Ana Sayfa / İLİM - KÜLTÜR – SANAT – FİKRİYAT / Seçme Yazılar / Diploma Devri Kapanıyor, Sevgi Devri Başlıyor (Hatta Başladı Bile)

Diploma Devri Kapanıyor, Sevgi Devri Başlıyor (Hatta Başladı Bile)

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

Yazar: Selahattin YAYLAMAZ

Dün akşam, bir misafirimle birlikte, Bostancı civarında Maltepe’de bulunan İstanbul Büyükşehir Belediyesinin; sosyal tesislerine gitmiştim. Nezih ortamı, sahilin güzelliği, Adalar manzarası ile İstanbul’u yudum yudum tattığınız güzel bir ortam. İçeriye geçip siparişleri verdik, çok geçmeden geldi. Amma bir fark var. Personel inanılmaz insanlar. Bir tesiste çalışan tüm personel güler yüzlü olur mu arkadaş? Hepsi beyefendi, hepsi güler yüzlü, hepsi nazik, hepsi saygılı. Bu halleri, tüm misafirliğimiz boyunca devam ediyor. Yemekler zaten çok lezzetli ve de temiz gerçekten. Üstelik her zaman tesiste sıra beklemek zorundasınız. O kadar yoğun talep var ki, hafta içi dâhil sırada bekliyorsunuz içeriye girmek için. Peki, ama burasını çekici kılan neydi, bu insanlar neden böyle? Büyükşehir Belediyesi bu adamları nasıl seçmiş olabilir ki?

Hiç düşündünüz mü? Sevgi gösterdiğimiz her canlıda bir tür olumlu reaksiyon meydana gelmektedir. Bir çiçeğe, böceğe, kediye, köpeğe ve pek tabi ki çocuğa, yaşlıya, gence, teyzeye, amcaya vs. Çiçek, sevgi enerjisini nasıl da hissediyor ki; yapraklarında bir gürleşme, bir hareket meydana geliyor. Bir kedi, nasıl da sevgi enerjisi karşısında kendisinden geçebiliyor.

Ya bir insan, ya bir çocuk? Öğretmen tarafından saçı okşanan çocuk, başarılı bir öğrencilik yaşamı sürdürüyor. Kocasından sevgi gören kadın, dünyanın en mutlu insanı oluveriyor. Amirinden teşekkür alan bir çalışan, daha verimli olmanın gayreti içerisine giriyor.

Ve sevilen, şefkat edilen bir hasta bir bakıyorsunuz ki, iyileşme yoluna girmiş. Bir sabah “Günaydın” diyerek selam verip geçtiğiniz, “Hayırlı işler” dediğiniz bir esnaf, mesajı çoktan almıştır, dudaklarında bir tebessümle sevgi enerjisi karşısında eriyor mutluluktan. Caddede yürürken “Kolay gelsin abi” sözcükleriyle başınızı sallayarak göz göze geldiğiniz üniformalı bir polis, kendini daha güvende hissedip, bu şehirden tayinini başka şehre yaptırmaktan vazgeçmeyi düşünüyor.

Demek istediğim ne biliyor musunuz?

Aylardır bir işadamına Kadıköy ofisimde danışmanlık yapıyorum. Büyük bir şirketin yönetim kurulu başkanı olan Aziz Bey, bana ilk geldiğinde neredeyse şirketinde çalışan beyaz yakaların tamamından şikâyetçiydi. Aylar içerisinde bir şey net olarak ortaya çıktı. O da şuydu; Bundan böyle şirkete alınacak beyaz yaka çalışanların tamamında tek ama tek bir ölçü aranacaktı; Aziz bey ile şuna karar verdik: Ne mezun oldukları okul, ne öz geçmişleri, ne de başka bir şey. En ama en temel ölçü, sevgi dolu olmaları!

Bu, sakın ha size basit gelmesin. 20.000 TL maaş ile çalıştırdığı yurt dışı ihracat müdürü, Türkiye’nin en iyi üniversitelerinin birinden mezundu. İyi derecede İngilizce biliyordu ama “Somurtuyordu”. Şirketin cirosu artmıyor, mal satamıyor, sürekli olarak dış sebepleri gerekçe gösteriyordu. Aziz bey, bu ve diğer müdürlerin tamamını elden geçirdi, sevgi dolu olmayanları işten çıkardı. Boşalan pozisyonlara sevgi dolu kişileri bir bir istihdam etmeye başladı. Henüz bu çalışma tamamlanmadı; süreç devam ediyor. Buna rağmen şirkette çok ama çok şey değişti. Hatta cirosu bile arttı.

Belli ki Büyükşehir Belediyesi, her nasıl yaptıysa sevgi dolu personel seçmeyi başarmıştı. Aziz bey de artık bunu öğrenmiş ve artık şirketine sevgi dolu insanları alıyordu.

Bir zaman gelecek, sevgi dolu olmayanlar, ellerinde havalı diplomalarla işsiz kalacaklar. Bir zaman gelecek, anne babaların aklı başına gelecek ve sınava öğrenci yetiştiren okul ve öğretmen seçmek yerine, sevgi dolu okul ve öğretmen seçecekler. Bir zaman gelecek ki, anne babalar, çok daha aklı başlarına geldiğinde kendileri sevgi dolu çocuklar yetiştirecekler. Daha da çok akılları başlarına geldiğinde; Sınav başarısından önce sevgi dolu insan olmaları için çaba gösterecekler. Daha daha çok akılları başlarında geldiğinde; kendileri sevgi dolu yaşamayı seçecekler J

Siz, sıradan bir çarşı alışverişinde girdiğiniz bir dükkândaki esnafın diplomasını sorar mısınız? Hangi okuldan mezun olduğu ne kadar önemlidir sevgili dostlar? Dükkâna girdiğinizde ilk hissettikleriniz önemlidir. Kendinizi iyi hissettiğiniz yerden alış veriş yapmak istersiniz. Hatta sevgi dolu esnaf bağımlılık bile yapar. Somurtan değil, gülümseyen insan çekicidir.

Peki, ama neden böyle oluyor? İnsan neden sevginin peşinde koşuyor? Neden sevgi çekim ve cazibe merkezi oluyor?

Çünkü Allah, Peygamberi kendi nurundan, sevgisinden, sevgiyle yarattı. Sonra da O’nun nurundan tüm insanlığı sevgisinden sevgiyle yarattı. Mayamız sevgi. Ötesi yok. Bu sebeple, vaktiyle Okuma Zekâsı Kitabımda şöyle yazmıştım;

“Okumak zihinsel, dua ruhsal, sevmek de duygusal bir ibadettir.”

Bu konuyu, Mevlid-i Şerifin yazarı Süleyman Çelebi bakın nasıl dile getirmiş;

Muhabbetten Muhammed oldu hâsıl.
Muhammedsiz muhabbetten ne hâsıl?”

Sevgi ve muhabbetle kalın efendim…

İrfan Mektebi Dergisi 

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

Saatler ve Manzaralar / Yahya Kemal BEYATLI

SAATLER VE MANZARALAR Yahya Kemal BEYATLI   Sütunların Dibinde Duâ Edenler Ayasofya’da, ikindiden sonra, yerle …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki yazıyı okuyun:
Goethe’nin anlattığı *

Yaşadığımız toplumlarda da belki her an, kendi yürek yolculuklarına çıkacak Goethelerle karşılaşıyor olduğumuzu veya karşılaşabileceğimizi …

Kapat