Ana Sayfa / Yazarlar / Eğitim – Öğretim

Eğitim – Öğretim

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

EĞİTİM – ÖĞRETİM

“Ben muallim olarak gönderildim.”

             H. Şerif, İbni Mace

“Az anlamak, ters anlamaktan iyidir.”

A. France

     “Vardığım kanaat odur ki büyük bir öğretmen, büyük bir sanatkârdır. Diğer büyük sanatkârlar gibi az bulunur.”

J. Stainbeck

   “Eğer bir çocuk, öğrettiğimiz şekilde öğrenmiyorsa, belki biz onun öğreneceği şekilde öğretmeliyiz.”

I. N. Estrada

“İyi öğretmenliğin dörtte biri hazırlık, dörtte üçü tiyatrodur.”

Gail Godwin

 

     BOŞ EMEK           

     Vezirin ahmak bir çocuğu vardı. Vezir, âlimlerden birini, çocuğu eğitmek maksadıyla görevlendirdi.

     Hoca, uzun zaman onun terbiyesiyle meşgul oldu; fakat talim ve terbiye çocuğa tesir etmedi. Bunun üzerine âlim zat, çocuğun babasına:

     “Çocuk akıllanmadığı gibi, beni de deli etti” diye haber gönderdi.

      Ne demişler: “Cevheri kötü bir demiri, hiçbir cila parlatmaz.”

Şirazlı Sadi

 

ÖĞRENCİNİN ŞİİRİ

Tembel bir öğrenci, yazılı kâğıdına şunları yazmış:

“Yürü boş kâğıt, yürü…

Öğretmenim yüzünü gör de gel.

Üç zayıfım vardı, 

Dört oldu mu sor da gel…”

Öğretmen, bu mısraların altına bir çizgi çeker ve şunları yazar:

“Şiirin, güzel şiir…

Böyle şiir gene yaz.

Bu kafa sende iken,

Ayrılmayız biz bu yaz…”

 

     YETENEKLER FARKLI

     Bir padişah oğlunu, öğretmene verdi: “Çocuk benim değil, senindir. Kendi evladını nasıl terbiye ediyorsan, bunu da öyle terbiye et,” dedi.

     Öğretmen, birkaç sene çocuğu eğitmeye çalıştı. Fakat nafile. Oysa hocanın kendi çocukları, edebin zirvesine çıkmışlardı.

     Padişah, öğretmeni hesaba çekti: “Sözünde durmadın” dedi.

     Öğretmen: “Biliyorsunuz hünkârım, terbiye eşit; fakat yetenek farklıdır,” cevabını verdi.

     Altın, gümüş her ne kadar topraktan çıkıyorsa da her taşta altın, gümüş bulunmaz.

Şirazlı Sadi

     ZEKÂ

     Edison’u, “yetersiz zekâlı” olarak nitelendiren okul idaresi annesini çağırıp fikrini söyledi:

     – Bu çocuğu okulda daha fazla tutmanın manası yok.

     Bu sözleri Edison da duymuştu. Annesinin kollarına atılıp hüngür hüngür ağladı. 

     Şöyle anlatıyor Edison:

     – İyi bir annenin ne demek olduğunu o zaman anladım. 

     Annem: “Benim oğlum öğretmenlerden daha zekidir, onu anlamıyorlar. Onu ben yetiştireceğim!” diyerek beni savundu. Ben de hayat boyu annemin, bu inanışına lâyık olmaya çalıştım.

     Kısacası, annem beni onurlandırdı, adam etti.

 

     KENDİNİ BULAN GENÇ

     Öğretmenimizin sözünü tutup, yolum İstanbul’a düşünce Bakırköy Akıl Hastanesi’ne uğradım. Hastanede, her yaştan hasta vardı.

     Birisi güler yüzlü, gül simalı bir gençti. Dikkatimi çekti.

     – Niçin buradasın? dedim. Ürkek ürkek yüzüme baktı.

     – Cevaplayayım, dedi:

     – Babam, beni kendine benzetmek, annem bende, çok heybetli bildiği babasını görmek istiyordu. 

      Ablam, denizlerde yelken açmış kocasına özenmemi arzu ediyordu.

Ağabeyim, sevdalandığı futbolcuyu örnek gösteriyordu.

     Öğretmenim…

     O, çok daha da etkiliydi. Milletimizin kaliteli sanatçılara ihtiyacı olduğundan söz ediyordu sık sık. Ve beni Âkifler, Sinanlar’la doldurmuştu.

     İşte bunun için buradayım. Zira burada “kendim” olabiliyorum. Bilmem anlatabildim mi?

 

    SIRAYLA SEVİNMEK

    Bir anne oğluyla konuşuyor:

    – Geçen hafta sınıfının birincisi olduğun için ne kadar sevinmiştim. Bu gün komşunun çocuğundan öğrendim. Sınıfın sekizinciliğine düşmüşsün. Ayıp değil mi?

    – Biraz da arkadaşlarımın anneleri sevinsinler anneciğim. Hep sen mi sevineceksin?

 

    SEVGİ

Öğretmen, bir öğrencisine sordu:

– Canlılar kaça ayrılır?

– Dörde ayrılır öğretmenim.

– Nasıl?

– Bitkiler, hayvanlar, insanlar, çocuklar.

– Çocuklar insan değil mi?

– O zaman üçe ayrılır hocam.

– Şimdi say bakalım.

– Bitkiler, hayvanlar, çocuklar.

– Oğlum, insanlara ne oldu?

– Sevenler çocuk kaldılar. Sevmesini bilmeyenler hayvanlaştılar.

   

     ONUN HOCASI…

     Tarih öğretmeni derse girdiğinde, sınıfın çok karışık olduğunu görür. Öğrencilerin kimisi sıranın üstünde, kimisi bir birine silgi atmaktadır…

     Manzaradan hoşlanmayan hoca kızar, köpürür ve liseli öğrencilere:

     – Ayıp, şu halinize bakın… Fatih sizin yaşınızda iken İstanbul’u fethetmişti… diye nasihatte bulunur.

     Kısa bir sessizlikten sonra arkalardan bir öğrenci parmak kaldırır. Kızgın öğretmenin söz hakkı verdiği öğrenci şöyle der:

     – Hocam, Fatih’in hocası Akşemseddin idi…

 

    HANGİ TAKIMI?

Öğrenciler, edebiyat öğretmenlerine:  

– Hocam, derler. Hangi takımı tutuyorsunuz?           

Hazır cevap birisi olan hoca cevap verir:

– Mehter takımını…

 

    GEÇER GİDERİZ 

    Temel, İngiltere’den, Trabzon’a gelen konuğa şehri gezdiriyormuş. İngiliz misafir, çevreyi dolaşırken birkaç Türkçe sözcük öğrenmeye çalışıyormuş. Bir ağacın yanından geçiyorlarmış. Temel’e sormuş: 

    –  Biz İngilizce buna “tree” deriz, siz ne dersiniz? 

    Temel, hemen cevabı yapıştırmış: 

    – Biz bir şey demeyiz, yanından geçer gideriz. 

   

    SABAH DERSİ

    Öğretmen, öğrencilerine her sabah sevgiden söz ediyordu. O gün, tam konuşmasına başlayacaktı ki, pencereye bir kuş kondu. Epeyce şakıdı ve uçup gitti. Hoca, çocuklara şöyle dedi:

    – Bu sabahki dersimiz bitmiştir.

J. Krishnamurti

Mahir Duman

Yazar : Mahir DUMAN

1955’te Ankara, Kızılcahamam Hıdırlar köyünde doğdu. İlkokulu doğduğu köyde, orta ve lise eğitimini Ankara’da tamamladı. 1979’da Bursa Eğitim Enstitüsü'nden mezun oldu. Çeşitli gazete ve dergilerde çalışmaları neşredildi. İstanbul'da yayımlanan bir gazetede Şamil İmamoğlu müstearı ile günlük yazıları yayınlandı. Köprü, Zafer, Sur, Diyanet Çocuk, Kültür Dünyası, Moral Dünyası, Kültür Edebiyat, Tepe Edebiyat, Üslup… gibi dergilerde denemeleri ve hikâyeleri yayınlandı. Bir gazetenin düzenlediği makale yarışmasında birincilik ödülü aldı. Edebiyat ve Türkçe öğretmeni olarak Anadolu’nun çeşitli yerlerinde çalıştı. 2008 yılında emekli oldu. Evli ve üç çocuk babasıdır.
Yayınlanmış eserleri: 1. Çocukluktan Gençliğe (Çocuk Eğitimi) 2. Harman (Osman Suroğlu ile) 3. Espri Dükkânı 4. Moral Saati 5. Güller ve Dikenler (Osman Suroğlu ile) 6. Sevgi Zaferdir 7. Tebessüm Saati 8. Onların Penceresinden 9. Bizim Köyün Öyküsü 10. Söz Güzeli 11. Gülümseyen Sözler 12. Bahar Bestesi 13. Gönüller Sultanına 14. Güldüren Düşünceler

Web Sitesi
Tüm Yazıları Göster
Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

‘Salâvatın Mânâsı Rahmettir!..’ 

‘SALAVÂTIN MA‘NÂSI RAHMETTİR!..’  “(Ey resûlüm!)  (biz) seni ancak âlemlere bir rahmet olarak gönderdik!..” (Enbiya,107) “İşte seni …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki yazıyı okuyun:
Bekir Ağa, Gavs-ı Âzam’ın Tâbiriyle Bekir Bey…

GAVS-I ÂZAM’IN TÂBİRİYLE BEKİR BEY…  “Güneşin nuruna sed çekilemediği gibi ve sed çekilmek ihtimali olmadığı …

Kapat