Drop / Ubeydullah GARİB

KABARCIK Ubeydullah GARİB

Drop

Güzel bir konuşmada kulağım.

Seyahatim engin mana ikliminde.

Ancak bir kelime durduruyor her şeyi.

“Drop!”

Bırakmıyor, alıyor beni kendi âlemine…

Lüks giyim mağazalarının reklam panolarında görmüştüm onu ilk önce.

Ne var ki hayli zaman mesafeli kaldık birbirimize.

Bu arada yıllar birbirini kovaladı ve ben elbise almak için bir mağazadayım.

Bir elbisenin renk ve deseni çekiyor beni kendine.

Beden numarası da uygun.

Tezgâhtara “Şu elbiseye bakabilir miyim?” diyorum.

Tezgâhtar konuşmaya kolaylıklı, anında cevaplıyor beni:

“O size olmaz efendim!” diyor ve el çabukluğuyla bir başka elbise indiriyor, “İsterseniz şunu bir deneyin!” diyor.

Şaşırıyorum!

Aynı beden numarasını kullandığımı hatırlatmak istiyorum.

Tezgâhtar kendinden emin:

“Doğru… beden numaranız aynı, drobunuz farklı!” diyor, bir taraftan ceketi giymeme yardımcı oluyor.

Hayret!

Elbise tam bana göre…

Lakin sevincim uzun sürmüyor, renk ve desenine takılıyor, drobumdaki o elbiseyi alamıyorum.

Ne zaman bir elbise almak istesem, hala beni drop ile tanıştıran o elbiseyi hatırlarım.

Sözün özü, drop o günden beri benimle…

Gönlümde…

Dahası vücut elbisem cildimde:

Ne bol ne dar!

Ne uzun ne kısa!

Çekme yok!

Dikiş hatası yok!

Gözüm gibi kıymetli!

Drobu bana özel…

 

Ben terzime minnettarım.

Ben terzime hayranım…

Mahareti benimle kalmadı…

Yedi milyarı içine aldı!

Öncekiler, sonrakiler…

Hepsi onun eseri!

 

Karada veya denizde, ne tür canlı varsa…

Her birini drobunda o giydirdi…

 

Tavusa elbisesini yakıştıran o!

Balıkları giysisiz bırakmayan o!

Kelebeğe diktiği göz alıcı!

Güvercinlere biçtiği kusursuz!

Leyleğin urbası kendine göre!

 

Çam ağacına giydirdiği mükemmel!

Çınara diktiği muhteşem!

Çiçeklere biçtiği zarif…

Binlerce model…

Binlerce tasarım…

Ayrı ayrı, her biri kendi drobunda!

 

Ve işte hakikat ufkunu aralayan bir pencere:

“Şecere-i hilkatin semeresi ve kuvvet ve ihtiyarca esbabtan üstün olan insan, terziliğin bütün kabiliyetlerini, bilgilerini cem edip dikenli bir şecerenin azalarına uygun bir gömleği dikemez. Halbuki Sani-i Hakim her şeyin neması zamanında pek muntazam, taze taze gömlekleri, yeşil yeşil hulleleri kemal-i sürat ve sühuletle yapar, giydirir.”

 

İlmi sınırsız Rabbim!

Mahareti sonsuz Efendim!

Her bir canlıya drobunda giydirdiğin ve giydireceğin elbiseler sayısınca seni tesbih, tahmid ve takdis ediyorum.

 

Ebedi olarak…