Ana Sayfa / Yazarlar / Feto’cu Amiraller Nasıl Bu Hale Geldiler? / Vehbi KARA

Feto’cu Amiraller Nasıl Bu Hale Geldiler? / Vehbi KARA

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

Feto’cu Amiraller Nasıl Bu Hale Geldiler?(1)

15 Temmuz 2016 hain darbesini yapan amirallerden en az altı tanesi ile bahriye mektebinde beraber okuduk yani sınıf arkadaşımdı. Balyoz ve casusluk davasında yargılanansubaylarında 15 tanesinden fazlası yine 9 binler adını verdiğimiz sınıfın mensubuydular

F. Gülen’i daha iyi tanımak ve insanların kanına nasıl girdiğini görmek için 34 yıl öncesine dönüp sınıf arkadaşlarımı nasıl zehirleyip bu hale getirdiklerini anlatmaya çalışacağım. Okuyucuları uzun yazılarla sıkmamak adına bunu bölüm bölüm yayınlamayı faydalı gördüm. Kısaca Feto’nun faaliyetleri sadece bu makalede yer almıyor. Arkası da gelecek…

Sene 1982 yer Bahriye mektebi yani Deniz Harp Okulu. Benim gibi 50’ye yakın öğrenci liseden mezun olmuş üniversiteye gitmeyerek Deniz kuvvetlerine katılmıştık. Deniz Lisesinden gelen öğrencilerle birlikte intibak kampında eğitimlere iştirak ediyorduk.

Heybeliada’daki bu askeri kampta iki öğrenci Feto’cu diye bilinirdi. Bunlar namaz niyaz ile ilgilenmez benim gibi sivil liseden gelen öğrencileri kendilerine benzetmeye çalışırlardı. İlginçtir birisi bunları aradığı zaman “namaz kılıyordur” diye dinden ve dindarlardan hoşlanmayan öğrenciler tarafından çağrılırlardı. Zira okul dışında komünistler boş durmuyor askeri darbeyi kendi lehlerine çevirmeye gayret ediyorlardı. Eksik olmasın darbeci Kenan Evren’de elinden geldiği kadar bunlara destek oluyor hemen hemen hergün tv ekranlarında dine ve dindarlara hakaret ediyordu.

Feto’cu bu öğrenciler namaz kılmaz kendilerini modern şekilde yaşıyor ve “dinle alakalı değiliz” şeklinde göstermeye çalışırlardı. Bu arada yüzlerce askeri okul öğrencisi “irtica” bahanesi ile okullardan atılıyordu. Berbat günlerdi…

Çocukluğumdan beri namaz kılmaya alışan benim gibi öğrenciler oldukça zor günler geçiriyordu. Bununla beraber “ne olursa olsun” diyerek namazlarımı kılıyordum. Benim namaz kıldığımı görünce Feto’cular hemen nasihat etmeye başlamışlardı. “Bu şekilde olmaz, okuldan atılırsın” diyerek namazı terk ettirmeye çalıştılar.

Her taraftan gelen bu baskıların en etkilisi bu Feto’culardı. Zira sureti haktan görünüp güya benim gibi öğrencilere yardım ediyorlardı. Ne yardım ama resmen dinin direği olan namaz kılmamıza resmen engel olmaya çalışıyorlardı.

Her ne söylenirse söylensin namazlarımı terk etmedim lakin kaç tane sınıf arkadaşım bunlar yüzünden namazını terk etti. Öyle ki son sınıfa gelinceye kadar açıktan namazını kılan Türk öğrenci neredeyse kalmamıştı. Bununla birlikte Libyalı Salim ile beraber kimseye aldırış etmeden bütün öğrencilik yılları boyunca namazımızı kılmaya gayret ettik.

O sene ramazan ayında oruç tutmayı yasaklamışlardı. Fakat ben ve 15-20 arkadaşım yasağa rağmen orucumuzu tuttuk. Bu öğrenciler arasında Feto’cu amiraller de vardı. Lakin o tarihlerde bunlara daha musallat olmamışlar kendilerini şirin gösteriyorlardı.

Ertesi sene oruç serbest bırakılınca Feto’cular ve kendine benzettikleri öğrenciler bu sefer oruç tutmamaya başladılar. “Yahu geçen sene tuttuk, yasak olsa da ibadetlerimizi yapmak ne güzel” dediysek de beni ve arkadaşlarımı dinlemediler. Namaz da olduğu gibi oruç konusunda da emir yüksekten gelmişti. Feto, bunlara kesinlikle namaz kılmayı ve oruç tutmayı yasaklamıştı. Güya akıllarınca tedbir alıyorlar kendilerini gizliyorlardı. İşte bu amiral olup darbe yapan öğrenciler böyle tezgahlardan geçip bu güne gelmişlerdi.

Kaldığımız yerden devam edeceğiz inşallah, vesselam…


 

Feto’cu Amiraller Nasıl Bu Hale Geldiler? (2)

Yine Bahriye mektebinde iken neler yaşadık bunlara devam edelim.

Kandil akşamlarında namaz kılan arkadaşlarım olurdu. Spor odası dediğimiz boş olan bir yerde namaz kılar, ibadet ederdik. Fakat bu mübarek gün ve gecelerde namaz kılan arkadaşlarımın sayısı zaman geçtikçe bir bir azalıyordu. Nitekim öyle bir zaman geldi ki kandil gecelerinde dahi namaz kılan Türk öğrenci kalmamıştı. Feto’cular faşist generallerin baskılarından ve yasaklamalardan yararlanıp bir çok öğrenciyi namaz kılmaktan ve oruç tutmaktan alı koyuyorlardı. Bir taraftan baskı ve zorlama diğer taraftan fitne ve münafıklık öyle bir sonuç doğurmuştu ki sanında açıktan namaz kılan öğrenci kalmamıştı. Bu durum çok rahatsız ediciydi.

Namazını terk eden öğrenciler arasında çok başarılı olanlar da vardı. Bir gün bunlardan birisine “bak namaz dinin direğidir, namaz kılanın bütün dünya işleri ibadet gibi olur, Kuran’da yüzden fazla ayet namazı emrediyor” diye laf anlatmaya kalktıysam da bir türlü dinletemedim. Bana “ima ile namaz” kılmak gerektiğini söyledi. Bunun “dinen caiz olmadığını” söyleyince bana “hiç kılmamaktan daha iyidir” dedi. Ben de “hayır, bu doğru değil. Çünkü namaz kılmamış olsan dahi eve gidince kaza edip dua edersin, Allah’tan af dilersin lakin bu şekilde namazı keyfine göre kıldığın zaman büyük bir günaha girersin” diyerek caydırmaya çalıştım.

Namazın bu şekilde tağyir edildiğini (Allah’ın emrettiğini kaldırmak) buna kimsenin hakkının olmadığını söyledim. Maalesef beni dinlemedi üstelik kaç kişiyi de bana karşı namaz yüzünden hatalı davrandığım için arkadaşım iken düşman etti. Şöyle dediğini işittim. “Aman Vehbi’den uzak durun. Bu ahmak namaz kıldığı için okuldan atılacak, size de zararı dokunur”.

Nitekim dindar görünen kaç arkadaşım cin çarpmış gibi benden kaçıyor konuşmaktan dahi çekiniyordu.

Okulda bir hayli sayıda komünist öğrenci vardı. Bunlar aynı Feto’cular gibi abileri tarafından beyinleri yıkanır, kendilerince örgütlenmeye çalışırlardı. Feto’cularla beraber bir de bunlarla uğraşıyordum. Önceden her türden olan bu komünistlerle zaten kavgalı idik. Öylesine çoktular ki; Lenincisinden-Maocusuna, Enver Hocacısından en anarşist Marksistine kadar hepsi ile çatışıyorduk. Okul yöneticileri ve öğretmenler komünistleri destekler bunlara toz kondurmazlardı. 1970’li yıllarda niçin anarşi ve terör eylemleri olduğunu benim nesil gayet iyi bilir. O yıllarda Filistin kamplarında yetişmiş teröristler dahi bulunurdu.

Bazen kavgalarımız söz boyutlarını aşar yumruk yumruğa dövüşürdük. Rahmetli annem hafta sonu eve geldiğimde dudağımın şiştiğini görünce çok üzülmüştü. Her ne kadar bunun sebebinin başka olduğunu söylemiş inkar etmiş isem de pek inandıramamıştım. Şimdi bunlara bir de Fetocular ilave olmuş üstelik bu komünistlerle can ciğer kuzu sarmaşı olmuşlardı. Ne de olsa sinsilik ve takıyyecilik bunların karakteri idi. Şiiler Feto’cuları görünce takıyye konusunda çok utanmışlardır, vesselam…

Yazar : Vehbi KARA

Dr. Vehbi KARA, 1965 Yılında İstanbul’da doğdu. İlk ve orta eğitimini yine İstanbul’da tamamladıktan sonra 1982 yılında Deniz Harp Okuluna girerek askeri öğrenci olarak eğitimine devam etti. 1986 Yılında Kontrol Sistemleri bölümünden Elektrik-Elektronik Mühendisi olarak mezun olduktan sonra Teğmen rütbesi ile Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’na bağlı savaş gemilerinde ve karargâh birimlerinde deniz subayı olarak görev yaptı. Savaş gemilerinde güdümlü mermi ve top atışlarında birincilik kazanmıştır. 1997’de Yüzbaşı rütbesinde iken askerlik mesleğinden ayrıldı ve ticaret gemilerinde çalışmaya başladı. Gemi Kaptanı olarak çeşitli ülkelere ait 30’dan fazla ticari gemide görev yapmış çalıştığı firmalardan ödüller almıştır. 2011 Yılında Araştırmacı kadrosu ile İstanbul Üniversitesinde göreve başladı ve halen de bu üniversitenin Su Ürünleri Fakültesinde ve Mühendislik Fakültesinde denizcilikle ilgili meslek dersleri öğretmenliği görevini yürütmektedir. 1997 Yılında İstanbul Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Uluslararası İlişkiler Bölümünde “Petrole Dayalı Stratejiler ve Uluslararası İlişkilerde Petrolün Rolü” isimli çalışması ile yüksek lisans eğitimini tamamlamıştır. 2015 Yılında İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Çalışma Ekonomisi ve Endüstri ilişkileri Bölümünde “Çalışma İlişkileri Açısından Kapitalizm Sonrası Dönem: Malikiyet ve Serbestiyet Devri” başlıklı çalışması ile doktora eğitimini tamamlamıştır. Uzakyol Kaptanı yeterliliğinde gemi kaptanlığı, Denizci Eğitimci Belgesi ve Elektrik-Elektronik Mühendisliği sertifikaları mevcuttur. Denizcilik, askerlik, tarih ve iktisat konularında çeşitli dergi, gazete ve internet sitelerinde makaleler yazan Vehbi KARA’nın “Bahriyede 15 Yıl” ve “Altı Ayda Altı Kıta” isimli iki kitabı bulunmaktadır. Evli ve iki çocuk babasıdır.

Tüm Yazıları Göster
Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

‘Salâvatın Mânâsı Rahmettir!..’ 

‘SALAVÂTIN MA‘NÂSI RAHMETTİR!..’  “(Ey resûlüm!)  (biz) seni ancak âlemlere bir rahmet olarak gönderdik!..” (Enbiya,107) “İşte seni …

Önceki yazıyı okuyun:
Kastamonî Mehmed Alî Efendi

Kastamonî Mehmed Alî Efendi H. 1285/M. 1868 senesinde Kastamonu’da doğmuş olan Mehmed Alî Efendi, âsârına …

Kapat