Ana Sayfa / Yazarlar / Çaresizseniz çare sizsiniz / Vehbi KARA

Çaresizseniz çare sizsiniz / Vehbi KARA

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

Çaresizseniz çare sizsiniz

İnsan öyle musibetlerle, sıkıntılarla karşı karşıya kalır ki kendisini çaresiz hisseder. Fakat gerçekte ise çaresiz değildir. Eğer kendi mahiyetini anlasa, yaratılış gayesini bilse bütün problemlerini çözmüş olur. Kısaca iradesini doğru yolda kullandığı takdirde asıl çareyi bulacaktır. 

Allah, sonsuz merhametini göstermek için insanda bazı duygular yaratmıştır. Bu duygulardan bir tanesi de acizlik ve fakirlik duygularıdır. Bu duyguları doğru dürüst kullanabilen insan sonsuz merhamete ve inayete mazhar olur. Bütün maharet, insanın acizlikten ve fakirlikten yoğrulduğunu fark edebilmesidir. Ne yazık ki insanlar nefis ve şeytanın telkiniyle kendilerini öyle bir dipsiz kuyuya atarlar ki, bir nevi firavun gibi enâniyet ve kibre mağlup düşerler. Adeta benliği yani enaniyeti kendisini yutar. İşte böyle bir durumdaki insan en zavallı, en perişan insandır. Zira gerçekte en basit işlere dahi gücü yetemeyen insanın, birçok hikmete binaen yaratılmış olan musibetlere, sıkıntılara benliği ve enesi ile tahammül etmesi imkânsızdır. Kendisinden vazgeçse bile yakınları, sevdikleri ile alâkadar olduğu için, onların da musibet ve sıkıntıları ile ezilir, dünya bir işkence haline gelir. İşte bu sıkıntıların ve belâların ilâcı, merhemi; imandır.

İman eden bir insan, kudreti sonsuz ve merhameti nihayetsiz olan Allah’a inandığı için her problemine çare olarak ona yönelmek gerektiğini bilir. Böyle bir insana hiçbir musibet, hiçbir belâ, yara açamaz. Dünya gülle olup patlasa dahi dehşete düşüremez. Tabiî ki imanda da mertebeler vardır. İnsanlar, dinî eserler okuyup bunları günlük hayatta tatbik edebildiği ölçüde ve ibadet esnasında samimi olabildiği ölçüde imanını ziyadeleştirebilir. Bu konuda bir had, bir sınırlama konulmamıştır.

İşte saf bir imanın neticesi olarak karşımıza “dua” çıkmaktadır. Cenâb-ı Allah; Furkan Sûresinde “De ki: Eğer duânız olmasa ne ehemmiyetiniz var?” ve Mü’min Sûresinde “Rabbiniz buyurdu ki: Bana duâ edin, size cevap vereyim” âyetleri ile duânın ne derece önemli olduğunu bize gösteriyor. Bediüzzaman bu âyetleri tefsir ederken şöyle diyor:

“Duâ eden adam, duâsı ile gösteriyor ki, bütün kâinata hükmeden birisi var ki, en küçük işlerime ıttılaı (haberi) var ve bilir, en uzak maksatlarımı yapabilir, benim her halimi görür, sesimi işitir. Öyle ise, bütün mevcudatın bütün seslerini de işitiyor ki, benim sesimi de işitiyor; bütün o şeyleri O yapıyor ki, en küçük işlerimi de Ondan bekliyorum. Ondan istiyorum.” Yine Bediüzzaman duâ ile ilgili olarak “Eğer vermek istemeseydi, istemek vermezdi” diyerek önemini vurgulamakta şu şekilde ifade etmektedir.

“Duânın en güzel, en lâtif, en leziz, en hazır meyvesi, neticesi şudur ki: Duâ eden adam bilir ki, Birisi var ki, onun sesini dinler, derdine derman yetiştirir, ona merhamet eder; Onun kudret eli herşeye yetişir. Bu büyük dünya hanında, o yalnız değil; bir Kerim Zat var, ona bakar, ünsiyet verir. Hem onun hadsiz ihtiyacını yerine getirebilir ve onun hadsiz düşmanlarını def edebilir bir Zatın huzurunda kendisini tasavvur ederek, bir ferah, bir inşirah duyup, dünya kadar ağır bir yükü üzerinden atıp, Elhamdülillahi Rabbil âlemin der”

İşte yukarıda da ifade edildiği gibi insan çaresiz değildir. Çare insanın kendisindedir. Çare Allah’a yalvarmak ve ona dua etmektir. İnsan yeter ki merhameti sonsuz olan Allah’a yönelebilsin. O takdirde zalimlerin, kan dökmekten usanmayan barbarların verdiği üzüntülerden de kurtulma imkânı hatta sonsuz bir alemde onlardan öcünü alma imkanına sahip olur…

Kâinatın küçük bir numunesi, örneği ve hülasası olan insanda, sayısız duygu vardır. Bunların çok azını bilip isim verebiliyoruz. İşte bu duygularımızın her birinin elemleri, lezzetleri, vazifeleri ve mükâfatları ayrı ayrıdır. İşte musibetler, hastalıklar, zulümler sayesinde, duygularımızı harekete geçirebilir onları heyecana getirebiliriz. İşte bir insanı insan yapan imanımızı bu duygular ile güçlendirerek. Allah’ın güzel isimlerini bu sayede anlamış olur, yaratılış vazifemizi de bihakkın yerine getirebiliriz, vesselam…

Bu çareleri bizlere tefsirleri ile öğreten Bediüzzaman’ı ne kadar şükranla yad etsek o kadar azdır. Musibetler aynı zamanda duâ vaktinin geldiğinin de göstergesidir.

Yazar : Vehbi KARA

Dr. Vehbi KARA, 1965 Yılında İstanbul’da doğdu. İlk ve orta eğitimini yine İstanbul’da tamamladıktan sonra 1982 yılında Deniz Harp Okuluna girerek askeri öğrenci olarak eğitimine devam etti. 1986 Yılında Kontrol Sistemleri bölümünden Elektrik-Elektronik Mühendisi olarak mezun olduktan sonra Teğmen rütbesi ile Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’na bağlı savaş gemilerinde ve karargâh birimlerinde deniz subayı olarak görev yaptı. Savaş gemilerinde güdümlü mermi ve top atışlarında birincilik kazanmıştır. 1997’de Yüzbaşı rütbesinde iken askerlik mesleğinden ayrıldı ve ticaret gemilerinde çalışmaya başladı. Gemi Kaptanı olarak çeşitli ülkelere ait 30’dan fazla ticari gemide görev yapmış çalıştığı firmalardan ödüller almıştır. 2011 Yılında Araştırmacı kadrosu ile İstanbul Üniversitesinde göreve başladı ve halen de bu üniversitenin Su Ürünleri Fakültesinde ve Mühendislik Fakültesinde denizcilikle ilgili meslek dersleri öğretmenliği görevini yürütmektedir. 1997 Yılında İstanbul Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Uluslararası İlişkiler Bölümünde “Petrole Dayalı Stratejiler ve Uluslararası İlişkilerde Petrolün Rolü” isimli çalışması ile yüksek lisans eğitimini tamamlamıştır. 2015 Yılında İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Çalışma Ekonomisi ve Endüstri ilişkileri Bölümünde “Çalışma İlişkileri Açısından Kapitalizm Sonrası Dönem: Malikiyet ve Serbestiyet Devri” başlıklı çalışması ile doktora eğitimini tamamlamıştır. Uzakyol Kaptanı yeterliliğinde gemi kaptanlığı, Denizci Eğitimci Belgesi ve Elektrik-Elektronik Mühendisliği sertifikaları mevcuttur. Denizcilik, askerlik, tarih ve iktisat konularında çeşitli dergi, gazete ve internet sitelerinde makaleler yazan Vehbi KARA’nın “Bahriyede 15 Yıl” ve “Altı Ayda Altı Kıta” isimli iki kitabı bulunmaktadır. Evli ve iki çocuk babasıdır.

Tüm Yazıları Göster
Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

‘Salâvatın Mânâsı Rahmettir!..’ 

‘SALAVÂTIN MA‘NÂSI RAHMETTİR!..’  “(Ey resûlüm!)  (biz) seni ancak âlemlere bir rahmet olarak gönderdik!..” (Enbiya,107) “İşte seni …

Önceki yazıyı okuyun:
Denizcinin Ramazanı XI / Vehbi KARA

Denizcinin Ramazanı XI Gemilerde oruç tutmak Gemi faaliyetleri günün 24 saati devam eder. Bu nedenle …

Kapat