Eski(mez) Normal ve Yeni Anormal…
Bir tanıdık anlatıyor: “Bir cenazemiz vardı; akrabalardan biri kamera karşısında ağıt yaktığı videolar çekip whatsapp grubumuza gönderiyordu”.
Başka biri anlatıyor: “Umreye giden bir yakınım orada içlenerek dua ederken bizi arayıp canlı yayında izletiyor.”
Bir başkası: “Kuzenim Ayasofya’da gözleri kapalı-boynu bükük şekilde dua ederken çektirdiği pozları ‘herkese kısmet olur inşallah’ etiketiyle yayınladı.”
Bir diğeri: “İş arkadaşım Kabe’de tavaf yaparken canlı yayın açıp, aynı anda yorumlara ve beğenilere cevap verdi.”
Bir başkası, kestirdiği kurbanlıkla ve dağıtılacak et poşetleriyle fotoğraflarını çekip sosyal medyadaki pek çok platformdan yayınlamakta.
Veya başka biri, arka planına hasta yatağında ve kendinden geçmiş vaziyetteki yaşlı bir adamı aldığı pozlarını ‘hasta ziyaretindeyiz, Allah şifa versin’ notuyla paylaşıyor.
Ve daha bir dolu örnek… Bu haller normal mi (yoksa bunu sormak dahi abes midir?), ya da “bu eskiden de normaldi de şimdi daha görülür oldu” diyenler mi haklıdır, insan ne diyeceğini bilemiyor bazen.
Ama şu var ki, “hayır, bu normal değil!” diyenlerimiz de artık normali ifade etmiyorlar sanki… Ve bir çırpıda sergilenebilen şu tuhaf -hem de hayli tuhaf- anormallikler artık yeni ‘normalimizi’ anlatıyorlar gibi!
Bu değişim biraz da lise felsefe hocamız Hüseyin Şığva’nın (nam-ı diğer “Hösiin babanın”) şu savını hatırlatıyor: “Anormal bir toplumda normal davranmak da anormalliktir!”. Eh durum buysa, bu demektir ki bizler, şu eski normaller-yeni anormaller, bu yeni ‘normale’ karşı emaneti böyle anormal sınıftan teslim edeceğiz herhalde (veya umarım demek daha doğru “herhalde” yerine ).
Ne de olsa, anormalliğin ne kadar ‘normale dönüşürse dönüşsün’ hiçbir zaman tahtına kurulamayacağı bazı normaller de var şu âlemde. Hem de ne kalabalıkların, ne yeni trendin, ne zamanın ruhunun, ne de başka bir şeyin dönüştürebileceği normaller…
Son söz: Her biri birer sosyo-psikolojik kavram olarak “görüntü, imaj, makyaj, teşhir, beğeni” gibi yönlendiriciler, ne yazık ki “içtenlik, samimiyet, öz, empati, hele ihlas gibi değerleri” bazen bir çırpıda unutturabiliyorlar bize.
Ve bunu ise en çok da normali ve anormali popüler kültürde dönüştürerek yapıyorlar ‘galiba’…
05. 2023
Mustafa H. KURT
- Mutluluk İçli Köftede midir? - 19 Haziran 2024
- Sen misin Haddi Çiğneyen? - 10 Mart 2024
- Varoluşu Fanilikte Aramak! - 11 Eylül 2023
- Eski(mez) Normal ve Yeni Anormal… - 10 Haziran 2023
- Goethe ve Mahzun Eseri “Batı-Doğu Divanı” - 2 Nisan 2023
- O “uymaz özellikler” - 2 Kasım 2022
- ‘Bilmediğiniz Durumlar Var’ Sapması - 17 Aralık 2021
- Sıradan, sırası gelmiş bir gün… - 16 Kasım 2021
- ‘Bu yolda da kaza olur mu hiç?’ - 9 Temmuz 2021
- “Hangisini seçmeli?” - 8 Haziran 2021