Ana Sayfa / Yazarlar / Gökyüzünde muhteşem bir şölen / Vehbi KARA

Gökyüzünde muhteşem bir şölen / Vehbi KARA

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

Vehbi KARA

Gökyüzünde muhteşem bir şölen

Amerikan Uzay ve Havacılık Dairesi’nden (NASA) verilen bilgiye göre, 8 Ekim 2014 tarihinde bir saat sürecek Ay tutulması, Amerika, Asya ve Avustralya’nın doğusunda izlenebildi. Ay tutulması dünyanın tam aksi istikametinde olduğu için Türkiye, Afrika ve Avrupa kıtasında ise izlenemedi.

Son Ay tutulması 15 Nisan 2014’de gerçekleşmişti. Astronomlar bir sonraki Ay tutulması için 4 Nisan 2015 tarihini öngörüyor. Ay tutulması, kendi yörüngesinde dolanan Ay’ın kimi zaman Dünya’nın gölgesine girmesiyle ortaya çıkıyor.

10 Aralık 2011 gecesinde yaşanan gökyüzü şöleni yani ay tutulması, dünyanın çeşitli bölgelerinde ilgiyle izlenmişti. 52 dakika süren Ay tutulması, en iyi şekilde Uzakdoğu ülkelerinde ve Avustralya’da gözlendi. Ay tutulması, dünyanın çeşitli bölgelerinden çıplak gözle izlendiği gibi Türkiye’de de birçok şehirde izlendi. Bir sonraki tam Ay tutulması ise, üç yıl sonra yaşandı fakat 8 Ekimdeki tutulmayı ne yazık ki izleyemedik.

2011 tarihinde yerel saatle 20.30’da başlayan tam Ay tutulması sırasında bazı televizyonlar yayınlarını keserek nadir görülen bu şöleni izleyicilerine aktardı. Bazı Müslüman ülkelerde Ay tutulması başlar başlamaz halk, ay tutulması sırasında kılınması sünnet olan “Husûf namazı” için camilere çağrıldı.
Ay tutulması sırasında toplu halde namaz kılan Pakistanlılar, namaz sonrası duâ etti. Suudi Arabistan’da da yerel saatle 17.00 civarı ay tutulması gözlemlendi. Mekke ve Medine dışında Suudi Arabistan’ın bütün cami ve mescitlerinde de akşam namazından sonra Husûf Namazı kılındı. Ay tutulması burada yaklaşık 50 dakika sürdü.

Bu muhteşem gökyüzü şöleninin ardından bazı insanlar şaşkınlıkla gökyüzüne bakarken, Müslümanlar ise Allah’ın kudret ve tasarrufunun ne kadar büyük olduğunu daha iyi fark ettiler. Bu vesile ile Dünyamızın uydusu olan Ay ile ilgili bazı bilgileri paylaşmakta yarar vardır.

Dünyamızın tek uydusu olan Ay’ın, insanlara başta takvimcilik yaptırmak üzere çok sayıda faydaları vardır. Her bir gün farklı bir şekilde kendisini göstererek gökyüzüne adeta bir mühür vurmakta o günü diğerlerinden farklı kılan bir muhteşem şöleni kainatın hafızasına kazımaktadır.

Dünyamız, Ay’ın sadece bir yüzünü görmektedir. Zira Ay’ın kendi ekseni etrafındaki dönüşü ile Dünya etrafındaki dönüşü aynı zamana tekabül etmektedir. 27 gün 7 saat 43 dakikada Ay’a göre hem bir yıl, hem de bir gün olmaktadır. Ne ilginçtir ki, Ay kendi ekseni etrafında bir saniye geç dönse veya dünya etrafında bir dakika fazla dönse görünmeyen yüzünü görme imkânımız olacak. Şu halde ancak Ay’a gönderilen uzay araçları ile bize görünmeyen yüzünün şeklini görebiliyoruz. İşte hareketleri ile saniye şaşmayan bu uydu, insana tefekkür etme ve Allah’ı daha iyi tanıma fırsatı sunmaktadır.

Zira tesadüfün eli karışsa yani kendi kendine hareket edecek olsa, bu kadar dakik ve ölçülü hareket edemez. Demek ki onu dünya etrafında pervane gibi çeviren bir güç ve kudret var. Cenâb-ı Allah, kendini vahşet ve kimsesizlik içinde hisseden insana bu gökyüzü şöleninde olduğu gibi huzuruyla, kudretiyle bir ünsiyet verir. O’nun azametini ve büyüklüğünü, koca kürelerin kendi ekseni etrafında, gezegenlerin çevresindeki yörüngeleri üzerindeki hareketleri ile anlama fırsatı bulabiliriz.

Dünyamız yörüngesi etrafında dönerken Ay ile Güneş arasında bir noktaya girdiğinde “Ay tutulması” cereyan etmektedir. Eski tarihlerde Allah’a inanmayan, putlar ve Güneş gibi ilâhlar edinen insanlar bu olay karşısında akıl tutulmasına uğrar, şaşkınlıktan kaçacak delik ararlardı. Ne zaman ki astronomi ilerledi ve gökyüzündeki gezegen ve uyduların yörüngeleri üzerinde kusursuz ve mükemmel bir şekilde hareket ettikleri anlaşıldı, işte o zaman Ay ve Güneş tutulmalarının sebebi ve hikmeti ortaya çıktı.
Senenin ancak birkaç gününde meydana gelen bu muazzam şölenler küsûf ve husûf namazları denilen iki özel ibadetin zamanlarını da belirler. Müslümanlar nasıl ki Güneşin batması ile akşam namazlarını edâ ederler, bunun gibi tutulmalar esnasında da Rabbimizin azametini müşahede ettiklerinden ibadet ederler.
Husûf ve küsûf namazları tutulmaların açılması için değildir. Bazı geri kalmış toplulukların yaptığı gibi, Ay ve Güneş’in yeniden ortaya çıkması maksadıyla yapılmaz. Açılması ve ne kadar devam etmesi astronomi ile uğraşanlar tarafından bilinen bu olaylar, azamet-i İlâhiyeyi ilân ettikleri için belirli ibadetlerin vaktini gösterir. Cenâb-ı Allah, o vakitte insanları ibadete dâvet eder.

İşte bunun gibi gökyüzü olayları ve çok çeşitli musîbetler, bazı ibadetlerin özel vakitleridir. İnsan böyle vakitler gelip çattığında aczini ve fakrını anlar, dergâh-ı İlâhiye el açarak duâ eder.
Evet, ihtiyaç hisseden her ruh sahibi varlık, duâ ederek sonsuz merhamet sahibi olan Rabbimize ilticâ eder. Duâ eden insan anlar ki; birisi var, onun hatırat-ı kalbini (kalbinin en ince hatırasını) işitir, her şeye eli yetişir, her bir arzusunu yerine getirebilir, aczine merhamet eder, fakrına medet eder.

İşte ey insan ve ey fakir beşer! Duâ gibi hazine-i rahmetin anahtarı ve tükenmez bir kuvvetin medarı olan bu gibi vesileleri elden bırakma; ona yapış; onun ile insanın ulaşabileceği en yüksek makam olan ala-yı illiyyine çık. Bir sultan gibi bütün varlıkların duâlarını kendi duân içine al; “Yalnız Senden yardım isteriz” diyerek kâinatın güzel bir takvimi ol, vesselâm…

Yazar : Vehbi KARA

Dr. Vehbi KARA, 1965 Yılında İstanbul’da doğdu. İlk ve orta eğitimini yine İstanbul’da tamamladıktan sonra 1982 yılında Deniz Harp Okuluna girerek askeri öğrenci olarak eğitimine devam etti. 1986 Yılında Kontrol Sistemleri bölümünden Elektrik-Elektronik Mühendisi olarak mezun olduktan sonra Teğmen rütbesi ile Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’na bağlı savaş gemilerinde ve karargâh birimlerinde deniz subayı olarak görev yaptı. Savaş gemilerinde güdümlü mermi ve top atışlarında birincilik kazanmıştır. 1997’de Yüzbaşı rütbesinde iken askerlik mesleğinden ayrıldı ve ticaret gemilerinde çalışmaya başladı. Gemi Kaptanı olarak çeşitli ülkelere ait 30’dan fazla ticari gemide görev yapmış çalıştığı firmalardan ödüller almıştır. 2011 Yılında Araştırmacı kadrosu ile İstanbul Üniversitesinde göreve başladı ve halen de bu üniversitenin Su Ürünleri Fakültesinde ve Mühendislik Fakültesinde denizcilikle ilgili meslek dersleri öğretmenliği görevini yürütmektedir. 1997 Yılında İstanbul Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Uluslararası İlişkiler Bölümünde “Petrole Dayalı Stratejiler ve Uluslararası İlişkilerde Petrolün Rolü” isimli çalışması ile yüksek lisans eğitimini tamamlamıştır. 2015 Yılında İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Çalışma Ekonomisi ve Endüstri ilişkileri Bölümünde “Çalışma İlişkileri Açısından Kapitalizm Sonrası Dönem: Malikiyet ve Serbestiyet Devri” başlıklı çalışması ile doktora eğitimini tamamlamıştır. Uzakyol Kaptanı yeterliliğinde gemi kaptanlığı, Denizci Eğitimci Belgesi ve Elektrik-Elektronik Mühendisliği sertifikaları mevcuttur. Denizcilik, askerlik, tarih ve iktisat konularında çeşitli dergi, gazete ve internet sitelerinde makaleler yazan Vehbi KARA’nın “Bahriyede 15 Yıl” ve “Altı Ayda Altı Kıta” isimli iki kitabı bulunmaktadır. Evli ve iki çocuk babasıdır.

Tüm Yazıları Göster
Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

‘Salâvatın Mânâsı Rahmettir!..’ 

‘SALAVÂTIN MA‘NÂSI RAHMETTİR!..’  “(Ey resûlüm!)  (biz) seni ancak âlemlere bir rahmet olarak gönderdik!..” (Enbiya,107) “İşte seni …

Önceki yazıyı okuyun:
TURSAB’ın görmediğini Nurlu gözler görür.. ve dilerim onlar görsün / Orhan SALCI

A R A L I K Orhan SALCI TURSAB'ın görmediğini Nur'lu gözler görür.. ve dilerim onlar …

Kapat