Ana Sayfa / Yazarlar / Eyüp Otman Ağabey

Eyüp Otman Ağabey

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

EYÜP OTMAN AĞABEY

Yıl 2005… Bursa’ya ikinci gidişimdi galiba… Okuldaki mesaim bitmiş, evdeki tamirattan bunalan ruhumu dinlendirmek maksadıyla Osmanlı’nın devletleşme başkenti olan Bursa yolunu tutmuştuk ailece.

Sağolsun, -kulağı çınlasın- gitmeden önce mazideki mesai arkadaşım ve kardeşim Hüseyin Yılmaz dostumdan Bursa’dan bir telefon isteyince RAHMETLİK Eyüp ağabeyinkini vermişti.

Eyüp Ağabey face’den de arkadaşımdı ve diğer kimi klasik Risale-i Nur okuyucuları gibi “ezberleri bozan” paylaşımlarımı kabul etmekle birlikte “daha mutedil” yazmamı – belki de haklı olarak- tavsiye ediyordu…

Facebook’ta paylaştığı resminden biliyorum. Arkaya taradığı parlak saçları, düzgün çehresini içerden bir fener gibi aydınlatıp gözlerinde canlı bir ışıltıya dönüşen tebessümü paylaştığı ve neşrettiği şiirleri her zaman hâfızamdadır.

Bursa’da kaldığım kayınbiraderim Hüseyin’in (Bozkan) evinden ettiğim telefonda hal hatır sorup elimde bir roman olduğu, tamamlamakta şüpheli olduğunu, dua beklediğimi söyledim. Bana işyerinin adresini verdi, görüşmemizin iyi olacağını demişti.
” Hiç endişelenip Meyus olma kardeşim. Herkes yazabiliyor da biz veya sen neden yazamayacak, tamamlayamacakmışsın? Takılma böyle şeylere…” Ne yazık ki otomobilimle görmediğinden uzak adresinde ziyaretim mümkün olmadı.

Eyüp Otman ağabeyle ilgili kalem oynayanlar dan biri de Hüseyin Yılmaz. Satırları şöyle:

“Hiç şüphesiz Mustafa Yılmaz ve diğer birkaç kişi ile grubu büyütmek mümkün. Eyüb Abinin dünyamdaki yerini farklılaştıran daha hususî şeyler de var. Bunların birincisi, ilk iş hayatımda ilk patronum olması idi… Bursa Kitab Kırtasiye isimli işletmede ilk işime başladığımda o müdürdü. Üç kişiydik, üçüncü arkadaşımız benden iki üç yaş küçük Yüksel isminde bir gençti. Yok, genç bir evliya diye düzeltmem lâzım.

Atom karıncalar gibiydi Eyüb Abi. Birlikte çalıştığımız dokuz ay zarfında oturduğuna da dinlendiğine de hiç şahid olmadım. Kapıdan içeri adımını atan ilk mekteb talebeleri de emekliliğe gün sayan evrak memurları da onu hep ayakta, gülümseyen yüzü ile karşılarında bulurdu. Kendisine ayak uyduramadığımız vakitlerde sinirlendiği de olur ama tadını kaçırmazdı.

Daha sonraki yıllarda başıma buyruk, muteriz şahsiyetimle başımı derde soktuğumda bazen karşımda yer aldıysa da hiç kırıcı olmadı; kaybetmeye değil kazanmaya çalışıyordu. Benim fıtratımdaki insanların yalnızlığa mahkûm olduğunu bilmiyordu. Onun için de yalnız bırakmamak için uğraşıp durdu hep.

Fakir başladığı dünya hayatını zengin bitirenlerden oldu. Güzel paralar kazandı, işlerini büyüttü ama hiç değişmedi. Ne dost simasının iç feneri gülümseyişi söndü, ne gayreti zayıfladı, ne de kendisine o kadar yakışan tevazuuna kibrin, sonradan görmüşlüğün gölgesi düştü.

Şâir ve edibdi… “Aziz Üstadım” şiiri ile bütün Nur Talebelerine ulaşmış, muhabbetlerine mazhar olmuştu. Ne var ki, kimseyi kırmak ve gücendirmek istemeyen bu güzel insan bahis mevzuu İslâmiyet ve Risâle-i Nur olunca birden değişiyor; amansız bir savaşçı oluyordu. Sözünü esirgememekle kalmıyor, bazen yumuşatılması gereken hükümler verebiliyordu.
Son yıllarda hiç istemeden kendimi içinde bulduğum “Mutlak vekillik, Lugatçe, sadeleştirme, siyasette ifrat” gibi meselelerde hep yanımda oldu. Çoğu zaman beni korumaya çalışırken kendisini hedef haline getiriyor ama asla geri adım atmıyordu. Oysa onun imkânlarından çok daha fazlasına sahib Nur Talebelerinin çoğu gibi yıkılan bu dünyaya sırtını dönebilir, sessiz kalabilirdi. Bunu istese de yapamayacak kadar haysiyet sahibiydi Eyüb Abi.
Hastalandığını haber verdiğinde kendisine çörek otu, keten tohumu ve kabak çekirdeği yağlarını tavsiye ettim. Daha önceleri de ara ara kullanmıştı. Biraz geç kalmıştı ama onun gibi ben de atlatacağına inanıyordum. Kendisine ulaşabildiğim her gün aradım. Cevab veremez duruma düştüğünde de hep takibde oldum. O, bu badireyi de atlatacak ve birlikte “sağlıklı bir hayat” için daha çok çalışacaktık.”

Rabbimiz mekanını Cennet eylesin, akrabalarına sabrıcemil versin, amin.

Yazar : Mehmet Nuri BİNGÖL

BİYOGRAFİ
1961’de Şanlıurfa/Birecik’te doğdu. İlkokul ve ortaokulu aynı ilçede okudu. 1982’de İstanbul Edebiyat Fakültesinden mezun oldu. Anadolu’nun çok yöresinde Türk Dili ve Edebiyatı öğretmenliği yaptı.
Yazgı, Köprü, Bizim Külliye dergilerinde hikâye, deneme ve makaleleri yer aldı. Gap Gündemi, Tasvir, Yeni Nesil gazetelerinde yazıları yayımlandı. Birecik yıllıklarına alınmış şiirleri, yaptığı derlemeleri ve değişik site ve kitaplara alınmış makale, mülakat ve köşe yazıları bulunuyor.
Kitaplaşan iki eseri ve tefrika romanları Mehmet Nuri EMİNLER mahlasıyla yayımlanmıştır. Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmenliğine devam ediyor. Birecik’te temsilciliği açıldığı ilk günden beri Eğitim-Bir-Sen üyesi. Dört kızı ve üç torunu bulunuyor. Şanlıurfa/ Birecik’te ikâmet ediyor.

Tarık Buğra ile yaptığı mülakatın iktibas edildiği eserler:
Politika Dışı (Tarık Buğra)
Tarık Buğra’yla Söyleşiler (Mehmet Tekin)

Hikâyelerinin İktibas Edildiği Eserler:
Kedinâme (M. Nuri Yardım, 2019)
Dergizan Yıllığı (Ramazan Seydaoğlu, 2020)

İktibas edilen mahalli derlemeleri:
Cumhuriyetin 50. Yılında Birecik Yıllığı
Cumhuriyetin 70. Yılında Birecik Yıllığı

Tefrika Romanları:
Yokuşta ( 1986)
Yokuşta Tırmanış-1 (1984)
Yokuşta Tırmanış- 2 (1988)
Kafkasya’da Sarp Ufuklar (1981)

Kitapları:
Sürgündeki Çeçenya (1. Baskı: 1996; 2. Baskı: 2000) Gençlik Yayınevi
Nur Üstad (Biyografi- Deneme; 2002) Erguvan Yayınevi
Siyahtan Turkuaza (15 Temmuz) [Hikâyeler] 2021. KDY yayıncılık
Ver Elini Türkmeneli [Gönül Sayhası-1] (Roman) 2021, KDY Yayıncılık
Azada Yürüyüş [Gönül Sayhası-2] (Roman), 2021, KDY Yayıncılık, "Bir Başka Çeşme" (2022- KDY- Öyküler)

Tüm Yazıları Göster
Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

‘Salâvatın Mânâsı Rahmettir!..’ 

‘SALAVÂTIN MA‘NÂSI RAHMETTİR!..’  “(Ey resûlüm!)  (biz) seni ancak âlemlere bir rahmet olarak gönderdik!..” (Enbiya,107) “İşte seni …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki yazıyı okuyun:
Vahdet Abinin Ardından

Yahya Kemal’in Yavuz Saltan Selim ile ilgili âbide şiiri Selimname Rıhlet bölümü ile sona erer, …

Kapat