Ana Sayfa / Yazarlar / Gençlik, En Kuvvetli Bir Vesile-i Ticaret…

Gençlik, En Kuvvetli Bir Vesile-i Ticaret…

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

GENÇLİK, EN KUVVETLİ BİR VESİLE-İ TİCARET 

VE GÜZEL VE ŞİRİN BİR VASITA-İ HAYRATTIR!.. 

 

İhtiyarlığın alâmeti olan beyaz kıllar saçıma düştüğü bir zamanda, 

gençliğin derin uykusunu daha ziyade kalınlaştıran 
slot siteleri
Harb-i Umumînin dağdağaları 

ve esaretimin keşmekeşlikleri ve sonra İstanbul’a geldiğim vakit, 

ehemmiyetli bir şan ve şeref vaziyeti, 

hattâ Halifeden, Şeyhülislâmdan, Başkumandandan tut, 

tâ medrese talebelerine kadar, haddimden çok ziyade bir hüsn-ü teveccüh 

ve iltifat gösterdikleri cihetle, gençlik sarhoşluğu 

ve o vaziyetin verdiği hâlet-i ruhiye, o uykuyu o derece kalınlaştırmıştı ki, 

adeta dünyayı daimî, kendimi de lâyemûtâne dünyaya yapışmış 

bir vaziyet-i acibede görüyordum!..

İşte o zamanda, İstanbul’un Bayezid cami-i mübarekine, 

Ramazan-ı Şerifte ihlâslı hafızları dinlemeye gittim.

 “Her nefis ölümü tadıcıdır.” (Âl-i İmrân,185)

“Kur’ân-ı Mu’cizü’l-Beyan, semâvî yüksek hitabıyla beşerin fenâsını 

ve zîhayatın vefatını haber veren gayet kuvvetli bir surette 

Her nefis ölümü tadıcıdır.” 

 fermanını, hafızların lisanıyla ilân etti. 

Kulağıma girip, tâ kalbimin içine yerleşip

o pek kalın gaflet ve uyku ve sarhoşluk tabakalarını parça parça etti!..

(26. Lem’a, 8. Reca)

“Camiden çıktım. 

Daha çoktan beri başımda yerleşen o eski uykunun sersemliğiyle 

birkaç gün başımda bir fırtına, 

dumanlı bir ateş ve pusulasını şaşırmış gemi gibi kendimi gördüm. 

Aynada saçıma baktıkça, 

beyaz kıllar bana diyorlar: “Dikkat et!..”

İşte o beyaz kılların ihtarıyla vaziyet tavazzuh etti. 

Baktım ki, 

çok güvendiğim 

ve ezvâkına meftun olduğum gençlik elveda diyor!.. 

Ve muhabbetiyle pek çok alâkadar olduğum hayat-ı dünyeviye sönmeye başlıyor 

ve pek çok alâkadar 

ve adeta âşık olduğum dünya bana uğurlar olsun deyip, 

misafirhaneden gideceğimi ihtar ediyor. 

Kendisi de Allahaısmarladık deyip, 

o da gitmeye hazırlanıyor!..(26. Lem’a) 

 

Kur’ân-ı Mu’cizü’l-Beyan 

Her nefis ölümü tadıcıdır.”  (Âl-i İmrân, 185)

âyetinin külliyetinde, 

Nev-i insanî bir nefistir; dirilmek üzere ölecek. 

Ve küre-i arz dahi bir nefistir;

bâki bir surete girmek için o da ölecek. 

Dünya dahi bir nefistir; 

âhiret suretine girmek için o da ölecek” 

mânâsı, âyetin işaretinden kalbe açılıyordu!..

“İşte bu hâlette vaziyetime baktım ki, 

medar-ı ezvak olan gençlik gidiyor; 

menşe-i ahzân olan ihtiyarlık, yerine geliyor… 

Ve gayet parlak ve nuranî hayat gidiyor; zâhirî karanlıklı, dehşetli ölüm, 

yerine gelmeye hazırlanıyor. 

Ve o çok sevimli ve daimî zannedilen ve gafillerin mâşukası olan dünya, 

pek sür’atle zevâle kavuşuyor gördüm!..

“En evvel, herkesi korkutan, en korkunç tevehhüm edilen ölümün yüzüne baktım. 

Nur-u Kur’ân ile gördüm ki, 

ölümün peçesi gerçi karanlık, siyah, çirkin ise de, 

fakat mü’min için asıl siması nuranîdir, güzeldir gördüm!..” 

Nasıl ki öylelerden birisi ağlayarak demiş: 

Yani, 

“Keşke gençliğim birgün dönseydi,

 ihtiyarlık benim başıma ne kadar hazîn haller getirdiğini 

ona şekvâ edip söyleyecektim.”

“Evet, bu zat gibi gençliğin mahiyetini bilmeyen ihtiyarlar,

 gençliklerini düşünüp teessüf -elem- 

ve tahassürle –özlemle- ağlıyorlar. 

Halbuki gençlik, eğer ehl-i kalb, ehl-i huzur ve aklı başında 

ve kalbi yerinde bulunan mü’minlerde olsa

ibadete ve hayrâta 

ve ticaret-i uhreviyeye sarf edilse, en kuvvetli bir vesile-i ticaret 

ve güzel ve şirin bir vasıta-i hayrattır!..” 

“Ve o gençlik, 

vazife-i diniyesini bilip sû-i istimal etmeyenlere

kıymettar, zevkli bir nimet-i İlâhiyedir. 

Eğer istikamet, iffet, takvâ beraber olmazsa, 

çok tehlikeleri var; 

taşkınlıklarıyla saadet-i ebediyesini ve hayat-ı uhreviyesini zedeler. 

Belki hayat-ı dünyeviyesini de berbat eder

Belki bir iki sene gençlik zevkine bedel, 

ihtiyarlıkta çok seneler gam ve keder çeker!.. 

“Dünya sevgisi bütün hataların başıdır.”

(el-Aclûnî, Keşfü’l-Hafâ, 1099; Süyûtî, ed-Dürerü’l-Müntesire, 97; 

İsfehânî, Hılyetü’l-Evliyâ, 6:388; el-Münâvî, Feyzü’l-Kadîr, 3:368, no: 3662.)

 hadis-i şerifinin sırrına mazhar olmuşlar.

İşte, ey ihtiyar ve ihtiyareler! 

Ben Kur’ân-ı Hakîmin nuruyla ve ihtiyarlığımın ihtarıyla 

ve iman dahi gözümü açmasıyla bu hakikati gördüm

Ve çok risalelerde kat’î burhanlarla ispat ettim. 

Kendime hakikî bir teselli ve kuvvetli bir rica ve parlak bir ziya gördüm. 

Ve ihtiyarlığıma memnun oldum ve gençliğin gitmesinden mesrur oldum. 

Siz de ağlamayınız ve şükrediniz. 

Madem iman var 

ve hakikat böyledir; 

ehl-i gaflet ağlasın, ehl-i dalâlet ağlasın!.. (26. Lem’a)

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

‘Salâvatın Mânâsı Rahmettir!..’ 

‘SALAVÂTIN MA‘NÂSI RAHMETTİR!..’  “(Ey resûlüm!)  (biz) seni ancak âlemlere bir rahmet olarak gönderdik!..” (Enbiya,107) “İşte seni …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki yazıyı okuyun:
Siperinde, Cihazatında, Ruhunda, Hizmetinde Sıkıntı mı Yaşıyorsun?

SİPERİNDE, CİHAZATINDA, RUHUNDA, HİZMETİNDE SIKINTI MI YAŞIYORSUN?   Risale-i Nur Külliyatı okuyanlar Kur’an-ı Hakimin halis …

Kapat