Ana Sayfa / İLİM - KÜLTÜR – SANAT – FİKRİYAT / Kelimeler & Kavramlar (Sayfa 4)

Kelimeler & Kavramlar

Delil Nedir?

DELİL Cengiz YAĞCI Alâmet, kılavuz, rehber, yol gösterici, bir dâvâyı ispata yarar şey, bürhan, işaret, iz; hacı adaylarına kılavuzluk yapan kimse; İslâm fıkhında dört kaynak olan Kur’ân, Sünnet, İcma ve Kıyas. Çoğulu “edille”dir. Istılah manası: Kendisinin bilinmesiyle başka bir şeyin bilinmesi lâzım gelen şeydir. “Faiz yiyenler, ancak şeytanın dokunup çarptığı …

Devamını Oku »

Mecelle’den 100 Küllî Kaide

MECELLE’NİN İLK 100 MADDESİ: KÜLLİ KAİDELER Ahmet Cevdet Paşa Madde 1 “İlm-i fıkıh, mesâil-i şer’iyye-i ameliyyeyi bilmektir.”  Mesâil-i fıkhiyye, ya emr-i âhirete taalluk eder ki, ahkâm-ı ibâdâttır. Veyahut emr-i dünyaya taalluk eder ki, münâkehât ve muâmelât ve ukûbât kısımlarına taksim olunur. Şöyle ki, Cenâb-ı Hak bu nizâm-ı âlemin vakt-i mukaddere …

Devamını Oku »

İlmin Muhafızı: İsnad

Ulema hem sahih bilginin nesiller boyu intikalini sağlamak, hem de insanların din adına diledikleri gibi konuşmalarının önüne geçmek için koruyucu usuller geliştirip uygulamıştır. Bu usuller İslamî bilginin safiyetini muhafaza ettiği gibi çeşitli nedenlerden kaynaklanan ihtilafların çözümlenmesinde de hakem rolü üstlenmişlerdir. Bunlar içerisinde inşası itibariyle müslümanlara ait olan ve İslam’ın erken yıllarından …

Devamını Oku »

İlhad ve Mülhid Nedir?

Mülhid ve İlhad Mülhid: Dinsiz, dine karşı olan, sapıtmış, sapık, iman etmeyen kimse. “El-Ha-Da” fiilinden gelen bir ismi faildir. El-Ha-Da lügatta dinden sapma, dine çatma, mücadele ve münakaşa etme, zulme meyletme, Allah Teâlâ hakkında şüphe etme, hedefini bulmama gibi değişik anlamlara gelir. Çoğulu “mülhidun” veya “Melahide” şeklindedir. Mülhid, dine çatan, …

Devamını Oku »

Râsih Âlimler

Ulemâ-i Rasihûn (Râsihîn) Sağlam, metin, sarsılmayan kimseler; ilimde derinleşmiş olan, tahkik derecesine ulaşan ve bilgisinde şüphe aranmayan otorite ilim adamları; r.s.h. kök fiilinden gelen “rasih” ismi failinin çoğulu. Arapça’da r.s.h. (reseha) kök olarak sarsılmadan sabit durmak anlamındadır. Ayrıca yağmurdan meydana gelen rutubetin yerin derinliklerine inmesi demektir. Taberî (öl. 310/922), râsihün’u, …

Devamını Oku »

Tevfik ve Hizlan Kavramları Hakkında

Kur’an’da ‘Hızlân’ ile ‘Tevfîk’ Kelimelerinin Kullanımları Nihat DEMİRKOL* Mustafa KARATAY** Öz: Tevfîkin olmadığı yerde hızlân, hızlânın olmadığı yerde tevfîk vardır. Bu iki kelime biribirinin zıttıdır. Birisinin olduğu yerde diğeri olmaz. Karanlık ve aydınlık gibi. İki kelimede Kur’an’da kullanılmaktadır. Tevfîk’in neticesi başarı, hızlânın neticesi ise mağlubiyettir. Tevfîk’in ve hızlânın neticesi Allah’ın …

Devamını Oku »

Hakikatin Yitimi Olarak Post-Truth

Hakikatin Yitimi Olarak Post-Truth: Bir Kavramsallaştırma Denemesi Dr. Ahmet Güven Bandırma Onyedi Eylül Ü. Medya ve İletişim Böl. Öz: İletişim araçlarının yapısındaki büyük dönüşüm, etik tartışmaları da beraberinde getirmiştir. Son yıllarda sıklıkla gündeme gelmeye başlayan post-truth kavramı bu tartışmaların odağında yer almaktadır. Oxford Dictionary’nin yaptığı tanıma göre kamuoyunun nesnel olgulardan …

Devamını Oku »

Kelâm ve Fıkıhta Hüküm Terimi

HÜKÜM NEDİR? FIKIH USÛLÜNDE ŞER’Î HÜKÜMLER Şeriata ait amelî prensip, hakkında âyet, hadis veya icmâ bulunan veya temelde bu delillere dayanan ve İslâm’ın pratik yönünü oluşturan prensipler. Allah ve Rasûlünün emir, yasak, muhayyer bırakma veya bir kimsenin fiiline ilişkin iki şeyi birbirine bağlama özelliklerini taşıyan prensiplere “şer’î hüküm” denir. Şer’î …

Devamını Oku »

“Ecel-i Kaza” , “Ecel-i Müsemma” , “Ecel-i Fıtri” kavramları

Eceli; ecel-i müsemma/mubrem ve ecel-i kaza/muallak olarak tespit etmek mümkündür. Ecel-i Müsemma; Allah’ın ilminde, levh-i ezelîde olan, kesin ve değişmez eceldir. Ecel-i kaza ise; Levh-i Mahfuz’da kesin bir hüküm şeklinde gözüken, ancak şartlara bağlı olarak değişebilenler yanında, değişmeyen hükümleri de ihtiva etmek üzere iki şekli vardır. Ecel-i müsemma değişmez olduğundan asıldır. Levh-i mahv …

Devamını Oku »

İmanın En önemli Ölçüsü Ta’zîm

İmanın En önemli Ölçüsü Tazim İlk metin, Mehmed Emin Yıldırım Hocaefendi’nin bir sohbetinden notlardır.  Allah’ım! Bize yüklediğin ağır yükleri, taşıyabilecek liyakatler ver bizlere! Efendimiz’in (sas) ifadesi ile “ateşten bir koru elde tutmak gibi” zor olacak zamanlar gelecek… İmtihanın ağırlığı, mükâfatın büyüklüğünü getirecek… Rivayeti bize aktaran Tabiîn neslinden olan Ebû Umeyye …

Devamını Oku »

Mahlûkat, Mevcudat, Masnûat Nedir? Aralarında Ne Fark Vardır?

Mahlûkat, Mevcudat, Masnûat Nedir?  Mahlukat: Halk olunmuş, yaratılmış demek olup, Hâlık sıfatına matuf bir kelimedir. Evet, Allah’tan gayrı her şey istisnasız mahluk ve yaratılmıştır. Mevcudat: Var olan her şey demek olup, Allah’ın Vücut sıfatına matuf bir kelimedir. Evet, bütün varlıklar varlığını Allah’ın Vacibü’l-Vücud olan varlığına borçlu olup, onun ile kaimdirler. Yani mevcudatı yokluktan varlık alemine çıkaran …

Devamını Oku »

Kıssa ve Hurâfe Nedir?

KISSA  Bir haberi nakletme, bir olayı anlatma hikâye etmek. Bu Arapça’da ‘kassa kelimesiyle ifade edilir. Anlatılan hikâye ve olaya da “kıssa” denilir. Buhâri, bab başlıklarında “kıssa”yı “olay” anlamında kullanmıştır: “Bâbu Kıssati Ehl-i Necran, Bâbu Kıssati Gazvet-i Bedr…” Aynı kökün “kesmek”, “kısaltmak” anlamı da vardır. “Kıssa” kelimesi esas olarak “izlemek”, “izi …

Devamını Oku »

Suretperestlik Hakkında

Sûret: Arapça’da, “şekil, biçim, görünüş ve resim” anlamlarında kullanılmaktadır. Genelde iki kısımda değerlendirilerek haremiyet çerçevesi ona göre belirlenmiştir. Birincisi; Gölgeli sûretler (heykel gibi). İkincisi de; Gölgesiz yani resmedilen veyahut çizimlenen sûretler. Birinci mana ile gölgesi düşecek şekilde (heykel nev’inden bir cisim) ise âlimlerin icmâı ile haramdır. İkinci mana ile resim …

Devamını Oku »

Vicdanın anâsır-ı erbâası

“Vicdanın anâsır-ı erbaası ve ruhun dört havassı olan ‘irade, zihin, his, lâtife-i Rabbaniye’ her birinin bir gayetü’l gayâtı var: İradenin ibadetullahtır. Zihnin, mârifetullahtır. Hissin, muhabbetullahtır. Lâtifenin, müşahadetullahtır. Takva denilen ibadet-i kâmile, dördünü tazammun eder. Şeriat, şunları hem tenmiye, hem tehzip, hem bu gayetü’l-gayâta sevk eder.”(1) Yukarıdaki metinde geçen ibareleri parçalayarak …

Devamını Oku »