Ana Sayfa / İLİM - KÜLTÜR – SANAT – FİKRİYAT / Kelimeler & Kavramlar (Sayfa 16)

Kelimeler & Kavramlar

Mudârebe nedir?

MUDÂREBE Arapça “durb” kökünden mufâale vezninde bir mastar olup, kök anlamı; gitmek, uzaklaşmak, rızık peşinde koşmak demektir. Bir terim olarak; bir taraftan sermaye, diğer taraftan işletme olmak üzere oluşturulan emek-sermaye ortaklığını ifade eder. Sermaye sahibine”rabbü’l-mal”, işletmeciye ise “mudarib” denir. Asr-ı saadette İslamî ticaret ortaklıkları kurum halini alırken, Irak ekolü emek-sermaye …

Devamını Oku »

Kur’an’ı Anlamak İçin Kavram ve Terimleri Bilmenin Önemi

KUR’AN’IN ANLAŞILMASINDA KAVRAMLARIN ÖNEMİ Kur’an’ı anlamada Kur’an kavramlarının rolü ve önemi hakkında bir seminerden Yazan: Hüseyin Kerim Ece Giriş Kavramlar, düşüncemizin ve dünya görüşümüzün kalıba dökülmüş ifadeleridir. Dilin ifadeye dökülüşü, kelimelerin ilimde, sanatta, kültürde, edebiyatta ve inanç dünyasında yeniden canlanışıdır kavramlar. Kavramların üzerinde ortak anlayışa ulaşmak, kişiler ve toplumlar arasındaki …

Devamını Oku »

Kur’ân-ı Kerim’de velâyet ve velî kavramları

Kur’ân-ı Kerim’de Velâyet Kavramı Yazan: Dr. Mehmet Sürmeli Çok yönlü anlamlar içeren kavram; mutlak anlamda yaratıcımız Allah’la ilgili olduğu gibi, Rabbani iradeyi bize haber veren Hz. Peygamber, Allah’a ve Resulüne iman ederek mümin olma şerefini elde eden Müslümanlarla da derin bir ilgi içermektedir. Kavramlar noktasında Kur’ân ve Sünnet’in özünden kopan Müslümanlar …

Devamını Oku »

Allah’ın yaratmasıyla ilgili: Îcad, halk, sun’, ibda, ca’l, fatr kavramları

Allah (cc) nasıl yaratır? İcad: Adem ile vücut yani yokluk ile varlık arasında mümkün olan bir şeyi var etmektir. Halk: Madum bir şeyi mevcut bir şeyden icat etmektir. Yani, yok olan bir şeyi var olan bir şeyden yaratmaktır: “Allah sizi bir topraktan, sonra bir nutfeden halk etti/yarattı.” (Fatır, 35/11 ) mealindeki ayetin ifadesinden bu …

Devamını Oku »

Deizm ve Dinî Hayat

Yazan: Mehmet ÖZTAŞ Araştırmanın tamamını okumak için alttaki başlığı tıklayınız. Deizm ve Dinî Hayat ÖZET Modernite olgusu Avrupa Aydınlanmasıyla birlikte yükselişe geçen ilahilikten arındırma projesidir. Bu projenin en başat paradigması sekülerizmdir. Sekülerizm ise, kapsamlı bir dünya görüşü olarak ortaya çıkmış bir süreçtir. Bu süreç insanı yerinden eden, onu, kendisine, Tanrı’ya ve tabiata …

Devamını Oku »

Küfür Kaç Kısımdır?

Küfür: Şüphe, cehalet ve inkâr gibi sebeplerle dinen inanılması gereken şeylere iman etmemek veya saygısızlık yapıp alay etmektir. Küfür çeşitleri şu şekilde tasnif edilmiştir: 1- Cehlî Küfür: Kâfirlerin ve cahillerin küfrü.   2- İnkârî ve inadî küfür. Firavun ve Ebu Cehillerin küfrü. 3- Hükmî küfür: İnanılması şer’an gerekli olan şeylere inanmamak ve onu hafife …

Devamını Oku »

Zulüm nedir?

Yazan: Nureddin TURGAY Herhangi bir şeyi kendi yerinden başka bir yere koymak, ziya, ışık ile nurun aksi. Dinî anlamdaki manası ise, hak yemek, eziyet, işkence ve baskı kullanmak, adaletsızlık yapmak, hadda aşmak söz ve fiilde aşın gitmek demektir. Zulüm, Arapça bir kelimedir. “Za-le-me” fiilin masdarıdır. Aynı kökten türemiş bir isim …

Devamını Oku »

Feyiz ve Bereket

Yazan: Prof. Dr. Hasan Kâmil Yılmaz Zaman zaman aynı anlamda kullanılan; fakat genelde farklılıkları bulunan iki kavramdır feyiz ve bereket. Feyiz ve feyezan, lügatte suyun yatağından taşması, bir sırrın ortaya çıkıp şayi olması, bolluk, ihsan gibi anlamlara gelir. Kur’an’da “gözden yaşlar akıtmak” da feyz kelimesiyle aynı kökten “ifâza” lafzıyla ifade …

Devamını Oku »

Milliyetçi, Mukaddesatçı ve Lümpen

Yazar: Durmuş Hocaoğlu Benim gençlik yıllarımda “bizim camia”nın basın-yayın organlarının büyük kısmının umumi sloganı veya logosu şöyle idi: “Milliyetçi ve Mukaddesatçı”. Bu slogan ve logo şimdi kayboldu; şimdi ise kanaatimce yine aynı camianın çoğunluğunun logosu şöyle olabilir: “Lümpen Batılı”. Evet: Bir kısmı Milliyetçi değil, bir kısmı Mukaddesatçı değil, ama büyük kısmı – hassaten okumuş-yazmışlarını …

Devamını Oku »

İrtidat ve Mürted

Geri dönmek, geri istemek, eski haline dönmek anlamındaki “irtidad” mastarının ism-i faili. Istılahta ise, müslüman olduktan sonra, İslâm’dan dönüp başka bir dine giren veya dinsizliği tercih eden kimseler için kullanılan bir akaid terimi. Dinden çıkma olayına da “riddet” denir. Bir müslümana kafir denilemez. Zira Rasûlüllah (s.a.s); “Bir adam kardeşine “ey …

Devamını Oku »

İcâzet, icâzetnâme

İcâzet Okuduğu ilimleri, branşı veya sanatı bitirenlere hoca tarafından verilen ehliyet vesikası. İzin, diploma, şehadetname, ilmi ehliyet. Daha çok ilimde ve yazı sanatında tahsilini bitirenlere verilen diploma yerine kullanılan bu tabir, Arapçada izin, müsaade demektir. Temyiz kudretini haiz, fakat borç altına girmeye ehil olmayan bir kimsenin yaptığı hukuki muameleye, kanunen …

Devamını Oku »

Mezheplere göre: Farz, sünnet ve edepleriyle gusül abdesti

Hanefî Mezhebi’ne Göre Gusül Abdesti Gusül Ne Demektir? Sözlükte gusül (gasl ve gusl) “bir şeyi su ile yıkamayı”, fıkıh ilminde ise “bütün vücudun temiz su ile yıkanması şeklinde yapılan hükmî temizlik işlemi”ni ifade eder. Fıkıhta abdeste küçük temizlik, abdest almayı gerektiren hallere küçük kirlilik (hades-i asgar), gusle büyük temizlik, guslü …

Devamını Oku »

Müellefe-i Kulûb

MÜELLEFE-İ KULÛB Kalbleri ısındırılan, yumuşatılan kimseler. Bir terim olarak, müellefe-i kulûb; zekât verilmek sûretiyle kalpleri İslâm’a karşı yumuşatılmak, zararsız hale getirilmek veya dinde sebat ettirilmek istenen kimseleri ifade eder. Müslümanların sayısının az, güç ve kuvvetlerinin zayıf olduğu devirlerde bu sınıf, müşriklerin etkisiz hâle getirilmesinde, yeni müslüman olmuş zayıf inançlı kişilerin …

Devamını Oku »

Havâic-i Asliyye / Temel İhtiyaçlar

HAVÂİC-İ ASLİYYE / Temel İhtiyaçlar Hâcet, çoğulu Havâic; ihtiyaç. Aslî; temel, esas. Hâcet-i asliyye; temel ihtiyaç demektir. Bir zekât terim olarak; zekâttan muaf tutulan ve bir kimsenin kendisi ve bakmakla yükümlü olduğu kimselerin temel ihtiyaç maddelerini teşkil eden şeylerdir. Zekât yükümlüsü hür, müslüman, âkıl-bâliğ ve nisap miktarı mala sahip olan …

Devamını Oku »

Şahs-ı Manevî nedir?

Yazar: Selahattin Altıntaş Bir kişinin şahs-ı manevisi; söylediği sözlerden, hâl ve durumundan ve yaptığı hareketlerden meydana gelir. Mesela: Mahallenize yeni bir komşu taşındı veya çalıştığınız işyerine yeni birisi geldi ve siz onu hiç tanımıyorsunuz. İşte bu kişinin sizin yanınızda şahs-ı manevisi yoktur. O yeni kişi yaptığı hareketlerle, konuşmaları ile, giyimi kuşamı ile …

Devamını Oku »