GAZETECİ BİR DOSTLA MUSAHABE YAHUT MUHASEBE…
Sizi şahsen tanımam..
“Ulusal”laşmış bir gazetedeki yazılarınızdan ve köşenizden dolayı bir muarefem var. Yazdıklarınızdaki samimiyete de inanıyorum.
Mehdi-i Ahir-Zaman’la alakalı yirmiden (belki daha fazla- bildiğim o kadar) Hadis-i Şerif’i inkar etmemek; Üstad’ımızın da o meyandaki açıklamalarına itiraz etmemek kaydıyla bir insan kimi Mehdi-i Ahir-Zaman bilirse bilsin, itikad kitaplarına göre mümindir…
Ama bu inanç (yani Üstad’ı Mehdi-i Ahir-Zaman bilme inancı) eğer Risale-i Nur gibi bir “İslam Külliyatı” ve “dava içinde bürhan…” ve “mal-i umumi” olan “bu asırda bir mucize-i Kur’aniye” olan elmas değerindeki eserlerde yazılan bazı cümleler (seçkinci ve seçici bir anlayışla) bahane gösterilerek Kur’an, Sünnet ve “ehl-i hak olan ehl-i sünnet” (Lemalar) itikadına zıt bir şekilde “yorumlanıyorsa”, sizin gibi tedkik ve kalem ehli kardeşlerin, biraz daha hassas olmalarını beklemek – zannedersem- hakkımızdır.
Madem ki eserler “ mal-i umumi”dir; – çok şükür ki- o “umum” içerisindeyiz; “dost”luk makamına layık olmayı bile kendimizden uzak gördüğümüzden – şartları yine de ağır çünkü- herhalde bu “umum” dairesi de “uhuvvet” sırrının hudutları haricinde değildir!
En fazla bilinen bir Hadis’e göre, Mehdi-i Ahir-Zaman Hülafa-i Raşid’den sonra gelen bir makama sahip. Üstad da “ Sahabe’yi Hülafa-i Raşid ve Mehdi’den sonra” insanlığın en faziletli insanları olarak zikrediyor. O zaman şöyle düşünüyor Kur’an ayetlerinden bihaber birinde zihin ile kalbi birbirine giriyor.
Peki, böyle ters bir yoruma inanmanın tehlikesi ne?… O küçük ama “büyük ruhlu” kardeşcikler, başlıyor o zaman “kafa feneri” ile hakikatı aramaya…. Ve yine biliyoruz ki “ dinimiz rehbersiz akıl dini değil, akli bir nakil dini”dir. (İlgili Bütün eserler. Mesele Kelime Ve kavramlar. Muhakemat.)
Şahsımız da dahil bazı “mübarekler” Risale-i Nur Külliyatı’nın bütününü okumaya hali ve vakti yetmiyor; yetse de “arzi” olan aklı (çünkü malum bu eğitim sisteminin, bu bakış açısının ürünüyüz nihayetinde) hakikatı bulayım derken boğuluyor.
Üstad’ımızın “müşrik” dediği Hristiyan ve Yahudi’leri ehl-i cennet ilan etmekten, (siyaset miyaset diyerek) “ ehl-i bid’a’ya kalben tarafdar”lığa kadar, Kur’an’ın – zımnen- mahluk olduğuna itikaddan, mezheplerin “ hak meslek” olmanın vazgeçilmez şartı olduğuna kadar ilh….ilh….şüphelere mağlup oluyor, bunları bir de savunmaya kalkıyor gazetesinde, tv’sinde, dergisinde; “İbrahimi Din” diyerek “ İnd-i İlahi’de tek hak Din İslam’dır.” Ayeti ile otuza yakın ayete muhalefet ettiğinin farkında bile olmuyor. Vaesefa ve hayfa!
Taktik maktik diyerek “Süfyanizm”in “en büyüğü”ne (İnna A’teyna Sırrı) nazar-ı müsamaha ile bakmaya kadar gidebiliyor.
Halbuki bu hal, aynı zamanda Üstad’a da sadakatsizlik. ” İnsanları Hadis ve Sünnet’ten ayıranlar onları – bilmeden- dalalete atarlar.” (Sözler) ifadesi, her ne “gerekçe”yle olursa olsun- bu sebebe “hulus-u kalp”de dahil (Sünuhat)- Hadis’lerin zayıfına bile itimadsızlığın “hasaret-i azime” olduğunu beyan eden bir Üstad’ın talebe iddiacılarının yapması gereken iş olamaz, değil mi?
Satırlarımı ve delillerimi uzatmayı, sizin gibi ehli tedkik bir insan için gereksiz görüyorum. Hem bütün Risaleler hala elimizin altında değil mi? RNK’nın Risale-i Nur programı gibi bir arama kaynağımız mevcut; bir yığın Risale-i Nur sitesi var, onları arama ve tedkik zahmetine girmek – herhalde- “Beşikten mezara kadar ilim öğreniniz.” emrinin bildirdiği bir vecibe de… Selam eder, ihlası tammeye vasıl olmanızı niyaz ederim.
- Cemaat Değil Cemaattan Yana Olmak - 19 Eylül 2024
- Müzeden Ayasofya-yı Kebir’e… - 12 Eylül 2024
- Romancı Olmak – Olmamak – Olamamak - 25 Ağustos 2024
- Vâizler Neden “Etkisiz Eleman”? - 22 Ağustos 2024
- Nur Üstad ve Abdülhamid Meselesi - 11 Ağustos 2024
- Bahardan Sonra Yaz (Öykü) - 5 Ağustos 2024
- Sahabe Bir Sıfat; Hataları İse Ferdidir. - 4 Ağustos 2024
- İsmail Tohumu Fidana, Ardından Ağaca Duracaktır. - 31 Temmuz 2024
- Bazı Dikkatler-2 - 30 Temmuz 2024
- Adem-i Îtimat Meselesi - 29 Temmuz 2024