Ana Sayfa / KASTAMONU / İz Bırakanlarımız / Çörekçizâde Mehmed Nâbî Efendi

Çörekçizâde Mehmed Nâbî Efendi

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

Çörekçizâde Mehmed Nabî (d.1282/1865-ö.?/?)

Mehmed Nâbî 1865 yılında Kastamonu’da doğmuştur. Çörekçizâde lakabıyla tanınan şair iyi bir aileden gelmiş ve babası tarafından yetiştirilmiştir.

Müderris olan Mehmed Nabî’nin, babasının yanı sıra dedesi ve dayısının da büyük bilginlerden olduğu bilinmektedir. Ayrıca, Kastamonulu şairlerden Çörekçizâde Lütfî ‘nin de aynı lakapla tanındığı göz önüne alındığında, iki şairin aynı aileden veya aynı soydan geldiğini söylemek mümkündür. Çünkü Lütfî de Mehmed Nabî de eğitimli bir ailenden gelmektedir, iyi eğitim almışlardır ve Çörekçizâde bir lakaptan ziyade aile adını çağrıştırmaktadır. Ayrıca yukarıda bahsedildiği üzere, Mehmed Nabî’nin ailesinde çok sayıda bilgin olduğu bilgisiyle Lütfî’nin iyi eğitim aldığı, eğitimini İstanbul’da tamamlayarak Kastamonu’ya döndüğü ve Şeyh Şaban-ı Velî Tekkesi zâkirbaşlığı yaptığı bilgileri örtüşmektedir. Dolayısıyla yaklaşık 60 yıl arayla aynı aileden iki halk şairi çıktığını söylemek olası görünmektedir.

Medreselerde Arapça bilgisi ve edebiyat dersleri veren Mehmed Nabî’nin halk şiiri tarzındaki eserleri daha fazla olmasının yanı sıra, divan şiiri tarzında da çok sayıda eser verdiği bilinmektedir.

Şiirlerinde Nabî mahlasını kullanan şairin çok güzel saz çaldığı söylenmektedir (Yücel 1993:105). Evlendiği ve iki çocuk babası olduğu bilinen Çörekçizâde Mehmed Nabî’nin eşinin veya çocuklarının adı kaydedilmemiştir. Ölüm tarihi belirsiz olan Çörekçizâde Mehmed Nabî’nin hayatı ve eserleri ile ilgili bilgiler, cönk ve mecmualar üzerine yapılacak çalışmalarla genişletilebilir.

Eserlerinden Örnekler

Koşma

Bir bâlâ pervaza kapıldı gönül,

Âsumanda gezer durnalar gibi,

Mâlumat-furuştur, lüget parçalar,

Peşrevsiz, makamsız zurnalar gibi.

 

Yaşlı başlı bir yosmadır kendince,

Nezakette4, sırma telinden ince,

Kime verir zerâfete gelince?

Coşar taşar kaynar kurnalar gibi.

 

Nabî, methedeyim nice dilberi,

Yelken açmış, kahve dökmüş lengeri,

Kafası kör kandil, gider serseri,

Doluya uğramış sunalar gibi

 

Koşma 

Bir hûb sevdim, amma mekkâre gayet,

Oyunbaz, hokkabaz, gammaza benzer,

Dilrubâlar genci, yosma kıyafet,

Pervâz eder, bâzı şehbâza benzer.

 

Bazı keklik gibi reftâre gelür,

Bülbül-veş nağme-i güftâre gelür,

Bazı yâre, bazı ağyâre gelür,

Hercaî meşrebdir, dil-sâze benzer.

 

Vefâsız, sefâsız cefâsı bisyâr,

Bazı kaçar, bazı arz eder didâr,

Emsâli bulunmaz böyle sitemkâr,

Nabîyâ, meyletme canbaza benzer.

Kaynakça

Yücel, Neslihan (1993). Kastamonu’da Âşıklık Geleneği ve Kastamonu’da Yetişen Âşıklar. Ankara: Gazi Üniversitesi Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi.

EBRU KİPAY

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

Seyyid Hasan Efendi

Müftü es-Seyyid Hasan Efendi 1083/1673 yılında Kastamonu Müftüsü olarak görev yapan es-Seyyid Hasan Efendi, aynı …

Önceki yazıyı okuyun:
Riyâ Hakkında

RİYA (الرياء) Allah için yapılması gereken amel ve ibadeti kullara gösteriş olsun diye yapma anlamında ahlâk terimi. Sözlükte “görmek” anlamındaki re’y kökünden türeyen riyâ (riâ’), hadislerde...

Kapat