Ana Sayfa / KASTAMONU / Kastamonu Bilgi-Belge / Candaroğlu İsmail Bey’in Hulviyyât Adlı Eseri Günümüze Kazandırıldı

Candaroğlu İsmail Bey’in Hulviyyât Adlı Eseri Günümüze Kazandırıldı

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İsmail Bey, 13-15. yüzyıllarda Kastamonu ve civarında hüküm sürmüş olan Candaroğulları Beyliği’nin son beyidir. Candaroğulları Beyliği ve özellikle İsmail Bey’in hükümdarlığı devri, sosyal, kültürel ve ilmî açıdan çok ileri bir devir olmuş ve imar faaliyetleriyle birlikte Kastamonu ve civarı üstün bir medeniyet merkezi haline gelmiştir. Beyliğin diğer birçok beyi gibi İsmail Bey de ilme ve kültüre özel bir önem vermiştir. İlim adamlarını himaye ederek onlara yüksek mevki ve tahsisatlar vermiş ve mühim bir ilim merkezi kurmuştur. İsmail Bey, kurduğu bu ilim merkezine sadece şer’î ilimlerde değil, tıptan matematiğe, astronomiye kadar diğer ilimlerde de devrinin pek çok önemli ilim adamını toplamış ve buraya şer’î ve aklî ilimlere dair üç yüz kitap vakfetmiştir. O dönem için Anadolu beyliklerinde bu çapta bir ilim merkezine rastlamak oldukça zordur.

İlme ve âlime büyük bir değer veren İsmail Bey, ilmî derinliğini gösteren ve kendisinin önemli bir âlim olduğunun ispatı olan Hulviyyât isimli ve hacimli bir de fıkıh kitabı yazmıştır. Çok nadir rastlanabilecek bir durum olarak bir hükümdar tarafından yazılmış olan ve kendi türünde yazılmış belki de ilk Türkçe eser olan Hulviyyât, hemşehrimiz Doç. Dr. Nail Karagöz tarafından günümüze kazandırıldı. Bu yazımızda bu eserden bahsetmeye çalışacağız.

Karagöz, yaptığı çalışmaya “Candaroğlu İsmail Bey’den İbadet Tadında Tarifler- HULVİYYÂT- Sultânın Tatlıları” ismini vermiştir. Eser; bir giriş ve üç bölümden oluşmaktadır. Nail Karagöz, giriş bölümünde çalışma metodunu anlatmış ve İsmail Bey ile Hulviyyât üzerine yapılan bazı çalışmalardan bahsetmiştir. Ayrıca çalışmasındaki teknik detaylar hakkında bilgiler vermiştir. Burada yeri gelmişken yazarın doktora çalışmasının da Hulviyyât ile ilgili Hanefî-Mâturîdî Gelenekte Kıyas İçerikli İstidlâl (Hulviyyât Örneği) isminde olduğunu ve yazarın Hulviyyât ile alakasının geçmişinin de olduğunu belirtmek faydalı olacaktır. Zaten yazar da on yılı aşkın bir süredir Hulviyyât üzerine çalıştığını ifade etmiştir.

Eserin birinci bölümünde İsmail Bey anlatılmıştır. Kısaca hayatından bahsedilmiş, daha sonra düşünce yapısı, hizmet anlayışı, ilim anlayışı ve kişiliği ortaya konulmaya çalışılmıştır. Müellifin bu yönlerinin anlaşılmaya çalışılması oldukça önemlidir. Zira İsmail Bey sadece bir yazar ve ilim adamı değil, aynı zamanda bir hükümdardır ve önemli hizmetler gerçekleştirmiştir.

Burada İsmail Bey’in düşünce yapısıyla ilgili yapılan İslâm’ın buyruklarının ve Hz. Peygamber’in otoritesinin siyasî ikbalden çok daha kuvvetli bir etkiye sahip olduğu ve maddi kalkınma yanında manevi kalkınmaya çok önem verdiği tespitleri İsmail Bey’i anlayabilmek adına önemli tespitlerdir. Bunların yanında İsmail Bey’in, halkının dini konuları anlayıp uygulayabilmeleri adına kendilerine farz-ı ayn olan konularla ilgili, üstelik de kendi dillerinde Türkçe bir fıkıh kitabı yazmış olması onun halkına hizmet anlayışındaki gayret ve inceliğini gösteren önemli ve anlamlı bir olaydır.

İsmail Bey’in özelliklerinin anlatıldığı bu bölümde daha sonra onun Ehl-i Sünnet’e ve Hanefî-Mâturîdî geleneğe bağlılığı anlatılmıştır. İsmail Bey’in düşüncesinde itikad ile amelin birbirinden bağımsız olmadığı ve imanın ibadete yansıyan boyutunun ihmal edilmemesi gerektiği tespitleri önemlidir. İsmail Bey’in inanılacak şeyleri de halkın anlayacağı sade bir dille anlattığı da belirtilmiştir. Yazar, fıkhî açıdan İsmail Bey için yaptığı değerlendirmede onun Hanefî mezhebine bağlılığını ve bu mezhebin yayılması için çalıştığını ortaya koymuştur. Bununla beraber İsmail Bey, eserinde bir eleştiri üslubu yerine Şafiî ve Malikî mezheplerinin görüşlerini de vermiştir.

İkinci bölümde Hulviyyât ile ilgili bilgiler verilmektedir. Burada önce kitabın ismi üzerinde durulmuştur. Yapılan değerlendirmede İsmail Bey tarafından kitaba verilen ismin sıfatsız ve tamlamasız bir şekilde “Hulviyyât” olduğu, “şâhî”, “sultânî” gibi eklerin kitabın müellifi İsmail Bey’in bir hükümdar olması hasebiyle sonraki dönemlerde eklendiği kanaati ifade edilmiştir. Ayrıca “hulviyyât” kelimesinin “tatlılar” anlamına geldiğinin üzerinde durulmuştur. Daha sonra Hulviyyât’ı İsmail Bey’in bizzat kendisinin yazdığı bazı delillerle ortaya konmuştur. Buradaki önemli bir değerlendirme de Hulviyyât’ın bilinen Osmanlı fetva kitaplarının hepsinden önce yazıldığı, üstelik bu eserlerin dilleri Arapça iken Hulviyyât’ın dilinin Türkçe olduğu değerlendirmesidir.

Yazar daha sonra İsmail Bey’in Hulviyyât’taki metodu üzerinde durmuştur. Buradaki eserin yazım tarzının baştan sona tutarlı olduğu ifadesi oldukça önemlidir. Daha sonra “Eğiticilik Yönü” başlığı altında İsmail Bey’in halkının eğitimine yönelik olarak yazması sebebiyle onların kitaptan azami ölçüde faydalanabilmeleri için eserini, halkın anlayabileceği bir dille, basit örneklerle, okuyucuyu konudan uzaklaştırmadan ve anlaşılmasını kolaylaştıracak bir anlatımla yazdığı bazı açıklamalarla anlatılmıştır.

Kitabın üçüncü bölümü Hulviyyât’ın latinizesidir. Bu bölüm incelendiğinde oldukça başarılı bir çalışma yapıldığı anlaşılmaktadır. Esere “Kaynaklar” bölümünden sonra “Lügatçe” eklenmiştir. Burada yaklaşık dört yüz kelimenin anlamı verilmiştir. Eserden istifadeyi kolaylaştıran bu lügatçe, 15. asır Türkçesi’nde kullanılan bu kelimelerin anlamlarını verdiği için de başlı başına önemlidir.

Sonuç olarak; Nail Karagöz’ün yaptığı çalışma sadece eski bir eseri günümüze kazandırması yönüyle bile oldukça önemlidir. Kazandırılan bu eser bir füru’i fıkıh eseri olmasının yanında birçok yönüyle de önemli bir eserdir. Öncelikle bir hükümdar tarafından halkının ihtiyacına binaen yazılmıştır. Önemli bir başka özelliği Osmanlı fetva kitaplarından önce yazılmış olmasıdır. Eseri önemli kılan bir başka özelliği de dilinin Türkçe olmasıdır. Bu yönüyle sadece fıkıh ilmi açısından değil, dil ve edebiyat açısından da önem arz etmektedir.

Hemşehrimiz Nail Karagöz’ü bu önemli çalışması için tebrik ediyor ve şehrimiz açısından önemli bir yeri olan Candaroğlu İsmail Bey’in eserini günümüze kazandırdığı için kendisine teşekkür ediyoruz.

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

‘Salâvatın Mânâsı Rahmettir!..’ 

‘SALAVÂTIN MA‘NÂSI RAHMETTİR!..’  “(Ey resûlüm!)  (biz) seni ancak âlemlere bir rahmet olarak gönderdik!..” (Enbiya,107) “İşte seni …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki yazıyı okuyun:
Peygamber Efendimiz (asm) Böyle Seslendi..

1. Allah’ın (cc) Elçisi (s.a.v) Böyle Seslendi Sahâbe’den Câbir b. Abdullah (r.a) bildiriyor: Resûlullah (s.a.v) …

Kapat