Ana Sayfa / Yazarlar / Cüz-ü ihtiyarî, kadere münâfi midir?

Cüz-ü ihtiyarî, kadere münâfi midir?

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

CÜZ-Ü İHTİYARÎ, KADERE MÜNÂFİ MİDİR?..

“Cüz-ü ihtiyarî, kadere münâfi değil.
Belki kader, ihtiyarı teyid eder.” (26. Söz)

Bir çiçek nasıl bir ağaçın meyvesiyse,
Bir insanın kendi aklı, ruhu, ve nefsi nasıl kendisiyse,
Âlemlerin Rabbi,
Varlığı nasıl canlı- cansız, şuurlu-şuursuz,
hayır ve şerrin gereği olarak yaratmışsa,
Kainatın kaderinde de insanı Kainata bir hulâsa,
bir halife,
bir Abd-kul- olarak,
Cüz-i ihtiyarisiyle imtihana tâbi tutmayı takdir buyurmuştur!..

“Çünkü, kader, ilm-i İlâhînin bir nev’idir.”
Kader Alemlerin HÂLIK’ının
Ezeli İlmi’nin Ünvanlarından MUKADDİR denilen bir Ünvanıdır!..
81- Gökleri ve yeri yaratan, onların ‘MİSİLLERİNİ’ yaratmaya kâdir değil midir?
Elbette KÂDİR’dir.
Çünkü O’ her şeyi yaratan HÂLIK’dır, her şeyi bilen ALİM’dir. (Yasin-81)
“O’nun emri, bir şeyi dileyince ona sadece “Ol!” demektir. O da hemen oluverir.” (Yasin,82)
“Kader, ilim nev’indendir. İlim, malûma tâbidir.
Yani, nasıl olacak, öyle taallûk ediyor!..” (26. Söz)

Abdülkadir Geylani Hz. dediği gibi;
Allah kaderi böyle olsun diye değil, böyle olacak diyerek İlm-i ezelisiyle bilip yazmıştır!..

Ebû Hüreyre, Hz. Peygamber’(ﷺ)in şöyle buyurduğunu rivâyet etmiştir:
“Hiç biriniz işinizin ehemmiyetini artırmak ve olmasını sağlamak için:
Allah’ım dilersen bana mağfiret et,
yahut, dilersen bana rahmet et, dilersen bana rızkımı ver, demesin.
dilediğini yapar; O’nun için zorlama yoktur”
(29 Buharî, Daavat, 21, Tevhid, 31; Müslim, Zikir, 7-9)

Ali bin Ebû Talib’in şöyle dediği rivâyet edilmiştir:
Baki mezarlığında bir cenazede idik.
Oraya Hz. Peygamber (ﷺ) de geldi ve bir yere oturdu. Biz de etrafında bulunuyorduk. Hz. Peygamber (ﷺ), elindeki bir sopayı yere vurarak başını kaldırdı ve şöyle dedi:
“İçinizde hiçbir nefis yoktur ki , cennet veya cehennemdeki yeri,
isyankâr veya itaatkâr olduğu yazılmış olmasın ”.
Topluluktan bir zât şöyle dedi:
Ey Allah’ın elçisi, bu yazımız üzerinde durmayalım mı? Ameli terk edelim mi?
Nasıl olsa bizim saâdet ehlinden olanlarımız saâdete,
şekavet ehlinden olanlarımız da şekavete yönelecek.
Hz. Peygamber (ﷺ) ona şu cevabı verdi:
“Amel ediniz. Herkes ne için yaratılmış ise o, ona kolaylaştırılmıştır.
Şekavet ehline şekavet kolaylaştırılmıştır; saâdet ehline de saâdet kolaylaştırılmıştır”
Bunun ardından Hz. Peygamber (ﷺ):
“Kim verir ve sakınırsa, en güzeli de tasdik ederse,
biz de onu en kolaya hazırlar, onda başarılı kılarız.
Kim cimrilik edip vermez, kendini zengin sayıp hakka boyun eğmez en güzeli de yalanlarsa,
biz de onu en zora yöneltiriz.” Leyl, 92/5- âyetlerini okudu
( Buharî, Tefsir, 91 / 7; Cenaiz, 83; Müslim, Kader, 6 ,7.)

Hz. Peygamber (ﷺ) şöyle buyurmuştur:
“…Çocuk anne karnında iken Allah bir melek gönderir. Bu meleğe şu dört emir verilmiştir:
Doğacak olan insanın rızkı, eceli âsî veya mutî olacağı.
Buna göre, Allah’a yemin ederim ki, içinizden biri veya bir kimse, cehennem ehlinin işini işler,
öyle ki cehennem’e girmesine bir kulaç mesafe kalır;
fakat yazı öne geçer, cennet ehline yaraşır bir iş işler ve cennete girer.
Bir başkası cennet ehlinin işini işler; cennete girmesine bir kulaçlık mesafe kalır;
fakat yazı öne geçer ve bu kimse, cehennem ehline yaraşır bir iş işleyerek cehennem’e girer.”
Hz. Peygamber’(ﷺ)in ashabına tartışma yasağı koyduğu bilinmektedir.” (Tirmizi, Kader, 1.)
Kazâ-i Mu’allak için de, Ra’d sûresinde,
“Allahü teâlâ, dilediğini siler, dilediğini yazar” meâlindeki, yirmidokuzuncu âyet-i kerîme vardır.
İmam-ı Rabbânî hazretlerinin bu açıklamalarından da anlaşıldığı gibi;
hadis-i şeriflerde sadakanın, sıla-i rahmin
ve yapılan iyiliklerin ömrü uzattığı
ve birçok belaların uzaklaşmasına sebep olduğunun belirtilmesi,
kaza-i mübremin değişmeyeceği,
ama kaza-i muallakın değişebileceğinin söz konusu olmasıdır.
Kaza-i Muallakta yazılı olan bela ve ölümler şarta bağlıdır.
Bir kimse bir sadaka verirse, veya bir iyilik yaparsa
veya bir kötülüğü terk ederse,
o durumda Kaza-i Muallakta yazılı olan belalar kaldırılıyor
veya azaltılıyor, o kimsenin ömrü uzatılıyor olmasıdır.

Çünkü, kader, ilm-i İlâhînin bir nev’idir. İlm-i İlâhî, ihtiyarımıza TAALLÛK etmiş.
Öyleyse ihtiyarı teyid ediyor, iptal etmiyor.
-“Her insanın amelini (veya kaderini) boynuna bağladık.
İnsan için kıyamet gününde, açılmış olarak önüne konacak bir kitap çıkarırız.” (İsra-13)
Yani, mü’min, herşeyi, hattâ fiilini, nefsini Cenâb-ı Hakka vere vere,
tâ nihayette teklif ve mes’uliyetten kurtulmamak için,
cüz-ü ihtiyarî önüne çıkıyor; ona “MES’UL VE MÜKELLEFSİN” der. (26. Söz-

****

Cenab-ı Hakkın atâ, kazâ ve kader namında üç kanunu vardır.
Atâ, kazâ kanununu; kazâ da, kaderi bozar.
“Kaza yani Allah-ü Teâlâ’nın yaratacağı şeyler, Levh-i Mahfuzda iki kısımdır:
KAZA-İ MU’ALLAK; (yani değişebilir olan) şarta bağlı olarak, yaratılacak şeyler demektir ki,
bunların yaratılma şekli değişebilir veya hiç yaratılmaz.
“Allah dilediği şeyi mahveder (siler) ve dilediğini isbat eder.
Nezdinde kitabın aslı olan Levh-i Mahfûz vardır.” (Ra’d,39) bu ayet KAZA-İ MU’ALLAK işaret eder.
Kaf sûresinin yirmi dokuzuncu ayetinde mealen, “Sözümüz değiştirilmez” buyruldu.
Bu Ayet-i Kerime de, KAZA-İ MÜBREMİ bildirmektedir.”-(İmam-ı Rabbani, Mektubat-217)

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

‘Salâvatın Mânâsı Rahmettir!..’ 

‘SALAVÂTIN MA‘NÂSI RAHMETTİR!..’  “(Ey resûlüm!)  (biz) seni ancak âlemlere bir rahmet olarak gönderdik!..” (Enbiya,107) “İşte seni …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki yazıyı okuyun:
Kurban Kesecek Kimsenin Zilhicce’nin İlk 10 Günü Tıraş Olmaması / Tırnak Kesmemesi mi Gerekir?

KURBAN BAYRAMINDA TIRAŞ OLMAK Kurban ve Kurban Bayramı hakkında daha fazla bilgi almak için tıklayınız …

Kapat