Mehmet Nuri BİNGÖL |
DAMLA DAMLA ANEKDOT-1
Meseleye peşrevsiz ve “pat” diye giriş yapacağız ama metnin cazibeli olması için “belağat” biraz da bunu gerektiriyor.
Bir dost meclisinde, sohbetin nihayetinde kalan beş arkadaşla fikir teatisinde bulunuyoruz.
-
Malum bankanın ele alınmasına ne dersiniz?
-
“Adamların” tam manasıyla “in”lerine girilmesine alamet.
-
O neden?
-
Dikey, yamuk veya paralel… Namları ne olursa olsun bunların temeli “para” değil mi?
-
Öyle ama?..
-
Zat-ı alilerinin para işleri ve para ile ilgili bağlantıları orta yere serilince…
-
Evet, bittiklerinin resmidir.
Bir diğer dostun on ikiden vuran tesbiti.
-
Şu ya da bu kumpas; bence Allah’ın vurduğu “zecr” tokadının vesilesi bunlar.
Hak verdik.
-
Halk arasında söylenen İslami bir kaidenin darb-ı mesel halini almış ifadesi mevcut.
-
Nedir o?
-
“ Allah parmağını kişinin gözüne sokmayacağına göre birilerini kullanır.” sözü…
-
Risale’de ise “ Beşer zulmeder, Kaader adalet eder.” beyanı gibi…
-
Ama burada beşer de zulmetmiyor, sadece adaletin teminine yardım ediyor.
-
Belki de zulmedenlere set çekerek…
-
Öyle ya… Vatana ihanet en büyük zulümdür.
-
Bunlar, Risale-i Nur’ları sadeleştirerek tahrif ettiler ya. Bana kalırsa Hoca’ları yurda Humeyni gibi yollanınca , bütün dini cemaatları biata zorlayacak; “Risale diyorsanız işte size Risale” diyebilmek için bunları hazırlıyordu.
-
Ya kabul ve biat etmeyen cemaatları…
-
Belki de stadyumlara tıkacak ve onları “yepyeni” devrim muhafızlarına teslim edecekti!
-
Bunun böyle olacağı nereden belli?
-
Onun bir zamanlar sır katibi olan Latif Erdoğan’ın sözleri ile mümin ferasetinden, tarih perspektifinden…
Düşününce ve “ 12 Eylül İhtilali” sonrası bir cemaat büyüğüne yapılan:
“ Risale-i Nur okumayın, sizi de Hoca gibi yaşatalım.” teklifinden, söylenin “yerinde” olduğunu kabul ettim.
***
Birileri bizi dinliyordu.
Eğer konuşma ve iddiaya birileri dahil olmasaydı cevap bile vermeyecektim.
Çünkü “ Haksızlığı hak iddia eden adamlara karşı hak dava etmek” veya “akılı akıllı” izahata girişmenin bir nevi “akılları geveze etmekten” farklı bir iş değildi.
“ Sen bütün hırsızlara Allah belasını versin diyebiliyor musun.”
“Evet, diyorum. Ama bir izahla… Hırsızlık sadece bir malı bir yerden alıp başka yere koymak değildir. Fakirin hakkı zekatı binalara harcamak da hırsızlık, yurdunun meşru idarecilerini dinleyip yabancı servislere vermek de hırsızlık, imtihan sorularını çalmak da hırsızlık, milletin safiyet ve cehaletini kullanarak dini hayat sömürüsüyle himmetleri gaspetmek de hırsızlık… Hepsine lanet! Peki bir soru da benden.”
“ O ne?”
“ Hırsıza destek vermenin de bir nevi hırsızlık olduğunu dedin demin?”
“Evet…”
“ Öyleyse şimdi hırsız dediğiniz bu iktidar partisine yaklaşık 11 yıl oy vermekle siz ne oluyorsunuz?”
“…………………………………………………………”
Siz kıymetli dost ve okuyucularıma başka “anekdotlar” aktarmayı da düşünüyordum ama onlar da başka yazılara… Şimdilik yeter.
- Cemaat Değil Cemaattan Yana Olmak - 19 Eylül 2024
- Müzeden Ayasofya-yı Kebir’e… - 12 Eylül 2024
- Romancı Olmak – Olmamak – Olamamak - 25 Ağustos 2024
- Vâizler Neden “Etkisiz Eleman”? - 22 Ağustos 2024
- Nur Üstad ve Abdülhamid Meselesi - 11 Ağustos 2024
- Bahardan Sonra Yaz (Öykü) - 5 Ağustos 2024
- Sahabe Bir Sıfat; Hataları İse Ferdidir. - 4 Ağustos 2024
- İsmail Tohumu Fidana, Ardından Ağaca Duracaktır. - 31 Temmuz 2024
- Bazı Dikkatler-2 - 30 Temmuz 2024
- Adem-i Îtimat Meselesi - 29 Temmuz 2024