Ana Sayfa / Yazarlar / Cep Yangınına Çözüm – 2

Cep Yangınına Çözüm – 2

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

Cep Yangınına Çözüm 2

Cep Yangınına Çözüm yazı serimizin ilk yazısını Ekonomik Krizden Kurtulma Yolları 1 başlığıyla yayınlamış; ülkemizde var olan hukuk ve ekonomik sistemin krize yol açan taraflarını konu edinmiştik..
Bu yazımızda ‘mevcut sistem’ içersinde devletin daha doğrusu hükümetin yapıp yapmaması gerekenler üzerinde durmak istiyoruz..

Hayat insanlar için olduğu gibi devletler ve milletler için de inişli çıkışlıdır. Huzur, refah günleri kadar zor günlerle de imtihan olunurlar.
Milletimiz de yakın ve uzak zamanlarda pek çok güzel günler yaşadığı gibi sosyal, siyasal, askeri, iktisadi krizler de yaşadı..

Yüz küsur yıldır peşpeşe savaşlar, darbeler, ekonomik, sosyal, siyasal krizler yaşadık ama hamdolsun Rabbimizin inayeti, milletimizin dayanışması, sabır ve azmi, devlet adamlarımızın gayretleriyle tüm yangınlar söndürüldü, tüm krizler aşıldı.

2001 yılında yaşadığımız büyük krizden sonra 15-20 yıl nisbeten rahat günler görmüştük ki 2021 yılında tüm dünyayı sarsan;
– Korona krizi..
– Ardından üretim ve tedarik zincirlerinin çökmesiyle küresel çapta oluşan belki oluşturulan ekonomik krizler..
– Ardından Rusya-Ukrayna Savaşı..
– Ardından dünyada görülmüş en büyük, en yıkıcı depremin ağır faturası..
– Aynı anda devlet ve millet için güvenlik sorunu olmaya aday EYT sorununun çözümüne yönelik atılan adımın ağır maliyeti..
– Ardından içinden geçtiğimiz seçim süreci..

Ve bu süreçleri fırsat bilen, buralardan ekonomik ve siyasi rant uman, krizden kâr elde etmek isteyen fırsatçıların, spekülatörlerin kirli oyunları;
Patates, soğan, ayçiçek yağı, ev-araba fiyatları, kiralar üzerinden toplumun sinir uçlarıyla oynayan sosyal, siyasal mühendisler..
Önceki krizlerin neredeyse tamamında yangın sadece milletin cebini yakmış, tüm fatura millete kesilmiş, tüm yükü millet çekmişti.
Belki ilk defa olatak Korona sürecinde ve sonrasında yaşanan krizlerin bedelini çok büyük ölçüde devlet yüklendi, vatandaşı krize, kaosa teslim etmedi..
Devletin bu süreçte ne tür fedakarlıklara katlandığını, ne tür koruma tedbirleri aldığını tek tek saysak yazı oldukça uzayacağı icin o konuya girmiyoruz.
Bilen biliyor. Bilmeyen araştırabilir..

Devletin, hükümetin bu korumacı uygulamaları, destekleri doğal olarak devlet maliyesini sarstı.
Devletin vatandaşını koruma politikalarına rağmen kriz ve kaos ortamı isteyen bazı kişi ve grupların spekülatörleri devreye sokarak zam furyaları başlatarak vatandaşın cebinde, mutfağında yangın çıkartmak istedikleri ve başarılı oldukları da bir gerçek.

Cebinde, mutfağında, midesinde yangın çıkan feryad ediyor.
İnsanlar;
– Hükümet bu zamları neden yapıyor?
– Ya da zam yapanı, piyasayla oynayanları neden görmüyor?
– Neden denetlemiyor?
– Neden dur demiyor? diye soruyorlar haklı olarak.

Seksen öncesi Türkiye’sinde ya da Sovyetlerde uygulanan Devletçi Ekonimik Sistemde devlet piyasanın tek hakimi idi.. Herşeye doğrudan müdahale edebiliyor, herşeye devlet karar verebiliyordu.
Ancak kırk yıldır uyguladığımız piyasa ekonomisi sisteminde devlet, piyasaya, fiyatlara doğrudan müdahale edemez..

Ama elbette Piyasa Ekonomisi tamamen devletten bağımsız, dokunulmaz da değildir. Devlet piyasada olup biteni tribünden izleyen seyirci ya da kenarda top toplayıcı, çim sulayıcı değildir..
Devlet hem kural koyucudur hem de hakemdir..
‘Piyasa ekonomisinde fiyatları piyasa şartları, arz-talep dengesi belirler’ tezi tamamen doğru değildir.
Bazen hatta sık sık istisnai durumlar da yaşanabilmekte, piyasaya spekülatörler, karaborsacılar, karteller, dış etkiler piyasa dengelerini bozacak eylemler yapabilmektedirler..
Devletin bu tür olumsuz, yasa dışı durumlar ve oyuncular karşısında sistemli yahut istisnai ve etkin dokunuşlar yapabilmesi gerekmektedir..
Yani devlet hakem gibi davranmak, sahaya inmek, faul yapana, kural ihlali yapana kart göstermek zorundadır..

Ve aslında devletimiz bunun yolunu bulmuş, bazı alanlarda uygulamaya da koymuştur..

Nasıl mı?
Dünyanın dört bir yanından alınan ham petrolün ülkeye girişinden herhangi bir kasabadaki arabanın deposuna girişine kadarki tüm süreçleri denetlemek için EPDK yani Enerji Piyasası Denetleme Kurulunu

Bankaların devletle-hazineyle, vatandaşla ve kendi aralarındaki iş ve işlemlerini denetlemek, düzenlemek için BDDK yani Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulunu kurdu ve sistem gayet güzel işliyor..
Borsa, döviz, sermaye, yatırım vb işlemlerini denetlemek, düzenlemek için
SPDK yani Sermaye Piyasası Denetleme Kurulu kurdu ve işliyor.

Yani demek istiyoruz ki;
Devletimiz EPDK, SPDK, BDDK gibi kurumlarda yakaladığı başarıyı tüm iktisadi alanlara da yayabilmelidir.

Tarım Bakanlığı eliyle “Gıda Tarım Piyasası Denetleme Kurulu” kurup tum tarumsal faaliyetleri tarladan pazara-markete kadar etkin bir şekilde denetleyebilir, düzenleyebilir..

Ticaret Bakanlığı eliyle “Oto-Emlak Piyasası Denetleme Kurulu” oluşturup ülkemizin tüm bölgelerindeki, tüm şehirlerindeki ev, arsa stoğunu, il, ilçe ve köylere kadar inşaat maliyetlerini, piyasa değerlerini, vergi oranlarını vb tesbit ederek ani ve haksız fiyat hareketleriyle birlikte vergi kayıp kaçaklarını da takip edip denetleyebilir..

Sanayi Bakanlığı eliyle “Sanayi ve Teknolojik Ürünler Denetleme Kurulu” gibi yapılar oluşturarak ve onlar eliyle ülke içersindeki bütün fabrikalardaki üretilen her ürünün müşterinin eline geçene kadarki süreçleri takip edip denetleyebilir..
Bu sayede hem üreticiyi, hem satıcıyı, hem müşteriyi ve hem de devleti koruyacak tedbirler alabilir, almalıdır..
Hem de acilen..

Bu sayede devletin fiat belirlemesine gerek kalmaz. Etkin denetim, hesap sormak, kriz anında ufak dokunuşlar yapmak yeter..

Devlet çekingen davranır, acziyet gösterir, hızlı ve atik değil tembel davranırsa, geç kalırsa, duyarsız olursa fırsatını bulan herkes devlet olmaya, devlet gibi davranmaya kalkışır. Devleti de, milleti de haraca bağlar, soyup soğana çevirir, utanmadan dış kirasını da ister..

Oğuz CANDARLI

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

‘Salâvatın Mânâsı Rahmettir!..’ 

‘SALAVÂTIN MA‘NÂSI RAHMETTİR!..’  “(Ey resûlüm!)  (biz) seni ancak âlemlere bir rahmet olarak gönderdik!..” (Enbiya,107) “İşte seni …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki yazıyı okuyun:
Tercih Yaparken Bu da Aklınızda Olsun

Tercih Yaparken Bu da Aklınızda Olsun Geçtiğimiz hafta lise tercihlerinin bittiği günün ertesi gün üniversite …

Kapat