Ana Sayfa / Yazarlar / Gâvur İcadı Sensin

Gâvur İcadı Sensin

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

Gavur İcadı Sensin

Hiç birimiz domuzun, köpeğin, farenin ağzını, ayağını sürdüğü kaptan yemek yemez, su içmeyiz..
İçine kan, irin, kusmuk, idrar bulaşmış yemeği de yemeyiz.
Çünkü bunlar pistir, dinen de necistir, murdardır..

Rabbimiz Kur’an’ı Kerim’de müşrikler için necistir dediği için atalarımızın “gavur” diye tanımladıkları bu insanlara/milletlere karşı son derece ölçülü, mesafeli davrandıklarını biliyoruz.
Elbette emirleri altında yaşayan gayri müslim insanlara-milletlere zulmetmemişler. Ancak
onların hayat alanlarına sokulmamış, onları da kendi hayat alanlarına sokmamış, kendi işlerine asla karıştırmamışlardır..

Çoğu zaman ve çoğu yerde gavurun köyü ayrı, mahallesi ayrı, geçimlerini sağladıkları sektörler, meslekler ayrı, mezarlıkları ayrı, ibadethaneleri ayrı, okulları ayrı, kılık kıyafetleri ayrı, sosyal statüleri ve hakları da ayrı olagelmiştir..
İslam topraklarında müslüman hakim, müslüman üstün, müslüman önde, müslüman önderdir..
Osmanlı Devleti’nin eğitim için batıya öğrenci göndermeye başlamasına kadar tarihin hiç bir devrinde Türk ve müslümanlar kendilerini gavurlar karşısında ezik, ikinci sınıf olarak görmemiş, aşağılık kompleksine kapılmamışlardır.
1700’lerin sonu, 1800’lerin başından itibaren eğitim için gönderilmeye başlanan gençlerin batı hayranı olarak geri döndüklerini, gavuru kendilerinden üstün görmeye başladıklarını görüyoruz.

Batıdan döndükten sonra devlet kademelerinde önemli mevkilere gelen bu nesil, kendi dinlerinin, devletlerinin, milletlerinin, medeniyetlerinin değil, Batı’nın üstün olduğuna inanmaya başladıkları için sanat, edebiyat, mimari, moda gibi alanlardan başlayarak devleti ve milleti tümden batılılaştırma çabalarına giriştiler..
1856 yılında Islahat Fermanı ile İslam tarihinde ilk defa gavur halk ile müslüman halkı kanun önünde eşit sayan “Müsavat İlkesi”ni anayasaya sokmayı da başardılar..

İslam hukukuyla açıkça çelişmesine ragmen, İslam Devleti olan Osmanlı’ya müslümanla gavuru eşit sayan yasayı kabul ettirseler de müslüman milletin bu hükmü kabullenmesi hiç de kolay ve çabuk olmadı..

İstanbul sokaklarında müslüman bir hamalın, eşyasını taşıdığı gayrı muslim bir işadamına; “Sen geriden yürü. Gavur müslümanın önünden yürüyemez..” diye tavır koyması kanun ne derse desin, ekonomik, sosyal, siyasal, askeri üstünlük kimde olursa olsun psikolojik üstünlüğün müslüman halkta olduğuna, müslümanın izzetine, din gayretine ibretlik bir örnektir..

1856’da Islahat Fermanıyla kanun önünde eşitlik kazanan gavurların önce Balkan Harbi, ardından Birinci Dünya Savaşı, ardından Kurtuluş Savaşı sürecinde sergiledikleri ihanet, vahşet, zulüm, insanlık dışı uygulamalar, işledikleri savaş suçlarıyla ruhen, kalben, zihnen, ahlaken ne kadar necis, pis, murdar, insanlıktan ne kadar uzak olduklarını tüm cihana göstermiş, Kur’an’ın kendileri hakkındaki hükmünü kendileri fiilen tasdik etmişlerdir..

Savaşlarda gavurun bütün iğrençliklerine birebir şahit olan, maruz kalan dedelerimiz, nenelerimiz, gavurun elinin değdiği herşeyi murdar sayıp el sürmekten, evine sokmaktan, kursağından geçirmekten ar etmelerini ayakta alkışlamak, şapka çıkartmak gerekir..
Gavur icadı diye traktör, iş makinası gibi teknolojik aletleri bile almamak için direnen dedelerimizin bu hassasiyetini hiç anlamayan, alay edenlerin yüzlerine tükürmek gelmiştir hep içimden..
Günümüz şartlarında gavurun ürettiği her ürünün yerlisinin, millisinin olduğunu bile bile gavur eli değmeyen, üzerinde gavur markası olmayan ürünü evlerine, ceplerine, midelerine sokmayan insancıklarımıza karşı merhum Akif’in;
“Acırım tükrüğe billahi tükürsen yüzüne..” sözünü ithaf etmek geliyor içimden..

Kıvırtmaya, inkar etmeye gerek yok;
Her malın yerlisi var, millisi var, ikamesi var..
Her üründe istenilen kaliteyi henüz yakalayamamış olsak da hamdolsun artık ülkemizde herşey üretiliyor, dışarıya ihraç da ediliyor..
Biz üretmiyoruz diyen, biz her işin sahtesini üretiyoruz diyen, hiç bir şeyin yerlisi yok diyen ya kördür, ya nankördür..
Dünyadaki en iyi gavur malı nedir bilir misiniz?Gavur hayranlarıdır..

***
Ülkemizi, milletimizi ilgilendiren askeri, siyasal, sosyal krizlerden sonra boykot çağrıları geliyor, boykotlar yapılıyor..
Ama ne yazık ki bu boykotlar saman alevi gibi üç gün parlayıp ardından sönüveriyor.

Boykot yapmak günlük, anlık tepkilerle olmaz.
Boykot yapmak;
Din, iman,
Vatan, millet,
Namus, şeref, haysiyet meselesidir..
Boykot yapmak duruş, şuur ve karakter meselesidir.

Boykot bir gün değil her gün yapılır, bir ömür boyu yapılır..
Mecbur kalmadıkça hiç bir zaman, hiç bir yerde, hiç bir şart altında gavurun hiç bir malına müşteri olunmayarak, satın alınmayarak yapılır.
Almazsak ölmeyiz.
Alırsak ölüyoruz, alarak ölüyoruz, öldürülüyoruz..

Gavur malı sağlam bahanesi in arkadina saklanmak omurgasızlıktır.
Gavurun bazı malları sağlamdır ama gavurun mallarının çoğu haramdır.
Gavurun her malını kullanmak dinen olmasa bile vicdanen, milliyeten, cibilliyeten haramdır, ayıptır, zulümdür, kötülüktür..

Evet, gavur bazı şeyleri daha sağlam, daha kaliteli üretiyor, bunda şüphe yok.
Ama nasıl diye hiç sorgulamıyor, yargılamıyoruz..

Gavur hammaddeyi İslam coğrafyasından çalmıyor, gasbetmiyor mu?
İşgal ettiği, mandası altına aldığı ülkelerin gençlerini köle gibi, karın tokluğuna çalıştırmıyor, onlara ürettirmiyor mu?

Dünyanın her tarafından ve özellikle fakir müslüman çocuklarını bulup onların beyinlerini sömürmüyor mu?
Onların fikirlerini, projelerini çaldıklarını yahut çok küçük bedellerle satın aldıklarını bilmiyor muyuz?
Gavur, fakir bıraktığı müslüman ülke çocuklarının fikirlerine, icadlarına, projelerine, ürettiklerine, emeklerine kendi damgasını/markasını vurup allaya pullaya dünyanın her yerinde, hem de istediği fiyattan, istediği kar marjını koyarak satmıyor mu?
Bu şartlar kimin elinde olsa elbette kaliteli mal üretir.
Bunun gavurlukla, gavurun maharetiyle, ahlakıyla bir alakası yok.
Üreten insan.
Gavur ammada yapmış dediğimiz şeylerin çoğunu yapan müslüman..
Gavur icadı dediğimiz şeylerin pek çok ürünün mucidi müslüman.
Her kaliteli şeyi gavura maletmek de gavur malı bir düşüncedir..

Öte yandan gavur kendi iş yaptığı sahada, kendine pazar olarak ayırdığı coğrafyalarda başkasının hatta o ülkelerin yerli, milli müteşebbislerinin üretmesine, iş yapmasına fırsat vermediğini, engellediğini, sabote ettiğini bilmiyor, görmüyor muyuz?
Müslüman ülkeler dahil dünyadaki bütün sektörlerin, piyasaların gavurun ambargosu, ablukası altında olduğunu görmüyor muyuz?

Piyasalar onların elinde.
Pazarlar onların elinde.
Sermaye onların elinde..
Uluslararası ticaret onların elinde.
Uluslararası kurumlar onların elinde..
Reklam sektörü onların elinde..
Medya sektörü onların elinde..
Devletler, hükümetler onların elinde..
Eğitim, kültür, sanat camiaları, üniversiteler onların elinde.
Yüzyılları bulan üretim, sanayi, teknoloji, bilgi, tecrübe ve girişimci birikimleri de ellerinde..
Ürettiğini pazarlayamamak, satamamak gibi bir endişeleri yok, dertleri yok..

Bizim on liraya maledip zar zor elli yüz parça satabildiğimiz ürünü onlar üç liraya maledip dünyanın her yerinde on binlerce satabiliyorlar..
Bu şartlar altında gavur neden kaliteli üretmesin, müslüman nasıl üretsin, nasıl kaliteli üretsin diye sormayı akledemiyor muyuz?

Bu kadar zor şartlar altında iş yapmaya çalışan yerli üreticiyi, malını alarak teşvik etmek gerekirken tam tersine yok etmeye çabalamak marifet midir, insaf mıdır, insanlık mıdır, milliyetçilik midir, dindarlık mıdır?

İki taraflı kirli bir algı oyunu var..
Oyuncular da biziz, kurbanlar da biziz..
Akrep gibi kendi kendimizi zehirliyor, bindiğimiz dalı kesiyoruz..

Oysa iki kuşak önceki dedemiz
gavur necistir, murdardır, pisliktir deyip gavurun malına tenezül etmiyordu..
Pisliği bulaşmıştır diye gavura yaklaşanla, iş tutanla arasına mesafe koyuyordu.

“Aç kalsan kes, kendi etini ye, kasaba minnet eyleme..”
“Geçme namerd köprüsünden ko aparsın su seni..” diyen dedelerimiz çok şerefli, karakterli, ilkeli adamlarmış vesselam..

Selde boğulacağını bilsen bile mertçe öl ama namerd köprüsünden, gavur köprüsünden geçme..
Gavurun insafına kalmak, gavurun malına muhtaç olmak haysiyetli bir insan için ölümden beterdir..
Öl, gavura muhtaç olma..
Öl, gavurdan insaf bekleme..
Öl, gavurdan insanlık bekleme..
Öl, gavurdan mertlik bekleme..
Öl, gavurun elinden beslenme..
Öl, gavurun artığıyla beslenme..

Gavurun elinden beslenme, gavurun artığıyla beslenme derken sadece yeyip içilen şeyleri kasdetmiyoruz..
Fikir, felsefe, siyaset, düşünce, edebiyat,
sanat, spor gibi alanlarda da gavurun elinden, dilinden, gönlünden, ruhundan çıkmış şeylerle beslenmeyi kastediyoruz..
Gavurun ürettiği hiç bir şey midemize giremediği gibi gavurun ürettiği hiç bir izm, ideoloji, felsefe kafamıza, kalbimize, hayatımıza, kitabımıza, gazetemize, dergimize girememeli..

Kendi milli, manevi, değerlerini, kendi sanatını, kendi tarihini, alimlerini, ariflerini unutup gavurun ne idüğü belirsiz filozoflarının ürettiği ideolojiler, siyasetlet, sanatlar, sporlar peşinde koşmak gavur icadıdır..

Bir yandan Türk’ün Türkten başka dostu yoktur deyip kazandığı üç kuruşu gavurun malına, işadamına, markasına vermek gavur icadıdır..
Türkiye’den, Türk Devleti’nden, Türk Milleti’nden yemlenip gavurun folluğuna yumurtlamak gavur icadıdır..

Gavur gibi yaşayan..
Gavur gibi düşünen..
Gavur gibi hisseden..
Gavur gibi yeyip içen..
Gavur gibi eğlenen..
Gavur gibi giyinen..
Gavurdan beslenen..
Gavuru besleyen..
Atasından-dedesinden çok gavuru seven.. Allah’tan çok gavurdan korkan..
Her fırsatta gavuru öven..
Ama ortamını bulunca da Türklük, Müslümanlık, milliyetçilik edebiyatı yapanlar en kaliteli gavur icadıdırlar..

Müslüman Türk gavurdan hiç bir şey kazanamaz, gavur bize hiç bir şey kazandırmadı, hiç bir zaman kazandırmaz..
Gavur da senden kazanmasın..

Bu gün Gazze’de yaşanan olaylar yüz yıl önce Anadolu’da yaşananlarla aynıdır.
Gavur aynı gavur.. Gavurluk aynı gavurluktur..

Aklımızı başımıza almaz, tavır almaz, tepki koymazsak iki adım sonraki hedef Türkiyedir..

Gavuru şimdiden durduracak en etkili silahımız boykottur.
İnadına boykot.
Herşeye rağmen boykot..
Ölümüne boykot.
Ölünceye kadar boykot..

Oğuz CANDARLI 

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

‘Salâvatın Mânâsı Rahmettir!..’ 

‘SALAVÂTIN MA‘NÂSI RAHMETTİR!..’  “(Ey resûlüm!)  (biz) seni ancak âlemlere bir rahmet olarak gönderdik!..” (Enbiya,107) “İşte seni …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki yazıyı okuyun:
İstibdat = Fitne

İSTİBDAT = FİTNE    İstibdat, tarih sayfasına çıkan herkes ve şeyin bir şekilde karşısına çıkmıştır …

Kapat