Ana Sayfa / Yazarlar / Felsefe ve Hikmet Muarazası

Felsefe ve Hikmet Muarazası

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

Felsefenin bakış açısı tamamen dünyevidir ve menfaat esaslıdır. Yani ehl-i felsefe için güneşin nasıl harika bir İlâhî sanat olduğu değil, insanlara ne gibi faydalar sağladığı önemlidir. [“Kime hikmet verilmişse, işte ona pek çok hayır verilmiştir.” (Bakara, 2/269)] Ayet-i Kerimesi meseleyi aydınlatmakta değil midir?

İnsanın gerek ferdî hayatını, gerek aile ve toplum hayatını düzene koyan bütün esaslar, Allah kelamında kemaliyle yer almıştır. Kur’an’ın bütün hükümleri hak ve hakikattir, hepsi hikmetli ve faydalıdır. Bunlara uyan kişi, hikmetin bir diğer tarifi olan “ahlak-ı İlâhîye ile tahallûk,” şerefine erer; Kur’an ahlakıyla ahlâklanır.

Cennet kıymetindeki bu büyük nimetin kıymetini bilmekle, şahsi ve toplum hayatımızı onun hikmetli kanunlarıyla tanzim etmemizin gereği de günyüzüne çıkmış oluyor. Hak ve batılın “muarazası” bir bakıma hakkı bulup onu kalben tasdik etmek demektir. 12. Söz’ün 1. ve 2. Esasında bu muaraza mukni şekilde açıklanır.

“Bir zaman hem dindar, hem gayet san’atkâr bir hâkim-i namdar istedi ki, Kur’ân-ı Hakîmi, maânîsindeki kudsiyetine ve kelimâtındaki i’câza şayeste bir yazı ile yazsın, o muciznümâ kamete harika bir libas giydirilsin.”

Madde-mana işbirliğinin ve uyumunun en güzel misali, ruhlarla bedenler arasındaki harika münasebette kendini gösterir. Koyunun ruhu uysal olduğu gibi, yünü de yumuşak, ayakları pençesiz, eti narindir. Aslanın ruhu ile pençesi arasında da buna benzer, ama ters yönde ayrı bir uygunluk vardır. Bir cümlenin de kelimeleri beden, manası ise ruh hükmündedir. Bir eserin yapılış gayesi onun ruhu veya manası hükmündedir. O eser bu gayeye göre şekillenir. Her parçası o gayenin tahakkukuna yardım edecek şekilde, büyüklükte, özellikte yapılır ve en uygun yere yerleştirilir.

“İşte o nakkaş zat, Kur’ân’ı pek acip bir tarzda yazdı. Bütün kıymettar cevherleri yazısında istimal etti. Hakaikının tenevvüüne işaret için, bazı mücessem hurufatını elmas ve zümrütle ve bir kısmını lü’lü’ ve akikle ve bir taifesini pırlanta ve mercanla ve bir nev’ini altın ve gümüşle yazdı. Hem öyle bir tarzda süslendirip münakkaş etti ki, okumayı bilen ve bilmeyen herkes temâşâsından hayran olup istihsan ederdi. Bahusus ehl-i hakikatin nazarına, o surî güzellik, mânâsındaki gayet parlak güzelliğin ve gayet şirin tezyinatın işârâtı olduğundan, pek kıymettar bir antika olmuştur. Sonra o hâkim, şu musannâ ve murassâ Kur’ân’ı, bir ecnebî feylesofa ve bir Müslüman âlime gösterdi. Hem tecrübe, hem mükâfat için emretti ki, ‘Her biriniz, bunun hikmetine dair bir eser yazınız.’”

Burada verilen temel mesaj, eşyanın ve hadisatın yaratılmasında ne gibi İlâhî gayeler olduğunun araştırılmasıdır. Bütün fen ilimleri kâinattaki varlıkların ve hadiselerin oluş gayesini ve faydalarını araştırırlar. Bunu yaparken kâinat kitabını yazan “kudret ve hikmet sahibi bir zat” olması gerektiğini hiç düşünmüyorlarsa, bu hikmet abesiyete kalbolur, yani yapılan iş gerçek manada hikmet değildir. Üstad’ın verdiği misalde bunu açıkça görmek mümkündür. Bu hakikati bilerek yapılan araştırmalar ise hakiki hikmettir. Nitekim Üstad Hazretleri Kur’an için “…nuranî hikmeti neşreden odur.” buyurmakla, diğer hikmetin zulmanî olduğunu ders vermiş oluyor.

“Evvelâ o feylesof, sonra o âlim, ona dair birer kitap telif ettiler. Fakat feylesofun kitabı, yalnız harflerin nakışlarından ve münasebetlerinden ve vaziyetlerinden ve cevherlerinin hâsiyetlerinden ve tarifatından bahseder, mânâsına hiç ilişmez. Çünkü o ecnebî adam, Arabî hattı okumayı hiç bilmez. Hattâ o müzeyyen Kur’ân’ı, bilmiyor ki bir kitaptır ve mânâyı ifade eden yazıdır. Belki ona münakkaş bir antika nazarıyla bakıyor. Lâkin, çendan Arabî bilmiyor, fakat çok iyi bir mühendistir, güzel bir tasvircidir, mahir bir kimyagerdir, sarraf bir cevhercidir. İşte o adam bu san’atlara göre eserini yazdı.”

“Amma Müslüman âlim ise, ona baktığı vakit anladı ki, o, Kitâb-ı Mübîndir, Kur’ân-ı Hakîmdir. İşte bu hakperest zat, ne tezyinat-ı zahirisine ehemmiyet verdi ve ne de hurufun nukuşuyla iştigal etti.”

“Ehemmiyet vermeme” ifadesini, “öncelikle manaya ehemmiyet vermek, sureti ikinci planda düşünmek” şeklinde anlamamız gerekir. Bütün varlık âlemi Allah’ın esma ve sıfat tecellileriyle ortaya çıkmışlardır. Eşyanın zahirinde başka, batınlarında başka isimler tecelli eder. Hepsi güzeldir, hepsi tefekkürlüktür.

“Belki öyle bir şeyle meşgul oldu ki, milyon mertebe öteki adamın iştigal ettiği meselelerinden daha âli, daha galî, daha lâtif, daha şerif, daha nâfi, daha cami’… Çünkü, nukuşun perdesi altında olan hakaik-ı kudsiyesinden ve envâr-ı esrarından bahsederek gayet güzel bir tefsir-i şerif yazdı.”

Yazar : Mehmet Nuri BİNGÖL

BİYOGRAFİ
1961’de Şanlıurfa/Birecik’te doğdu. İlkokul ve ortaokulu aynı ilçede okudu. 1982’de İstanbul Edebiyat Fakültesinden mezun oldu. Anadolu’nun çok yöresinde Türk Dili ve Edebiyatı öğretmenliği yaptı.
Yazgı, Köprü, Bizim Külliye dergilerinde hikâye, deneme ve makaleleri yer aldı. Gap Gündemi, Tasvir, Yeni Nesil gazetelerinde yazıları yayımlandı. Birecik yıllıklarına alınmış şiirleri, yaptığı derlemeleri ve değişik site ve kitaplara alınmış makale, mülakat ve köşe yazıları bulunuyor.
Kitaplaşan iki eseri ve tefrika romanları Mehmet Nuri EMİNLER mahlasıyla yayımlanmıştır. Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmenliğine devam ediyor. Birecik’te temsilciliği açıldığı ilk günden beri Eğitim-Bir-Sen üyesi. Dört kızı ve üç torunu bulunuyor. Şanlıurfa/ Birecik’te ikâmet ediyor.

Tarık Buğra ile yaptığı mülakatın iktibas edildiği eserler:
Politika Dışı (Tarık Buğra)
Tarık Buğra’yla Söyleşiler (Mehmet Tekin)

Hikâyelerinin İktibas Edildiği Eserler:
Kedinâme (M. Nuri Yardım, 2019)
Dergizan Yıllığı (Ramazan Seydaoğlu, 2020)

İktibas edilen mahalli derlemeleri:
Cumhuriyetin 50. Yılında Birecik Yıllığı
Cumhuriyetin 70. Yılında Birecik Yıllığı

Tefrika Romanları:
Yokuşta ( 1986)
Yokuşta Tırmanış-1 (1984)
Yokuşta Tırmanış- 2 (1988)
Kafkasya’da Sarp Ufuklar (1981)

Kitapları:
Sürgündeki Çeçenya (1. Baskı: 1996; 2. Baskı: 2000) Gençlik Yayınevi
Nur Üstad (Biyografi- Deneme; 2002) Erguvan Yayınevi
Siyahtan Turkuaza (15 Temmuz) [Hikâyeler] 2021. KDY yayıncılık
Ver Elini Türkmeneli [Gönül Sayhası-1] (Roman) 2021, KDY Yayıncılık
Azada Yürüyüş [Gönül Sayhası-2] (Roman), 2021, KDY Yayıncılık, "Bir Başka Çeşme" (2022- KDY- Öyküler)

Tüm Yazıları Göster
Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

‘Salâvatın Mânâsı Rahmettir!..’ 

‘SALAVÂTIN MA‘NÂSI RAHMETTİR!..’  “(Ey resûlüm!)  (biz) seni ancak âlemlere bir rahmet olarak gönderdik!..” (Enbiya,107) “İşte seni …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki yazıyı okuyun:
Evrim’in Bilimsel Açıdan Geçersizliği / Ali Kemal PEKKENDİR

1. Bir eczahanedeki ilaçların tesadüfen, rüzgârlı havalarda, fırtınaların bazı kimyasalları birbiriyle karıştırıp tam mikrogram ölçülerde …

Kapat