Ana Sayfa / HABERLER & Yorumlar / Cumhuriyet dönemi hayat tarzı

Cumhuriyet dönemi hayat tarzı

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

 

Cumhuriyet dönemi yaşam tarzı

Osmanlı İmparatorluğunun yıkılış döneminin sonundan, Cumhuriyet düzenine geçilirken, yaklaşık 1930’a kadar olan dönemde, Türkiye toplumunda köklü değişimler yaşanmış, Batı yaşam tarzının hayata geçirilmesi doğrultusunda çalışmalar yapılmış, bu bağlamda edebiyat, giyim tarzı, eğlence gibi toplumun yapı taşları sayılan bu unsurlar, yerinden oynamış ve değişmiştir.

Cumhuriyetin temel hedefi olan Batılılaşma, 3. Selim’in tertip ettiği Nizam-ı Cedid’e kadar dayansa da, asıl değişim ve yenilikler, tabi ki Cumhuriyetle birlikte görülecekti.

Bu değişimlerde hedef, modern toplumdu. Hareket noktası ise o zamanki geleneksel toplum olarak görülüyordu. Örneğin kadının giydiği çarşaf, erkeğin taktığı fes hareket noktası, inkılaptan sonra kadının giyeceği etek ve ceket, erkeğin giyeceği şapka ve pantolon ise modern toplumun bir getirisi olarak görülecek ve hedefe ulaşılmış olunacaktı.

Osmanlı döneminde başlayıp, Cumhuriyet’in ilanıyla yeni boyutlar kazanan, Avrupa’nın düşünce ve toplum yapısına ulaşmayı hedefleyen bir değişim sürecine girilecekti. Büyük oranda başarılı olunacak ve hedeflenen çağdaş toplum yapısına ulaşılacaktı.

19. yüzyılın sonu 20.yüzyılın başında, Osmanlı toplumuna baktığımızda, diğer Müslüman toplumlara nazaran, Batı ile oldukça yakın ilişkiler içinde olduklarını görmek mümkündür.

Örneğin Batılılaşma yolunda önemli bir rol üstlenen Pera’da kafelerin ve eğlence yerlerinin müşterilerinin büyük bir kısmını Türkler oluşturmaktadır.

Bu durum Osmanlı toplumunun eğlenme şeklini de değiştirmeye oldukça yardımcı olmuştur.

Kadın ve erkeğin sosyal yaşantıda beraber rol almaya başlamaları, eğlencenin kelime anlamının kirlenmesine ve toplumda ahlak yapısının bozulmaya başlamasına öncülük etmiştir. Başkentte başlatılan balolar, toplumu “Batılı eğlence” tarzına alıştırma amacını taşımış, hatta 1920 yılının sonlarına doğru gazetelerde balolara oldukça alıştığımız vurgulanmış, halka batı eğlencesi empoze edilmiştir. Cumhuriyet dönemde aydın ve halk tarafından örnek alınan kişilerin bu balolara katılması, değişimin üstten aşağı doğru olduğunun bir göstergesidir. Aynı zamanda insanların da değiştiği, dışa dönük bir toplum oluşmaya başladığı da anlaşılabilir. Güçlü bir yönlendirme aracı olan sinema da, eğlence hayatı içinde teknolojinin getirdiği önemli bir yeniliktir. Zamanla insanların hayatında önemli bir yer tutmuş olan sinema, insanları yönlendirme aracı olmuştur.

Sinema yıldızları da insanların hayatlarına dolaylı da olsa müdahale etmişlerdir.

Cumhuriyet döneminde giyim, bir moda haline gelmiş, sistem tarafından modaya doğru bir yönlendiriş olması da bu süreci hızlandırmıştır. Çarşaf gericilik ve bağnazlık işareti olarak görülmüş, onun yerine etek ve ceket tarzı Batı giysileri insanlara özendirilmiştir.

Zamanla çarşaf, süslü ayakkabı ve çantalarla birlikte kullanılmış ve ne yazık ki bazı kesimlerde çarşafta modaya uydurulmuştur. Cumhuriyet dönemi edebiyatında ise Kurtuluş Savaşı’nın etkisiyle edebiyatta genel olarak Anadolu’ya yönelme başlamış; millet, memleket, vatan, çağdaş medeniyet kavramları dönem edebiyatının en çok ele alınan konuları arasına girmiştir. Şunu unutmamak gerekir ki, Batılılaşmanın Türkiye’ye kazandırdıklarının yanında, kaybettirdiği 624 yıllık bir kültürdür. Batılılaşma doğrultusunda yapılan maslahatlar başarılı olmuş, Cumhuriyet döneminden sonra bambaşka bir merhaleye girilmiştir. Bu merhalenin geride bıraktığı şeyin 624 yıllık bir kültür olması, acı verici bir durumdur. Bir milletle ilişki kurarken, asıl değerlerden kopmamak son derece önemlidir.

Kültürüne sahip çıkan bir neslin yetiştirilmesi büyük bir önem arz etmektedir.

Diriliş Postası Gazetesi

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

Ramazan’dan Sonra

Ramazan’dan Sonra Fatma Bayram Bazı anları sonsuza kadar durdurmak istesek de zaman -iyi ki- bizi …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki yazıyı okuyun:
Sen misin market tavuğunu beğenmeyen, al sana laboratuvar tavuğu! / Prof.Dr. Ahmet Rasim KÜÇÜKUSTA

SEN MİSİN FABRİKA TAVUKLARINI BEĞENMEYEN, AL SANA LABORATUVAR TAVUĞU! Fabrikada yetiştirilen tavukları beğenmeyen, ille de …

Kapat