Ana Sayfa / KASTAMONU / İz Bırakanlarımız / Elmas Mehmet Paşa

Elmas Mehmet Paşa

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

Elmas Mehmet Paşa

Kastamonu’nun Osmanlı devrinde yetiştirdiği önemli devlet adamlarından Elmas Mehmet Paşa, Sultan II. Mustafa zamanında, 2 Mayıs 1695 – 11 Eylül 1697 tarihleri arasında iki yıl dört ay on gün sadrazamlık yapmıştır.

Kastamonu Cideli olup (Hoşalay) Yeniçeri ocağından yetişmiştir. 1678’de Hazine Kethüdalığına getirilmiştir. Daha sonra Has Oda’da görev yapmıştır. 1688’de nişancı olmuş, 1689’da vezir rütbesine ulaşmıştır. 2 Mayıs 1695 tarihinde de padişah II. Mustafa tarafından Şeyhülislam Feyzullah Efendi’nin tavsiyesiyle sadrazamlığa atanmıştır.

Zeki ve cevval bir devlet adamı olarak biliniyordu. Kendisine “elmas” lakabı yakışıklılığından dolayı verilmiştir. II. Mustafa’nın bütün seferlerine (1695 yazında Lagoş zaferi ile sonuçlanan Avusturya seferi, 1696’da Ulaş (Olasch) Meydan Muharebesi’nde zafer ile sonuçlanan Avusturya seferi ve en son 1697’de Zenta Muharebesi ile sonuçlanan Avusturya seferine) iştirak etmiştir.

Ekonomik reformları

Elmas Mehmet Paşa’nın sadareti sırasında 1695-1696 yıllarında çok önemli ekonomik para reformları gerçekleştirilmiştir. İstanbul’da ve diğer büyük şehirlerde sürümde bulunan çeşitli ayarda çeşitli altın paralar toplanarak, İstanbul, İzmir ve Edirne darphanelerinde darbettirilen ve üzerinde Sultan II. Mustafa’nin tuğrası bulunan, “tuğralı” Osmanlı altınlarından ilki olan, “Tuğralı Cedid Altunu” ile değiştirilmiştir. Ayrıca Osmanlı piyasalarında geçerli “sikke-i kefere”, “zolta/zolata”, “esedi”, “guruş” denilen yabancı gümüş sikkeler toplatılıp yerine ya İstanbul Darphanesinde yeniden darbedilen veya vezne uygun halis iseler eskilerin üzerine yeniden II. Mustafa tuğrası vurularak ortaya çıkartılan, Osmanlı “Cedid Kuruş” gümüş sikkeleri sürüme konulmuştur. Devlete verilecek vergilerin bu yeni Osmanlı sikkeleri ile ödenmesi şart koşularak bu yeni altin ve gümüş sikkelerin piyasalar ve halk tarafından kabul edilmeleri sağlanmıştır.

Zenta Muharebesi

Elmas Mehmet Paşa 11 Eylül 1697 tarihinde Zenta Muharebesi sırasında savaşarak öldü. Bu savaş Osmanlı-Kutsal İttifak Savaşları’nın bir dönüm noktası olup Osmanlı ordusu Savoy Prensi Eugen komutası altındaki Avusturya ordusu karşısında yenilgiye uğramıştır. 20.000’den fazla Osmanlı askeri ölmüştür ve ölenler arasında Sadrazam Elmas Mehmet Paşa, bazı kubbe vezirleri, eyalet ve sancak paşaları ve Yeniçeri ağaları vardır. Bunun başlıca nedeni savaşın en kritik noktasında yeniçerilerin sadrazama karşı ayaklanmaları olmuştur. Tarihçi Dimitri Kantemiroğlu Elmas Mehmet Paşa’nın yeniçeriler tarafından öldürüldüğünü yazmaktadır. Aslında Sadrazam Elmas Mehmed Paşa Avusturyalılar buraya daha yeni yerleşirken hemen saldırma teklifinde bulundu ama teklif kabul edilmedi. Osmanlılar’ın Tisza yönünde ilerlediğini duyan Eugene hızla Tisza’ya yöneldi, burada Osmanlı ordusunun büyük kısmı köprüden geçmemişti. Eugen’in geldiği haberi alınınca geçiş hızlandı ama bu yeterli olmadı, kurulan köprü aşırı yük almış ve dayanıksızlaşmış, yer yer de parçalanmıştı. Sonunda çarpışma başladı, nehri geçemeyen Osmanlı ordusu mevzi almaya karar verdi, bu ise Avusturya topçusunun karşı kıyıları hiçbir karşılık almadan bombalamasına yol açtı. Sonunda ordu otuz bin kayıp vererek dağıldı. Veziriazam Elmas Mehmed Paşa (36 yaşında) şehit oldu. Avusturya ordusu savaştan sonra ganimet olarak çok yüksek sayıda silah ve büyük meblağlar halinde para, 9000 araba, 60000 deve, 1500 sığır ve 700 at ele geçirmiştir . Elmas Mehmet Paşa’nın üzerinde bulunan Mühr-ü Hümayun Avusturyalıların eline geçmiştir.

 

Avrupa Kutsal İttifakın başkomutanı Prens Eugene’in dilinden Zenta Muharebesi:

“Galip geldik Kralım (Avusturya Kralı II.Karl). Şimdi Tisa suyu, büyük zaferimizin şanlı hikayesini Tuna nehrine götürüyor. Sadrazamın mühürü bile elimde. Elmas Mehmet Paşa kılıçlarımızın altında can verdi, Fakat Kralım (Avusturya Kralı II.Karl) ! itiraf etmeğe mecburum: Osmanlılar, taşıdıkları parlak şöhrete layık bir biçimde döğüştüler. Türk’e yakışır bir feragatle ve celâdetle çarpışa çarpışa öldüler.

Onların sönüşü, pırıltılarda göz kamaştırdıktan sonra sönen şimşekleri

andırıyor. Karşımızdan, ağır ağır kaybolan bir ışık kütlesi gibi, beyaz bir eriyişle çekildiler, görünmez oldular. Onların galibiyetleri gibi mağlubiyetleri de şanlı ve ibretli”

 

 

meydanistanbul

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

Azâmet ve Kibriyâ Hakkında Muhteşem Bir Bahis

Azâmet ve Kibriyâ Hakkında Muhteşem Bir Bahis Bediüzzaman Hazretlerinin muhteşem eseri Âyetü’l-Kübrâ’nın Mukaddimesinde yer alan, …

Önceki yazıyı okuyun:
Evlendikten Sonra Düzelir (mi?) / Nazlı Özburun

Evlendikten Sonra Düzelir (mi?) / Nazlı Özburun Evlenme kararı verilirken karşı tarafı yepyeni bir adam/kadın …

Kapat