Ana Sayfa / İLİM - KÜLTÜR – SANAT – FİKRİYAT / Feyizli Sözler & Kıssalar & Dualar / Günahlardan Sakınmakla İlgili Bazı Âyet ve Hadisler

Günahlardan Sakınmakla İlgili Bazı Âyet ve Hadisler

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

“Siz bu iftira etme işinin  önemsiz olduğunu sanıyorsunuz. Halbuki o, Allah katında çok büyük bir suçtur.”

Nûr sûresi , 15

***

Çünkü Rabbin her an görüp gözetmektedir.”

Fecr sûresi, 14

***

Eğer yasaklandığınız büyük günahlardan kaçınırsanız¸ sizin küçük günahlarınızı örteriz ve sizi şerefli bir yere koyarız” (Nisa-31)

***

“Günahın açığını da gizlisini de bırakın! Çünkü günah işleyenler¸ yaptıklarının cezasını mutlaka çekeceklerdir” (En’am/120) 

***

Hayır! Bilakis onların işlemekte oldukları (kötülükler) kalplerini kirletmiştir” (Mutaffifin/14)

***

“Gerçek şu ki; iman edip yalnız Rablerine tevekkül edenler üzerinde onun (şeytanın) bir hâkimiyeti yoktur. Onun hâkimiyeti¸ ancak onu dost edinenlere ve onu Allah’a ortak koşanlaradır” (Nahil/99-l00) 

***

Nu’mân İbni Beşîr radıyallahu anhümâ Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i şöyle buyururken dinledim, dedi:
“Helâl olan şeyler belli, haram olan şeyler bellidir. Bu ikisinin arasında, halkın birçoğunun helâl mi, haram mı olduğunu bilmediği şüpheli konular vardır.

Şüpheli konulardan sakınanlar, dinini ve ırzını korumuş olur. Şüpheli konulardan sakınmayanlar ise gitgide harama dalar. Tıpkı sürüsünü başkasına ait bir arâzinin etrafında otlatan çoban gibi ki, onun bu arâziye girme tehlikesi vardır.

Dikkat edin! Her padişahın girilmesi yasak bir arâzisi vardır. Unutmayın ki, Allah’ın yasak arâzisi de haram kıldığı şeylerdir.

Şunu iyi bilin ki, insan vücudunda küçücük bir et parçası vardır. Eğer bu et parçası iyi olursa, bütün vücut iyi olur. Eğer o bozulursa, bütün vücut bozulur. İşte bu et parçası kalbdir.” (Buhârî, Îmân 39, Büyû’ 2; Müslim, Müsâkat 107, 108. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Büyû’ 3; Tirmizî, Büyû’ 1; Nesâî, Büyû’ 2, Kudât 11; İbni Mâce, Fiten 14) 

***

Enes radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre:

Peygamber aleyhisselâm yolda bir hurma buldu ve:

“Bu hurmanın sadaka olması ihtimâlinden korkmasaydım, onu yerdim” buyurdu. (Buhârî, Büyû’ 4, Lukata 6; Müslim, Zekât 164-166. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Zekât 29) 

***

Nevvâs İbni Sem’ân radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Peygamber aleyhisselâm şöyle buyurdu:

“İyilik güzel ahlâktan ibarettir. Günah ise kalbini tırmalayıp durduğu halde insanların bilmesini istemediğin şeydir.” (Müslim, Birr 14, 15. Ayrıca bk. Tirmizî, Zühd 52) 

***

Vâbisa İbni Ma’bed radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre şöyle dedi:
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in huzûruna varmıştım. Bana:

– “İyiliğin ne olduğunu sormaya mı geldin?” buyurdu. 

– Evet, dedim.

O zaman şunları söyledi:

– “Kalbine danış.

İyilik, nefsin uygun gördüğü ve yapılmasını kalbin onayladığı şeydir.

Günah ise içini tırmalayan ve başkaları sana yap diye nice nice fetvâlar verse bile içinde şüphe ve tereddüt uyandıran şeydir.” (Ahmed b. Hanbel, Müsned, IV, 227-228; Dârimî, Büyû’ 2) 

***

Ebû Sirva’a Ukbe İbni Hâris radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, kendisi Ebû İhâb İbni Azîz’in kızı ile evlenmişti. Bu olay üzerine bir kadın çıka geldi ve:
– Ben Ukbe’yi de, evlendiği kadını da emzirmiştim, dedi.

Ukbe o kadına:

– Beni emzirdiğini bilmiyorum. Üstelik bunu bana hiç söylemedin, dedi. Sonra da bineğine atlayıp Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e danışmak üzere Medine’ye gitti. Oraya varır varmaz meseleyi Peygamber aleyhisselâm’a açtı.

Allah’ın Resûlü:

– “Mâdemki böyle deniyor; o kadınla nasıl evli kalabilirsin?” buyurunca, Ukbe ile karısı ayrıldı ve kadın bir başkasıyla evlendi. (Buhârî, İlim 26, Büyû’ 3, Şehâdât 4, 13, 14, Nikâh 23. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Akdiye 18; Tirmizî, Radâ’ 4) 

***

Hasan İbni Ali radıyallahu anhümâ şöyle dedi:

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğunu kendisinden duyup ezberledim:

“Sana şüphe veren şeyi bırak, şüphe vermeyene bak!” (Tirmizî, Kıyâmet 60. Ayrıca bk. Buhârî, Büyû’ 3; Nesâî, Kazâ 11) 

***

Âişe radıyallahu anhümâ şöyle dedi:

Ebû Bekir es-Sıddîk radıyallahu anh’ın bir kölesi vardı. Bu köle kazancının belli bir kısmını Ebû Bekir’e verir, o da bundan yerdi.

Yine bir gün köle kazandığı bir şeyi getirdi, Ebû Bekir de onu yemeğe başladı. Köle Ebû Bekir’e:

– Yediğin şeyin ne olduğunu biliyor musun? diye sordu. Ebû Bekir de:

– Söyle bakalım, neymiş? diye açıklamasını istedi. Köle şunları söyledi:

– Falcılıktan anlamadığım halde, Câhiliye devrinde birine falcılık yaparak adamı aldatmıştım. Bugün onunla karşılaştık. Adam o yaptığım işe karşılık, işte bu yediğin şeyi çıkarıp verdi.

Bunun üzerine Ebû Bekir parmağını ağzına sokarak yediklerinin hepsini küstü. (Buhârî, Menâkıbü’l-ensâr 26) 

***

Nâfi’den rivayet edildiğine göre:

Ömer İbnü’l-Hattâb radıyallahu anh ilk hicret eden sahâbîlere dörder bin, oğlu Abdullah’a da üç bin beş yüz dirhem maaş bağlamıştı.

Hz. Ömer’e:

– Oğlun da ilk hicret edenlerden biridir. Onun hakkını niçin kıstın? diye sordular.

Hz. Ömer şunları söyledi:

– Oğlum babasıyla birlikte hicret etti. Bu sebeple yalnız başına hicret edenlerle bir tutulamaz. (Buhârî, Menâkıbü’l-ensâr 45) 

***

Atıyye İbni Urve es-Sa’dî radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Bir kul günaha girerim korkusuyla, yapılması sakıncalı olmayan bazı şeylerden bile uzak durmadıkça, müttakîler derecesine çıkamaz.” (Tirmizî, Kıyâmet 19. Ayrıca bk. İbni Mâce, Zühd 24) 

***

Hz. Ebu Hureyre anlatıyor: Allah’ın Resulü (a.s.m) şöyle buyurdu:
 
“Kul, bir günah işlediğinde kalbinde siyah bir nokta oluşur. Tevbe ettiği takdirde cilalanıp silinir. O günahı tekrar işlediği/günaha devam ettiği zaman, o siyah nokta da  gittikçe büyür, kalbi istilâ eder. İşte  bu husus, “Hayır (Kur’an eskilerin masallarıdır, diyenlerin sözleri doğru değildir), Bilakis işledikleri günahlar, onların kalplerini paslandırdı.”(Mütaffifin, 83/14) ayetinde geçen paslanmadır.” (bk, İbn Cerir Taberî, ilgili ayetin tefsiri).

***

Ashâb-ı Kirâm’dan Ebû Zerr hazretleri bir gün Peygamber Efendimize: “Bana tavsiyede bulun yâ Rasûlallah” diye ricâda bulununca Peygamber Efendimiz Hz. Ebû Zerr’e şu nasîhatlerde bulundu:
• Sana Allah’tan korkmanı tavsiye ederim. Çünkü Allah korkusu her işin başıdır.
• Kur’ân’ı oku¸ Allah’ın zikrine sarıl. Çünkü zikrullah senin için yeryüzünde ışık¸ gökte de saklanan bir azıktır.
• Sakın çok gülme. Zîrâ çok gülmek kalbi öldürür¸ yüzünün nûrunu söndürür.
• Çok konuşmamaya çalış çünkü bu¸ şeytanın senden uzaklaşması için bir vesîle¸ dînini koruman hususunda bir yardımcıdır.
• Fakirleri sev¸ onlarla hemdem ol.
• Senden aşağıdakilere bak¸ senden üstünlerine bakma. Bu¸ Allah’ın sana verdiği nimetleri küçümsememen için en uygun yoldur.
• Acı da olsa hakkı söyle.
• Bildiğin kusurların seni¸ halkın eksikliklerini araştırmaktan alıkoysun. Yaptığın bir işi¸ başkaları yaptığında kızma. Kendi noksanlarını görmeyip¸ insanların ayıplarıyla meşgul olman¸ irtikâb etmekte olduğun bir fiili insanlar yaptığında kendilerine kızman ayıp olarak sana yeter¸ dedi ve eliyle göğsüne vurarak:
• Ey Ebû Zerr! Tedbir gibi akıl¸ günahlardan sakınmak gibi ver⸠güzel ahlak gibi servet yoktur¸ buyurdu.(Hayatü’s-Sahâbe 4-206/207)

***

Ebû Hüreyre’den (r.a) rivâyet edildiğine göre Hz. Peygamber:

“–İnsanı helâke sürükleyen yedi şeyden sakınınız!” buyurmuştu.

Sahâbîler:

“–Ey Allah’ın Resûlü, onlar nelerdir?” diye sordular.

Resûl-i Ekrem şöyle cevap verdi:

“–Allah’a şirk koşmak, sihir ve büyü yapmak, -dînî bir ceza ile usûlünce öldürülen müstesna- Allah’ın öldürülmesini haram kıldığı bir insanı katletmek, faiz yemek, yetim malı yemek, düşmana hücum sırasında harpten kaçmak, hiçbir şeyden haberi olmayan iffetli müslüman kadınlara zina iftirasında bulunmak.” (Buhârî, Vasâyâ, 23; Tıb, 48; Hudûd, 44; Müslim, Îmân, 145. Ayrıca bkz. Ebû Dâvûd, Vesâyâ, 10/2874; Nesâî, Vesâyâ, 12)

***

Ebû Hüreyre (r.a) der ki: Resûlullah şöyle buyurdu:

“Kim bir düğüm atar ve ona üfürürse sihir yapmış olur. Kim de sihir yaparsa şirke düşer. Kim (fayda umarak hayvan tırnağı, nazarlık gibi câhiliye âdetlerinden) bir şeyi (herhangi bir yere) asarsa, o astığışeye havâle edilir (Allah’ın yardımından mahrûm bırakılır).” (Nesâî, Tahrîmü’d-Dem, 19/4076)

***

Abdullah bin Ömer (r.a.) şöyle der:

Resûlullah bize yönelerek şöyle buyurdu:

“Ey Muhâcirler cemâati! Beş şey vardır ki, onlarla mübtelâ olduğunuzda, ben sizin o şeylere erişmenizden Allah’a sığınırım. Onlar şunlardır:

  • Bir milletin içinde zina, fuhuş ortaya çıkıp nihayet o millet bu suçu alenî olarak işlediğinde, mutlaka içlerinde vebâ hastalığı ve onlardan önce yaşamış milletlerde görülmemiş başka hastalıklar yayılır.
  • Ölçü ve tartıyı eksik yapan her millet, mutlaka kıtlık, geçim sıkıntısı ve başlarındaki hükümdarların zulmü ile cezalandırılır.
  • Mallarının zekâtını vermekten kaçınan her millet mutlaka yağmurdan mahrum bırakılır (kuraklıkla cezalandırılır) ve hayvanları olmasa onlara yağmur yağdırılmaz.
  • Allah’ın ahdini (emirlerini) ve Rasûlü’nün ahdini (yaptığı anlaşmaları ve Sünnet’ini) terk eden her milletin başına, Allah mutlaka kendilerinden olmayan bir düşmanı musallat eder ve düşman o milletin elindekilerin bir kısmını alır.
  • İdârecileri Allah’ın Kitâbı ile amel etmeyip, indirdiği hükümlerden işlerine geleni seçtikçe Allah onların hesabını kendi aralarında görür (fitne, fesat ve anarşi belâsına mâruz kalırlar).” (İbn-i Mâce, Fiten, 22; Hâkim, IV, 583/8623; Beyhakî, Şuab, III, 197)

***

Zeyneb binti Cahş (r.a.) der ki:

Peygamber Efendimiz’e:

“–Ey Allah’ın Resûlü! İçimizde sâlihler bulunduğu hâlde biz helâk edilir miyiz?” diye sordum.

Resûlullah şöyle buyurdu:

“–Fısk ve fücûr (günahlar) çoğaldığı vakit, evet!” (Buhârî, Enbiyâ, 7)

***

Ebû Bekre (r.a.) rivayet ediyor:

Bir adam din kardeşine silahını doğrulttuğunda ikisi de Cehennem’in kıyısındadır. Onu öldürdüğünde ise ikisi de oraya düşerler. (Tirmizî, Daavat: 83; Müsned, 4;27,28; 6:313,317.)

***

Muaz bin Cebel (r.a.) “Ya Resulallah bana bir tavsiyede bulunur musun?” dedi.

Peygamber Efendimiz de (asm) şöyle buyurdu:

“Ey Muaz, gücünün yettiği kadar Allah’a karşı takva sahibi ol. Her taşın, her ağacın yanında Allah’ı zikret. İşlediğin kötü bir işten dolayı da gizlisine gizlice açığına da açıkça tövbe et.” (Bu hadisi Taberani Rivayet etmiş, Heysemi de hadisin senedinin hasen olduğunu ifade etmiştir. (bk. Mecmeu’z-zevaid, H. No: 16753)

***

Resûl-i Ekrem Efendimiz (asm) buyuruyor ki:

“Günahı açıktan işlemekten sıkılmayanlar hariç bütün ümmetim bağışlanmıştır. Geceleyin bir günah işleyip, Allah da yaptığı bu günahı örtmüşken sabahleyin kalkıp, ‘Akşam şöyle şöyle yaptım’ diyen kişi, açıkça günah işlemekten sıkılmayan kimselerdendir. Rabbi geceleyin suçunu örtmüşken, sabahleyin kalkıp Allah’ın örttüğü bu örtüyü kaldırıyor.”1

“Bir kul dünyada bir kulun ayıbını örterse, Allah da kıyamet gününde onun ayıbını örter.”2

“İnsanların gizli yanlarını araştırmayın. Ayıplarını öğrenmeye çalışmayın.”3

“Günah işlediğinde hemen tövbe et. Gizli işlediğin günaha gizlice, açıktan işlediğin günaha da açıktan tövbe et.”4

“Günah gizli kaldıkça sadece sahibine zarar verir. Ortaya çıktığında ise düzeltilmezse, topluma zarar verir.”5

 “Allah’tan kusurlarınızı örtmesini ve sizi korktuklarınızdan emin kılmasını isteyin.”6

“Allah Teâlâ şöyle buyuruyor: ‘Ben dünyada Müslüman bir kulumun örttüğüm bir kusurunu, âhirette ortaya çıkarıp onu rezil ve rüsvay etmeyecek kadar büyük kerem ve af sahibiyim.’”7

(1. Riyâzu’s-Sâlihîn, 24; Câmiü’s-Sağîr, 3000;
2. Riyâzu’s-Sâlihîn, 240;
3. Câmiü’s-Sağîr, 1576;
4. age., 419;
5. age., 332;
6. age., 638;
7. Câmiü’s-Sağîr, 2893.) 

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

Tövbenin İlk Adımı ve Aşamaları

Tevbenin ve Allah’a yönelmenin başlangıcı   Ebu Cafer Muhammed b. Musa ile aramızda şöyle bir …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki yazıyı okuyun:
Bediüzzaman, Risale-i Nur’dur

Yazar: Ahmet Faruk NİZAMOĞLU Geçenlerde değerli bir dostum ile aramızda ilginç bir diyalog yaşandı. Sohbet esnasında …

Kapat