CANDAROĞULLARI BEYLİĞİ DÖNEMİ KASTAMONU’SUNDA DİNİ YAŞAYIŞ VE DÜŞÜNCE
Kuzey-Batı Anadolu halkının dinî düşünce yapısını ve beylik sarayının bu durumu göz önüne alarak icrâatta bulunduğunu gösteren önemli bir belgenin de muhtevasını nakletmek yerinde olacaktır.
İsmail Bey, 1443 yılında babası İbrahim Bey (1440-1443)’den sonra tahta geçmiş âlim bir şahsiyettir. Kastamonu ve çevresinin dinî düşünce anlayışını aksettirmesi açısından bu zatın, adı geçen şehir merkezinde inşå ettirdiği Külliye bünyesinde bulunan İmâret Vakfiyesi gerçekten dikkate şâyândır.
Bu vakfiyeye göre ismail Bey, “Mescid’de namaz kılacak ve tecvid ile Kur’an okuyacak dindar ve fıkıhtan anlayan bir imam; cami için, şiddetli firtına ve yağmur olmadıkça, beş vakit ezanı behemahâl minarede okuyacak bir müezzin; yine cami için, her biri her gün Kur’anın 30 cüz’ünden birini okuyarak vâkıfa (yani vakfiyeyi kurana, kendisine) dedelerine, çocuklarına vs. mü’minlere dua edecek olan on tane kıra’at erbâbı;
medresede tedris için Hanefi Mezhebinden ve ulûm-u edebiyeden lâbüt olanlara vâkıf, şer’î ilimlerin asliye ve fer’iye fenlerinden anlayan âlim, diyânet ve verâ ile mevsûk, belli olan günlerde ders okutmaya muktedir, tefsir, kelâm-ı Rabbâniye ve Ehâdis-i Nebeviyye ve mesâil-i fıkhiyye ile müştagil bir müderris;
imåret Mahallesinde evli, zühd ve takva sahibi, kıraat ve tecvid ilminden lazım olanı bilen, şehrin öksüz ve kimsesizlerini, çocuklarını okutacak, kendilerinden bir şey istemeyecek ve tâlim-terbiyede çocuklara fazla itina gösterecek bir muallim tayinini” istemiş ve adı geçen görevlilerde, bahsi geçen vasıfların bulunmasını karara bağlamıştır.
Ayrıca:
“Namaz kılmayanların imârette barındırılmamasını;
bunlardan birine her hangi bir sebeple bir oda veya ev intikal ederse orasının ya satılmasını ya da oturanın başka bir yere taşınmasını;
gitmediği takdirde, ne kadar zengin ve divan sahipleri varsa kendisine durumu bildirmelerini;
bu da tesir etmezse o yerin yıkılmasını” vakfiyesinde şart koşmuştur.
İşte bu devir Candaroğulları topraklarında, devletin, Islâm dinine gösterdiği ihtimam, İslâmiyeti halka anlatacak görevlilerin tam ehliyetli, yüksek vasıflı olmalarını sağlamak için uygulanan kurallar, çocukların dinî eğitimlerine verilen önem ve mahalle halkının ahlakî değerleri ile yaşantısı çatışan kişilere karşı hükümetin bakış açısı tüm açıklığı ile sergilenmiş bulunmaktadır.
Alıntı
Prof. Dr. Cevdet YAKUPOĞLU (Ekim 2000 Cilt: 8 No: 2 Kastamonu Eğitim Dergisi 171-184)
Makalenin tamamını indirip okumak isterseniz TIKLAYINIZ
- Var mıyız? - 1 Eylül 2024
- Yetim Yeter - 15 Ağustos 2024
- Meta’nın Esiri mi Oluyoruz.. - 2 Ağustos 2024
- Nerde Çokluk… - 24 Temmuz 2024
- Kurban Kesmek mi, Kurban Olmak mı? - 16 Haziran 2024
- Türk’ün En Büyük Düşmanı - 9 Haziran 2024
- Maarif Modeli Üzerine - 29 Nisan 2024
- Kendini Gizle Dinini Değil.. - 24 Mart 2024
- Köy Hocası Deyip Geçmeyin - 10 Aralık 2023
- Boykot Silahtır - 1 Kasım 2023