ÇOCUK BAHÇESİ
“Bir çocuğa yaklaştığım zaman bana iki his gelir: Hali için şefkat, istikbali (geleceği) için hürmet…”
Pastör
“Doğurdum oğlum oldu, evlendi komşum oldu.”
Atasözü
“Çocukluk kalbini kaybetmeyen kimse, büyük adamdır.”
J. Legge
“Çocukluk şiirdir; çocuk da şair. Ne ki sırasında vezinsiz, kafiyesiz, tek mısra, hatta tek hecedir. Ama bakarsınız bir şah beyit, bir tam kıta ve büyük nükte de olabilir.”
Samiha Ayverdi
ALTI YILAN
Öğretmen derste, Ali’ye seslenmiş:
– Bana on tane vahşi hayvan ismi say bakalım.
– Aslan, kaplan, kurt, ayı… Düşünmüş düşünmüş başka hayvan adı aklına gelmeyince:
– Altı tane de yılan, demiş.
KİMDİ?
Londra’da tanınmış bir zooloji âliminin verdiği “Dünyamızın Başlangıcı” konulu bir konferansa katılmıştım. Bilgin, Büyük Okyanus dalgalarının yer kabuğuna çarpmasıyla ilk canlıların meydana geldiğini ileri sürdüyse de, bunun nasıl olduğunu izah edemedi.
Konferans sona erdikten sonra, dinleyiciler arasında bulunan küçük bir çocuk, konferansı veren zata:
– Dalgaların, sahile nasıl çarptıklarını çok iyi anlattınız, dedi. Peki, ama o denizi oraya koyan kimdi?
Safça sorulmuş olan bir soru, dinleyicileri düşünmeye sevk ederken, bilginin mantıklı gibi görünen bütün açıklamalarının geçerliliğini hiçe indiriyordu.
Dr. A. J. Cronin’in Hatıralarından
DAYAK
Dayak yiyen bir çocuk, öğretmenini babasına şikâyet etmiş.
Babası, oğlunu teselli etmek istemiş:
– Oğlum, dayak Cennet’ten çıkmıştır!
Zeki çocuk şu cevabı vermiş:
– İyi bir şey olsaydı, Cennet’ten çıkar mıydı hiç?
KILDAN YAPILMIŞTIR
Müfettiş, bir köy okulunu teftiş etmektedir. Girdiği sınıfta bir öğrenciye sobayı göstererek sorar:
– Bu, hangi maddeden yapılmıştır evladım?
Çocuklar düşünürken, müfettişin arkasında bulunan sınıf öğretmeni, saçını gösterir. Bu hareketiyle güya çocuğun: “Soba, sacdan yapılmıştır” demesine yardım etmiş olacaktır. Soru sorulan öğrenci cevap verir:
– Kıldan yapılmıştır, efendim.
ENSAR’IN AKLI
Ensar, tatlı bir çocuk. Yakın akrabamız. Gördükçe hal hatır soruyor, merhabalaşıyoruz. O günlerde henüz, yedi sekiz yaşlarındaydı.
Babası, (memleketimizin o günkü eğitim şartlarını mütedeyyin kızların tahsiline uygun bulmadığından) kızının okumasını istememektedir. Hatta ara sıra Zeynep’e:
– Kızım, lisede okuma! Kur’an kursuna git. Yollu nasihatler de ediyormuş.
Bir ara Ensar:
– Baba, demiş. Ablam senin öğüdünü tutmuyor. Ben, senin dediğini yapacağım. Okumayacağım…
Mahir Duman
- Mal – Mülk - 6 Haziran 2024
- Kulluk - 19 Mayıs 2024
- Konuşma - 16 Nisan 2024
- Kitap - 4 Nisan 2024
- Kibir – Tevazu - 21 Mart 2024
- Kardeşlik – Yardımlaşma - 9 Mart 2024
- Kahramanlık – Korkaklık - 21 Şubat 2024
- Kadın – Erkek Dünyası - 12 Şubat 2024
- Bir Adım Öteye… - 1 Şubat 2024
- İnsan Olmak - 27 Ocak 2024