Son yıllarda yapılan bilimsel çalışmalar, diyabet tedavisinde geleneksel ilaçların etkinliğinin oldukça iyileştirici olduğunu kanıtladı. Bitkisel ürünler, kan şekerini düşürücü etkileri yanında bir çok organda da dengeleyici etki yapmaktadır. Bitkisel ürünler bu faydalı etkileri yanında, hipoglisemiye neden olmaması ve yan etkilerinin olmaması ile son yıllarda daha da etkin kullanılmaya başlanmışlardır.
Diyabet, kandaki şeker (glukoz) değerinin normalden yüksek olduğu metabolik bir hastalıktır. Vücudun en temel enerji kaynağı olan şeker, vücutta karaciğer ve kaslarda üretilebilir, ancak esas kaynağı alınan gıdalardır. Kan dolaşımındaki şekerin hücrelere taşınmasını Pankreas’tan salgılanan İnsülin hormonu sağlar. Eğer vücut yeterince insülin üretemez ya da insülin gerektiği gibi kullanılamazsa, şeker hücrelere taşınamaz ve kandaki düzeyi yükselir. İşte buna Diyabet (Şeker Hastalığı) denir.
Doğal destek ürünleri üreten Hekimzade firmasının sahibi Fitoterapist Dr. Muammer Yıldız, şimdiye kadar genel olarak ilaçlarla tedavi edilmeye çalışılan diyabet hastalığının bitkisel tedavisinin de mümkün olduğunu söylüyor.
Dr. Yıldız’ın verdiği bilgilere göre diyabet hastalığı ve bitkisel tedavisi şöyle:
Diyabet tipleri
Diyabet hastalığının Tip 1 ve Tip 2 olarak bilinen iki çeşidi vardır. Tip 1 Diyabet, genellikle çocukluk çağında ortaya çıkan diyabettir. Burada Pankreasta insülin üreten hücrelerin (beta hücreleri) tahribatı söz konusudur. Bu tip diyabette vücutta insülin hiç bulunmadığı için tedavide, mutlaka dışarıdan insülin verilmesi gereklidir.
Tip II Diyabet ise en sık görülen tipidir, neredeyse diyabet hastalarının yüzde 90-95’i Tip 2 diyabet şeklindedir. Genellikle erişkin yaşlarda ortaya çıkar. Bu tip diyabette, insüline karşı bir direnç söz konusudur. Hastaların karaciğer, yağ ve kas hücrelerinde insülinin gerektiği gibi kullanılamaz. Hastalığın başlangıcında pankreas insüline karşı olan bu direnci, daha fazla üreterek kırmaya çalışır, ancak bir süre sonra pankreasın insülin üretimi de azalır ve kan şekeri yükselir
Bu iki tip dışında sadece kadınlarda ve gebelik esnasında tanısı koyulan bir tür diyabet (gestasyonel diyabet -gebelik diyabeti) vardır, çoğu zaman gebelik sonrasında düzelir, ancak bu kişiler yakın takip edilmelidir.
Diyabetin belirtileri
Çok su içme, gün içinde ve gece sık idrar yapma, ağız kuruluğu, halsizlik, yorgunluk, iştah artışı, açıklanamayan kilo kaybı, ellerde ve ayaklarda uyuşma, karıncalanma, ciltte oluşan yaraların zor iyileşmesi ya da sık infeksiyon geçirme en sık karşılaşılan yakınmalardır. Hastalarda bu belirtilerin hepsi veya bir kısmı bulunabileceği gibi, hiçbir şikayet olmaksızın, sadece kan şekeri yüksekliği saptanabilir.
Neden ve nasıl tedavi edilmeli?
Diyabet yıllar içinde başta gözlerde, böbreklerde, sinirlerde, diş ve diş etlerinde olmak üzere ciddi sağlık problemlerine yol açabilir. Ayrıca diyabetli hastalarda kalp ve damar hastalıkları riski belirgin olarak artmıştır. Diyabette tanı anından itibaren uygun ve doğru tedavi ile bütün bu sağlık problemlerinin önüne geçilebilir.
Diyabet hastalarında kişiye özel düzenlenmiş diyet ve fiziksel aktivite planı tedavinin olmazsa olmazıdır. Bunun yanında Tip 1 diyabet hastalarında mutlaka insülin tedavisi uygulanırken, Tip 2 diyabet hastalarında kimyasal ve bitkisel diyabet ilaçları ve gerektiğinde insülin kullanılır. Tedavide temel hedef, kan şekeri düzeylerinin mümkün olduğunca diyabeti olmayan bir bireydeki kan şekeri düzeylerine yakın tutulmasıdır.
Diyabet tedavisinde şeker düzeylerinin kontrolü yanında hastanın kan basıncının ve kan yağları (kolesterol, trigliseridler) düzeylerinin hedeflenen tedavi aralığında tutulması ve vücut ağırlığı yönetimi (normal vücüt ağırlığına sahip bireylerde kilonun korunması, obez bireylerde kilo kaybı) gereklidir. Kan basıncı ve kan yağlarının istenen değerlerde tutulması kalp ve damar hastalıklarından korunma açısından çok önemlidir.
Tedavinin ne kadar iyi gittiğini takip etmek için evde belirli aralıklarla şeker ölçümü yapılması ve bunların düzenli olarak bir deftere yazılması hastalığın takibi açısından çok önemlidir. Şeker ölçümlerine göre beslenme ya da fiziksel aktivite planında ya da ilaçlarda değişiklik yapılması gerekebilir.
Hipoglisemi (kan şekerinin çok düşmesi)
Bazı diyabet ilaçlarının dozunun fazla gelmesi, öğün atlanması veya gecikmesi ve aşırı egzersiz hipoglisemiye yani kan şekerinin çok düşmesine neden olabilir. Ayrıca başka hastalıklar için kullanılan bazı ilaçlar da kan şekeri düşüklüğü yapabilir.
Hipoglisemide açlık hissi, terleme, baş ağrısı, aşırı yorgunluk şikayetleri olabilir. Kan şekerinin çok düşmesi bayılma veya nöbet geçirme ile sonuçlanabilir. Eğer diyabet hastası iseniz, acil durumlar için yanınızda kesme şeker ya da meyve suyu taşımanız önemlidir. Bu tür durumlarda durumunuzu hekiminize mutlaka bildiriniz.
Diyabetli hastalarda kalp ve damar hastalıkları en önemli sorunlardır. Bu hastalıklar diyabette artmış sıklıkta görülür ve kalp krizi, inme, bacak ve ayaklarda dolaşım bozukluğuna neden olabilir. Diyabette bu problemlerin gelişiminin önlenmesi için kan şekeri, kan yağları, kan basıncı ve vücut ağırlığının istenen değerlerde tutulması çok önemlidir. Bunun için diyabet ilaçlarının yanında başka ilaçların kullanımı da gerekebilir. Sigara içen hastalarda sigaranın bırakılması tavsiye edilir.
Bitkisel tedavi
Son yıllarda yapılan bilimsel çalışmalar, diyabet tedavisinde geleneksel ilaçların etkinliğinin oldukça iyileştirici olduğunu kanıtladı. Bitkisel ürünler, kan şekerini düşürücü etkileri yanında; pankreası onararak yeterli miktarda insülin üretilmesine, üretilen insülin hormonunun etkili bir şekilde kullanılmasına, yediğimiz karbonhidrat içeren besinlerin glukoza çevrilmesine, şekerin yağa dönüşmesini önlemeye, şeker hastalığının yan etkilerini azaltmaya da fayda etmektedir. Bitkisel ürünler bu faydalı etkileri yanında, Hipoglisemiye neden olmaması ve yan etkilerinin olmaması ile son yıllarda daha da etkin kullanılmaya başlanmışlardır.
Posanın kan şekerini yavaş yükseltmesi, kan yağlarına olumlu etki göstermesi nedeniyle diyabetli hastanın beslenmesinde önemli rolü vardır.
Günlük beslenmede posayı artırmak için:
* Beyaz ekmek yerine kepekli ekmek tercih etmek,
* Kuru baklagilleri haftada 2-3 kez tüketmek,
* Günde 2 porsiyon pişmiş sebze tüketmek,
* Meyvenin suyu yerine, meyvenin kendisini yemek,
* Kabuklu yenilen meyveleri kabuğuyla tüketmek,
* Öğünlerde salata bulundurmak önemlidir.
Moral Dünyası Dergisi
- Mehmet Nuri BİNGÖL”ün Edebî Yolculuğu - 30 Ağustos 2024
- Risale-i Nur’da ve Hatıralarda Kurban Bayramı - 15 Haziran 2024
- Ramazan’dan Sonra - 24 Nisan 2024
- Ramazan Bayramı ve Peygamber Efendimizin Bayramı - 9 Nisan 2024
- Kadir Gecesi ile İlgili Yazılar - 5 Nisan 2024
- Saatler ve Manzaralar / Yahya Kemal BEYATLI - 30 Mart 2024
- Peygamberimizin (asm) İtikâfı - 29 Mart 2024
- Aydınların Dilinden Bediüzzaman Said Nursî / Vefatının 64. Sene-i Devriyesi Hatırasına (video).. - 25 Mart 2024
- Sükûtun Zarâfeti / İmam Süyutî - 23 Mart 2024
- “Oruç, Bıçağa Gerek Duyulmayan Bir Ameliyattır.” - 20 Mart 2024