Ana Sayfa / Yazarlar / Dünyevî Haşir ve Neşir ile, Kıyametteki Haşir ve Neşir Birbirine Benzer mi?

Dünyevî Haşir ve Neşir ile, Kıyametteki Haşir ve Neşir Birbirine Benzer mi?

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

DÜNYEVÎ HAŞR VE NEŞR İLE,
KIYAMETTEKİ HAŞR VE NEŞİR BİRBİRİNE BENZER Mİ?..

“Üç yüz binden ziyade enva-ı mahlukatı haşr ve neşredip kudretini gösteren…” (10. Söz)
“neşr”, öldükten sonra insanları tekrar diriltmek
“haşr”; insanların öldükten sonra dirilip dünyada iken yaptıkları işlerden
ve söyledikleri sözlerden dolayı sorguya çekilmek üzere “mahşer” denilen yere sürülmeleri, burada toplanmalarıdır.
Nitekim kıyamet gününe “yevmü’l-ba’s” (tekrar dirilme günü)
ve ” yevmü’n-neşr” denildiği gibi, “yevmü’l-haşr” (toplanma günü) de denir.

“Ve keza, kudretin taallûkatı ayrı, vücudun cilveleri veya sair sıfatın tecelliyât
tecellîler; yansımaları ayrıdır; birbirine iltibas edilmemeli.
Meselâ, dünyada vücudun tedricîdir;
berzahî ayinelerde âni ve def’îdir.
Çünkü, icad ile tecellî arasında fark vardır.” (Mesnevi-i Nuriye)

DÜNYEVİ HAŞİR’de,
“Yani, her bir cüz’ü bir âlem mesabesinde bulunan şu âlemi bütün eczasıyla terbiye ve yıldızlar hükmünde olan o cüzlerin zerratını kemâl-i intizamla tahrik eder.
Evet, Cenâb-ı Hak, herşey için bir nokta-i kemal tayin etmiştir ve o noktayı elde etmek için o şeye bir meyil vermiştir.
Herşey, o nokta-i kemale doğru hareket etmek üzere, sanki mânevî bir emir almış gibi muntazaman o noktaya müteveccihen hareket etmektedir.” (İşaratü’l-İ’caz)
Selef-i sâlihînden İbn-i Abbas (r.a) “Ben cinleri ve insanları ancak Bana ibadet etsinler diye yarattım” mealindeki Kur’ân âyetini tefsir ederken, ‘li ya’budûn,’ yani ‘bana ibadet etsinler diye’ lâfzının ‘li ya’rifûn’ mânâsını içerdiğini hep ifade etmişlerdir Yani, ibadet, marifet içindir.
‘İbadetullah’ın içerdiği bu ‘marifetullah’ sırrı,
düşünsek, her bir ibadette ve her bir ilâhî emir ve yasakta çıkar karşımıza!..
En başta namaz, kişinin varoluşu Allah’tan bilmenin, kâinatı ve kendisinin O’nun mülkü ve memlûkü olarak tanımanın, hayatın ve zamanın O’nun tasarrufunda olduğunu idrak etmenin bir nişanesi değil midir?..
Zekat isar ruhunun,
Oruç, edebin,
Hac, ittihat ve ittifak kuvvetinin,
Kurban, kurbiyet ulviyetinin,
tevhid ve zikir, şahadet makamının müşerrefiyeti değil midir!..
Demek ki,” insanın vazife-i fıtriyesi, taallümle tekemmüldür, dua –ibadet- ile ubudiyettir.” (Sözler)
Nasıl bir kitabı hızlı okuduğumuz zaman çocuklar bir şey anlamaz, anlamaları için yavaş ve tane tane okumak gerekir.
Aynı şekilde tabiri caiz ise biz insanların kainat kitabını iyi okuyabilmemiz için Allah da kainatı yavaş ve tek tek yaratıyor.
Yani, “Kimin merhametiyle böyle hakîmâne idare olunuyorum? Kimin keremiyle böyle müşfikane terbiye olunuyorum? Nasıl birisinin lütuflarıyla böyle nazeninâne besleniyorum ve idare ediliyorum?”(sözler) diyebilmek için;
Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Allah, altmış yıl ömür verdiği kişinin mazeret gösterme imkânını ortadan kaldırmıştır.” (Riyazu’s-Salihin- Buhârî, Rikak 5.)

Üstad Hazretleri(r.a) “zamanın hakikati, Levh-i Mahv ve İspat’tır” (30. Söz) diyor.
Yani, zaman denilen şey, eşyanın gayb aleminden, yani Allah’ın Ezeli ilminden çıkıp, şehadet ve varlık alemine girip, orada göründükten sonra, hareket ederek, zahiri cisimlerini bırakıp, tekrar Allah’ın ilmine ya da alem-i ahirete gitmesinden ibarettir.
Zaten Kur’an’ı Kerim’ de da zikredilen “Altı gün” tabiri de kainatın bir tertip ve sebep sonuç ilişkisi üzerine yaratılmasına kinayedir.
Allah istese her şeyi bir anda sebepsiz ve müddetsiz, sadece bir “OL” emriyle de yaratabilir,
lakin tanınma
ve bilinme hikmetini tezahür ettirmek için,
kademe kademe ihsan ve ikramlarını bize göstermek için
sebepler ve müddeti devreye sokuyor.

UHREVİ HAŞİR ise; âni ve def’îdir.

Risale-i Nur’lar şu önemli hakikate işaret eder ki;
“Her ne kadar dünyada, daire-i esbab daire-i itikada galip ise de,
âhirette hakaik-i itikadiye tamamen tecellî etmekle,
daire-i esbaba galebe edecektir.” (İşarat’ül-İ’caz)
“Halbuki, şu fâni dünyada kısa bir hayat geçiren insan,
öyle bir adaletin hakikatine mazhar olamaz ve olamıyor.
Belki, bir Mahkeme-i Kübrâya bırakılıyor.” (10. Söz)

“Şimdi bak Allah’ın rahmet eserlerine:
Yeryüzünü ölümünün ardından nasıl diriltiyor?
Bunu yapan, elbette ölüleri de öylece diriltecektir; O herşeye hakkıyla kàdirdir.”
(Rum Sûresi, 30:50.)

Sûr’a bir tek üfleme üflendiği,
Arz ve dağlar yerlerinden kaldırılıp şiddetle birbirine çarpılarak darmadağın olduğu zaman,
İşte o gün olacak olur.
O gün gök yarılmış, sarkmıştır. (Hakka / 13-16)
O gün Sûr’a üflenir, bölük bölük gelirsiniz.
Gök de açılmış, kapı kapı olmuştur.
Dağlar yürütülmüş, serap olmuştur. (Nebe/18-20)
Dağlar serpildikçe serpildiği
Dağılıp toz duman haline geldiği (Vakıa/5-6)
O gün gök erimiş bir maden gibi olur.
Dağlar da atılmış renkli yün gibi olur. (Mearic/8-9)

“Hak yolu takip edenler için korku yoktur ve onlar hesap GÜNÜ üzülmeyeceklerdir. (Ahkaf-13-14)

(O gün inanan erkekleri ve inanan kadınları görürsün ki nurları,
önlerinde ve sağlarında koşuyor.
(Kendilerine):
“-Bugün müjdeniz altlarından ırmaklar akan, içlerinde ebedi kalacağınız cennetlerdir.” (denilir) İşte büyük kurtuluş budur!
O gün münafık erkekler ve münafık kadınlar o iman edenlere şöyle diyeceklerdir:
“-Bize bakın da sizin nurunuzdan alalım?
” Onlara: “-Arkanıza dönün de nur arayın!” denilir.
Aralarına kapılı bir sur çekilir ki, onun içinde rahmet, dışında da azap vardır. (Hadid/12-13)
Yüzler var ki, o gün parıl parıl, güler, sevinir. (Abese/38-39)

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

‘Salâvatın Mânâsı Rahmettir!..’ 

‘SALAVÂTIN MA‘NÂSI RAHMETTİR!..’  “(Ey resûlüm!)  (biz) seni ancak âlemlere bir rahmet olarak gönderdik!..” (Enbiya,107) “İşte seni …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki yazıyı okuyun:
Güz Vakti, Mevsim-i Sonbahar, Bediüzzaman

Bediüzzaman mevsim kelimesine genişlik getiriyor, dört mevsimden bahsederken bir coğrafya terimi olarak yorumlar. Ama onu …

Kapat