Güzel kelamların şifası

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

Yazar: Şeyma Türkan

Sen gündüz uyanık iken güzel bir söz söylersin, bazan rü’yada güzel bir elma şeklinde yersin. Gündüz çirkin bir sözün gecede acı bir şey suretinde yutarsın. Bir gıybet etsen murdar bir et suretinde sana yedirirler. Öyle ise şu dünya uykusunda söylediğin güzel sözlerin ve çirkin sözlerin meyveler suretinde uyanık alemi olan alem-i ahirette yersin ve yemesini istib’ad etmemelisin. Sözler, s. 533.

Bediüzzaman Hazretlerinin Sözler Risalesinde yer alan bu ifadelerden yola çıkarak güzel sözlerin benliğimizde ve imtihanımızda doğurduğu hakikatleri anlamak üzere birkaç mülahazada bulunacağım.

Kadim kaynaklarda önce su, arş ve kalemin yaratıldığı vurgulanmıştır. İncil’de de “Önce kelam vardı” ayeti vardır mesela. Varlık levhasına kalemle yazılanlar kelam vasıtasıyla hayat bulmuştur adeta. Nitekim Kur’an-ı Kerim’deki “Ol der, oluverir” ayetinden de anlaşılacağı üzere Kelamullah ile kâinat ve insan Hayy ismine mazhar olmuştur. Aynı zamanda insan Allah’ın kelam sıfatından gelen emirlerin taşıyıcısı ve temsilcisidir.

Hem kâinattaki her bir varlığın kendine has bir lisanı bir kelamı vardır; bunun yanı sıra kendisine has bir esması da bulunmaktadır.

Ecdadımız insanı, kulağından beslenen bir bitkiye benzetir. Bu hakikatten yola çıkarak insanın manevi gıdalarından birisi de güzel kelamlardır diyebiliriz. Kelam-ı İlahi olan Kur’an-ı Kerim ise güzel kelamları ihata etmesi yönüyle başlı başına bir şifa kaynağıdır. Zira İsra suresinde, “Biz, Kur’an’dan öyle bir şey indiriyoruz ki o müminler için şifa ve rahmettir. İsra, 17/82” ayeti yer almaktadır.

Bu ayetten de anlaşılıyor ki başta Kur’an kelamı olmak üzere güzel kelamların insan üzerinde maddi ve manevi bir şifa boyutu vardır. Bununla birlikte Cenab-ı Hak İsra suresindeki “Gönül alıcı, keremli söz söyle.” ayetiyle bizi güzel kelam etmeye davet etmektedir. Binaenaleyh Bediüzzaman Hazretleri Sözler Risalesi’nde “Bir güzel söz, bir abdi âzad etmek gibi bir sadaka-i azîmenin yerine geçer.” diyerek bu ayetle amel edildiğinde büyük bir sadaka vermiş gibi mükâfatlan görüleceğinin müjdesini vermektedir.

Bediüzzaman Hazretleri Kur’an-ı Kerim’deki tekrarların hikmetlerinden bahsederken kelamın özelliklerinden bahseder. Kelamların en güzeli olan Kur’an-ı Kerim’in insan üzerindeki tesirleriyle ilgili tespitlerini şöyle izah eder:

Kelâmlar da iki kısımdır. Bir kısmı ruhlara kut, fikirlere kuvvet verici hakikatlardır ki tekerrür ettikçe güneşin ziyası gibi, ruhlara, fikirlere hayat verir. Meyve kabilinden iştihayı açan kısımda tekerrür makbul değildir, istihsan edilmez. Buna binaen Kur’an heyet-i mecmuasıyla kalblere kut ve kuvvet olup tekrarı usanç değil, halâvet ve lezzet verdiği gibi, Kur’an’ın ayetlerinde de öyle bir kısım vardır ki o kuvvetin ruhu hükmünde olup tekerrür ettikçe daha ziyade parlar, hak ve hakikat nurlarını saçar. İşaratü’l İ’caz, s. 55.

Zira bu hakikat Yunus suresinin 57. ayetinde en güzel şekilde beyan edilmektedir.

Ey insanlar! Size Rabbinizden bir öğüt, gönüllerdekine bir şifa, müminler için bir hidayet ve rahmet gelmiştir.

Evet insan yapısına en uyumlu olan frekans Kur’an-ı Kerim’de saklıdır. Bununla alakalı olarak Pakistanlı Müslüman bir doktor, Kur’an ayetlerinin biyolojik olarak insan üzerindeki tesirini anlamak için bir deney yapmıştır. Deney çalışmasında 800 deneğe farklı farklı müzikler ve sesler dinletmiştir. Sesin dinletildiği deneklere en üst düzeyde hassas alıcılar bağlayarak kandaki ph oranından, beyindeki dalga boylarına, kalp atış ritminden aura fotoğraflarına kadar pek çok veriyi elde etmiştir. Deneklere belli aralıklarla kısa bir şekilde dinletilen müzikler arasında Kur’an-ı Kerim’e çok yakın nağmeler de dinletilmiştir. Ve tüm deneklere Kur’an dinletildiğindeyse deneklerin biyolojik ve psişik verilerinin alıcılar tarafından, tam da olması gereken değerlere ulaştığı tespit edilmiştir.

Yapılan araştırma sonucunda elde edilen neticeye göre Kur’an-ı Kerim’in lafızları insandaki tüm dertlere deva olabileceği gibi maddi, manevi tüm boyutları da olması gereken dengeye kavuşturmaktadır.

Bununla birlikte Kur’an’dan ders almış hüsn-ü nazar ve hüsn-ü niyet sahibi bir kişinin de güzel kelamlarında kuvvetli bir tesir söz konusudur. Nitekim “Fena bir adama ‘iyisin iyisin’ desen iyileşmesi ve iyi adama ‘fenasın fenasın’ desen fenalaşması çok vukuu bulur…” der, Üstad Hazretleri. Ve yine güzel sözlerin, manevi tesellilerin, tatlı kelamların bazan ilaçtan daha yüksek bir tesiri olduğu ifade edilir Risale-i Nur’larda. (“Meyus ve ümitsiz bir hastaya manevi bir teselli, bazan bin ilaçtan daha ziyade nâfidir. Barla Lahikası, s. 119.)

Hususan sözlerin mahiyetindeki değişimin yaşantımızı dahi farklı kılabileceğini Yunus Emre’nin şu ifadeleri ne güzel özetlemektedir:

Söz ola kese savaşı, söz ola kestire başı, söz ola ağulu aşı, yağ ile bal ede bir söz.

Ayrıca güzel kelamlarımızın bizden geriye kalan belki de en önemli eserler olduğunu ifade eden Baki’nin şu mısrası da zihinlerimizde yad edilmektedir:

Avâzeyi bu âleme Dâvûd gibi sal,
Bâki kalan bu kubbede bir hoş sadâ imiş… 

Burada ancak şunu da ifade etmek gerekir ki sözlerin şifaya vesile olmasını sağlayan bir diğer önemli husus da hakikati yansıtıyor olabilmesidir. Binaenaleyh kelamdaki güzelliği; mahiyetinin hakikati barındırması, belagatli ve veciz olması gibi ayrıntıları inceleyerek anlayabiliriz.

Bu hakikatlerden hareketle asrımızın insanına veciz üslubuyla iman hakikatlerini apaçık bir şekilde beyan eden, kainatın ve insanın manasını anlatıp, öğreten ve zamanımızın en mühim tefsiri olan Risale-i Nur’lar için Mektubat Risalesi’nde Bediüzzaman Hazretleri şöyle demiştir:

Sözler güzeldirler, hakikattırlar; fakat benim değildirler. Kur’an-ı Kerim’in hakaikinden telemmu’ etmiş şualardır. Mektubat, s. 358.

Kısaca ifade etmek gerekirse Kur’an; ahsen-i takvim suretinde yaratılan ve insan-ı kamil olmaya gayret eden bir insan için en büyük bir manevi  gıda ve yaraları tedavi eden tüm güzel kelamların da hazinesidir. O’nu bu zamanda aklımıza yaklaştırıp ispat ve delillerle sunan Risale-i Nur’lar ise bu “güzel kelamların terapisi” hükmündedir diyebiliriz.

Güzel sözler O’na yükselir, onu da ihlas ile yapılan güzel işler yükseltir. Fatır, 35,10.

***

vukufiyet.com

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

Saatler ve Manzaralar / Yahya Kemal BEYATLI

SAATLER VE MANZARALAR Yahya Kemal BEYATLI   Sütunların Dibinde Duâ Edenler Ayasofya’da, ikindiden sonra, yerle …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki yazıyı okuyun:
Muttalipli Hacı Hilmi Efendi ve Bediüzzaman

Yazar: Salih OKUR Anadolu’muzda neredeyse her yerleşim biriminde bir Allah dostunun kokusu tüter, ruhaniyatı hissedilir. …

Kapat