hürriyeti ayaklar altına alınmış, parça parça olmuş İslam alemi için mi, İslam için, Allah için mi, insan ve insanlık için mi, kan gölüne dönmüş Ortadoğu coğrafyası için mi?

Elbette hayır.

Yüz yıl önce Hıristiyan Haçlı ideolojisi adına parçalanan İslam cografyası, bu gün İsrail ve Yahûdulik için parçalanıyor.

Bizden kopan, koparılan her parça İsrail’e, Arz-ı Mev’ud’a yamanıyor, yamanacak..

Bunu anlamamak için kör olmak yetmez..

Candaroğlu Kemaleddin İsmail Bey, İslam birliğini, İslam kardeşliğini sağlamak için, Allah’ın adını ve dinini yüceltecek muazzam bir devlet kazanmak için kendi saltanatından, devletinden vazgeçti.

Az kaybetti, çok kazandı.

Çoğu kazanmak için azı feda etti.

Rabbim ebeden razı olsun.

Kendisinden sonra Osmanlı’nın tüm efradının, tüm coğrafyalarında Allah için işledikleri her hayrın bir mislini O’nun amel defterine de yazdırsın inşaallah.

Bu gün Barzani ise, az kazanıp çok kaybedeceği bir oyun oynuyor, azı kazanmak şehvetiyle çok şeyleri feda ediyor.

Dünyada zillet ve lanet, ahirette vebal, azap ve hüsran kazanacak, kazandıracak..

Allah akıl, fikir, basiret versin, layık olduğu şekilde ıslah eylesin.

Not:

Halk arasında kabul gören çok doğru var ki akademik doğrulardan daha çok bilinir, kabullenilir.

Dört halife deriz mesela, ama aslında beş halifedir, hz Hasan efendimizin altı aylık halifeliği de “hilafet dönemi”ne dahildir,. Hz. Hasan r.a dan sonra saltanat dönemi baslamıştır.

İsmail Bey’in Osmanlı’ya iltihak kararından sonra Kızıl Ahmet bey’in bir yıllık saltanat-valilik karışımı bir idaresi söz konusudur ve bazı tarihcilere göre Candaroğulları Devleti’nin son hükümdarı Kızıl Ahmet Bey dir.

O’nun hikayesi de bu yazıda zikredilmeli ki vermek istedigimiz mesaj tam olsun..

Saltanat ugruna baskalarının oyuncağı olmak..

Osmanlı, İsmail Bey’e karşı Kızıl Ahmet beyi koruyup kolluyor uzun süre, Bolu civarında kendisine yer ve imkan sunuyor.

İsmail Bey’in tahttan çekilmesinden sonra Fatih, bir nevi teşekkür ve okşama babından Kızıl Ahmet Bey’e Candaroğulları saltanatını verip Kastamonu’ya gönderiyor. Aslinda valilik desek daha dogru. Bir yıl sonra işi bitince, tehlike olacağını hissettiği an toptan yok ediyor.

Bu gün büyük devletlerin yaptıkları da aynı. Türkiye, Irak, İran, Suriye’yi hizaya çekmek icin ellerinde tuttukları, okşadıkları, iltifat ettikleri Kürt siyasetçi ve terör  örgütü liderlerini ve onların vesilesiyle, işleri, hesapları bittikren sonra Kürtleri bir kenara atıp üzerlerinde tepinecekler. Tıpkı Saddam’a, Kaddafi’ye, Mübarek’e yaptıkları gibi..

Başka başka oyunlar, her oyun için başka başka oyuncular, oyuncaklar bulacaklar, hevesleri geçince onları da kıracaklar..

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

Manevi Buhranlar ve İman Hakikatleri

Manevi Buhranlar ve İman Hakikatleri Günümüzün hayat hızı ve anlayış tarzının getirdiği şeyler İslam’ın evrensel …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki yazıyı okuyun:
Hakkı Tebliğ İçin… – 1

Osman Nuri Topbaş Hocaefendi VAZİFELERİMİZ Cenâb-ı Hak; insanı, mârifetullah ve ibâdet için; yani Zâtını tanıyıp …

Kapat