Gülcü Hüseyin

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İnebolulu Hüseyin KURU (GÜLCÜ HÜSEYİN)

Üstad Bediüzzaman Hazretleri Kastamonu’da iken Küçük İbrahim lakaplı İbrahim Fakazlı ile birlikte Üstad’ı ziyaret edip tanıyan ve Risale-i Nur hizmetine girip fedakârane hizmet eden İnebolu kahraman Nur talebelerindendir.

Risale-i Nur’da “Gülcü Hüseyin” olarak adı geçen Hüseyin Kuru 1909 yılında Kastamonu’nun Küre İlçesinde dünyaya gelir. Esas mesleği semercilik olan Hüseyin Kuru’nun bahçesinde 80’in üzerinde gül çeşidi bulunur ve bunları yetiştirirdi. İnebolu’ya bir misafir geldiğinde bu misafirler mutlaka bu gül bahçesine getirilirdi. O zamanlar gül bahçesinin şöhreti her tarafta bilinirdi.

Tarihler 1940 yılını gösterdiğinde Hüseyin, İbrahim Fakazlı ile Kastamonu’ya Üstad Bediüzzaman Hazretlerini ziyarete gider. Evin karşısında karakol vardır. Sağı solu iyice kontrol ederek kapıya yaklaşırlar. İpi çekerler. Kapı açılır. Üst kata çıkarlar. Birkaç adım sonra Üstadın kapısındadırlar. Kapı açıktır. Ve, Üstad Hazretlerini ziyaret ederler.

Semerci Hüseyin’e Üstad Bediüzzaman Hazretleri Gülcü lâkabını verir. Semerci Hüseyin, böylece o günden sonra Gülcü Hüseyin diye tanınır. İsmi de Risale-i Nur eserlerinde ‘Gülcü Hüseyin’ olarak geçer.

1943 yılında İbrahim Fakazlı’nın dükkânına baskın yapılır. Risaleler, mektuplar basit şekilde gizlediği halde onları bulamazlar. Fakat “Gülcü Hüseyin’e aittir” şeklinde not bulurlar. Bunun üzerine Gülcü Hüseyin’de 1943 yılında tutuklanır ve Üstad Bediüzzaman Hazretleri ile birlikte Denizli Hapsinde beraber yatarlar. 9 aylık hapis hayatından sonra Gülcü Hüseyin tahliye olur.

Üstad Bediüzzaman Hazretlerinden tashihli, dualı, renkli, tevafuklu Külliyattan Mu’cizat-ı Ahmediye Risalesinin son sayfasında, Üstad’ın Gülcü Hüseyin’e duası şöyledir:

“Allahümme! Yâ Rabbena! İsm-i A’zam’ın hakkına ve hürmetine bu kitabın sahibi olan Gülcü Hüseyin’e bu kitabın hurufatı adedince onun defter-i âmâline hasenat yaz. Ve ona Cennette saadet-i ebediyeye mazhar eyle ve bu hizmet-i nûriyede muvaffakiyeti dâima ihsan eyle. Âmin… Âmin… Âmin…”

Emirdağ Lahikası’nda bazı mektublarda ismi geçen Gülcü Hüseyin Kuru, gülcülük ile ilgili olarak Üstad Hazretlerinden birçok bilgiler almış ve gülcüğü bırakmaması konusunda kendisine telkinlerde bulunmuştur. Lâhikalarda yer alan bir mektubun bir kısmı şöyle:

”Hakikaten Mustafa Osman, ehemmiyetli ve çok gayretli iki cenah buldu. Nazif’in, Salâhaddin’i ve İbrahim’i gibi, muallim Ahmed Fuad’ı ve darü’l-fünundaki Mustafa Oruç’u bulmuş; o iki cenahla, inşaallah Nur hizmetinde çok iş görecek. Hattâ Mustafa Oruç’la muallim Ahmed Fuad gibi zatların bu sırada tesirli bir surette hizmet-i Nuriyeye geçmeleri, Denizli kahramanı Hasan Feyzi’nin vefat acısını bir derece izale ediyorlar. Küçük İbrahim, Nazif’e ikinci bir Salâhaddin hükmüne geçip çoluk çocuğuyla, kardeşiyle ve refikasıyla Nura ve makineye pek ciddî çalışması, mektubunda namları bulunan Salih ve Gülcü Hüseyin ve Osman ve Zühtü ve İzzet ve Ömer ve sair oradaki Nurcuların sebatkârâne, sarsılmadan Nur hizmetinde terakki etmeleri bizleri çok mesrur ettikleri gibi, bu memleketi de ileride çok minnettar edecekler. Mâşaallah, İnebolu, küçük bir Isparta ve tam bir medrese-i Nuriye olduğunu ispat ettiler.” E. L. 

Gülcü Hüseyin Kuru Ağabey, 4 Haziran 1981 tarihinde İnebolu’da vefat etmiştir  


Rabbimiz hepsinden râzı olsun. Âmin!

 

Muhterem Ömer ÖZCAN Bey’in kaleminden Hüseyin Kuru:

1943 Denizli Mahkemesinde İnebolu’dan hapishaneye gidenlerden birisi de merhum Hüseyin Kuru idi. Risale-i Nur’da ismi “Gülcü Hüseyin” olarak geçer.  Esas mesleği semercilik olduğu halde “Gülcü” denmesinin sebebi; evinin bahçesinde 80’in üzerinde gül çeşidi yetiştirmesidir.

İnebolu’ya Vali gibi bir misafir geldiğinde bu misafirler mutlaka Hüseyin Kuru’nun gül bahçesine getiriliyor… Üstadımızın da gülcülüğü bırakmaması konusunda telkinlerinin olduğunu söylüyor kendisi. Ona, Gülcü Hüseyin lakabını da Üstadımız vermiştir. Kendisine ait külliyattaki dualarını da Gülcü Hüseyin diye yazmıştır Hz. Üstad.

Merhum Gülcü Hüseyin ağabeyimiz 4 Haziran 1981 tarihinde vefat etmiştir. Kendisine 24 Şubat 1978 tarihinde İnebolu’da bir ziyaretimiz olmuştu. “Ağabeyler Anlatıyor-1” kitabımızda hatıraları yayınlanmıştır.

…yürek burkan bir hapishane hatırasını paylaşıyorum…

Ömer Özcan

***
Gülcü Hüseyin anlatıyor:

Denizli’de ağlatan hapishane zulmü:

“Koğuşta başıma gelen bir hâdiseyi anlatayım: 

Bir kardeşimizin verdiği bir parça peynir midemi bozmuştu. Dört dönüyorum tuvalet için, fakat kapılar kilitli, tuvalet de yok. Başka çare kalmadığından bir köşeye boş bir teneke koyduk, bir kardeş de ceketi ile perde yaptı orada ihtiyacımı karşıladım. Bu şartlarda bile Kur’an’ı paylaşıp her gün hatim indiriyorduk. Ben bulunamadım, ama 1948 Afyon Hapishane çilesi çok daha ağır şartlarda geçmiş…”

Allah rahmet eylesin  Âmin.

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

“Bediüzzaman’a İlk Ziyaretimi Yeis İçinde Yaptım”

Merhum Prof. Dr. Zekeriya KİTAPÇI anlatıyor: BEDİÜZZAMAN’A İLK ZİYARETİMİ YEİS VE BİTKİNLİK İÇİNDE YAPTIM Bediüzzaman …

Önceki yazıyı okuyun:
NASRULLAH KADI

NASRULLAH KADI   Kastamonu’nun sembolü haline gelmiş Nasrullah Camii-i şerifinin de bânisi olan Kadı Nasrullah …

Kapat