Ana Sayfa / Yazarlar / Fuhuş Kuşatması!

Fuhuş Kuşatması!

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

بِاسْمِهٖ سُبْحَانَهُ

Fuhuş Kuşatması!

“Fitne-i âhirzamanın müddeti uzundur; biz bir faslındayız.”
“Bu ahirzaman çok çalkalanıyor. Bu fitne-i ahirzaman acip şeyleri doğuracağını ihsas ediyor.”
(Bediüzzaman Said Nursî, Barla Lâhikası)

الزِّنٰٓى اِنَّهُ كَانَ فَاحِشَةًؕ وَسَٓاءَ سَبٖيلاً ﴿٣٢﴾

Zinaya yaklaşmayın! Çünkü o hayâsızlıktır, çok kötü bir yoldur.” (İsrâ Sûresi, 32. Âyet-Meal;Kur’an Yolu)

Âyette “Zina etmeyin” denmeyip “Zinaya yaklaşmayın” denilmesi, zinaya götürme tehlikesi bulunan tutum ve davranışlardan da uzak durmayı ifade eder.

Burada zina yasağının ardından “Çünkü o hayâsızlıktır, çok kötü bir yoldur” denilmesi,
zinanın insanın temiz fıtratına ve akl-ı selime aykırı olduğuna işaret etmektedir. (Kur’an Yolu Tefsiri Cilt: 3 Sayfa: 480)

*

Bir yerde, zina ve riba çoğalırsa, o yerin halkı, belaya maruz kalır. (Hakim- el Müstedrek)

Gençliğinde  zinadan korunan mümin Cennete girer. (Beyhaki)

Bir kadın, beş vakit namazını kılar, namusunu korur, kocası ile iyi geçinirse, dilediği kapıdan Cennete girer. (İbni Hibban)

Ey gençler, namusunuzu koruyun, zina etmeyin! İyi bilin ki, namusunu koruyana Cennet vardır. (Hakim- Müstedrek)

Kötülükten korunmak için, nikahlı yaşayın ve iffetli olun!

“Kişi zina edince iman ondan çıkar ve başının üstünde bir bulut gibi muallak durur. Zinadan çıkınca iman adama geri döner.” (Ebu Davud, Sünnet 16, Tirmizî, İman 11)

***

Birden İhtar Edilen Bir Mesele-i Mühimme:

“Âhir zamanın fitnesinde en dehşetli rolü
oynayan, taife-i nisaiye ve onların fitnesi olduğu hadîsin rivayetlerinden anlaşılıyor”

“Nikâh yolunu kapamaya, fuhuşhane [kerhane] yolunu genişlettirmeye çalışarak; çokların nefislerini birden esir edip kalp ve ruhlarını kebair ile yaralıyorlar.

Belki o kalplerden bir kısmını öldürüyorlar…

Hattâ bu halin neticesi olarak o âhir zamanda,
bazı yerlerde nikâha rağbetsizlik ve riayetsizlik yüzünden,
kırk kadına bir erkek nezaret edecek derecede ehemmiyetsiz sahipsiz, kıymetsiz bir surete gireceği hadîsin rivayetinden anlaşılıyor” (Gençlik Rehberi)

BEŞİNCİ MESELE

“Asya’da uyanan akvam, fikr-i milliyete sarılıp,
aynen Avrupa’yı her cihetle taklit ederek, hattâ çok mukaddesatları o yolda feda ederek hareket ediyorlar.

Halbuki her milletin kamet-i kıymeti başka bir elbise ister.

Bir cins kumaş bile olsa, tarzı ayrı ayrı olmak lâzım gelir.

Bir kadına bir jandarma elbisesi giydirilmez.

Bir ihtiyar hocaya tango bir kadın libası giydirilmediği gibi, körü körüne taklit dahi çok defa maskaralık olur.

Çünkü

Evvelâ:

Avrupa bir dükkân, bir kışla ise, Asya bir mezraa, bir cami hükmündedir.

Bir dükkâncı dansa gider, bir çiftçi gidemez.

Kışla vaziyeti ile mescid vaziyeti bir olmaz.

Hem ekser enbiyanın Asya’da zuhuru, ağleb-i hükemanın Avrupa’da gelmesi, kader-i ezelînin bir remzi, bir işaretidir ki;

Asya akvâmını intibâha getirecek, terakki ettirecek, idare ettirecek, din ve kalbdir.

Felsefe ve hikmet ise din ve kalbe yardım etmeli, yerine geçmemeli.

Saniyen:
Din-i İslâmı Hıristiyan dinine kıyas edip Avrupa gibi dine lâkayt olmak, pek büyük bir hatadır.

Evvelâ, Avrupa dinine sahiptir.

Başta Wilson Lloyd George Venizelos gibi Avrupa büyükleri;
papaz gibi dinlerine mutaassıp olmaları şahittir ki, Avrupa dinine sahiptir, belki bir cihette mutaassıptır.

Salisen:
İslâmiyeti Hıristiyan dinine kıyas etmek, kıyas-ı maalfârıktır; o kıyas yanlıştır.

Çünkü Avrupa dinine mutaassıp olduğu zaman medenî değildi; taassubu terk etti, medenîleşti.” (26. Mektup)

***

Önce; İstanbul Sözleşmesi

Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi

Yazılma 7 Nisan 2011

İmzalanma 11 Mayıs 2011

Yer İstanbul, Türkiye

Yürürlük 1 Ağustos 2014

20 Mart 2021 tarihinde Resmî Gazete’de yayımlanan Cumhurbaşkanı Kararı ile Sözleşme’nin Türkiye bakımından bozulmasına karar verildi.

İstanbul Sözleşmesi’nin uzantısı olan 6284 sayılı yasa ve yönetmelik ise yürürlükte kalmaya devam ediyor.

*
İLK EŞİK 2014’TE AŞILDI!

AYM’nin 2014’te yürürlüğe giren emsal bir kararı öne çıkmıştı.

2015’te ise Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nca alınan kararla, evli kadınların aile mahkemelerine başvurarak, doğum soyadını kullanabilmesinin önü açılmıştı

Anayasa Mahkemesi 22/2/2023 tarihinde E.2022/155 numaralı dosyada;

22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 187. maddesinin birinci cümlesinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar vermiştir.

Anayasa Mahkemesi Gerekçesinde:

“Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin (AİHM) söz konusu farklı muamele nedeniyle ihlal kararları verdiği..”

“Nitekim (AİHM) de anılan hakkın Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 8. maddesi kapsamında yer aldığını kabul etmiştir…”

Anayasa Mahkemesi Kararında:

Bu itibarla farklı muamelenin EŞİTLİK İLKESİNİ ihlal ettiği sonucuna ulaşılmıştır.

Açıklanan nedenle kural Anayasa’nın 10. maddesine aykırıdır. İptali gerekir.”

*

Ankara’da Hâkimler de Var!

İptal kararına karşı oy kullanan AYM üyesi Muammer Topal;

Muammer Topal

Karşı oy gerekçesini 4,5 sayfalık bir metinle  şu görüşlere yer verdi.

“Kadın ve erkeğin anatomik, fizyolojik, psikolojik ve cinsiyet farklılıkları sosyal anlamda da eşitliği imkansız kılan bir özelliğe sahiptir.

Kadın erkek arasında yaratılış gerçekliği olarak; yapısal eşitsizlik vardır.

Bu durum genel olarak toplumda; konumları itibarıyla kadın ve erkeğin eşitliğine engel olarak görülmektedir.

Dolayısıyla söz söylemeye fırsat bile verilmeden kabullenilmesi gereken dogmatik bir değer olarak öne sürülse de;

kadın/erkek eşitliği, modern hurafelerden birisidir ve ne ailede, ne de toplumda, huzuru, adaleti ve mutluluğu sağlayabilecek bir özelliğe sahiptir” dedi.

Sıradaki:

“NÜFUS KÜTÜĞÜ DE BİRLİKTE DEĞİŞTİRİLMELİ”

İstanbul Kadın Kuruluşları Birliği Koordinatörü avukat Nazan Moroğlu:

“Kadının soyadı kuralı, erkek egemen zihniyetin kapılarını açan anahtardı. İptal kararı sadece kadının kimlik soruna çözüm getirmekle kalmayacak, toplumsal cinsiyet eşitliğini için zihniyet dönüşümün de yolunu açacak.

Kararın yürürlüğe gireceği 2024 başında;

Türk Medeni Kanunu’nun 187 maddesi ile bağlantılı bütün maddelerde değişikliğe ihtiyaç var.
Çocuğun soyadı ve boşanma sonrası soyadı maddelerinde değişiklik yapılacak.

Bu eşitlik paketi bir bütün olarak ele alınmalı. NÜFUS KÜTÜĞÜ  dahil hepsi birlikte değişmeli.”

***

Erkeğin reisliği kaldırıldı ama kadına otorite verildi. Yetki ve görev hak ve sorumluluk dengesi ortadan kaldırıldı.

Sonra kadın 2 soyadı birlikte kullandı ve şimdi de; evlilikte yalnız kadın soyadını taşıyabilecek veya 5 sene sonra da yalnız kendi soyadını alması; evlilik sözleşmesine uymamaktır.

Zaten ülkemizde; evlenme yaşı geç, boşanma çabuk ve oranı yükselirken; kendi soyadı inadı boşanmayı ve güvensizliği hızlandırmaktadır.

Bu soyad dayatması; kadının ene ve kabileci tarafını kışkırtıp; toplumda kaos ve kargaşaya davetiye çıkartmaktadır.

Bu çarpıklık; mevcut yasaların koruması altında; erkeğin kaynaklarına elkoyup; hiçbir sorumluluk ve aidiyet duymaması anlamına gelir.

Kadın erkek tam olarak eşit olamaz; öyleyse; kadın da erkek gibi askerlik yapmalı – bedel ödemeli – askerlik süresince kışlada sosyal hizmet görevi yapmalıdır.

Aynı şekilde; ağır işlerde; maden ocakları ve gemicilikte çalışmalı.

Evli erkek tüm bunları yaparken feminist kadın; binlerce yıllık tecrübelerden süzülen; eşinin soyadını bile almaya tenezzül etmiyor.

Türk toplumu değerler erozyonunda debelenirken; evlilik düzeni; hem kadın hem erkek aleyhine; dünya insanlarının lehine ve avantajlı hale gelmektedir.

Özellikle; çocuklar da; ben annemin soyadını alacağım, derse bunu; müzekker bir adam nasıl karşılar?

Bu krizle çocuğuna ve ailesine; nasıl şefkat ve kollama sağlar.

Kadın fıtraten zayıf ve korunmaya muhtaçken erkek; güçlü ve savunmacı yaratılmıştır.

Bu halde; herşeyimizi ayıralım; bir hırsız kapıyı zorladığında; kadın mücadele etmelidir denirse ne olacak o zaman?

Avrupa kral/kraliçe ailelerin binlerce yıllık geleneği, doğu toplumlarının babacı hakimiyetine karşı amazon savaşçıları gibi kullanılamaz!

Bu durum; üstad Nursi’nin dediği; kadına jandarma kıyafeti veya ihtiyar hocaya tango kıyafeti misalinden öte; toplumsal bir deprem ve yıkımdır.

İstisnai durumlar ise her zaman geçerlidir; mesleğinde kızlık soyadıyla şöhret olan veya kız tarafının soyadının tükenmesine çare olarak kullanılabilir.

İnsan tabiatı gereği; kadın soyadını dayatarak evleniyorsa zaten erkeği teslim alarak evleniyor demektir ki; o zaman ya evlenmemeli veya resmi nikahlı evlenmemelidir.

Kadın erkek eşitliği varsa; kadın kontenjanı veya kadın öncelikleri de  olmamalı.

Bu eşitsizliğe hangi yüksek mahkeme dur diyecek?

*

İşte Dış Güçler ve Beka Meselesi Bu!

“Bildim ki;
nasıl İslâmiyetin hayat-ı içtimaiyesine ve dolayısıyla din-i İslâma zarar vermek için, gençleri yoldan çıkarmak ve gençlik hevesâtıyla sefahete sevk etmek için bir iki komite çalışıyormuş.

Aynen öyle de, biçare nisâ taifesinin gafil kısmını dahi yanlış yollara sevk etmek için bir iki komitenin tesirli bir surette perde altında çalıştığını hissettim.

Ve bildim ki, bu millet-i İslâma bir dehşetli darbe, o cihetten geliyor.” (Hanımlar Rehberi / B. Said Nursi ra.)

Hüseyin Çeşitcioğlu

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

‘Salâvatın Mânâsı Rahmettir!..’ 

‘SALAVÂTIN MA‘NÂSI RAHMETTİR!..’  “(Ey resûlüm!)  (biz) seni ancak âlemlere bir rahmet olarak gönderdik!..” (Enbiya,107) “İşte seni …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki yazıyı okuyun:
Diyanet Dairesi ve Risale-i Nur Dairesi 

Diyanet Dairesi ve Risale-i Nur Dairesi Diyanet Dairesi ile Nur Dairesi bir ve beraberdir aynı …

Kapat