Ana Sayfa / Yazarlar / Çok Kıymetli Sayın Genç Hocam!

Çok Kıymetli Sayın Genç Hocam!

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

Çok kıymetli sayın genç hocam!

Eski âlimlerden de şu sözü söyleyenler olmuştur. Biz ilme dünyalık elde etmek için girdik. Allah teâlâ niyetlerimizi zamanla değiştirdi. Artık dünyalık bir makam için değil, uhrevî bir makam elde etmek istiyoruz, demişlerdir.

Sayın hocam, her mesleğin kendisine yakışanı vardır, yakışmayanı vardır. Hocalık da uhrevi bir meslektir. Giyim, kuşam, oturup kalkma, yeme içme, konuşma gibi her alanda hocaların diğer insanlardan farklı olması gerekir. Hoca diğer insanlar gibi davranamaz. Diğer insanlar gibi giyinemez. Bu, diğer insanları küçümsemek için değildir. Asker, asker kıyafeti giyer. Doktor doktor, kıyafeti giyer…

Hoca rehberdir. Yolu tanır ve tarif eder. Hoca öndedir. Önde olan tehlikelere daha açıktır. Hoca komutandır. Cemaatini sevk ve idare eder. Hoca hatiptir. Cemaatini bilinçli hale getirir. Hoca vaizdir. Cemaati uyarır.

Hoca ilim adamıdır. Cemaate ilim dağıtır. Hoca emindir. Herkes gelir ona derdini anlatır. Hoca kimi zaman babadır, kimi zaman anadır, kimi zaman abi, kimi zaman arkadaştır. Hoca sıradan biri değildir. İncinir ama incitmez. Hoca basit düşünmez.

Günü birlik iş yapmaz. Planı ve projesi vardır. Hoca yaşına, başına ve ilmine göre iş yapar. Hoca bir mahallenin her şeyidir. Mahalle büyük olsun küçük olsun fark etmez. Hoca kendisine peygamberleri rehber alır. Alimleri rehber alır. Rehberlik yaparken şehit olanları rehber edinir. Salih insanları rehber edinir. Sıradan, basit, amaçsız kimseleri rehber edinmez.

Hoca dava sahibidir. Davası ve derdi vardır. Bir insanın Allah ile tanışması için çalışır. İnsanların malını değil gönlünü hedef alır. Gönlünü dünyalık için değil ahiret için hedef alır. Hoca durağan değildir. Hareket eden nehir gibidir. Aynı yerden iki defa akmaz.

Hoca şunu iyi bilir ve bilmelidir. Her meslek insanların dünyasını daha iyi yapmak için vardır. Ama hoca insanların ahiretini mamur etmek için vardır. Hoca ahiret için vardır. İşte aceleyi seven insanlar bundan dolayı hocalardan uzaklaşır. Peşin olanı ister, peşin olanı arzular. Hoca ise işine gücüne bakar. İşi gücü önce kendi ahiretini kurtarmak, ailesinin ahiretini kurtarmak, cemaatinin ahiretini kurtarmaktır. Hocanın ailesi geniştir. Gönlü geniştir. Evi geniştir. Kardeşleri çoktur.

Ahirete yatırım yapmak isteyen herkes hocanın muhatabıdır. Hoca insanlara güven verir. Kendi nefsini temizler. Temiz olan temiz yapabilir. Kirli su temiz yapmaz. Kirli bez temizlemez. Hoca temizler ama kirlenmemeye de gayret eder. Hoca insanların sırlarını saklar. Sırları açıklamaz. Herkesin hocaya güveni vardır, olmalıdır. Hoca bu güveni vermelidir.

Hocalık nefis, ruh terbiyesidir. Hocalık hayvani duyguları, nefsani duyguları bastırmak için vardır. Hocalık üç günlük dünya için ahireti heba etmek değildir. Cahil insanlar kendilerine uyarıcı gelmediği için mazur sayılır. Ama hoca mazur değildir. Bilmiyorum, bilmiyordum diyemez. Hocanın görevi bilmektir. Öğrenmektir.

İnsanlar, hocalık diye bir görev ihdas ettiler. Yanlış yaptığımız zaman bizi uyarsınlar. Hata yaptığımız zaman bizi düzeltsinler. Dini konularda bize yol göstersinler diye içlerinden bazılarını ilme ve hocalığa yönlendirdiler. Hoca herkesin ortak noktasıdır. Kamu hizmetidir hocalık.

İnsanlar hastaneye sadece hasta olduklarında gider. Elbise almaya ihtiyacı olduğu zaman gider. İlaca ihtiyacı olduğu zaman baş vurur. Ama hoca hem sağlıklı olanın hem hasta olanın, hem aç olanın hem tok olanın, hem çıplak olanın hem giyinik olanın gideceği yerdir. Hocalık zordur. Hocalık kolay değildir. Hocalık sabır işidir. Hoca kimi zaman sevilmez, kimi zaman kabul edilmez. Hoca geliyor denilip yüzler asık olur kimi zaman. Hoca bunu bilir. Herkes tarafından sevilmediğini, sevilmeyeceğini bilir. Ama olsun der. Yine de sabreder. Herkesin sevgisini kazanmak için uğraşmaz.

Hocanın görevi insanları razı etmek değil, Allah’ı razı etmektir. Hoca bir insanı bile kazansa görevini yapmış sayılır. Evet bir insanı bile şeytanın yolundan alıkoysa görevini yapmış sayılır. Otuz yıl görev yapsa bir insana, iki insana rehberlik yapmış olsa görevini hakkıyla yerine getirmiş sayılır. Ama çok insan için de çalışır. Şeytanın ve nefsin esiri olanları görünce üzülür. Kendisine dert edinir. Ama öncelikle kendisini, ailesini ve kendisinden yardım isteyeni kurtarmaya çalışır. Hoca insanları tanımalıdır. İnsan davranışlarını iyi bilmeli. İnsanın zayıf ve zaaf noktasını bilir. Ona göre görevini yapar. Kime nasıl yaklaşacağını iyi bilir. Kime nasıl yaklaşmayacağını da iyi bilir.

Hoca, kimse gelmiyor diye pes edemez. Kendi kendine hocalık yapacak. Hiçbir şey yapmıyorsa yapanlara fırsat vermelidir. Yapanlara yardım etmelidir. Aynı anda bir kaç peygamberin geldiğini ve bazı peygamberlerin diğer bazı peygamberlere yardım etmek için gönderildiğini unutmamalı. Hoca için görev mahalli diye bir tanım yoktur. Görev mahalli onun sadece resmi yeridir. Her mahalde hocadır, her yerde hocadır.

Hocam şundan müsterih olun. Şuan bu göreve her ne kadar layık olmadığımızı düşünsek de, şuan için bizden iyisi de yok. Bir de bu açıdan bakalım. Bizden iyisi gelinceye kadar görevi sürdürelim. İyisi gelince yardım edelim. Görevimizi en layık şekliyle yapamazsak da yapabildiğimiz kadarıyla yapalım.

Hoca en ileriyi gören kişidir. Herkes son nefesine kadar yatırım yapar ve plan kururken hoca ise dünya ve ahirete yönelik plan kurur.

***

Uhrevî konularda bile dünyevîleşme tehlikesi yaşıyoruz.

Sadece dünyalık konularda, maddi konularda dünyevileşme tehlikesi yaşamıyoruz. Ahirete intikal edecek amellerimizi bile dünyevi çıkarlar için kullanıyoruz.

Namaz ahirete yönelik bir ameldir. Oruç öyledir. Hac öyledir, zekat, infak, Kur’an okuma, ibadet etme, ilim okuma gibi ahirete yönelik amelleri bile dünyalık amaçlara kullanıyoruz. Artık Allah’a arz ettiğimiz, arz etmemiz gereken amelleri insanlara arz ediyoruz. Allah’tan takdir beklerken insanlardan bekler olduk.

O kadar iyilik yaptık bize bir telefon bile açmadı diyerek iyiliklerimizden menfaat temin etmeye çalıştık. İyilik ödülü almak için iyilik yapar olduk. Kameraların olduğu yerlerde çok iyi insan, çok erdemli insan, çok takvalı insan profili çizdik. Hayır yaparken markamızın yazılmasını şart koştuk. Adımızı camilere şart koştuk. Sponsor olduğumuz gözükmeli dedik. Hayır hasenatlara adımızı kazıdık.

İlmi anlamda diplomaya daha fazla önem verdik. Diploma karşılığı olmayan ilimleri öğrenmedik. Kariyer için yazdık, kariyer için okuduk, kariyer için reddiye yazdık, şöhret için medyadaki yerimizi aldık. Sonra ne kadar takipçimiz olduğuyla iftihar ettik. Bizden ne kadar söz ediliyor diye haberleri takip ettik.

Sosyal medyada paylaştığımız Kur’an maktaları, tek nefeste Fatiha okuma şovları, çifte ezanlar gösterisi, mevlevi seması gösterisi, zikir gösterisi derken ibadetlerimiz beğeni toplayan araçlara dönüştü.

Daha ne kadar dünyevileşeceğiz?

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

‘Salâvatın Mânâsı Rahmettir!..’ 

‘SALAVÂTIN MA‘NÂSI RAHMETTİR!..’  “(Ey resûlüm!)  (biz) seni ancak âlemlere bir rahmet olarak gönderdik!..” (Enbiya,107) “İşte seni …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki yazıyı okuyun:
Modern eğitim sistemi niçin Müslüman toplumların beklentilerini karşılayamaz?

1 / 12 Toplumların dinî, manevî veya kültürel değerlerini gelecek nesillere aktarmada yaşadıkları problem oldukça …

Kapat