Ana Sayfa / Yazarlar / Değer Yargılarımız ve Önceliklerimiz

Değer Yargılarımız ve Önceliklerimiz

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

DEĞER YARGILARIMIZ VE ÖNCELİKLERİMİZ

Yunus CEYLAN

    “BM nin açıkladığı en son ki verilere göre dünya genelinde 35 milyon insan açlıktan ölmekte. Ölenlerin 16 milyonu çocuk,150 milyon çocukta ölme eşiğinde..” Heyhat! Nasıl da ürperdi tüylerim, acaba yediğimiz, içtiğimiz hiç mi kalmıyor kursağımızda? Nasıl da dayanır yürek? Bunları yazarken, okurken sızlamalı yüreğimiz.. İnsan ölüyor insan. Dini, dili, ırkı, mezhebi ve meşrebi ne olursa olsun ölüyor işte.. “Komşusu açken tok yatan bizden değildir” diyen bir peygamberin ümmetiydik oysa ki. Biz burada yemeyi, içmeyi israf ederken yanı başımızda olan binlerce kardeşlerimiz açlıktan ölüyor, bu ne tezatlıktır ki gözümüzün önünde bunlar oluyorken biz burada çok yemek içmekten karın ağrıları çekip,  mide ameliyatları yapiyoruz, orda insanlar ölmekte hemde ihtiyaç duydukları fazlalıklarımızın eksikliğiyle… Maalesef Ölen yalnız çocuklar değil, İNSANLIK! 

    Biz her zaman önceliklerimizi, öncelik vereceğimiz değerlerimizi, fıkhımızı erteleyip, unuttuk. Biz dindaşımız olsun olmasın orada o insan açlıktan ölürken üçüncü hatta dördüncü kez haccettik ve bunu asla yadırgamadık, çünkü peygamber efendimizin yaşantısını unuttuk, çünkü nasıl bir peygambere ümmet olduğumuzu unuttuk. Çünkü biz; arkadaşları açlıktan karnına taş bağlayan resulullahın (sav) karnına iki taş bağladığını unuttuk. Biz, evine yolculuktan gelip misafir kalan ve misafirinin aç uyumaması için çocuklarını aç yatıran sahabe anne ve babayı unuttuk. Çünkü biz halifeliğinin 6. yılında kıtlık baş gösterince çok zor durumlar yaşayan deyimimizce devlet padişahı olan Hz. Ömer’in halktan farklı bir şey yemediğini hatta bazen halkının yiyebildiğini kendisinin ve dahi ailesinin bulamadığını ve bu durumun kendi sağlığıyla beraber aile efradına zarar vermesi pahasına katlandığını unuttuk 

    Biz ki Osmanlıyı, Âli Selçukluyu… Hulefai Raşidîni unuttuk. Yaptığını yapamadık ve ne yazık ki yapmayı denemedik bile. 

    Gelişmekte ve gelişmiş olan toplumlara baktığımız zaman yaptıkları fiiliyatlar bizim ecdattan alınmış. Tıpkı Japonların oturarak yemesi, Çinlilerin erken uyuyup erken uyanması gibi. Sahabe-i Kiram  başka bir diyara İslamı anlatmak için gittiğinde gideceği yerin mevsimini, dilini, kültürünü bilmeden; eşini, malını mülkünü, çocuklarını bırakıp gitmişlerdi. Ama inandığı dava ya nasıl da musaddak! Gittiği yolda nasıl da kararlı.. Bir sahabe düşünün ki Medine’den kalkıp bir yıl uzaklıktaki coğrafyaya varıyor sonra anam babam sana feda olsun dediği peygamberini özlüyor, bir yıl daha o yola katlanıp huzuruna varmak istiyor lakin nafile.. Vefat etmiştir en sevdiği.. Tekrar viran oluyor yollara. Tek bir gaye.. islamı anlatmak. Ama nasıl anlatacak! Dil yok anlaşma mümkün değil bizim açımızdan ama o en sevgiliden öğrenmiş metodu.. Her şeyin kelamla – sözle olmayacağını, fiiliyatın sözlerden tesirli olduğunu Bilâ tereddüt kavramış bir ashap.. Hindistan’a varıyor başka bir sahabe şu an 16 milyonu Müslüman. dil bilmeyen bu sahabeler dinine kattı onları ama ne yazık ki biz örnek alamadık onları. Şayet biz Türkiye’deki Müslümanlar olarak ilk Almanya’ya gittiğimizde onlara hal ve hareketlerimizle örnek olsaydık belki şuan müslümandı hepsi. 

    Biz öncelik vereceğimiz şeyleri erteledik hep, yapmamakta ısrar ediyormuşçasına. Çin atasözünde “fakire balık yedireceğine fakire balık yakalayacağı ağı al” ne kadar da yerinde bir tespit. Faydası uzun ve tesiri kalıcı olan amele öncelik vermek. Peygamber efendimizin (sav) öldükten sonra üç amel dışında diğer amellerin fayda vermeyeceğini söylerken o üç amelin faydasının ve tesirinin kalıcılığından, uzun süre fayda vereceğini belirtmiştir. Biz çok nafile ibadet yapmayı harama bulaşmaktan yeğ tuttuk, halbuki bir haramı terk etmenin binler nafilelere müreccah olabileceğini unuttuk! Biz insanlara haram ve helalleri söylemeliyken bıyığını, sakalını, elbisesini eleştirir olduk. 

     Lisede okuduğum yıllarda öğretmenimizin namaza dar pantolonla gelen imam hatipli arkadaşa telkinde bulunup niye bu şekil giyindiğini sorgulaması, namaza gelmeyen diğer arkadaşlara uyarıda dahi bulunmaması 16 yaşımda olmama rağmen düşündürmüştü beni. 

   Rabbim bazı değer yargılara daha öncelik ve ehemmiyet verebilmeyi nasip eylesin. Nasip eylesin ki aç ve susuzluktan ölen insanları, ölmeye düçar olmuş çocukları, aç olduğu için annesinin sütü kesilen ve anne sütünü içemediğinden ölen bebelere sahip çıkmayı ve o şuurla olmayı nasip eylesin. 

Yunus CEYLAN / IĞDIR 2022.03.21 

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

‘Salâvatın Mânâsı Rahmettir!..’ 

‘SALAVÂTIN MA‘NÂSI RAHMETTİR!..’  “(Ey resûlüm!)  (biz) seni ancak âlemlere bir rahmet olarak gönderdik!..” (Enbiya,107) “İşte seni …

3 Yorumlar

  1. avatar
    Naşide Ceylan

    Gönlünden kaleme dökülen her bir kelamın Allah katında da mükâfatını bulsun kardeşim yüreğine saglik

  2. avatar

    Dalmışız,ne yaptığımızı sorgulamadan ,sadece kendimiz için çalışıyoruz..Harama dalmayı zevk meselesi kılmışız..Kimse ümmetin derdi ile dertlenmiyor maalesef ki..Oysa biz o yüce zatın ümmetindeniz..Bizim hangi fiiliyatımız onunkisiyle uyuşuyor?
    Daldık,daldıkça kendimizi düşünür olduk.. Ümmeti Muhammediyi unuttuk..Sadece ben ,sadece benim ibadetlerim,sadece benim malım,sadece benim evim,sadece benim kârım …deyip ümmetin derdiyle dertlenmedik..
    Bugünkü eksikliklerimizi dile getirmişsiniz,okuyan için eksiklerini görebileceği çok anlamlı yazılar bunlar.. Yüreğinize,kaleminize sağlık..

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki yazıyı okuyun:
Vefatının Sene-i Devriyesi Vesilesiyle… Bediüzzaman Said Nursî Kimdir?

Vefatının sene-i devriyesi vesilesiyle… ASRIN İMAMI ve ULVΠ MÜCEDDİDİ,  BEDİÜZZAMAN SAİD NURSÎ KİMDİR? sorusu talebe …

Kapat