Ana Sayfa / Yazarlar / Estetik Değer Kategorilerinde Kemâl

Estetik Değer Kategorilerinde Kemâl

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

Estetik değer kategorilerinde kemal yeni terimle yetkinlik manasında algılanmaktadır. İş hayatında bürokraside yetkinlik mesleğini hakkiyle fonksiyonel olarak idare etmek anlamına gelmektedir. Estetik kitaplarında kainataki varlıkların yetkinlikleri yani bir varlık hangi maksad için kullanılıyorsa o varlık o gayeyi eksiksiz yerine getiriyor. Bu evrensel kemalat söz konusu edilmemektedir. Bir tavuk insan içinhayati önemde olan yumurtası o sünepe haliyle en harika şekilde yapıyor, bir koyun etini ve sütünü en ideal şekilde meydana getiriyor ve insana sunuyor, bulutlar yağmur veriyor, durduğu yeri biliyor, yaptığı işi bilse de bilmese de o işe göre kurgulanmış, bu kadar canlı kainatın umumu nizamında yerlerini almışlar, hepsi bir arada görevlerini yapıyorlar. Bu umumi bir kemalatı gösteriyor. Bediüzzaman bu faaliyeti kemalat olarak isimlendiriyor.

“Evet bu kainatın bütün ulvi hikmetleri, harika güzellikleri, adilane kanunları, hakimane gayeleri, hakikat-ı kemalatın vücuduna bedahetle delalet, ve bilhassa bu kainatı hiçten icad edip her cihetle mücizatlı ve cemalli birsurette icad eden Halık’ın kemalatına ve o halikın ayine-i zişuuru olan insanın kemalatına şehadeti pek  zahirdir.

Madem kemalat hakikatı vardır. Ve madem kainatı kemalat içinde icad eden  Halık’ın kemalatı muhakkaktır. Ve madem kainatın en mühim meyvesi ve arzın halifesi ve Halık’ın en ehemmiyetli masnuu sevgilisi olan insanın kemalatı  haktır ve hakikatlıdır. Elbette bu gözümüzle gördüğümüz kemalli ve hikmetli kainatı fena ve zevalde yuvarlanan ve neticesiz olarak tesadüfün oyuncağı  tabiatın melabegâhı, zihayatın zalimane mezbahası zişuurun dehşetli hüzüngâhı suretine çeviren ve asarıyla kemalatı görünen insanı en biçare, en perişan ve en aşağı bir hayvan derekesine indiren ve Halık ‘ın ayine-i kemalatı olan bütün mevcudatın şehadetiyle  nihayetsiz kemalat-ı kudsiyesi bulunan, o Halık’ın kemalatını setredip perde çekerek netice –i faaliyetini ve hallakiyetini iptal eden şirk elbette olamaz ve hakikatsızdır.”

Adem babamız yer yüzüne geldiğinden beri bu hakikat vardır, sayısız yıllar asırlar çağlar gelmiş geçmiş hâlâ insanlar ilim felsefe ve sanat bu harika kemalatı anlatamamaktadır. Ne gariptir  değil mi, Yahudi asıllı bir  fizyolog bir öğrencisinden dinledim derste demiş ki “fizyoloji okuyup da Allah’ı tanımayana hayret ederim.” Bunu bana doktor Ahmet Abi söylemişti. Felsefenin çok yönlü çıkmazlarını anlatamadık, ene ve zerreyi dinledim okundu ses yok kapattı. O  bahis nasıl anlatılmadan izah edilir. O “en dindar filozof bile bunu on iki saatte yazamaz” diyor. Biz bunlar değil falan adamın adını kullanırsak zorunlu bir yazıda bahsedersek dünya yıkılıyor onunla uğraşıyoruz. Büyük hakikatlerle uğraşamayınca küçük dedikodular ve siyaset hayatımızı zehir ediyor, nice adamları küçük mülahazalarla boşluğa ittik. Medet Ya Seyyid ül Kevneyn medet.

Sanatta an finiş art var yani bitmemiş sanat eseri, ünlü bir ressam bir kilisenin duvarına resim yapmış bırakıp gitmiş  yarım kalmış, o yarım eser tamından daha şöhret olmuş, meşhur bir kadın heykeli var kolları yok, o da yarım sanat olanak meşhur olmuş, Tanpınar’ın Aydaki Kadını bitirilmeden yazar ölmüş ama birileri tamamlamış bitmemiş sanat esri olmamış.

Saat mütemadiyen resim, heykel ve mimari, üserinde durur estetik yorumlar yapar. İnsanın heykelini yapar, insanın ahsen-i takvimine kayıtsız kalır. Bu müslüman dünyasının batıyla yarışacak bir estetik ve sanat felsefesi olmayışından Osmanlı hem sanatın haysiyetini hem de sanatcının haysiyetini  korumuş. Çünkü güçlü, bin zayıfız ve  kaselisiz. 

Ulvi hikmetler 

Harika güzellikleri  

Adilane kanunları

 Ulvi hikmetler, yaratılışın bizim anlayacağız hikmetleri kolay ama Allah’ın yaratmaktaki hikmetleri bizim bildiğimiz değil, bunlara Kur’an da ilmiledün diyor, ledün kelimesinin Kuran’da tasrifi uzun bir bahis. İnsanın kendine dönük gayeleri bir Allah’ın gayeleri bunlar da uzun bahisler. Allah kendi sanatını seyreder en güzel şekilde mahlukat yaratılması güzel yaratma gayesi, ayrıca bizim bilmediğmiz gayeler var, Peygamberimiz “Eğer benim bildiğimi bilseydiniz çok ağlar az gülerdiniz tiyor,” biz bilmyoruz, kabına ihatasına göre bilir. 

Bu dört şey Allah’ın kemalatını gösteriyor. 

Harika güzellikler, sanatın delirdiği konu ama sadece insanın yaptığı eserlerle meşgul, insanı yapan söz konusu değil. Harika güzellkler kitaplara sığmaz bulutların resmini yapan ressamlar var, on dakikada bulutlar yirmi kere değişiyor, hangi birini yapasın. Sema sahifesinde sayısız sanat eserleri var, ama sanat onlarla uğraşmaz. Hastahanedeyim kızım bir çiçek demeti getirdi elli tane çiçek var, peygamberimiz çiçeği öper  “sen Allah’ın şevketisin” dermiş. Şevket ne demek azamet ve heybetin bir küçük çiçeğe yansıması. Her çiçek bütün estetik temaların ve ölçütlerin hepsini kendinde taşır çiçeklerin estetiği ile kitaplar yazılmamış. 

Yüz yıldır falan adamı eleştiririz bir de biz bir adam çıkarsaydık, bu şekilde adam çıkmaz. Cudam çıkar.

Adilane kanunlar, adalet varlığın yaratılışında adalet mizan ile alakalı bir bir koyunun tökezleyen yanı yok dengel, denge de adaletten adalet deyince aklımıza hep  mahkeme gelir asıl adalet her varlığa şikayetci olmadığı vücudu ve fonsiyonu vermek. Herkes verilenden memnun şikayetçi bir tek insan, benim niye falanım yok der. Bir de kanunlar birbiri ile çelişmiyor. 

Hakîmane gayeler.

Şehrin en büyük caddesinde bazan aylaklar dolaşır, bu kainata aylaklık için gelen yok. Herkes bir gaye için gelir ve gider. Bazan o kadar küçük sinekler görüyorum ki kitabı okurken üzerine konuyor  sayfayı kapatsam ölecek üflesem de ölecek bazısı ölüyor oraya yapışıp kalıyor,  o sineğin ömrü saniyeden daha az, ama bir görevi var. Oyle boşa gelmez gelemez, kimse okula kayıtlı değilse gidemez, bu büyük okulda herkes kayıtlı .Bir anlamı da gayeler birbiriyle çelişmiyor, sayısız mahlukun gayeleri hakim bir göz altında kimse kimsenin gayesini ibtal edemez, öyle olsaydı bütün küçük canlılar zayıflar yok olurdu. Kedi de öyle bir pedagojik anlayış var ki çevresindeki herkese farklı davranıyor, o kadar kadirbilir ki hayret ne hayret. Hem temizlik ne kadar kendini temizliyor bir yerine elini vursan hemen orayı yalar, temizler. Psikanalitik tedavi canlısı, kedilerin kıymeti hünüz anlaşılmamış, Üstat sineklerin hikmetini bilim daha çözmemiş diyor.

Bu dört hakikat kemalatın delilleri, buna ne söylesen azdır.

Hasta yatağımda yazdım, daha çok şey var. Devamı vakti merhununda.

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

‘Salâvatın Mânâsı Rahmettir!..’ 

‘SALAVÂTIN MA‘NÂSI RAHMETTİR!..’  “(Ey resûlüm!)  (biz) seni ancak âlemlere bir rahmet olarak gönderdik!..” (Enbiya,107) “İşte seni …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki yazıyı okuyun:
Olmasaydın Ey Nebi… (sav)

OLMASAYDIN EY NEBÎ... (SAV) Yaratılmasaydın Sen, yaratılmazdı âlem, Olmasaydın ey Nebî, yazmazdı Levh'e kalem. Nurunu …

Kapat