Ana Sayfa / Yazarlar / Dindar Müslümanların ayağına bir sıkayım da herkes ne kadar entelektüel biri olduğumu görsün!

Dindar Müslümanların ayağına bir sıkayım da herkes ne kadar entelektüel biri olduğumu görsün!

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

Dindar Müslümanların ayağına bir sıkayım da herkes ne kadar entelektüel biri olduğumu görsün!

Moda, Müslümanları karalayıp onlar üzerinden prim yapmak. Onların aleyhine konuşup yazdıkça değerinizin arttığını düşünmek. Böylece bir yerlere; ben bunlar gibi değilim, ben bu Müslüman tipi değilim deyip yaranmak.

Bunlar ne yapıyorlar?

Lüks ciplere binen müslümanları hem namaz kılıp hem lüks araçlara binmekle topa tutuyor. Topa tutanlar da ne hikmetse elinde lüks cipe binecek arabası olmayanlar!

Bir kaç defa umreye gidenlere şöyle bir saydırayım. Bu kadar çok umre olur mu? Müslüman, bu kadar çok umre seni kurtarmaz. Bak şurada bir fakir var!

Aslında derdi fakirin karnının doyurulması, ihtiyaçlarının karşılanması değil. Kıskançlık kemiklerine kadar işlemiş. Allah’ın evinin özlemini bilmediği için çatacak yer arıyor. Beyefendi her sene yurt içinde tatillere gitmesini biliyor. Tatil parasını ihtiyaç sahibine ayırmıyor da tatil yerine umreye gidenlere sataşıyor.

En iyisi mi pahalı çantalı ve pahalı bir arabaya binen başörtülü veya çarşaflı olsa daha iyi olur, bir Müslüman kadına sataşmak. Bu daha iyi olur. Ya da parti yapan bir örtülü ve makyajlı kadın olursa daha makbule geçer. Hele bir de kendinden geçercesine oynayıp zıplıyorsa bunun üzerinden müslüman kadını eleştirir ve yerden yere vurursam daha iyi prim yaparım.

Aslında amacı din, örtü, tesettür, haya değil. Kadını bunları yapmaya iten sebep kadınlığıdır. Ne üstündeki örtü ne üzerindeki örtüdür. Yaptığı doğru değildir. Ama bunu eleştiren kişinin de bundan farkı yok. Eleştiren kişi aylık beş on bin liralık maaşıyla caka satıyor, eleştirilen kadın ise aylık gideri on yirmi bin lira olan parayla hava atıyor.

Müslümanlara saldırmanın dayanılmaz hafifliğini yaşıyor. Haftada bir vakit camiye giden adam, beş vakit namaza giden yaşlı cemaate sayıyor. Neredesiniz diye bağırıyor?

Hepsi emekli. Birçoğu hasta. Birçoğu belki de günahlarının affı için camiye kapanmış. Ama onları eleştiren adam sapasağlam! Evinden dışarı adım atmıyor ama eleştirmeye gelince insafsız oluyor.

En iyi saldırı da imamlara saymak! Onlara saydın mı saydırdın mı ümmetin tüm sorunlarını onlara yükledin mi senden ala eleştirmen yok! Nerede bu imamlar? İmamlar ne iş yapıyor? İmamlar şöyle olsa?

Say, say! İmamlar camide, sen neredesin? Herkes kendi vazifesini imama yüklemiş! Alimler imama yüklemiş, davetçiler imama yüklemiş, mücahitler imama yüklemiş, uzmanlar imama yüklemiş, devlet imama yüklemiş, zenginler imama yüklemiş…

İmamlar zaten herkesimin şamar oğlanı! Dinciler vurur, dinsizler vurur, cahiller vurur, yöneticiler vurur… Vurun ha abalıya vurun!

İmama laf atıp da camiye gelmeyen nankördür. Utanmasa fırından ekmeğini imamdan isteyecek!

***

Allah’ın ayetlerini dinleyince kalbimiz neden ürpermiyor?

İnfak edecek bir şey bulamadığımız için göz yaşlarımız neden sel gibi akmıyor?

Zira kalbimiz korku filmleri ile ürpermekten tüm ürperti hakkını kaybetti. Dizi ve filmlerde evden kaçan kızların sevgilisine kavuşamamasından korktuğumuz için korkularımız kalmadı. İzlediğimiz ve ayyaşın içkiye bağımlı olduğu gibi filmleri ve dizileri kaçırmaktan korkuyoruz… Ne de çok korkumuz varmış bir bilseniz! Sıra Allah’ın ayetlerine gelinceye kadar korku diye bir şey kalmıyor.

Gözyaşlarımız kurudu. 2 saat süren bir dizideki aptal kızın hareketlerine ağladık. Aptalca işler yüzünden evini barkını terk eden kızlara ağladık. Evlendikten yıllar sonra eski sevgilisiyle karşılaşan ipsiz sapsız ne iş yaptığı belli olmayan tığ gibi delikanlının haline ağladık. Düşen dolara ağladık. Tırmanışa geçen altına ağladık. Dizide iki erkeği idare etmeye çalışan genç kızın nasıl bir çıkmaza girdiğine ağladık. İki erkeğe de yazık olmasın diye ağladık. Filmde kocasını aldatan kadının zina ettiğine, pardon sevgilisi ile yattığına ve foyasının ortaya çıkmasına ağladık. İşteyim deyip karılarla fingirdeşen adamın eve geç saatlerde gelmesine ve yine de eşini seven namussuz adama ağladık…

Ne çok ağlayacak şeyimiz varmış meğer… Hep fantastik, hayali, düzmece şeylere ağladık. Yalan aşklara, zina yapamamasına, kocasını aldatamamasına ağladık. En iyi futbolcumuzun bilek kemiğinin incinmesine ağladık. Hem de enkazda sağlam bir yeri kalmayan onca çocuğa ağlamadığımız kadar…

Gözyaşlarımız o kadar sahte ve yalan şeylere ağladı ki, gerçek şeylere ağlamayı utanç olarak görüyor. İnanın kaçırdığı otobüse ağlayanlar, perişan haldeki ümmete ağlamıyor.

Ne yalan dünyalarımız varmış meğer, gerçeklerin yerine koyduğumuz… Hayatımız yalan olmuş. Hayallerimiz de yalan… Savaş haberlerini çekirdek yiyerek izleyen ve oturduğu yerden ölenlere akıl veren bir kitle olduk. Gece yarılarını şehrin veya ülkenin pis insanlarının pis dünyasını izleyerek getirdik. Gecesi böyle olanın, gündüzü nasıl olacaktı ki?

Tüm heyecanımız da milyoner olmak isteyenlerin müziği ile yitirildi. Adrenalin seviyemiz doruğa çıktı. Acaba cevabı neydi… Ritmi giderek artan müzik tam da kalbimizi durduracakken, devamı yarın ile bir kez daha ani ölümden kurtulduk…

Ah yarınlar! Hangi yarınlar? Bugünkü yalanların devamı olan yarınlar. Bugünkü sahte öpücüklerin yarınları…

En zoru da nedir bilir misin azizim, azizem! Bugün izlerken acıdığın ve hayatı için ağladığın genç kızın ya da erkeğin finalden sonra başka bir dizide başka bir aileyi yıkmak için bir rol kaptığını görmen… Geçen sezonki tüm ağlamaların ve acıların boşa gitti azizim, azizem…

Gel bu işe bir son verelim. Bırak yarım kalsın bazılarının aşkı ve aldatmacası. Kedi köpek, penguen, bukalemun belgesellerine bağlan!

***

Kur’an’ın şu hikmetini biliyor muydunuz?

Kur’anla muhatap olduğun ayetler senin için sınırlıdır. Mesela zengin değilsen zekât veya hac ile muhatap değilsin. Kadın değilsen kadınlardan bahseden ayetlerle muhatap değilsin. Evli değilsen evlilikle ilgili ayetlerin muhatabı değilsin. Ama şu var ki, seni ilgilendirsin ilgilendirmesin tüm Kur’an’ı okursun, okumak zorundasın. Zira herkesin halini bilmelisin.

Bir ümmetin bir parçası olduğunu ve senden başka parçaların da olduğunu göreceksin. Bugün fakirsin ama gün gelir zengin olursun. Bugün bekarsın, gün gelir evlenirsin. Erkek değilsin ama etrafında erkekler var. Belki hayız olmayacaksın ama onun bir eza olduğunu ilahî bir mesajla bilmek zorundasın.

Kur’an bencillerin kitabı değildir. Sadece kendinle ilgili ayetleri okuyup okuyup yaşayamazsın. Sana hitap ayetlerin komşusu olan ayetleri de bilmelisin.

Zira islam şahıs dini, fert dini, birey dini değil ümmetin dinidir. Herkes herkesi tanımalı ve bilmelidir…

Murat Padak

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

‘Salâvatın Mânâsı Rahmettir!..’ 

‘SALAVÂTIN MA‘NÂSI RAHMETTİR!..’  “(Ey resûlüm!)  (biz) seni ancak âlemlere bir rahmet olarak gönderdik!..” (Enbiya,107) “İşte seni …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki yazıyı okuyun:
Duzah mı, Vicdan mı?

Vehmimizi ele almaya az kalsın pişman olacaktık. Hayal üstüne “binmenin” öylesine incitici olduğunu bilemezdik elbet. …

Kapat