Cemre

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

Cemre

Cemre; havayı, suyu, toprağı ısıtır demek, hiçbir hakikati olmayan bir şeye inanmaktır. Cemre kor ateş manasındadır. Hakikatte cemre diye bir şey yoktur. Bilimsel bir dayanağı olmadığı gibi dinimizde de asla yeri yoktur. Böyle bir ateşin havayı, suyu, toprağı ısıttığına inanmak batıl inançdır.

Gayemiz tekfir değil tenbihtir. Mahzuru yok deyip ahirette büyük bir vebalin altına girmekten Allah’a sığınırım. Ateşi yaratan Allah’dır. Dünyanın ısınması da güneş ile (ateş ile) olur. Buraya kadar bir sorun yok. Fakat cemre kavramı ile baharın gelişini açıklamak ve semavi olmayan batıl bir dinden gelen inanışı İslam dininden gibi göstermeye çalışmak ciddi bir vebale kapı açar.

İslam’dan önceki Türk kültüründe, cemrenin imre şeklinde var olduğu mitoloji araştırmacıları tarafından söylenmektedir. Altay Türklerinde imre denilen ruhun, elindeki ateşi bu tarihlerde sırayla havaya, suya, toprağa saçtığı söylenir. Bu batıl inanışa göre baharın gelişi ve dünyanın (hava, su, toprak) ısınması, cemrenin dünyaya düşmesi ile olur. Bilim bize mevsimlerin dünyanın konumuna göre oluştuğunu söylerken, hakikati olmayan ve batıl dinlerden alınan cemre kavramını gerçek bir vakıa gibi anlatmak bilhassa avamın imanına zarar verir.

Mecusiler dört unsurdan (anasır-ı erbaa) ateşi, diğer unsurlar üzerinde hakim ve üstün kabul ederler. Ateş; havayı, suyu, toprağı ısıtır. Ateş; yakar, ısıtır, etkiler, hakimdir. Bu sebeble ateşe taparlar. Cemre konusu, eski zamanlarda olan batıl bir inanışın devamı mahiyetindedir. Gerçekten baharı cemre getirir demek küfürdür. Bu inanış, Nevruz bayramında yumurta tokuşturmaktan ve hediyeleşmekten daha büyük bir sapmadır.

Cemrenin tesirine inanan kimse küfre girer. Yağmurun yıldızlar sayesinde yağdığına inanan kimse küfre girer.

Üç cemreden biri havayı, biri suyu, biri toprağı ısıtır, diyen kimsenin, yıldızlar yağmuru yağdırır diyen kimseden ne farkı var? Sünnet-i seniyyedeki ölçü şudur:

Zeyd İbnu Halid (r.a.) şöyle dedi: Rasulullah (s.a.v.) Hudeybiye’de bize geceleyin yağan yağmurun peşinden sabah namazı kıldırdı. Namazı bitirince yüzünü cemaate döndürdü ve: “Rabbiniz ne buyurdu biliyor musunuz?” dedi. Cemaat: “Allah ve Rasulü bilir!” dediler. Allahu Teala: “Kullarımdan kimi bana mü’min, kimi kafir olarak sabahladı. “Allah’ın fadl ve rahmetiyle bize yağmur yağdırıldı.” diyen bana iman etmiş, yıldıza iman etmemiştir. Her kim de falan yıldız sayesinde bize yağmur yağdırıldı dediyse, o bana iman etmemiş, yıldıza iman etmiştir.” buyurdu. (Müslim- Kitabü’l- İman) (Buhari- Ezan, Muvatta- İstiska)

Cenab-ı Hakkın emri havaya iner hava ısınır, suya iner su ısınır, toprağa iner toprak ısınır.

Allahu Teala (c.c.) şöyle buyuruyor: “Allah’ın rahmetinin eserlerine bir bak; (bahar mevsiminde) Arzı, ölümünden sonra nasıl diriltiyor, ölüleri de mutlaka diriltecektir, O, her şeye Kadir’dir (gücü yetendir).” (Rum: 50.)

Baharı getiren arzı ölümünden sonra dirilten Allah her şeye Kadir’dir. İşlerine müdahale edecek hiçbir güç yoktur. Azamet ve kibriyasına ilişip celalini müteessir eden sözlerden uzak kalmak ve tevhid hakikatini iyi anlamak gerekir.

Avamı gaflete ve şirke düşürecek hallerden kurtarmak ulemaya vacibdir. Cahiller cemreyi gerçek zannedip minnettar kalıyorlar. Gerçekten halk arasında cemrenin var olduğuna inanan cahil kimseler mevcuttur. Yalana doğru elbisesi giydirmekten Allah’a sığınırız.

Cevher İnci Altın isimli kitaptan

 

Kar Tanesi

Kar tanesi benim gibi dayanıksız,

Kar tanesi benim gibi zayıf,

Kar tanesi benim gibi küçük.

 

Birleşiriz kar tanesi gibi,

Dağların eteklerini sararız.

 

Birleşiriz kar tanesi gibi,

Çığ olup yağarız yolları kaplarız.

 

Birleşiriz kar tanesi gibi,

Sel olup akarız bendleri yıkarız.

 

Abdullah Öztürk

 

Biz

 

Azdan da azız. Azların azıyız.

Çoktan da çoğuz. Çokların çoğuyuz.

 

Doğrulukta doruğuz. Doğruluk yolcusuyuz.

Yalanlarız yalanı. Yalandan uzağız.

 

Varlıkta biriz. Birlikte varız.

Çoklukta biriz. Birlikte çoğuz.

 

Abdullah Öztürk

Yazar : Abdullah ÖZTÜRK

1963 miladi ve 1383 hicri senesinde, Ankara’da dünyaya geldi.
Gazi Üniversitesi İdari Bilimler Fakültesi İşletme Bölümünden mezun oldu.
Memleketi Şeyh Ali Semerkandi Hazretlerinin yaşadığı ve medfun olduğu Şeyhler beldesidir.
Huccet, Hulasa, Fıkhul Kebir, Fıkhul Evsat, Fıkhul Asgar, Hıristiyanlara Mektuplar, Yol, Bir Şahıs Bir Olay, Cevher İnci Altın, Suristan, Kalbimin Aydınlığı 40 Hadis, isimli eserlerin yazarı, halen ilmi araştırmalarını devam ettirmektedir.

Web Sitesi
Tüm Yazıları Göster
Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

‘Salâvatın Mânâsı Rahmettir!..’ 

‘SALAVÂTIN MA‘NÂSI RAHMETTİR!..’  “(Ey resûlüm!)  (biz) seni ancak âlemlere bir rahmet olarak gönderdik!..” (Enbiya,107) “İşte seni …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki yazıyı okuyun:
“Hayat Kısa… Kuşlar Uçuyor”

“Hayat Kısa… Kuşlar Uçuyor” Gökyüzünde ne zaman uçan bir kuş sürüsü görsem hayatın kısalığı geliyor …

Kapat