Ana Sayfa / Yazarlar / Fatih Terim’in Vefası

Fatih Terim’in Vefası

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

Vefa ne güzel kelimedir. Bir gün bir adam içki içtiği için serkeşliğinden ve sarhoşluğundan sahabenin hakaretlerine uğrar, Cenab-ı Nebi her zaman olduğu gibi en ideal tutumu sergiler ve der ki: “Ama siz arkadaşınızın nefsine yardım ediyorsunuz” Bir gün bir hayvan ölüsünün yanından geçerken herkes burnunu tutar ve kokudan şikayet eder, yine peygamberimiz (asm) ölmüş hayvanın dişlerini göstererek “Ne de güzel dişleri varmış” der,” “İdfa’ billetî hiye ahsenu-sseyyie..”; siz kötülüğü en güzel şekilde savınız, demek.

Arda Turan bir zamanların efsane futbolcusu. İnsanlar da ağaçlar gibidir, baharı yaşar, sonra yaza gelir güzel meyveler verir, akabinde meyveleri dökülür, yaprakları sararır, kış gelince ölür, ikinci bir bahar o ölü kıştan doğar. Kur’an-ı Kerim‘de bir çok mesel vardır, Allah örnekler vererek anlatır birçok şeyi, dünya hayatı şu mesele benzer der, baharda neler olur anlatır, sonra yazda arkasından sonbahar ve kışı anlatır, ama değişmeyen ve mevsimlik olmayan ahiret hayatıdır.” Ve inneddârel ahireti lehiyel heyevan” Son on yıla yakındır, Arda Turan grafiği bozulmuş bir manzara gösteriyordu, eski günlerinin haşmeti ile tekrar o günlere dönmek istiyordu, ama kimse ona katılmadı,diri diri ona fatihalar okudular. Fatih Terim’in ne güzel hasletleri var,

Arda’yı takıma katmak istiyor, ama kimseyi yanında bulamıyor, böyle geçti günler, gariptir Arda’yı istemeyenler bir şekilde kaderin tensibi ile ortadan çekildiler, sonunda Arda bir maça çıktı ve bir gol attı, gazeteler “medya yıkıldı” diye fırtınalar kopardılar.

Peygamberimiz her zaman Hz. Aişe’nin yanında Hatice-i Kübra’dan bahseder, Hz Aişe “Ama Ya Resulallah hep Hatice hep Hatice” der. Ama Âişe, o çok başkaydı, der. Nurdan Damla’nın harika bir romanı var Flobert, ayarında bir kitap. Hz. Aişe’yi anlatıyor, onu Isparta’da roman dersinde anlattım. Bir de tarihî roman kitabımda otuz üç romandan biriydi Hz Hatice romanı. Öyle vefalıdır ki Zübde-i Kainat (asm), bazan Hz. Hatice’nin arkadaşlarına uğrar onlarla bir iki kelime eder, yine Hz. Hatice’yi anar.

Yedi sene Isparta’da ne hakaretlere maruz kaldım, defalarcc acil servislere gittim, darbedildim, arkadaşlarımdan biri gelip de “Yahu bu bizim arkadaşımız” demediler. Bediüzzaman kendine yirmi beş yıl çay kaşıklığı makamında bulunmuş bir demir parçasının çöpe atılmasına kızar, “O kaşık bana yirmi beş yıl hizmet etmiş, der, çüpten çıkartır kaşığı hizmetinde kullanır. Kullanılmış floresanları atan talebelerinden onları sorar, onlar, “tükenmişti Üstadım biz çöpe attık,” “İnsan oğlu ne kadar vefasız” der.

Empati çok önemli bir sanat ve hayat fenomeni. İnsan empati yani özdeşleşerek arkadaşının hayatına tarihin safhasına katılır, büyük sanatçıların empatileri zengin. Bediüzzaman ikinci hakikatte ağaçları hizmetçilere benzetir, dallarını da ellere, garsonlar gibi insanlara hizmet ederler. Bediüzzaman’ın empatisi bir kitaba sığmaz “bu söz güzeldir, ama onu güzelleştiren güzeller güzeli Hz. Muhammed’dir”

Nedim İstanbul’u anlatırken “Bu şehr-i Sıtanbûl ki bî-misl ü bahâdır / Bir sengine yek-pâre Acem mülkü fedâdır” Bu, şehirle ne kadar derinlikli bir empati kurduğunu gösterir. Alvarlı Efe köpeğin yattığını görür, “ya köpek yat sen benden eysen, nefsin mercimek mürcümek bilmez, kürkün eskimek küskümek bilmez” Yahya Kemal Akıncıları, o Avrupa’da iki yüz yıl akıncılık yapan kahramanları sayesinde yaşadığımız delikanlıları anlatırken onlardan biridir, işte empati güzelliği.

Akıncı 

Bin atlı akınlarda çocuklar gibi şendik

Bin atlı o gün dev gibi bir orduyu yendik

Ak tolgalı beylerbeyi haykırdı ilerle

Bir yaz günü geçtik Tuna’dan kafilelerle 

Şimşek gibi bir semte atıldık yedi koldan 

Şimşek gibi Türk atlarının geçtiği yoldan

Bir gün dolu dizgin boşanan atlarımızla 

Yerden yedi kat arşa kanatlandık o hızla …

Cennette bugün gülleri açmış görürüz de 

Hâlâ o kızıl hatıra titrer gözümüzde 

Bin atlı akınlarda çocuklar gibi şendik

Bin atlı o gün dev gibi bir orduyu yendik

İmparatorluk bitmiş, icraatlara karışmaz, ama Yahya Kemal mutsuz bir suskunlukla tarihe sığınır, atalarının haşmetli günlerine gider, kendini ve neslini teskin eder,buyük bir sabırdır.

Bediüzzaman’a benzer, her türlü olumsuzluğa rağmen, en makul  olanı yapmak, Ankara’nın nesi güzel derler o da “İstanbul’a dönüşü” der, ne kadar estetik ve empatik bir anlatış tarzı. 

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

‘Salâvatın Mânâsı Rahmettir!..’ 

‘SALAVÂTIN MA‘NÂSI RAHMETTİR!..’  “(Ey resûlüm!)  (biz) seni ancak âlemlere bir rahmet olarak gönderdik!..” (Enbiya,107) “İşte seni …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki yazıyı okuyun:
Ehl-i dalâlet cemiyet ve komitecilik mâyesiyle bir şahs-ı manevî ve bir ruh-u habîs olmuş, Müslüman âlemindeki vicdan-ı umumî ve kalb-i küllîyi bozuyor

(...)  Aziz kardeşlerim! Çok defa kalbime geliyordu “Neden İmam-ı Ali radıyallahu anh, Risaletü’n-Nur’a ve bilhassa …

Kapat