Ana Sayfa / Yazarlar / Çift Dikişle Evet / Vehbi KARA

Çift Dikişle Evet / Vehbi KARA

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

16 Nisan 2017 Referandumu beklendiği gibi “evet” oylarının zaferi ile sonuçlandı. Burada 2.5 puanlık bir fark az gibi görünse de sonuç değişmez. İster 30 puan farkla kazanılsın ister yarım puan fark olsun referandumda çoğunluk hangi görüşü desteklemişse onun dediği olur.

Sonuçta 51.3 ile “evet” oyları üstün geldi ve Meclis’te kabul edilen anayasa değişiklikleri halkın onayından da geçmiş oldu. Eskiden sınıf tekrarı ile geçenlere “çift dikişle geçti” denir ve daha güçlü bir eğitim almış olduğu söylenirdi. Şimdi de öyle oldu ve hem meclis hem de halkımız Anayasa değişikliklerini onaylamış oldu.

Ne yani, halkımız bu faşist metinlerle dolu anayasa maddelerini değiştirmeyecek miydi? 12 Eylül darbecilerinin dayattığı ve dikkatlice incelendiğinde rezalet dolu maddelerin bulunduğu böyle bir Anayasa utanç dolu maddelerden meydana geliyordu ve behemehâl değiştirilmek zorundaydı. Aradan 35 yıl geçtiği halde ancak çok az bir kısmını değiştirebildik. Parça parça da olsa, rica minnet işte bu kadar olabildi. Fakat bu son değişiklik hepsinden de önemli idi. Zira devleti kilitleyen ve askeri darbelere kapı aralayan çift başlılık meydana getiren çok önemli maddeler ortadan kaldırılıyordu.

Şimdi önümüze bakma zamanıdır. Cumhurbaşkanı Erdoğan işte şimdi gerçek hünerini göstermek zorundadır. Seçimlerde ve referandumlarda halkımız daima kendisini desteklemiş defalarca zafer zafer üstüne kazanmasına sebep olmuştur. Bundan sonra mazeret değil icraat yapma vaktidir. Burada benim beklediğim icraatlar zaten Erdoğan ve hükümetlerinin kendi vaatleri olup şu şekildedir:

  1. Yaklaşık 500 yıllık bir cami olan Ayasofya 90 yıldır puthaneye çevrilmiş halde beklemektedir. Fatih Sultan Mehmet Han’ın bedduası bu memleket üstünde ve özellikle de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başındadır. Aklı var ise derhal bir kararname ile Ayasofya’yı putlardan temizleyip camii olarak yeniden feth etmelidir.
  2. Silahlı kuvvetler 90 yıldır faşist yönetim ile halktan koparılmış adeta ecnebilerin kucağına itilmiştir. Onbinlerce dindar asker “gözünün üstünde kaşın var” diyerek sudan bahanelerle ordudan atılmış İslam’ın gözbebeği Peygamber Ocağımız Fetocu ve Kamalist askerlerin emrine girmiştir. Bunlarda kesintisiz olarak her 10 yılda bir darbe yapıp halkımızın ensesinde boza pişirmelerine müsaade edilmemelidir. Manevi değerlerini koruyan alnı secdeye varan, rakı sofralarından kurtulmuş bir orduya ihtiyacımız her zamankinden daha çoktur. Bunun için ordudan atılan dindar askerler tekrar ordu saflarına alınmalı, tazminatları ödenerek iade-i itibarları sağlanmalıdır.
  3. Ülkemizin gururu olan aile müessesesi artık daha fazla tahrip edilmemelidir. Özellikle Erdoğan hükümetlerinin başarısı olarak sunulan aslında tam bir felaketi haline gelen “kadınların çalışma hayatına zorlanması” derhal durdurulmalıdır. İslam dininde kadın çalışmaya zorlanamaz. İsterse çalışabilir fakat bunu zorlayacak her türlü zorbalığın önüne geçilmelidir. Özellikle ailenin temel direği olan anneleri küçümseyen aşağılayan söz, davranış ve tutumlardan uzaklaşılması gereklidir. Ülkemizde anneliği aşağılayan en büyük fenalığı kamu kurumları yapmaktadır. Bu rezalete artık dur deme zamanı gelmiştir ve geçmektedir.
  4. Ülkemizin geleceği açısından nüfus yapısı çok önemlidir. Yıllarca Katolik kilisesi ve Papalık tarafından adeta başımıza vurularak icra ettirilen “nüfus kontrolünün” önüne geçilmelidir. Bu konuda evlenen çiftlere “en az üç çocuk” doğurun demekle bu iş olmaz. Ücretlere bir günlük öğle yemeği parası kadar yansıtılan aile ve çocuk yardımları makul bir seviyeye getirilmelidir. Birden yapılması bütçeyi zorlayacak olması nedeni ile güç ise de her yıl belirli oranlarda iyileştirme yapılarak çocuk başına en az 500 TL ve aile için 1000 TL’lik yardımlar yapılmalıdır. Bunun getirisi uzun vadeli olacaktır.
  5. Ülkemiz bütün İslam âleminin gözbebeğidir. Burada esen küçük bir rüzgâr, Müslüman ülkelerde fırtınalara yol açmaktadır. Bu nedenle alınacak kararlarda “adalet ve kalkınma” eylemleri, sözde değil özde uygulanmalı adam kayırmacılığından şiddetle kaçınılarak liyakat sistemli bir yönetim aşamasına geçilmelidir.
  6. Ekonominin ve gelişmenin önündeki en büyük engel şahsi teşebbüsü boğan bürokrasidir. Halinden memnun bürokratların saltanatına son verip çalışan, üreten ve emeğini kullanan her insanın önü açılmalıdır. Kayıtdışılık adı verilen ve ülkeleri boğan “emek hırsızlığı” en kısa zamanda giderilmelidir. Bürokrasi saltanatının en büyük gücü işte bu kayıtdışılıktır. Bilgisayarların ve internetin önem kazandığı bir dönemde kayıtdışılığa müsaade edilmesi affedilemez.
  7. Devlet kripto Fetoculardan temizlenmelidir zira FETÖ örgütü mağduriyetleri çok geniş kesimlere yayarak güç kazanmaktadır. Namuslu insanlar “Fetocu” yaftalaması ile işinden gücünden edilmekte töhmet altında bırakılmaktadır. Olağanüstü hal uygulamalarına artık bir son vererek hukuk sisteminin süratli karar alabildiği mekanizmalara ihtiyaç bulunmaktadır. Bunun önündeki engel olarak gösterilen hususlara artık itibar edilmemelidir. Zira Hükümet 15 yıldır tek başına iktidardadır.

Bu maddeler daha uzatılabilir. İlk başta aklıma gelenlerden en önemlilerini saymaya çalıştım. Elbette atladığım maddeler de bulunabilir. Zaten bunları yıllardan beri dile getirip daha geniş şekilde yazıp neşrediyorum. Artık benim gibi insanları da dinlemeli, eğer bu maddeler yapılamıyor ise makul gerekçeleri kamuoyuna arz edilmelidir, vesselam…

Yazar : Vehbi KARA

Dr. Vehbi KARA, 1965 Yılında İstanbul’da doğdu. İlk ve orta eğitimini yine İstanbul’da tamamladıktan sonra 1982 yılında Deniz Harp Okuluna girerek askeri öğrenci olarak eğitimine devam etti. 1986 Yılında Kontrol Sistemleri bölümünden Elektrik-Elektronik Mühendisi olarak mezun olduktan sonra Teğmen rütbesi ile Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’na bağlı savaş gemilerinde ve karargâh birimlerinde deniz subayı olarak görev yaptı. Savaş gemilerinde güdümlü mermi ve top atışlarında birincilik kazanmıştır. 1997’de Yüzbaşı rütbesinde iken askerlik mesleğinden ayrıldı ve ticaret gemilerinde çalışmaya başladı. Gemi Kaptanı olarak çeşitli ülkelere ait 30’dan fazla ticari gemide görev yapmış çalıştığı firmalardan ödüller almıştır. 2011 Yılında Araştırmacı kadrosu ile İstanbul Üniversitesinde göreve başladı ve halen de bu üniversitenin Su Ürünleri Fakültesinde ve Mühendislik Fakültesinde denizcilikle ilgili meslek dersleri öğretmenliği görevini yürütmektedir. 1997 Yılında İstanbul Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Uluslararası İlişkiler Bölümünde “Petrole Dayalı Stratejiler ve Uluslararası İlişkilerde Petrolün Rolü” isimli çalışması ile yüksek lisans eğitimini tamamlamıştır. 2015 Yılında İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Çalışma Ekonomisi ve Endüstri ilişkileri Bölümünde “Çalışma İlişkileri Açısından Kapitalizm Sonrası Dönem: Malikiyet ve Serbestiyet Devri” başlıklı çalışması ile doktora eğitimini tamamlamıştır. Uzakyol Kaptanı yeterliliğinde gemi kaptanlığı, Denizci Eğitimci Belgesi ve Elektrik-Elektronik Mühendisliği sertifikaları mevcuttur. Denizcilik, askerlik, tarih ve iktisat konularında çeşitli dergi, gazete ve internet sitelerinde makaleler yazan Vehbi KARA’nın “Bahriyede 15 Yıl” ve “Altı Ayda Altı Kıta” isimli iki kitabı bulunmaktadır. Evli ve iki çocuk babasıdır.

Tüm Yazıları Göster
Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

‘Salâvatın Mânâsı Rahmettir!..’ 

‘SALAVÂTIN MA‘NÂSI RAHMETTİR!..’  “(Ey resûlüm!)  (biz) seni ancak âlemlere bir rahmet olarak gönderdik!..” (Enbiya,107) “İşte seni …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki yazıyı okuyun:
Emirdağ Lâhikaları Notları

Emirdağ Lâhikası-1 Notları •Risaleler ve hizmetimiz: 1-Hiçbir şeye alet değil 2-Tâbi değil 3-Sırr-ı İhlası taşıyor …

Kapat