Ana Sayfa / KASTAMONU / İz Bırakanlarımız / Eski Kastamonu Milletvekili İsmail Hakkı Yılanlıoğlu’nun Nur Talebeleri ve Risale-i Nur Hakkındaki Meclis Konuşması

Eski Kastamonu Milletvekili İsmail Hakkı Yılanlıoğlu’nun Nur Talebeleri ve Risale-i Nur Hakkındaki Meclis Konuşması

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

Bundan 57 sene önce (1962) dönemin Kastamonu milletvekili merhum İsmail Hakkı Yılanlıoğlu’nun İçişleri ve Adalet Bakanlarınca cevaplanmasını istediği soru önergesi, verilen cevap üzerine yaptığı konuşması. Tarih, 12 Kasım 1962.

***

— Kastamonu Milletvekili İsmail Hakkı Yılanlıoğiu’nun, Türkiye’deki Nurculuk meselesinin mahiyetine ve Risalei Nur Külliyatı adiyle yayınlanan eserlerin yasak edilip edilmediğine dair soru önergesi ve Adalet Bakanı Abdülhak Kemal Yörük ile İçişleri Bakanı Hıfzı Oğuz Bekata’nın sözlü cevapları (6/379)

BAŞKAN — Sayın Yılanlıoğiu arkadaşımız ‘buradalar mı?.. Burada. İçişleri vıe Adalet Bakanları burada, soruyu (okutuyorum.)
4.9.1962

Millet Meclisi Yüksek (Başkanlığına
Aşağıdaki soruların Adliye ve İçişleri Bakanlarınca sözlü olarak cevaplandırılmasına delâlet buyrulmiasını saygılarımla rica ‘ederim.

Kastamonu Milletvekili
İsmail Hakkı Yılanlıoğiu

1. Türkiye’de zaman zaman efkârı umumiyeyi meşgul eden (Nurculuk) meselesinin mahiyeti nedir?
2. Risalei Nur Külliyatı adı altında neşredilen eserlerin okunması ve “basılması yasak edilmi imidir?
3. Şimdiye kadar ‘bu risaleleri basan, yayan ve okuyanlar hakkında kaç defa tahkikat açılmış ve kaç kişi mahkûm edilmiştir?
4. ‘T. C. mahkemelerinde hakkında beraet
‘kararı verilen «Nurcular» halen kontrol altında mıdır?

BAŞKAN — Sayın İçişleri Bakanı.
İÇİŞLER BAKANI HIFZI OĞUZ BEKATA
(C. Senatosu Ankara Üyesi) — Muhterem arkadaşlarım, Kastamonu Milletvekili Sayın İsmail Hakkı Yılanlıoğlu tarafından Tür’kiye’deki Nurculuk meselesinin mahiyetine ve Risale-i Nur Külliyatı adiyle yayınlanan ‘eserlerin yasak edilip edilmediğine dair verilen sözlü sorunun Bakanlığımı ilgilendiren kısımlarına cevaplarımı arz ediyorum.

1. Bir mezhep ve tarikat olduğuna dair hakkında kesin bilgi bulunmıyan Nurculuk, kanun dışı bir faaliyettir. Çünkü nurcular gayelerinin islâmlık prensiplerini müdafaa etmek olduğunu söylemekte iseler de, şimdiye kadarki davranı ve faaliyetlerlinden esas gayelerinin şeriatın ihyası, şer’î kanunların tatbiki, lâiklikle mücadele ve nihayet şeriat ahkâmı ile idare edilecek bir Devletin kurulması olduğu anlaşılmaktadır, ki bunun için kanun dışı sayılmıştır.
2. Risalei Nur Külliyatı adı altında neşredilen eserlerden beşi muhtelif tarihlî Bakanlar Kurulu karariyle yasak edilmiştir. 73’ü de muhtelif mahkemeler kararı ile toplattırılmış ve imha olunmuştur.
3. Şimdiye kadar gayrikanuni hareketi tesbit edilmi 47 şahıs mahkeme karariyle muhtelif hapis ve para cezalarına mahkûm edilmiştir.
4. Kanun dışı harekette bulunmıyan vatandaşların takibedilmesi bahis konusu değildir.
BAŞKAN — Sayın Adalet (Bakanı.
ADALET BAKANI ABDÜLHAK KEMAL
YÖRÜK (Ankara) — Çok muhterem arkadaşlar, muhterem Kastamonu Milletvekili Yılanlıoğlu’nun Nurculuk hakkında vermi olduğu takrire muhterem refikim İçişleri Bakanı bâzı izahatta bulundular. Bendeniz de mütebaki kısmı hakkında (Bakanlığımın bu hususta toplatmış olduğu malûmatı arz edeceğim.

Muhterem arkadaşlarım, Risale-i Nur Külliyatı adı altında neşredilen eserlerin intişarı 1952 senesinde başlamış ve devam etmekte bulunmuştur. Bu, Saidi Nursî’nin bâzı kitaplarına verilen bir isimdir.

Bu eserlerin basılması ve okunması umumi olarak kanunen yasak edilmiş değildir. Kütüpanelerimizde de bu mevzua dair kitaplar mevcuttur. Ancak, birtakım broşürler faalinde zaman zaman neşredilen bu eserlerden bir kısmının neşri menedildiği gibi, bir kısmı da mahkeme karariyle toplattırılmıştır. Esas itibariyle basılması ve yayılması serbest olanlardan neşir ve tevzii mahzurlu görülen eserlerin mahiyeti, şüphe üzerine bilirkişilere incelettirilmekte ve suç mevzuu taşıyanlar hakkında takibat yapılmaktadır.

Anayasamızın 22’nci maddesi basın hürriyetini esas olarak kabul etmi ve bunun dışında gazete, dergilenin toplattırılmasını kanunun açıkça gösterdiği suçların işlenmesi haline inhisar ettirerek mahkeme kararına bağlı tutmuş ve bu cümleden olmak üzere, T. C. K. nun 36’ıncı maddesi suç mevzuu olarak görülen yazı ve eserlerin toplattırılması esasını kabul etmiştir.

Bu arada yalnız 4 .7.1960 tarih ve 9 sayılı Kanun, Devlet aleyhine, zümre tahakkümüne, harb esnasındaki asılsız neşriyata, ayrıca laikliğe aykırı ve müstehcen neşriyata dair T. C K. nun 140, 142, 161, 163 ve 426’ncı maddeleriyle Vicdan ve toplanma hürriyetinin korunması hakkındaki Kanunun 1’nci maddesinde gösterilen suçlarla ilgili neşriyatın (mevkuteler hariç) kaza mercilerince karar verilinceye kadar dağıtılmamaları ve dağıtılanların toplattırılmaları hususunda İçişleri Bakanlığına yetki verilmesi esasını kabul etmiştir.

Risalei Nur adı altında neşredilen eserlerden dolayı, yayınlar hakkında yapılan takibata gelince;
Şimdiye kadar bu mevzuda neşriyat veya propaganda yapanlar hakkında yurdumuzda 162 vaka zuhur etmiş, yani C. Savcılıklarına intikal etmiş, C. Savcılıklarınca bunlardan 123 adedi hakkında âmme dâvası açılmış, 8’i hakkında İhzari tahkikata devam etmekte bulunmuş ve 38’i hakkında takipsizlik kararı verilmiştir.

Sorgu hâkimliklerine intikal eden dâvalardan 93’ü hakkında meni muhakeme veya beraet ve mahkemeye intikal edenlerden de 5’i hakkında mahkûmiyet kararı verilmiştir. Meni muhakeme kararları meyanında suç unsurları görülmeme mevzuuna dayanan kararlar bulunduğu gibi Af Kanunu veya zaman aşımı sebepleriyle verilen kararlar da vardır, Bu meyanda 53 mevzuda zabıt ve müsadere kararı verilmiş bulunmaktadır. 

Bilgi olarak arz edelim ki;
Bu mevzuda (Nurculuk mevzuunda) tahkikat ve takibat, yurdumuzun muhtelif merkezlerine nazaran, şu suretle taksim edilmiştir.

Birinci derecede 34 iş ile İsparta, bunu takiben 21 iş ile Ankara, 9 iş ile Urfa, 8 iş ile İstanbul, 6 iş ile Burdur, 5 iş ile Samsun ve ikişer ve birer iş ile diğer bâzı vilâyetler gelmektedir.

BAŞKAN —Sayın Yılanlıoğlu…

İSMAİL HAKKI YILANLIOĞLU (Kastamonu) — Muhterem arkadaşlarım, sözlü soruma verdikleri cevaptan ötürü İçişleri ve Adalet Bakanı beyefendilere çok teşekkür ederim.

İçişleri Bakanı Beyefendi Nurcuların (şeriat istediklerini ve kanun dışı hareket ettiklerini beyan buyurdular. Kendilerine bu isnatlarının vãridolmadığnı, mahkeme kararlarını ibraz etmek suretiyle ispat edecek ve ilgili vesikaları ayrıca sunacağım.

Muhterem arkadaşlarım, milletin vekili ve kanun koyucusu olarak… (“Nurcuları mı müdafaa ediyorsun” sesleri) Ben kim olursa olsun, milletin vekili olarak, haksızlığa uğrayan herkesi müdafaa ederim. Mesnetsiz de konuşmam, vesikalara müstenit konuşurum. Milletin vekili ve kanun koyucusu olarak Yüksek Meclisi teşkil eden siz muhterem arkadaşlarımdan hiçbirisi asil Türk milletinin kabul ettiği Anayasa ve Anayasaya uygun olan mer’i kanunların ihlâl edilmesine, çiğnenmesine ve dolayısiyle hiçbir vatandaşın kanunsuz olarak ızrar, taciz ve haksızlığa maruz bırakılmasına rıza göstermez. Bundan zerre kadar şüphe etmem.. Cemiyet nizamı kanunla düzenlenir. Kanunlara riayet edilmediği zaman cemiyet nizamı derhal bozulur. Kanuna saygısızlık, millete ve milleti temsil eden Yüce Heyetinize saygısızlık demektir.

Adalet, Mülkün Temelidir, diyoruz. Kanunsuz, keyfî hareketler mülkün temeli olan adaleti bir kurt gibi kemirir.

Adaleti tevzi ve temsil eden Türk mahkemelerinin verdiği kararı hiçe sayarak, birtakım kanunsuz emirler ve idari tedbirlerle, bâzı vatandaşlara eza etmek kimsenin hakkı değildir. Ve hiç kimseye böyle bir salâhiyet verilmemiştir.

Bir isnadın, bir iftiranın ve bir suçun mahiyetini mahkemeler inceler ve nihai hükmünü verir. Mahkemece beraet kararı verildikten sonra bu kararı gölgeliyecek şekilde hareket etmek hiç de doğru değildir. Şimdiye kadar Nurcular ve Nur risaleleri hakkında, Sayın Adliye Vekili Beyefendinin de arz ettiği gibi, yüzlerce mahkeme cereyan etmiş ve fakat ekseriyeti beraetle neticelenmiştir. Ve bu beraetler ehli vukuf raporlarına istinad ederek verilmiştir.

Anayasanın 22 nci maddesi, Türkiye’de yayınlanan gazete ve dergilerin toplatılması işini hâkimin kararına bağlamıştır. Mahkeme kararı olmadan bu gibi toplamaların yapılması, elbette, tasvib edilemez.

Muhterem arkadaşlarım, melek gibi bir insana dahi yüz defa iftira edilse, hiç olmazsa birisi tutar. Memleketteki komünizm tehlikesi karşısında en büyük silâh mensub olduğumuz İslâm dînine imanla sarılmaktır, iman silâhı ile
mücehhez olan bir insana komünizm zehiri tesir edemez.

Fiilleri, sadece Kur’anı Kerim’in tefsirini okumaktan ibaret olan temiz insanları baskı ve kötü zan altında tutmak hem lâikliğe hem de Anayasaya aykırıdır.

İçişleri Bakanlığının 22.6.1960 gün ve 54787 sayılı tamimine istinaden bu vatandaşlara yapılan muameleler kanunsuz ve bir salâhiyet tecavüzüdür. Zira, 5680 sayılı Basın Kanununun 31’nci maddesine göre Bakanlar Kurulu ve acele hallerde İçişleri Bakanlığı ancak yurt dışında basılan eserlerin dağıtılmasını önliyebilir. Hal böyle iken, İçişleri Bakanlığının, mer’î kanunlara aykırı olan mezkûr tamimi iptal etmesi şayan arzudur.

Bahusus, Anayasanın 132’nci maddesi: “Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez” derken; yine Anayasanın 19’ncu maddesi; “Herkes, vicdan ve dinî inanç ve kanaat hürriyetine sahiptir.” derken, evinde Kur’­an-ı Kerim, En’am ve Nur risalesi bulundu diye vatandaşlar mahkemelere sevk edilirse elbette Anayasanın ruhu zedelenmiş olur.

Diğer taraftan, muhtelif ağır ceza, örfi idare, asliye ceza mahkemelerince aynı suç delilleri ve birçok Nur talebeleri beraet kararı aldıkları halde, tekrar ve tekrar dâva ikame ederek mahkemeleri fuzuli yere işgal etmek ve bir mahkemenin verdiği karardan şüphe eder gibi aynı dâva konularını diğer mahkemelerde inceletmek doğru olmasa gerektir. Hürmetlerimle. 

RUH SOYER (Niğde) — Nur talebesi nedir, izah eder misiniz?

İSMAİL HAKKI YILANLIOÖLU (Devamla) — Onlara verilen isimdir. Adliye Vekili izah etti.

12 .11.1962

***

İsmail Hakkı Yılanlıoğlu kimdir?


Ankara Kocatepe Camii Yaptırma ve Yaşatma Derneği Kurucu Başkanı, eski milletvekili, parti genel başkanı, yazar, veteriner hekim, asker, öğretmen.

7 Kasım 1918 tarihinde Kastamonu’da doğdu. Kastamonu’nun meşhur, kökleri Abdülfettah-ı Velî’ye dayanan Yılanlıoğlu ailesindendir. İlköğrenimini Kastamonu’da, orta öğrenimini Kastamonu, Yozgat ve Eskişehir’de yaptı. Gazipaşa İlkokulu (1931) ve Eskişehir Lisesi (1938) mezunu.

1942 yılında Askeri Veteriner Fakültesi’ni bitirdi. Askeri birliklerde veteriner hekim olarak çalıştı. Konya Astsubay okulunda öğretmenlik yaptı. 20 Ağustos 1960 tarihinde Milli Birlik Komitesi tarafından emekliye sevkedildi.

Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi saflarında siyasete girdi. 1961 ve 1965 yılında bu partiden Kastamonu milletvekili seçildi. Milletvekilliği sırasında CKMP Genel Başkan Vekilliği, CKMP Meclis Grubu Başkan Vekilliği, TBMM Tarım Komisyonu Başkanlığı ve Milliyetçi Hareket Partisi Genel Sekreterliği görevlerinde bulundu.

1983 yılında bir süre Muhafazakâr Parti Genel Başkanlığı yaptı.

Ankara Kocatepe Camii Yaptırma ve Yaşatma Derneği başkanlığı yaptı. Caminin inşaatının tamamlanmasından sonra İstanbul’a taşındı.

Türkiye Milliyetçiler Birliği, Ankara Aydınlar Ocağı, Türk Ocağı, Türk Parlâmenterler Birliği, Mehmet Âkif Ersoy Kültür ve Sanat Vakfı, Türkiye Yazarlar Birliği, Huzur ve Yükseliş Derneği üyesiydi.

Şiir ve makalelerini 1938 yılından başlayarak Kopuz, Doğrusöz, Çınaraltı, Çığır, Türkeli, Devran, Orkun, Gurbet, Kürşad, Altınışık, Halka Doğru, Ocak, Özleyiş, Töre, Ötüken, Kudret, Diyanet, Millet, Hergün, Bayrak dergi ve gazetelerinde yayınlandı.

Evli ve beş çocuk babası olan Yılanlıoğlu, 6 Temmuz 1992 tarihinde İstanbul’da vefat etti. Kastamonu’da Merkez ilçeye bağlı Numanlar Köyü’nde defnedildi.

Eserleri:

1.Müslüman Türk Çocuklarına Armağanım (Manzum Piyes,1951)
2.Meş’alem, (Şiir,1957)
3.Manzum Öğütler (Şiir,1960)
4.Üç Büyük Tehlike/ Siyonizim-Komünizm-Masonluk (1968)
5.Güzel Ahlak (1974)
6.Manevi Değerlerimiz ve Yapılan Tahribat (1977)
7.Kader Yolu (İlahiler, 1977)
8.Şehid Ocağı (4 Perdelik Piyes, 1981)
9.Yol Boyunca (Şiir,1982)
10.Kocatepe Camii Nasıl Yapıldı (1987)
11.Armağan (şiir)
12.Arif Hoca
13.Aklın Çözemedikleri (1987)
14.İlâhî Hikmetler (1991)

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

Kastamonu Sancağı’ndan Medine-i Münevvere’ye Tahsis Edilen Vakıflar (XV-XVI. Yüzyıllar)

Kastamonu Sancağı’ndan Medine-i Münevvere’ye Tahsis Edilen Vakıflar (XV-XVI. Yüzyıllar) (…) …Yine Kastamonu Sancağı’ndaki bu tür …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki yazıyı okuyun:
Hüseyin Avni Ulaş ve…

Zamanlardan bir zaman… O an ki “müstakim bir hat üzerinde" cereyan etmediği”, ”Zaman döne döne …

Kapat