Eşkıyanın oğlu evliya olabilir
Veda haccında yüz binin üzerinde kişiye hitap eden peygamber efendimizin sesi her tarafa ulaşmıyordu. Bunun için sesi gür olan Rebia b. Ümeyye b. Halef isimli sahabe geldi. Sesi gürdü ve peygamber efendimizin sesini, sesin ulaşmadığı yerlere ulaştırıyordu.
Rebia isimli bu sahabe Ümeyye b. Halefin oğluydu. ÜMEYYE ise ölünceye kadar İslam’a, müslümanlara karşı olan, müslümanlara işkence eden biriydi.
Babası, İslam’ın ve peygamberin sesini kısmak için uğraşmıştı. Ama Allah’ın takdiri ise onun oğlunun sesiyle İslam’ın ve peygamberin sesini gür çıkarmaktı.
Din görevlisi/gönüllüsü kardeşlerim! Camiye/okula/kursa gelen hiçbir çocuğu babası ile yargılamayın. Farklı muameleye tabi tutmayın.
Nuh peygamber gibi büyük bir peygamberden kafir bir evlat çıkabilir. Ümeyye gibi birinden de Rebia gibi İslam’ın gür sadası çıkabilir.
***
İmamlık yaparken bazen nikah kıymaya giderdim. Kapıda ya da evin içinde beni biraz bekletirlerdi. Sebebini sorunca gelin müsait değil, derlerdi. oda müsait olunca bakardım ki, gelinin omuzlarına birer yazma, başına bir kaç yazma atmışlar, kol kısımlarına da başka yazma… Yani gelinin gelinliği pek de uygun olmadığı için yama ile kapatmaya çalışmışlardı. Gittiğim çoğu yerde durum aşağı yukarı böyleydi.
Günün birinde dayanamadım. Düğün sezonu açılmadan düğünle ilgili bir hutbe hazırladım. İki kişinin havaya kaldırdığı Kur’an’ın altından baldır bacak açık gelinin geçmesinden, davulcu, zurnacı, düğünlerdeki israf, gösterişe değindim. son olarak dedim ki: Bu gelin sabahtan beri davulcunun karşısında oynuyor haram değil, zurnacının karşısında oynuyor sıkıntı değil, orkestranın karşısında hopluyor zıplıyor günah değil, herkesin karşısında her tarafı açık bir şey olmuyor da neden nikah kıyarken gelini battaniyeye sarar gibi çıkartıyorsunuz? Herkes namuslu da hoca mı namussuz? ya da herkesin görmesi caiz de hocanın görmesi mi caiz değil?
Tabi şunu da ekleyeyim. Bu işin espri kısmıydı. Halkımız günah-sevap-haram gibi konularda ne kadar yanlış yaparsa yapsın hocayı temiz görürler. onu kendi işlerine ortak etmek istemezler. Hoca’nın karşısına battaniye ve yazmalara sarılmış gelin hocaya ve dine olan hassasiyetlerinden geliyor.
Hocalar kendilerine verilen bu değeri bilmeleri gerekir. Hocaya verilen değer ise hocanın şahsıyla ilgili değildir.Hocanın taşıdığı görev ve sorumluluktan yani dini hassasiyetinden geliyor. Eğer böyle bir derdi yoksa onu zaten içkili düğüne bile davet ederler.
***
Bizim dünyamız büyük, hayallerimiz büyük, ideallerimiz büyük…
Küçük dünyası olanların sınırları bellidir. Ya ırkının ya şehrinin ya da ideolojisinin ötesine geçemez…
Bizim dünyamız her renge açık, her düşünceye açık, her dine açıktır.
Bizim düşüncemiz bu yüz yılda ortaya çıkan ve hakim olan düşünce değildir. Bizim düşüncemiz Hicaz topraklarında, Irak’ta, Suriye’de, Yemen’de, Mısır’da, Türkiye’de, Afrika kıtasında, İslam dünyasının başkentlerinde diğer din mensuplarının bugüne kadar gelmesini kabul eden geniş bir düşüncedir.
Burada şuculara buculara yer yok diyenler, küçük bir dünyada değil, kısır bir düşüncede, çıkmaz bir sokakta yaşıyor.
Bizim dünyamızda herkese yer var. İsteyene toprak üstünde, istemeyene toprak altında…
- Ramazan-ı Şerif’in İki Kahramanı İmamlar ve Kadınlar - 9 Nisan 2024
- Dibine Kadar Günaha Dalmamız Yüzünden mi İçimizdeki Mücadele Aşkını Kaybettik Acaba? - 31 Ekim 2023
- Bir kimse günah işlemesine rağmen nasıl olur da daha çok kazanır? - 4 Ağustos 2023
- Her Mezhep Bir Sünneti İhya Ediyor - 26 Temmuz 2023
- Yaz Kur’an Kursu Öğrencilerine Bir İz Bırakalım - 6 Temmuz 2023
- Allah insana çevresi ile haber gönderir. - 16 Haziran 2023
- Düşmanın Nazarında Adın Nasıl Geçiyor? - 21 Mayıs 2023
- Cennette Sizi Arayıp Soracak Bir Dostunuz Var mı? - 2 Mayıs 2023
- Kınadıklarımızın Sınandıkları İle Sınandık mı Hiç? - 26 Nisan 2023
- Günahlar Kendisini Nasıl Belli Eder? - 16 Mart 2023