ÇOCUK BAHÇESİ
“Ve soğurdu yavrum kucaklar
Sen olmasan.”
Arif Nihat Asya
“Gün, ay, yıl erteleyerek kaybedilir,
Ve bir gün çocuk ak saçlarla uyanır.”
H. F. Amiel
“Almanya’da 10.000 bebeğe karşılık, 50.000 köpek beslenmektedir.”
Moral Dünyası dergisi 2. sayı
“Çocuklar, göremeyeceğimiz bir zamana gönderdiğimiz canlı mesajlardır.”
Neil Postman
EVLAT HASRETİ
İnsana her şeyin hayırlısını istemek düşer. Erkeğini, kızını düşünmeden Allah’tan evladın da hayırlısını istemeliyiz. Şirazlı Sadi’nin şu hikâyesi çok ibretlik:
Fakir bir dervişin hanımı hamileydi. Doğum yaklaşmıştı. Aksi gibi adamın o güne kadar hiç çocuğu olmamıştı.
– Eğer dedi. Yüce Allah bana bir oğul verirse, şu hırkamdan başka neyim varsa fakirlere dağıtacağım.
Olacağa bakın, hanımı oğlan çocuğu dünyaya getirmez mi! Derviş ziyafetler verdi. Şenlik etti.
Yıllar sonra bir Şam seferinden dönüyordum. O dervişin mahallesine uğradım. Durumunu sordum.
– Zindanda, hapis, dediler.
– Sebep ne? diye sordum.
– Bir oğlu vardı. Şarap içmiş, kavga etmiş. Sonra da birini öldürmüş. Onun için babasını yakaladılar. Boynuna zincir, ayağına pranga vurdular.
Dedim ki:
– Bu belâyı, Allah’tan yalvara yalvara istemişti.
Yüklü kadınların yılan doğurmaları, hayırsız evlat doğurmalarından iyidir.
ÜÇ ÇOCUK
Üç kadın çeşme başında konuşuyorlardı. Az ötedeki ihtiyar da onları dinliyordu. Kadınlardan biri:
– Benim oğlum çok maharetlidir. Kimse onun yaptığını yapamaz. Tam bir cambazdır. İp üzerinde yürüyüşünü görseniz…
Diğer kadın heyecanla:
– Benim oğlumun sesi harikadır. Bülbül gibi şakır…
Üçüncü kadın sessizce duruyordu. Ona sordular:
– Senin çocuğunun bir becerisi yok mu? Neden konuşmuyorsun?
– Benim çocuğum saydığınız şeylerden hiç birini beceremez.
Anneler, kaplarını doldurup yola koyuldular. Ağır su kaplarını taşımakta zorlanıyorlardı. Yaşlı adam, peşlerinden yürüyordu.
Bu sırada evlatları onları karşılamaya gelmişlerdi. Birisi elleri üstünde yürüyor, ikincisi kadife sesiyle şarkı söylüyordu.
Üçüncü çocuk koşarak geldi. Annesinin ellerinden su kaplarını aldı. Eve kadar taşıdı.
Kadınlar, ihtiyara dönüp şöyle dediler:
– Çocuklarımız hakkında ne düşünüyorsun?
İhtiyar, şu cevabı verdi:
– Annesine yardım eden çocuğu görüyor musunuz? İşte o, gerçek bir kahramandır.
PARANIN ALAMADIĞI
Adam, yorgun argın eve döndüğünde beş yaşındaki oğlunu kapının önünde beklerken buldu.
Çocuk, babasına:
– Baba, bir saatte ne kadar para kazanıyorsun? diye sordu.
Babası çok yorgun görünüyordu. Cevap vermek istemedi.
Bunun üzerine çocuk:
– Babacığım lütfen bilmek istiyorum, diye ısrar etti. Adam, mecburen:
– Yirmi lira, dedi.
Bundan sonra çocuk:
– Peki, bana on lira borç verebilir misin? diye sordu.
Adam, sinirlenmişti.
– Benim, senin lüzumsuz oyuncaklarına verecek param yok, dedi. Haydi odana…
Çocuk, sessizce odasına gidip kapısını kapattı. Aradan bir saat geçmiş, sinirli baba da hayli sakinleşmişti. “Belki de gerçekten lâzımdı” diye düşündü.
Çocuğun odasına çıktı.
– Uyuyor musun? diye sordu.
– Hayır, diye cevap verdi ufaklık.
– Al bakalım on lira. Sana sert davrandığım için üzgünüm. Ama uzun ve yorucu bir gün geçirdim de…
Çocuk sevinçle haykırdı:
– Teşekkürler babacığım…
Yatağının altından diğer paralarını çıkardı. Babasının yüzüne baktı. Ve yavaşça paraları saydı. Adam çıkıştı:
– Paran olduğu halde neden istedin?
– Yeterince yoktu, dedi çocuk. Paraları babasına uzattı:
– İşte yirmi lira… Bir saatini alabilir miyim babacığım!…
İMDAT!..
Keçecizâde İzzet Molla’nın Fuat, Sedat, Murat adlarında üç erkek çocuğu vardı. Sultan Mahmut, kendisine şöyle sormuş:
– Bir erkek evladın daha olsaydı adını ne koyardın?
– “İmdat” koyardım, hünkârım!..
SU
Su, minik İsmail’in feryadına dayanamadı. Yerin derinliklerden fışkırdı. Çöle neşe geldi. Billur billur akan bu suya “zemzem” denildi. Yani hayat suyu. Ciğerleri yananlara can verdi zemzem. Hacer’in, çileli annenin ellerine dokundu. Mübarekleşti.
Dünyanın dört bir yanından akan sular âdeta “zem zem” diye aktı aktı… Biz ne yaptık? Bulaşık ellerimizle dokunduk, kirlettik hayat kaynağımızı. Şimdi suyumuzu temizlemeye çalışıyoruz. Benliğimiz gibi kirlenen hayat kaynağımızı arı duru etmeye çabalıyoruz…
Gelin, önce iç âlemimizi temizlemekle başlayalım işe. Belki bebeklerin, küçük İsmaillerin hürmetine Rabbim yardım eder bize.
Mahir Duman
- Mal – Mülk - 6 Haziran 2024
- Kulluk - 19 Mayıs 2024
- Konuşma - 16 Nisan 2024
- Kitap - 4 Nisan 2024
- Kibir – Tevazu - 21 Mart 2024
- Kardeşlik – Yardımlaşma - 9 Mart 2024
- Kahramanlık – Korkaklık - 21 Şubat 2024
- Kadın – Erkek Dünyası - 12 Şubat 2024
- Bir Adım Öteye… - 1 Şubat 2024
- İnsan Olmak - 27 Ocak 2024