FAHR-İ KAİNAT EFENDİMİZ (ﷺ)’
O KAİNAT KİTABINI BAŞTAN SONA,
BÜTÜN HAKİKAT VE MANALARIYLE OKUMUŞ…
“Hem o acip kitabı bütün maânîsiyle,
hakaikiyle ders verecek birisini,
en birinci sahifeden tâ nihayete kadar üstünde ders vere vere geçirecektir!..”
(31. Söz)
Kitab-ı Kebir denilen Kainat kitabını
her bir peygamber birer cüz veya bir bölüm
veya birkaç sahife olarak okuyabilmiş…
Ancak
Alem-i Server, Fahr-i Kainat Efendimiz ((ﷺ)’
o kitabı baştan sona,
bütün hakikat ve manalarıyle okumuş ve mahlukata,
hususan zişuura,
hikmet ve marziyatını tebliğ
ve kulluk vazifesini tekammül ettirmiştir…
“İşte,
şöyle bir saray-ı âlemi,
kendi kemâlât ve cemâl-i mânevîsini görmek
ve göstermek için
bir meşher hükmünde açan Celîl-i Zülcemâl,
Cemîl-i Zülcelâl,
Sâni-i Zülkemâlin hikmeti iktiza ediyor ki,
şu âlem-i arzdaki zîşuurlara nisbeten abes ve faidesiz olmamak için,
o sarayın âyetlerinin mânâsını birisine bildirsin.
O saraydaki acaibin menbalarını ve netâicinin mahzenleri olan
avâlim-i ulviyede birisini gezdirsin ve bütün onların fevkine çıkarsın
ve kurb-u huzuruna müşerref etsin ve âhiret âlemlerinde gezdirsin.
Umum ibâdına bir muallim ve saltanat-ı rububiyetine
bir dellâl ve marziyât-ı İlâhiyesine bir mübelliğ
ve saray-ı âlemindeki âyât-ı tekvîniyesine bir müfessir gibi,
çok vazifelerle tavzif etsin.
Mu’cizat nişanlarıyla imtiyazını göstersin.
Kur’ân gibi bir fermanla O(ﷺ)’ şahsı,
Zât-ı Zülcelâlin has ve sadık bir tercümanı olduğunu bildirsin.
“Öyle bir kitabın
umumunu ve küllî hakaikini ders vermek için
gayet yüksek
bir seyr ü sülûk ettirmek hikmeten lâzımdır…
Yani,
birinci sahifesi olan tabakat-ı kesretin en nihayetinden tut,
tâ müntehâ sahifesi olan daire-i ehadiyete kadar bir seyeran ettirmek…” …
Aynen öyle de,
Nakkâş-ı Ezelî, şu kâinatı,
kemâlâtını ve cemâlini
ve hakaik-i esmâsını göstermek için öyle bir tarzda yazmıştır ki,
bütün mevcudat hadsiz cihetlerle
nihayetsiz kemâlâtını
ve esmâ ve sıfâtını bildirir, ifade eder!..” (31. Söz)
- Hayranlıkla Dinlediler ve İtaat Ettiler!.. - 18 Eylül 2024
- ‘Salâvatın Mânâsı Rahmettir!..’ - 14 Eylül 2024
- Eğer Allah Dileseydi Ne (biz) Şirk Koşardık, Ne de Atalarımız!..” - 11 Eylül 2024
- “Canımı Müslüman Olarak Al ve Beni Sâlih Kimseler Arasına Kat !” - 10 Eylül 2024
- Şehadette Niçin Hem Abduhu Hem Rasûluhü Diyoruz? - 2 Eylül 2024
- İttihad-ı İslâm’ı Israrla Önemsememek… - 30 Ağustos 2024
- Allah’ın Lûtfu ve Rahmetiyle, Ferahlasınlar… - 27 Ağustos 2024
- Sırf Allah ve Resûlü, Fazlından Kendilerini Zengin Etti Diye İntikam Almaya Kalktılar - 18 Ağustos 2024
- “Kader Bizi Böyle Bağlamış…” - 9 Ağustos 2024
- “Bir de Takvâ Elbisesi ki…” - 3 Ağustos 2024