Ana Sayfa / İLİM - KÜLTÜR – SANAT – FİKRİYAT / Seçme Yazılar / Dâvâsına Adanan Bir Ömür / Ahmet ÖZDEMİR

Dâvâsına Adanan Bir Ömür / Ahmet ÖZDEMİR

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

Merhum İnebolulu Seyfettin Gültekin

Dâvâsına Adanan Bir Ömür

Dâvâsı büyük olanlar cismen küçük olsalar bile aslında onlar büyüktürler. Çünkü onlar hayatlarını dâvâlarına adamışlardır. Onları büyüten dâvâlarının büyüklüğüdür. Ama bu yolda katlanılması gereken çileler, hapisler, sıkıntılar, hastalıklar da boldur.

19 Temmuz 2011, iman dâvâsının kahramanlarından olan Merhum Seyfettin Gültekin’in vefat tarihidir. Daha önce onun vefatı üzerine bir taziye yazısı yazmıştım. Bu sene de vefat yıldönümü dolayısıyla bir yazı yazmayı düşünüyordum. Günler gelip geçti. Nihayet Merhum Seyfettin Gültekin vefat yıldönümünde rüyama girdi. Rüya anlatmayı da, rüya tabirlerini de pek beceremem. Ama rüyamı kısaca anlatmaya çalışayım.

Bir dershanede Seyfettin Gültekin ile birlikteyiz. Gayet şevkli ve neşeliydi. Gerçi yaşarken hiç şevksiz hâlini görmedim. Burası son aylarını geçirdiği A. Kadir Özkan Vakfı’nın bir dairesi olabilir. Gelenlerle tek tek ilgileniyordu. Onlarla can kardeş hizmetlerini konuşuyordu. Gelenlere ayakta hiç durmadan bir şeyler anlatıyor ve onlara şevk vermeye çalışıyordu. Odalara girip çıkıyordu. Hastalığının ağırlaşması üzerine annesi ile birlikte kalırdı. Bir ara annesini sordum. “Artık kendi işimi kendim görebiliyorum” dedi. Uykudan uyanınca düşündüm. Aklıma Bediüzzaman’la ilgili bir hatıra geldi. Onunla bağlantı kurmaya çalıştım.

Bediüzzaman, bir gün talebeleriyle birlikte mezarlıktan geçerken, kendisinin biraz orada kalacağını söylemiş. Talebeleri gidince, yanında sadece Molla Resûl adındaki yaşlı bir talebesi kalmış. Bediüzzaman bir kabrin başında bir süre beklemiş ve sonra yoluna devam etmiş. Molla Resûl, Allah’a yemin ederek, Üstad’ın o kabrin başında niçin durduğunu sormuş. Çok ısrar edince Üstad neden durduğunu kendisine şu şekilde anlatmış:

Saliha bir kadının mezarının yanından geçiyordum. Bu kadın hayatta iken ziynete, süse ve boncuğa biraz düşkünmüş. Dünyada iken gerdanlığı kırılmış, onu ipe dizerken vefat etmiş. Kabrinde de hâlâ boncuk dizmekle meşgul. İhtimal ki kıyamete kadar da onunla meşgul olacak. Kıyamet koptuğunda ne kadar çabuk kıyamet koptu. Daha boncuğumu dizip bitiremedim diyecek… Ben bunun için durup Cenâb-ı Hakk’ın azametini seyrediyorum.” (Son Şahitler, c. 1, s. 113)

Merhum Seyfeddin Gültekin’i gençlerimiz, can kardeşlerimiz daha iyi bilirler. Hayatta iken, sağlığı pek müsait olmamasına rağmen, gece-gündüz demeden çocuklarla ve gençlerle birlikte olmayı çok severdi. Mutlaka onlarla görüşmenin yollarını arardı. Hiç olmazsa telefonla arayıp hallerini hatırlarını sorardı. Gençler de onunla konuşmaktan ve istişare etmekten büyük zevk alırlardı. Adeta onu kendi ailelerinden sayar ve bir ağabey gibi ziyaret etmeden edemezlerdi. Sanki bir halka oluşmuştu, etrafında. Zamanla genç vakıflar yetişti. Geçtiğimiz aylarda bir anma programı düzenlediler. Şimdi onlar Seyfettin Gültekin’den boşalan yeri doldurmaya çalışıyorlar.

Merhumun vefatından sonra da Nur hizmetleriyle bağının devam ettiğini düşünüyorum. Çünkü o hizmet içinde büyümüş, hizmet içinde koşmuş ve yine hizmet içinde vefat etmişti. Bana öyle geliyor ki, yukarıdaki saliha kadın gibi kabrinde de can kardeş hizmetleri ile meşgul olmaya devam ediyordur.

Merhum Seyfettin kardeşle 14 yıldır tanışırız. Onu hep neşeli, güler yüzlü, mütevazı, şevkli ve hizmet heyecanlı görürdüm. İlk tanıştığımız günlerde sağlığı yerinde idi. Kitap fuarlarına koşar, yediden yetmişe herkesle yakından ilgilenirdi. Adeta hayatını dâvâsına adamıştı. Zamanla gözleri fani dünyaya kapandı. Şeker hastalığına bağlı olarak insülin iğnesini kullanmaya başladı. Daha sonra böbrekleri de iflâs edince haftada üç gün diyalize girmeye başladı. Hz. Eyyüb (as) gibi ağır hastalıklara karşı bütün gücüyle dayandı. Her şeye rağmen hastalıklarından bir kere bile şikâyet ettiğini duymadım. İhtiyaçlarını karşılamakta Nur kardeşleri ilgileniyordu. Buna rağmen müşfik anne ve babası yakından ilgilenmek için Seyfettin kardeşin kaldığı daireye taşınmışlardı. Bir ara köyüme gittiğimde rahatsızlanmıştım. Beni telefonla arayıp geçmiş olsun dileklerinde bulunmuştu. Kimin rahatsızlığını duysa üzülür, onların maddî-manevî dertlerine derman olmaya çalışırdı.

Ayaş Yeni Asya Sosyal Tesislerinde düzenlenen okuma programlarında aynı odayı bir süre paylaşmıştık. Ankara merkezli bazı gezilerde birlikte bulunduk. Güzel sesiyle okuduğu ilâhi ve kasideler gençleri şevklendirmeye yeterdi.

Kendisinden üç ay önce babasının ölümü onu sarsmamış ve ilk tanıdığım gün gibi şevkle iman ve Kur’ân hizmetlerine koşmaya devam ediyordu. Ne zaman görüşsek ve konuşsak benden kendisi için duâ etmemi isterdi. Ben de ondan duâ isterdim. Yıllarca o bana, ben de ona duâ ettim. Cenaze namazına katılmak ve mezarlıkta duâ etmek de nasip oldu. Onu herkese nasip olmayacak şekilde mezarında yalnız bırakıp ayrılamadık. Uzun süre başında bekledik, tekrar Yasinler, İhlâslar, Fatihalar okuduk. Burada kapanan gözleri kabirde Nur âlemini temaşa ediyordur, inşâallah. Üstadı Bediüzzaman’ın şu müjdesini hatırlayalım:

En uzak gösteren dürbünlerle bakar nevinde, kabrinde, derecesine göre, Cennet bağlarını sinema gibi görüp temâşâ ederler.” (Lem’alar, s. 485)

Seyfettin kardeşin bence en önemli özelliği genç vakıfları hizmete kazandırmasıdır. Bu manada belki kendine has bir çığır açmıştır. Onların yaptıkları hizmetler Seyfettin kardeşin amel defterine sevap yazdırmaya devam edecektir, inşâallah. Onun maneviyatının aramızda dolaştığını düşünüyorum.

Seyfettin kardeşin pek çok tefekkür yüklü yazıları ve konuşmaları da vardır. O dâvâya adanan bir ömür yaşamıştır. Tıpkı Bediüzzaman Said Nursî ve Nur Talebeleri gibi.

Birinci vefat yıldönümünde Merhum Seyfettin Gültekin’i bir kez daha rahmetle anıyorum.

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

Saatler ve Manzaralar / Yahya Kemal BEYATLI

SAATLER VE MANZARALAR Yahya Kemal BEYATLI   Sütunların Dibinde Duâ Edenler Ayasofya’da, ikindiden sonra, yerle …

Önceki yazıyı okuyun:
Evliyâullah Hakkında / Mehmed KIRKINCI

Mehmed KIRKINCI Evliya Hakkında Lûgatta veli; dost, arkadaş ve itaatkâr anlamına gelmektedir. “Evliya” ise “veli” …

Kapat