Ana Sayfa / Yazarlar / Dilin kemiği yok, fakat.. / Eyüp EKMEKÇİ
Eyüp EKMEKÇİ

Dilin kemiği yok, fakat.. / Eyüp EKMEKÇİ

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

HADDİNİ BİLMEK GİBİ İRFAN OLAMAZ

Ahirzamanda maalesef laf çoğaldı. Laf nakil vasıtaları da çoğaldı. Eskiler “dokuz düşün bir söyle” derlerdi. 

Bir hadis meali nakledelim:

Muâz b. Cebel (r.a.) Resûlullah Efendimiz’e (sallalahu aleyhi ve sellem):

Ey Allah’ın Resûlü söylediklerimizden sorumlu tutulacak mıyız?” diye sorduğunda, Peygamber Efendimiz (sallalahu aleyhi ve sellem):

 “Allah iyiliğini versin ey İbn Cebel! İnsanları yüzleri üstü cehenneme sürükleyen, ancak dillerinin kazandığı günahtan başka ne olabilir? buyurdu. (Tirmizi, İman,)

Hazret-i Üstadımız Bediüzzaman Said Nursi ‘nin âzami ihlasının sırr-ı azimiyle, bu dehşetli asrın, başta materyalizm olarak çok ağır dertlerine deva olacak, Kur’anın mu’cizelik sırrına dayanan ve âzami mertebede ayinesi olan bir dersi Cenab-ı Hak ihsan etmiş. Bununla beraber Sünen-i Seniyeye âzami ittiba sırrını taşıyan bir tarz yani Kur’anî bir meslek-meşreb de ortaya konulmuştur. 

Mevzu, ebedi hayat ve saadetimizle alakadar olduğu için, o nisbette bir hassasiyet ve sadakatle mes’eleye bakmamız icab ediyor. 

Rasûl-u Ekrem (A.S.M) İmam-ı Ali Radiyallahu anh’a: “Ben Kur’anın tenzili için harbettim sen te’vili için harbedeceksin.” buyuruyor. Demek kudsî, Kur’anî metinlerin doğru anlaşılması için de bir tedbire ihtiyaç var. 

Bu mevzuda ehemmiyetli bir meslekî tedbiri ifade eden Üstadımızın son vasiyetinin mevzuyla alakadar kısmını aynen buraya alıyoruz:

“Şimdi bütün talebelerin fevkinde diyerek değil, benim en yakınımda hizmetimde olup bir derece tam tarz-ı hareketimi bilenler ve yakından görenleriçinde, dört-beş adamı mutlak vekil yapıyorum. Ben ölsem veya hayatta şuursuz kalsam, NURLARA KARŞI  HİZMETİMİN TARZINI  BİLEREK TAM  YAPABİLSİNLER. Şimdilik TahirîSungurCeylanHüsnü ve bir-iki adam daha mutlak vekilim olarak vasiyet ediyorum.

Şimdi Risale-i Nur’un satılan nüshalarının sermayesi, Risale-i Nur’un malıdır. Said de bir hizmetkârdır. Hayatta tayinini alabilir. Hattâ bugünlerde ölüm bana çok yakın göründü. Ben de altı vilayette bulunan elli-altmış talebeyi iki-üç sene Nur sermayesinden tayinini vermek kat’î niyet ederken, belki bazılarını bazı maniler onları talebelik hizmetinden vazgeçirecek diye vazgeçtim. Şimdi vasiyetimi yazdım.”  

Said Nursî

Bu vasiyetteki hey’et için Merhum Zübeyir Ağabey: “Üstadımız bir şûra bırakmıştır.” buyurdular. Demek bu şûranın ve mutlak vekillerin vazifesi, Üstadımızın Kur’anî hizmetindeki tarzın ve gayelerin vasiyette buyrulduğu gibi “bilerek tam yapılabilmesi” yine Üstadımızın âzam himmet ve manevi müzaheretiyle onlara emanet edilmiştir. 

Merhum Zübeyir Ağabey’den naklen arz ediyorum:

“Üstadımızın hayatının gayeleri dörttür:

Bir: Risale-i Nur’un neşri,

İki: Medrese-i Nuriyelerin açılması,

Üç: Tevafuklu Kur’anın tâb’ı (Kırk vecihle muc’ize olan Kur’anın yazılıştaki tevafuk muc’izesi),

Dört: Lahika mektuplarının neşri.”

Bu lahika neşri vazifesi de onlara Üstadımız tarafından verilmiştir. 

Risale-i Nur bu asrın dimağına Kur’anın bir dersidir.”  

Sünnet-i Seniyenin herbir nev’ine tamamen bilfiil ittiba etmek, ehass-ı havassa dahi ancak müyesser olur.”

Son iki cümle Hazret-i Üstadımızın mesleğinde Kitap ve Sünnetin imtisal ve ittiba’ı hangi mertebede olduğunun ifadesidir. 

Öyleyse şaşırmamak ve hatarlara düşmemek için bu mevzuun mütaalasında ve tarz-ı telakkisinde hassasiyet gerekiyor. Yoksa mes’ul oluruz. Şefkat tokatlarına havale edilebiliriz. 

Risale-i Nur’un Devlet, Diyanet eliyle neşri için Hazret-i Üstad Merhum Mustafa Sungur Ağabey’i müteaddit defa Ankara’ya göndermiştir. Hüsnü Bayramoğlu Ağabey’imizin devlet ricali ve Diyanet İşleri Başkanı’yla görüşmeleri Üstadımızın hayatının bu gayesine hizmet vazifesi icabıdır. Ve milletimiz ve Alem-i İslam’ın selamet ve saadetiyle alakadar bir “sadaka-yı makbule” hizmetinin îfâsıdır. 

Nitekim bir Elazığ mevlidi esnasında Merhum Mustafa Sungur Ağabey: “Hüsnü, hem Üstadımızın, hem benim vekilimdir.” buyurmuşlardır. 

Ben bu mevzuda acizane şunu arz etmek istiyorum:

Evet dilin kemiği yok. Fakat yukardaki hadis-i şerifin beyanıyla, hesabı ağırdır.

Vesselam

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

‘Salâvatın Mânâsı Rahmettir!..’ 

‘SALAVÂTIN MA‘NÂSI RAHMETTİR!..’  “(Ey resûlüm!)  (biz) seni ancak âlemlere bir rahmet olarak gönderdik!..” (Enbiya,107) “İşte seni …

Önceki yazıyı okuyun:
M. Kamal Olmasaydı / Vehbi KARA

M. Kamal Olmasaydı M. Kamal olmasaydı Meclis-i Mebusan’da kabul edildikten sonra Ankara’da Mecliste de kabul …

Kapat